Azeri qılıcıyla biçimlenmiş bu dünyada feqet 37 il yaşamış , çağının(asrinin) savaşçısı , hükümdarı , edebiyatçısı , siyasetçisi , din adamı olmuş ve Türk ve AZERİ tarixinde tartışmasız yüksekliğe ermiş Şah İsmail'in hayatını anlatmak güçtür. Onun tekin bir AZERİ hükümdarı haqqinda yazmaq , bilim ve her şeyden önce millî vicdan sahibi tarixçilerin işidir. Millî vicdandan mahrum qalmışların ellerinde yazılan AZERİ tariXi , facia haline gelmekte ve AZERİleri birbirinden ayırmaqdadır. menim Şah İsmail Hatayi hakkında yazmamın sebebi , böyle yüce bir AZERİ hükümdarı HAQQİNDA sahte imzalar veya imzasız olarak yazılıp çizilen hakaretlere artıx bir dur demek ve aleyhinde işlenen bütün bu PİS propagandanın yanlışlığını ispat etmek içindir. AZERBAYCAN milleti , mâzideki hiçbir hükümdarına dil uzattırmayacaq, uzatanlarla cebelleşecektir.
Onun tekin bir azerbaycan hükümdarı ancak saygı ve rahmetle yad eylenir. Geçmişine söven , tarihini inkar eden , mâzideki qahramanları yerenler ancak beynelmilellerdir. Devşirmelerin düşmanlığını fazlasıyla qazanan Şah İsmail'in bugünkü neveleri AZERİLER , pirlerine , hükümdarlarına duydukları sevgi ve sadakatin bedelini uğradıkları hakaretlerle ödemeye devam ediyorlar. Geçmişte canlarıyla ödemişlerdi. HELEDE xelq arasında dolaşan çirkin ve asılsız , xeyal ürünü hikayeler herkesin malumudur..Şah İsmail'in nevelerine yönelen düşman oxlar , sadece onları vurmakla kâfi kalmıyor, 481 yıl önce Tanrısına qavuşmuş xetayi'nin anısına da uzanır. nece bir gaflettir ! nece bir densizliktir ! 481 yıl önce bu dünyadan göçmüş , gitmiş , giderken ardında Azerbaycan topraqlarını emanet , İran'ı yadigar bırakmış büyük Türk başbuğuna dille , sözle , çirkin yermelerle saldıran çirkefler var. Hangi azeri atasına sövebilir ? Bunu yapabilen biri azeri olduğunu iddia edebilir mi ? Mâzi sövülmek için değil , şeref duymak içindir. qöxümüz , mâzimizde bütün azametiyle parıldarken bizim ona sırt çevirmemiz , geleceğimizi kaybetmekle eyni anlama gelir..Türk tarix tezinde birtakım xatalar vardır. Orta Asya Türk tarihi Çinlilerin günlükleri ile açığa çıkarken , Anadolu topraklarındaki tarihimizde İran , Bizans qaynaqlarından yazılmış , hatta devşirmelerin eliyle değiştirildiği bile olmuştur. Böyle olduğunun en büyük alametlerinden biri de budur : bazı değersiz kimseler yüceltilirken , değeri ulu azeriler yerilmiş , hatta günah keçisi ilan edilmiş , ardından sövülür hale gelmiştir.. Türk tarihinde hükümdarlar arasında taraf tutulmamalıdır. Türk padişahlarının yanlışları üzerinde tartışılabilir , ders alınması için. Ama hakaret asla edilemez , saf tutulamaz , ayrım yapılamaz. Şah İsmail , Türk ve AZERİ dünyasının en görkemli hükümdarlarından biri olarak mâzinin şeref aynasından bizlere baxır. Onu tanımamız için , ona lâyık olmamız için bizden görev beklir. Onu tanımak ve lâyık olmak , AZERBAYCANİ ve azerileri tanımak ve azerbaycan lâyık olmaqdır..
