Dilinde Aşk Vardı Yüreğinde İhanet 11

Son güncelleme: 11.01.2010 07:23
  • Dışarısı soğuk olmasına rağmen içerisi sıcacıktı. Orta yaşlı adam, iki odanın da kapısını açmıştı. Ne yaparsa yapsın bedeni ısınsa da uzun zamandır ruhunu ısıtamıyordu. Daima üşümeye mahkumdu. Belki de bunu hak etmişti. Dışarıdaki soğuk hava yüreğini de donduruyordu. Sobanın üzerindeki çaydanlık fokur, fokur kaynıyor. Masayı şark odasına almayı düşündü. Aklı yatmayınca vazgeçti. Odaya sehpayı koydu.Büyük tepsiyi de sehpanın üzerine yerleştirdi. Gözü duvardaki resme takıldı. Daha yakınına gelerek dikkatli, dikkatli baktı.Veda'm diye geçirdi içinden. Bu çekilen hasretlik onu yavaş, yavaş eritiyordu. Misafirleri gelecekti. Kendini toparladı, odadan çıkıp kapıya yakın bir yere sandalyesini çekip oturdu. Yapacak başka bir işi kalmamıştı. Bu akşam kısmet olursa, Kasabanın ilkokulunun müdürü Cemil beyle tanışacak Kasabaya tayini çıkalı bir ayı geçmişti ama bu güne kadar tanışmak kısmet olmamıştı. Kapının çalınması ile irkildi. Yine dalıp gitmişti. Yerinden kımıldandı. Aceleyle kapıyı açtı. Misafirlerle beraber Soğuk hava da odayı doldurdu.
    Himmet dayı elindeki poşeti Hasan Cevat'a gösterip sordu:
    Bunları mutfağa mı bırakayım? Yoksa masanın üzerinde mi kalsın?


