Bir Ömrün Ardından

Son güncelleme: 16.10.2010 19:20
  • Kim unutabilir; mazinin tozlu sayfalarının, toprak yollarının, o sararmış kuru yapraklarının artık hayal olduğu o güzelim çocukluk günlerini?

    Kim unutabilir, başımızda kavak yellerinin estiği ve her anı bir sevgilinin hayaliyle sarhoş geçen o ilk gençlik yıllarını kim, kim unutabilir ki?

    Kaç ilkbahar yaşadık, cıvıl cıvıl sevgiliyle ilk buluşmanın, o tadına doyulmaz tarifsiz hazzıyla!

    Kaç hazan mevsimi ayrılıkların, o ömür boyu bitmez tükenmez kahrolası, kanatan acısıyla!

    Hepsi, ama hepsi; hicran dolu, ıpılık, hüzün yüklü, saf ve tertemiz duygularla ellerimizden su misali kayıp gitti.
    Tutamadık

    Şimdi; içi tıka basa anılarla yüklü, bir kara trenin eski, boyası dökülmüş, yorgun vagonlarını seyreder gibiyim hayal istasyonunda tek başıma

    Yapayalnız!

    Artık, ne o kırmızı şapkalı hareket memurları var, ne kondüktörler, ne telaşla sağa sola koşuşan yolcular, ne trenlerin o tiz çığlığı, ne iki yanı parlak sarı tunçlu, siyah meşin koşumlu paytonlar, ne sekiz köşeli kasketleriyle, kaç gündür tıraş yüzü görmemiş uykusuz paytoncular, ne de payton tekerleklerinin tıkırdayarak döndüğü o taş döşeli yollar

    Hiçbiri, hiçbiri yok artık!

    Şarkılar kaldı geriye yalnız.

    " Rüzgâr söylüyor şimdi o yerlerde, bizim eski şarkımızı.." diyen; o hicran yüklü, o hüzün kokan o eski zaman şarkıları

    Evet, sadece şarkılar.

    Nice seneler efendim, mutlu anılarla eskiteceğiniz nice uzun senelere



    Taner Yılmaz, 31.12.2007 istanbul
#22.02.2010 12:57 0 0 0
  • çok aptalca ben kavak yellerinin notalarını istedim siz sadece bana aptalca bir yazı gönderdiniz
#16.10.2010 19:20 0 0 0