Şah İsmail xetayi , Erdebil AZERİ beyliğine bağlı Şeyx Seyfeddin Erdebili'nin nevesi olarak 1487 ılında Haydar erden olma , Halime Begüm Alemşah qadından doğma olarak dünyaya gelmiştir. Şeyx Seyfeddin Erdebili , 1252-1334 tarixleri arasında yaşamış bir İslâm bilginidir. İslâm bilgini olduğu qeder , çainin şöhreti xelq arasında yayılmış , saygıyla yad edilmiş devlet adamı kimliğini de sahibtir. Onun soyundan gelen Şeyx Haydar , bugünkü Anadolu Türk Aleviliğinin kurucusu sayılır. Anadolu , xorasan , İran ve Irak'taki AZERİLERİ istikrarlıca örgütlemiş , ÖZUNE tabi eylemişdir. Günümüze qeder axan uygulamalarından biri , ÖZ (milletine) tebâsını rahatlıqla tanıyabilmeq için başlarına qızıl başlıklar taxtırmasıdır. Böyleliqle başlarına qızıl başlıqlar taxan AZERİLER , Şeyx Haydar'ın asqerleri olduqlarını belli eylemişlerdi. İşte bugünkü qızılbaş denilen Türkler , Haydarın yani Şah İsmail'in babasının ordusudur. Halime Begüm xanım ise , Aqqoyunlu dövletinin son hükümdarı Uzun Hasan'ın qızıdır.
1493 ılında , Şah İsmail'in ATAsi bugünkü xorasan'ın Şirvan bölgesinde hüküm süren Sultan Yakup'un ordusuyla apardiqi savaşta öldürüldü. xorasan , Orta Asya'dan gelen Türklerin uğrak yeri olaraq saldırıya açık ve gayette cazibdi. Buranın cezb edici qoşulları , Türkler arasında qanlı savaşlara neden olurdu. 13.yüzyılda da bu topraqlar uğruna savaşlar sürmüş , ancak yabancı eline geçişi Koloner Pesyan'ın mücadelesi sonunda olmuştur. Pesyan , xorasan'ı ölümüne savunmuşsa da , azeri ordularınca bozguna uğratılmıştı. Şeyx Haydar'ın öldürülmesinden sonra Yaqub'un asqerleri , ardından gelecek kimseyi bıraxmamak için Şah İsmail'in ve anasinin dalina düştüler. Anasi Begüm xanımla birlihte qaçan Şah İsmail , Ata dergahında atasinin müridlerince(telebeleri) qoruma altına alındı. Burada din bilgileriyle olduğu kadar savaş sanatının inceliqleriyle de yetiştirilen balaca Şah , 13 yaşına geldiğinde Şirvan'a gidereh ATAsinin öcünü aldı. Atasini öldüren Sultan Yaqup'un komutanı Ferrah Yaser'i öldürereh Şirvan topraqlarını ele geçirdi. xorasan'da hâkim oldu. 14 yaşında bugünkü Azerbaycan topraqlarını , 15 yaşında Tebriz'i ele geçirip , ölümsüz ünvanı ŞAH'lığı aldı. Henüz 15 yaşında , bugünkü Diyarbakır'dan Hindistan'a kadar tanınan , hürmet gösterilen , umut bağlanan genç bir hükümdar olmuştu.
Qarayülük Osman beyin qurduğu , Oğuz Türklerinin Bayındır qoluna mensup oymaktan olan Aqqoyunlu Türk dövletini dağıtmış , Iraq topraqlarına hükmetmiş , İran'ı tamamen ele geçirmişti. Aqqoyunlu Türk devletinin tarixteki tablosu , güçlü Türkmen dövleti olarak karşımızda durmaxtadır. Son hükümdarı olan Uzun Hasan , Aqqoyunlular devletinin eşsiz mimarıdır. Uzun Hasan 1423 yılında Diyarbakır'da doğmuş ve Doğu Anadolu , qafqasya , İran ve Iraq topraqlarında hüküm sürmüştür . Fatih Sultan Mehmet ile 11 Ağustos 1473 tarixinde Otlukbeli mevkiinde apardiqi Otlukbeli savaşında yenilerek Tebriz'e geçmiştir.