    Hasan Cevat
    .. Himmet dayı sen poşetleri mutfağa bırak. Ben misafirleri karşılayayım. Buyurun arkadaşlar.
    Hep beraber şark odasına geçtik. Herkes bulduğu yere oturdu. Mutfakta işi biten Himmet dayıda yanımıza geldi ve soluklanmadan lafa girdi:
    ... Ben uzun, uzun konuşmaktan anlamam Cemil bey. Hasan Cevat yeğenim sayılır bir türlü denk gelip te tanışamadınız.
    Hasan Cevat
    ... Daha doğrusu, karşılaşmak kısmet olmadı. Benim hastalığımın da etkisi çok oldu doğrusu.
    Hoş geldiniz Cemil bey. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.
    Cemil bey
    ... İnanın Hasan Cevat bende sizinle tanışmak için fırsat arıyordum. Ama dediğin gibi karşılaşmak bir türlü mümkün olmadı.Bir konuda sizi tebrik etmek şart oldu.
    Hasan Cevat
    ... Bu tebriği neden dolayı hak ettim
    Cemil bey,
    ...Bu kasabada şark kültürüne uygun olarak döşenmiş bir odayla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Zevkinize hayran oldum doğrusu. Duvar kilimleri, şilteler, puflar. En güzeli de sini üzerindeki bakırdan yapılmış çay takımı.
    Hasan Cevat
    ... Eğer bu gün burada olsaydı bu iltifatları eşime yapacaktınız. Bunların tamamını ben bulup döşedim ama fikir eşimindi.Teşekkür ederim.
    Nurettin amca
    ... Beyler konuşmanızı kestiğim için özür dilerim. İzin verirseniz Murat beyle, ben servisi hazırlayalım siz yine sohbete devam edin.
    Cemil bey çok üzgün görünüyorsunuz. Yoksa yaranızı mı deştik? Resimdeki bayan eşiniz mi? Maşallah çok ta güzelmiş.
    Hasan Cevat
    ... Bazı sebeplerden dolayı, ayrılmak zorunda kaldık.
    Ben Cemil beye cevap yetiştirmeye çalışırken Nurettin amcayla, Murat bey yiyecek ve içecekleri getirdi. Himmet dayıda çay servisini yaptı yerine oturdu kısa bir sessizlikten sonra
    İhsan efendi
    ... Arkadaşlar önce çayımızı içelim. Sonrada sözü Hasan Cevat'a bırakalım. Ev sahibi olarak bakalım neler diyecek.
    Çayların içilip çerezlerin yendiğini sessizce seyrettim. Her kafadan bir ses çıkıyordu. Günlük olaylardan, okuldan, kalkmayan kardan, ülkenin bitmeyen siyasi olaylarına kadar her şeyden bahsettiler. Onlardan çok uzaklarda, hiç bir şey duymadan ağız ve kol hareketlerini görüyordum. Hissettiğim sadece Veda'nın içimi ısıtan bakışlarıydı. Himmet dayının sesini duyup irkildim / Hadi Hasan Cevat seni bekliyoruz. İki kelimede sen konuş / Oturduğum yerde şöyle bir kıpırdanıp kendimi toparladım. Hayallerden gerçeklere dönüş oldukça zor oluyor.
    ... Arkadaşlar Himmet dayıdan rica ettim, bir akşamda bizde toplanalım diye, sağ olsun beni kırmadı. Sizler, bu gece bu konuşmayı ve sizden teşekkür etmemi fazlası ile hak ettiniz.. Bu kasabaya geldiğimden bu güne kadar bana kucak açtınız. İş verdiniz aş verdiniz, beraber ağladık beraber güldük. Hasta oldum baş ucumda sabahladınız. Himmet dayı bana arkadaşlıktan çok babalık yaptı. Allah hepinizden razı olsun. Beni aranıza kabul ettiğiniz için, hepinize teşekkür ederim.
    Hepsine teker, teker sarılıp, arkadaşlığımı onlarla paylaştım. Bir ara müdür beyi kenara çekip:
    ... Cemil bey, Senden bir ricam olacak. Haddim olmayarak günlük adı altında bir şeyler karalıyorum. Acaba vaktiniz müsait olduğu zaman elden geçirip düzeltme yapabilir misiniz?
    Cemil bey
    ... Hasan kardeşimin derdine bak. Tabi ki, ne zaman istersen getir gereken her şeyi yaparım.
    Hasan Cevat
    ... Teşekkür ederim arkadaşım.
    Geç vakit arkadaşlarımı yolcu ettim. Şark odasının kutsallığının yok olduğunu hissetmeme rağmen rahatsız olmadım. Ama son yazdığım bölümü başkaları ile paylaşamadım. O benimle Veda'm arasında yaşanması gereken özel anlardı. Beni ne şekilde terk edersen et. Yıllarda geçse seni sevmeye devam edeceğim.

    25 OCAK 2005
    CUMA


    Dört duvar arasında daha fazla yalnız kalmaya tahammülüm kalmamıştı. Veda'yı, Mutlaka görmem gerekiyordu.Telefonla Deniz'i aradım. Sesimi duyunca şaşırdı. Meraklanmıştı da, ikna etmek için çok uğraştım. Sonunda razı edebildim. Yirmi beş ocak Cuma akşamı bir araya geleceğiz. İnşallah istediğim ikinci şans bana uğurlu gelir. Veda'ma kavuşurum.

    Cuma sabahı saat sekiz buçuğa doğru arabamız otogara girdi. Hiç vakit kaybetmeden, yakınlarda bir otel bularak oda kiraladım, ve yattım. Uyandığımda saat öğleden sonra beşe geliyordu. Hemen bir banyo yapıp kendime çeki düzen verdim. Deniz'lerin daire kapı zilini çalarken saat yediye beş vardı. Heyecandan kalbim küt, küt atıyordu. Onu görecektim., heyecanla sordum.:

