sevgilerin taştığı nehirlerde
çırılçıplak bedenlerin kirli yanlarının yıkanıp
eski masum kokusuna bürünmesi gibi
seni sevmek isteyişim
karlı ve soğuk uykuların
yalnızlık olan kabuslarla kesilmesi gibi
bir yitişin ardından darmaduman haykırışın
acı saplanışlarıyla özlenen kokuların
ve nasıl matem havasında bir bir gömülen günlerde
hayatı bu denli çekilmez kılmasının bir anlamı yoksa
sen yokken sevmenin de bir anlamı yok sanki
suskun harflerin bir araya gelip de
bu kadar acı
bu kadar keskin
bu kadar sevgi dolu birlikteliklerinde
nasıl yok oluşumun bir anlamı yoksa
ayrılık vakti düştüğünde kolumdaki saate
yitişindeki acıları haykırmanın da bir anlamı yok sanki
ve bu kadar içimi kavuran hasretinin ardından da
yakınmamın bir anlamı yok
ama ne zaman gözlerime baktığın mekanlara gitsem
utandığında oynadığın dudaklarından dökülen sözleri
ne zaman bir başka ağızda duysam
bu kadar acı
bu kadar hüzün dolu saatlere gömülüyorum
ve ne zaman kolumdaki saat gidişini yansıtsa gözlerime
bir yok oluşun girdabında kıvranıyorum
ağır ağır hayatımdan kayan günlerimi
bir yitişin ardından işte böyle bitiriyorum
aşk bir yitirişmiş şimdi anladım bunu
aşk gitme diyemeyen bir adama duyulan öfkeymiş
içinde kendi yarattığı karanlığın yokluğunda
nefessiz kalan bir adamın şaşkınlığıymış
şimdi anladım bunu
karanlığımda kendime duyduğum nefretin
seni yüceltmesiymiş coşkuyla
seni alıp bakamadığım göklerime çıkarmasıymış
ve önüne geçilmez gururumun
tüm ağırlığıyla üzerimde tepinmesiymiş
aşkın insanı ayakları altında ezip geçtiğini de
şimdi anladım
yokluğun içimde büyüyen aşkınmış gizliden
ve kendime duyduğum nefretim
suratıma defalarca inen tokat gibiymiş
umarsızca cesaretlendirirmiş içimdekileri
sensizliğe gömülü ilk 14 Şubatımda
artık kendime yalanlar söyleyemeyişimmiş
aynı ayrılık saatinin tek tek geçen dakikalarının
kafama bir bir yumruk indirmesiymiş
şimdi anladım bunu
yok olan yüreğin ardından paramparça sözlerin
acı saplanışlarıyla özlenen kokulara sarılmanın
ve boğuk havasında bir bir gömülen adamın
hayatını bu denli çekilmez kılmasının bir anlamı yoksa
sen yokken sevmenin de bir anlamı yok sanki
ve bu kadar içimi kavuran hasretinin ardından da
yakınmamın bir anlamı yok
ama ne zaman kanlı bir gül kopsa yüreğimden
ne zaman yüzünün bir parçasını dahi sana benzettiğim
sevgililer geçse gözlerimin önünden
bu kadar acı
bu kadar hüzün dolu saatlere gömülüyorum
ne zaman kolumdaki saat gidişini yansıtsa gözlerime
bir yok oluşun girdabında böyle kıvranıyorum
işte kendime yeniden haykırıyorum:
şimdilerde masum çocukluğuma duyduğum hasret gibi
seni sevmek isteyişim
hüzünlü bir şarkının coşkuyla söylenen nakaratı gibi
ama gölgene bile dokunamıyorken bu hüzünlü günde
içimi kavuran gururumun ardından da
yakınmamın bir anlamı yok
şimdi anladım bunu