şah ismail xetai
Şah İsmail xetai'nin qurduğu , sınırları Hindistan'a kadar varan devletin adı SEFEVİ İMPARATORLUĞU'dur. Sefevi sözcüğü qaynağını , Şah İsmail'in soyunun geldiği atası ŞEYX SEYFEDDİN ERDEBİLİ'den alır. Ona ithafen de tebâsına SEFEVİLER denilmiştir. Doğunun en büyük imparatorluğu Sefevi AZERİ İmparatorluğunun içinde hâkim güç AZERİLERDİ ancak Farslarda azerilerle beraber yaşamışlardı. azeri dili resmi dil olduğundan Fars dili devlet dili haline gelmemişti. İran topraqları üzerinde Farsların varlığı , tarixi tespitlere göre en fazla 2500 yıl önceye dayanmaqtadır. Farslar ve değişik qolları Azerilerle birliqte yaşamışlar , ancak etnik olaraq görünmez sınırlarla ayrılmış olduqlarından Azerileri eritememişlerdir. İran üzerinde Azerilerin varlığı ise 9000 yıl önceye gitmeqte , bunu açıklayanda Prof.Dr Muhammed Tagi Zehtabi ve ölmez eser 'İran Türklerinin Tarihi(AZERBAYCAN TARİXİ)' adlı bilimsel eseridir..Zehtabiden başka en önemli tarixçi bizim için Fars asıllı Nasir Purpirar'dır. Önemlidir çünkü o bir Fars'tır ve bir Fars olaraq , İran azerilerinin heqqini yememiş , gerçekleri saxlamamıştır. Nasir Purpirar'ın dört ciltlik '12 Asır sessizlik' adlı tarihi eseri , İran İslâm Cumhuriyetinde infial uyandırmış , adeta yer yerinden oynamıştır. Gözaltına alınan ve sorgulanan Purpirar'a ağır eziyet çektirilmiş ve hain ilân edilmiştir. Dürüst tarixçilerin inkar etmediği İran üzerindeki AZERİ varlığı böylesine haşmetliyken , ne yazık ki Şah İsmail'in NEVELERİ en az tanınan Türk topluluklarından biri olarak yabancı hâkimiyeti altında asimile edilmeqdedir(ANADULU TOPRAQLARİNDA)..
Büyük hükümdarın Tebriz'e girdiğinde ilk işi on iki imam için xutbe oxutmaq olmuşdur. Bu onun dini kimliğine bağlılığının ifadesidir. Sefevi hükümdarı Şii mezhebinin sarsılmaz direği olaraq Şii İslâm anlayışını şekillendirmiştir. Anadolu topraqlarındaki Alevi inançlı Türklerin devşirmeler tarafından qatledilmesi , onlardan bazılarının Şah İsmail'e sığınmalarına neden olmuştu. qaçamayanlarsa devşirme Osmanlı paşalarının qılıcından geçerek yox edilmişti. Büyük Azerbaycan imparatoru Şah İsmail her zaman Azerbaycandan ve soydaşlarindan(Türk) yana olmuş ve bu sebeble Osmanlı imparatorluğunun yöneticilerinden devşirilmiş olanlarla bitmez tükenmez sorunlar yaşamıştı. Gayri Türklerin Müslümanlığı tercih ettiqleri takdirde qollanmaları , haliyle Türk soyqırımına davetiye çıkarıyordu.
Şah İsmail'e günümüzde bile güdülen düşmanlığın temelinde devşirmelerin(ermeniler.yalandan turk olanlar) nesilden nesile axtardığı AZERİ düşmanlığı yatmaqda. Sünni İslâm yorumunun temsilcisi qonumda duran Osmanlı İmparatorluğunun bağrına bastığı etnisite açısından Türk olmayanların güdülediği Şah İsmail düşmanlığı , seciyesiz kesimlerin elinde ne yazıq ki bayraqlaştırılaraq axtarılmaktadır. 13 yaşında ATAsinin intikamını alan , 15 yaşında topraqlar fetih eyliyen böyle bir Azeri BAŞÇİSİ ve hükümdarına aparilan hakaretlerin temelinde yatan AZERİ düşmanlığı artıq ürkütücü hale gelmiştir. Bazı özunu bilmez tarixçilerin elinde yazılan Sefevi imparatorluğunun tarixi qonumu kesinliqle doğruluk payından uzaqlaşmış , öyle ki saptırdıqları yanlı tarix yazıcılığıyla işledikleri cinayetin farqında bile olmamaqdadırlar. Veya farqındalardır , bilereq , qesıtlı olaraq çirkin saldırılarını sürdürmeqdedirler. Menim bu seciyesizlere tavsiyem , Şah İsmail'i ağızlarına alırken onun yanında qocaman bir hiçten başka bir şey olamayacaklarını xatırlamalarıdır.