    ... Geldi mi?
    Deniz
    ... İçerde salonda Mert'le birlikte oturuyor. Hiçbir şeyden haberi yok. Allah yardımcımız olsun.
    Antreye girdik. İçerisi sıcacıktı, üzerimdekileri çıkardım. Deniz önde ben arkada salona girdik. Beni Deniz'in yanında görünce rengi soldu, hayalet görmüş gibi ellerini yüzüne kapattı. Daha sonra Deniz'e bakarken, yüzünde büyük bir hayal kırıklığı vardı. Yanı başına oturdum. Yüzünü öbür tarafa çevirdi.:
    ... Bana hoş geldin demeyecek misin?
    Hiç sesini çıkarmadı. Elimle çenesinden tutup yavaşça yüzünü bana doğru çevirdim. Göz, göze geldik. Gözlerinde bu sefer acı ile karışık hayal kırıklığı vardı. Ellerini avuçlarımın içine aldım hiç direnmedi. Denize hitap ederek konuşurken, sesi boğuk ve derinden geliyordu.
    Veda
    ... Sana çok kırıldım Deniz, neden böyle bir şeye gerek gördün.?
    Hasan Cevat
    ... Denizin hiç bir kabahati yok onu ben aradım dayanacak gücüm kalmamıştı. Eğer soru sorması gereken biri varsa oda benim. Hiç bir şey söylemeden beni terk ettin. Neden? Karım olmuştun. Bende arayıp ta bulamadığın şey neydi? Hiç sormuyorsun sensiz geçen bu hayatı nasıl yaşadığımı.
    Veda başını önüne eğip sesiz kalınca, Deniz kocasıyla göz göze geldi. Benim göstermiş olduğum tepkiyi önlemek için konuşmaya müdahale etti:
    ...İkinizde biraz sakin olmalısınız. Bu buluşma eninde sonunda olacaktı, birbirinizden daha ne kadar kaçmaya devam edeceksiniz? Bu küslük oyunu ne kadar sürecek? Artık hem kendinize hem de çevrenize zarar vermeye başladınız Deve kuşu misali başınızı gömdüğünüz topraktan çıkarın ve etrafınıza bakın. Sizi sevenleri nasıl üzdüğünüzü fark edeceksiniz. Bu buluşmaya ön ayak olduğum için hiçte üzgün değilim. İkinizi de çok seviyoruz. Bak Veda, Hasan Cevat'ı ayrıldığınızdan beri izliyorum. Onun için ne kadar acı çektiğini biliyorum. Ya sen ondan kalır yanın mı var? Hiç bir sebep göstermeden çıktın geri geldin.
    Ama inanıyorum ki kimseye söyleyemediğin çok iyi bir nedenin vardır. Şunu da çok iyi biliyorum ki mektupları arka arkaya alınca dağıldın. Psikolojin sarsıldı. Gerçek şu ki henüz bu işe sen de son noktayı koymamışsın. Ola ki sakın bana yanıldığımı söyleme.
    Veda
    ... Sus Deniz lütfen sus bu konuda hiç bir şey bilmiyorsun. Beni boş yere üzme.
    Veda'nın yüzüne baktım ağlıyordu. Önüne çöktüm, gözyaşlarını sildim, uzun zamandan sonra Veda'ma kavuşmuştum. Bağrıma bastım, hasretle sarıldım sevgiyle sarıldım. Beni geri itmedi oda bana sarıldı, sessiz, sessiz ağlıyordu. Gözyaşları durdu geldiğimden beri ilk defa yüzüme bakıp gülümsedi. Ben Veda'ya sarılırken, Deniz'le Mert'in salondan çıktıklarını gördüm.
    Hasan Cevat
    ... Kokuna hasret kalmışım hayatım. Canım benim, sevda çiçeğim. Geri dön Veda'm yerin hazır geri dön.
    Veda
    ... Artık çok geç, dönemem. Sadece seni çok sevdiğimi bil. Ölünceye kadar seni hiç unutmayacağım. Her gel deyişin de biraz daha dağılıp yok olacağımı unutma.
    Deniz salona geri döndü:
    ... Yalnız kaldığınız yeter hadi bakalım mutfağa yemek masasına. Bütün gece istediğiniz kadar koklaşırsınız. Haaa Veda annenle konuştum bu akşam biz desin. Yemekten sonra Mert'le, anneme gideceğiz artık yarın döneriz. Siz rahatınıza bakın.
    Masada karşısına oturdum.Hiç değişmemişti, aynı güzellik, aynı sıcaklık. Hakikaten sözlerinde durup ye-mekten sonra gittiler.
