Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet 7

Son güncelleme: 08.01.2010 08:51
  • YEDİNCİ BÖLÜM




    Bu günlerde sıcaklar iyice bastırdı. Eskilerin dediği gibi, pastırma yazı bu olsa gerek. Fırsat buldukça dereye yüzmeye gidiyorum. Buraya yerleşmekle ne kadar isabetli karar vermiş olduğumu daha sonraları anladım. Gün geçtikçe kasabayı ve insanlarını daha çok seviyorum. Onlar da benden dostluk elini hiç çekmediler. Her gün dostlarıma bir yenisi ekleniyor. Ev sahibimden bahçenin bir köşesine bir şeyler ekmek için izin istedim. Himmet dayıda bana katıldı, bahçeyi güzelce belledik. Taşlarını temizleyip, ekilmeye hazır hale getirdik. Himmet dayı mevsimlik ne bulursa onu ekeceğiz. Yol kenarında duvar dibine birer buçuk metre aralıkla iki tane akasya fidanı diktim. Yavaş, yavaş biraz sakinleşip kendime geliyorum.Günler ağır, ağır akıp gidiyor. Pek masrafım olmadığı için, rahatça geçiniyorum.
    Geçen hafta el birliğiyle yatak odama, küçük bir kütüphane yaptık.İlçeye inen oldukça kitap ve gazete getirtiyorum. Himmet dayı ilk başlarda kitap ve gazete merakımı şaşkınlıkla karşıladı ama zamanla oda ilgi göstermeye başladı. Gazeteleri okumaya çalışıyor.
    Dün, ilçeye kurulmuş olan panayırı gezmeye gittik. Gezip dolaşmaktan ayaklarımıza kara sular indi. En çok alış verişi de ben yaptım. Mutfak için bazı mutfak gereçleri, üç dört tane kaliteli kilim aldım. Şark odası için kullanacağım. Himmet dayı beni böyle sağa sola koşuştururken görünce / Oyuncaklarını önce kaybedip sonrada bulan çocuk gibisin / demeden edemedi. Veda nın fotoğrafını büyülterek şark odama astım.
    Birazda kasabadan bahsedeyim, iki dağın arasına sıkışmış bir vadide kurulu. Kenarından karayolu geçiyor. Tek bir caddesi var. Sağlı sollu sokakları ve genelde tek katlı, büyük bahçeli evlerden kurulu. İnsanları dost canlısı samimi ve sevecen. Camisi, ilk okulu ve bir de kah-vehanesi bulunuyor. Kasabanın kenarına kurulmuş son evlerden sonra, bağlar daha sonra'da tarlalar başlıyor. Derenin öbür tarafında bağlıklar devam ediyor. O tarafa hiç geçmedim. Tarım ve bağcılık kasabanın gelir kaynağının önemli bir bölümünü teşkil ediyor.Yazın kuruyup ip gibi akan dere, kışın, dağlardan gelen kar suyuyla coşan dere zaman, zaman taşıp etrafa zarar veriyor.
    Akşam çayımızı bahçede içip hem laflıyoruz, hem de yorgunluğumuzu gideriyoruz.Yine böyle bir akşam meclisimize, bakkal İhsan efendi'de bize katıldı. Himmet dayı kendisinin de buraya sonradan gelip yerleş-tiğini söyledi. Demek ki bana onun için yakınlık gösterdi. Bende fırsatı kaçırmadan sözü kaptım.:
    ... Neden buraya gelip yerleşme gereği duydun Himmet dayı.?
    Himmet dayı
    ... Önce bana sor neden buradayım?
    Çünkü rahmetliyi bırakıp gidemedim. Şimdi esas soruna cevap vereyim. Arka bahçede yatan rahmetliyle askere gitmeden evvel sözleştik. Askerden dönünceye kadar beni bekleyecek ve evleneceğiz. Gittim. Gidiş o gidiş, şimdiki gibi değil ki, bir mektup gönderiyorsun ne zaman ellerine geçeceği belli değil. Beni beklemişler benimle gidenler geri dönüyor ama, Himmet ortalarda yok Herhalde bir yerlerde öldü kaldı diye benim yavukluyu, başkasına vermeye kalkıyorlar. Aradan dört yıl geçmiş, terhis olalı bir ay olmuş hala yollardayım. Davullar vururken köye girdim. Merak bu ya doğru düğün yerine gittim. Saç sakal karışık, kir pas içindeyim kimse tanımıyor. Baktım benim yavuklu gelinliği giymiş baş köşede oturuyor, ama belli ki yüzünden düşen bin parça. Geriye dönüp kimseye görünmeden doğru ahıra gittim. Beni görseler hırsız diye vuracaklar. Ahırda atlardan birini eyerleyip sessizce bizim evin önüne geldim. Artık bizimkilere görünme zamanı gelmişti. İçeri girdim beni görünce hepsi şok oldular. Sevinsinler mi, üzülsünler mi? Birbirimize sarıldıktan sonra yapacakları mı anlattım, hepsiyle vedalaşıp,duvardan tüfeği kaptığım gibi ata atladım. Daldım düğün alanına, millet ne olduğunu anlayıncaya kadar, benimkini yakaladığım gibi atın terkisine attım. Baştan bayağı debelendi ama sesi mi alınca sıkıca sarıldı.
    Hasan Cevat
    ... Valla Himmet dayı sen de az değilmişsin.
    İhsan efendi
    ... Sen sonunu dinle
    Himmet dayı
    ... Biz korku içinde asker arkadaşım Sarı Remzi'nin yanına yerleştik. Korkudan başımızı dışarı çıkaramıyorduk. Aradan iki, üç ay geçti, bir gece gizlice ata atladığım gibi, köye döndüm evdekiler beni görünce bayram yaptılar. Meğerse Kayınpeder beni affetmiş zaten iki taraf içinde zoraki bir düğün oluyormuş. Bizimkini alıp geri döndüm. Ailece gittik kayınpederimin elini öptüm. Dillere destan bir düğün yaptık. Ama biz buraya alışmıştık. Biraz babam, biraz kayınpederim yardım etti. Gördüğün bu toprak parçasını aldık, ufak ama benim rahmetlikle burada uzun yıllar mutlu yaşamama yetti arttı. Sıra sende şimdi sen anlat.
    Hasan cevat
    .. İzmir'de doğdum. Çocukluğumun en güzel anları, Susurluk'ta geçti. Çok şirin bir ilçe Balıkesir'le Bandırma arasında, bir yanından kara yolu, öbür yanından demir yolu geçiyor. İstasyon şehrin iki kilometre kadar dışındaydı. Bağımız istasyonun biraz ötesinde, kara yolu ile demir yolu arasındaydı. Dedem, ön tarafa kavun, karpuz ekiyordu, bağın içinde kalabilmemiz için ufak bir kulübe, önünde iki tane şeftali ağacı var. Bağın sınırlarını ise yan yana dikilen muşmula ağaçları çiziyordu. Bu benim için muhteşem bir görüntüydü. Him-met dayı, sen hiç asmanın altına yatıp, bir kenarından tutmaya gerek dahi görmeden dalındaki salkımdan üzüm yedin mi? Veya karpuzu tarlasından koparıp sof-raya getirdin mi? İşte bunlar benim yaşamış olduğum güzellikler. Ooo! Saat gece yarısını geçiyor. Hadi beyler kovmak gibi olmasın. Bulaşıkları bana bırakın ben yıkarım.
    Bu saatten sonra hayallerimle randevum var. Bütün öpücükler senin olsun sevda çiçeğim.


    Devamım var

    Tuğrul Pekel
#08.01.2010 08:51 0 0 0