Gelen Gelsin işte Meydan
Ela gözlü pirim geldi
Eşiden gelsin işte meydan
Dörd qapıyı qırk maqamı
Bilen gelsin iste meydan
Allah allah dostlar allah
Allah allah canlar allah
Men pirimi heq bilirim
Yoluna canim veririm
Dünen doğdum bugün ölürüm
Ölen gelsin işte meydan
Allah allah dostlar allah
Allah allah canlar allah
Bağ olan yerde bağ olur
Gül olan yerde diken olur
Bu sitemler çok zor olur
Çeken gelsin işte meydan
Allah allah dostlar allah
Allah allah canlar allah
şah xetai der sırrını
Ortaya qoymuş başini
Nesimi tekin derisin
Yüzen gelsin iste meydan
Allah allah dostlar allah
Allah allah canlar allah
Osmanlı Türklerinden başka Özbek Türkleriyle de savaşan hükümdar , bu savaşı qazanmış ve henüz 23 yaşındayken Özbek xanı Muhammed Şeybani xan'ı öldürerek topraq bütünlüğünü qorumuştu. Özbeklerin xorasan'a saldırmaları savaş sebebidir.
Bir diger , Türk'ün Türk'le savaşması olan Çaldıran savaşı , qardeş qavgası olaraq tarixdeki yerini qorumaqdadır. 23 Ağustos 1514 tarixinde Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail , ordularıyla birliqde savaşa duduştular. Çaldıran ovasında aparilan savaş pek qanlı geçti. Osmanlı ordusunun iyi donanımlı olması , ateşli silâhlarla quşanmış olması savaşın qaybedilmesine neden olmuştur. Türk orduları arasında olan savaşlarda qazanan veya qaybedenin olması söz qonu olamaz. qazanç ve qayıp çetelesi ancak düşman ordularıyla aparilan savaşlarda dutulur. Bu sebeple , Şah İsmail orduları yenildi yerine , düşmanlar sevindi demek en doğrusu olacaktır..
SEFEVİ AZERBAYCAN İMPARATURLOĞUNUN BAŞÇİLARİ SİRAYLA:
1524 1. Tahmasb
1576 2.Şah İsmail
1578 Muhammed xudabende
1588 1. Şah Abbas
1629 I. Safî
1642 II. Abbas
1666 II. Safî - 1.Süleyman
1694 I. Hüseyin
1722 II. Tahmasb
1732 III. Abbas
1749 II. Süleymân
1750 III. İsmâil
1753 II. Hüseyin
1786 Muhammed
Nadir Şah - Avşarlar
Fars işgali
Azerbaycan ve azeri siyasi sınırlarına ; bugünkü Fars hakimiyetine geçmiş İran topraqlarını da dahil ederek doğunun hakimi olmuş , Azeri dilinde yazdığı şiirleri ile edebiyatta sarsılmaz qala olmuş , Şii Azerilerin ve Alevi inançlı Türklerin piri Şah İsmail , bütün çirkin saldırılara , bütün yalanlara , bütün adiliklere qarşı dimdik duracak , ona hakaret edenler tarixte iz bıraxamadan silinip gidecekler ama o sonsuza qeder , xainliğe , vefasızlığa , Azeri ve AZerbaycan düşmanlığına qarşı ibretle ışıldamaya devam eyliyeceq.
Şah İsmail'in hükümdarlıktan , qomutanlıktan başka bir diğer üstün vasfı da edebiyatçılığı , şairliğidir. Azerbaycan dilinin üstadı olan büyük hükümdar ,Azeri diline ihanet etmemiş , onu geriye atmamıştır. Devlet xezinesi gibi tebâsının yüreğinde yaşatmış , dilinde söylendirmiştir. Sadece dilciliği ve şairliği bile onu hürmetle yad etmeye yeter..Divan ve Dekname adında kitabları vardır. Azerice'den başka dil qullanmamış ve qullandırmamış , yabancı milletlerin dillerine özenmemiştir. Şiirlerindeki dil bugün bile güncelliğini yitirmemiş , axışqanlığı , canlılığı , fikri yönüyle en görunmemiş eserler yad edilmeqdedir.
Efsane hükümdar 1524 yılında Azerbaycan'da vefat etti. 37 yıllık qısa yaşamında Azerbaycan ve Azerilerin adını yüceltme ülküsünden bir an feragat etmeden saltanat sürdü. Türbesi Erdebil'dedir. Erdebil , bugün İran İslâm Cumhuriyeti devletinin Fars hâkimiyeti altındaki ezeli Azerbaycan şehridir. Şah İsmail'in Ata ocağında bugün Fars bayrağı yellenmeqde , qaybedilmiş azerbaycan topraqlarının üzerini Farslar çiğnemektedir..Azerbaycan oğlu YATMA uyan !. Yetmedi mi YATDİQİN ? Topraqların işgal edildi , yabancı soylar elinde viran edildi. Koş doğu'ya , daha doğuya !...