    ... Yatak odalarını da bize bırakmışlardı. Yan yana oturduk. Elimi alışkanlıkla beline attım ve kendime çektim. Başını omuzuma yaslayıp yüzüme bakarken, dudaklarına öpücük konduruverdim. Bütün doğallığıyla gülüverdi. işte buydu karım şimdi geri geldi.
    Veda
    ... Hiç değişmemişsin Hasan Cevat yanındakini mutlu etmesini çok iyi biliyorsun.
    Hasan Cevat
    ... Sende hiç değişmemişsin Veda yoksa burada olur muydum.?
    Veda:
    .... Sana bir şey soracağım ama doğru cevap ver. Mektupları sen mi gönderdin?
    Hasan Cevat
    ... Yemin ederim ben göndermedim. Ayşenaz'ın İşi oda seni sevdiği için göndermiş, sana yazdığım mektuplarla aramızı bulmak istemiş.
    Veda
    ... Bu mektuplar sadece üç tanede mi kaldı. Yoksa devamı var mı?
    Hasan Cevat
    ... Bütün yaşadıklarımızı, bana yaşattığın mutlu günleri, sensiz geçen hüzün ve ayrılık dolu günleri hepsini yazıyorum. Bir gün o mektuplar senin eline geçmezse sen o mektupların peşine düşeceksin.
    Veda
    ... Okumak isterim.
    Yıllar sonra karımla tekrar yatağa girdik.Sanki hiç ayrılmamıştık. İlk gecede olduğu gibi,ellerimin titremesine engel olamadan soydum. Benim solmayan çiçeğimdi. Ayın pencereden odayı dolduran parlak ışığı altında, adeta kanatsız bir meleği andırıyordu, çıplak bedenlerimize bu güne kadar çektirdiğimiz işkenceyi bir tarafa bırakarak, senelerin verdiği hasretle birbirimize sarıldık. Vücutlarımız bir oldu, içtik birbirimizi doyuncaya kadar. Ben bir limandım ve o çok güçlü bir fırtınadan yaralı çıkan yelkenliydi. Terli vücuduna sarıl-dım. Öptüm, saçlarını kokladım doyasıya. Bilsin ki sığındığı liman güvenli. Ben böyle düşünürken beni ken-disine çekti. Nefeslerimiz birbirine karışırken konuşmaya başladı:
    ... Seni sevdim. Zaten bunun tersi olamaz. Yoksa ne diye baba ocağını terk edip ardın sıra geleyim. Birtanem biliyorum senin için de benim için de çok zor ama, yarın sabah uyandığında beni yanında bulamayacaksın. Sakın peşimden gelmeye kalkma. Zamanı durduralım. İçinde olduğumuz anı yaşayalım.
    Susuzluğumuzu giderinceye kadar sevişelim. Sadece beni ve uzun geceyi düşün. Her şeyi unut. Sadece sen ve ben. Hasan Cevat ve Veda Arasıl. Canım benim.
    Veda Hasan Cevat'ı üzerine çekerken, ne dünü ne de yarını düşünüyordu. Sadece şimdi vardı, sadece şimdi.
    Gözlerinden yaşlar şıpır, şıpır akarken, Hasan Cevat ın kolundan sıyrılıp kalktı. Yatakta yatan adam bütün gecenin vermiş olduğu doygunlukla uyuyordu. Yeni doğmaya başlayan günün ilk ışıkları altında çıplak vücudu pırıl, pırıl parlıyordu. Veda eğilerek sevdiği adamın dudaklarına son defa bir öpücük kondurdu. Gürültü yapmamaya çalışarak dikkatlice giyindi. Yavaşça kapıyı açıp dışarı süzüldü. Mutlu bir şekilde sokaktan ana caddeye çıkarken kendisinin dahi bilemeyeceği bir gerçek vardı. Bu gecenin en yakın şahidini vücudunda taşıyordu.
    Sabah uyandığımda Veda'nın yattığı yer buz gibiydi. Dediğini yapmış ve yine kayıplara karışmıştı. Üzerimdeki yorgunluğu atabilmek için sıkı bir banyo yaptım. Ve giyindim. Yenik bir şekilde geri dönüyordum. Bir daha arama şansım kalmamıştı. Dostlarıma not yazıp bıraktım. Benim için yaptıkları fedakarlıktan dolayı teşekkür ettim. Yola koyuldum. Tek tesellim hala beni ilk gün ki gibi sevdiğini bilmekti. Sanki bir rüya görmüştüm ve uyandım.

    devamı var

    Tuğrul Pekel
#11.01.2010 07:23 0 0 0