Bismike Allahümme - Bismillahirrahrrıanirrahim

Son güncelleme: 04.03.2010 08:34
  • Allahümme Bismike - Bismike Allahümme - Efendimizin Dilinden Hudeybiye

    Hudeybiye Antlaşması
    Hicretin 6. senesi, Zilkâde ayı. (Milâdî 628 )Rıdvan bîatı, Kureyşlileri fazlasıyla korkutmuştu. Peygamberimizin üzerlerine yürüyeceği endişesine kapılarak, alelacele sulh teklifinde bulunmak gayesiyle bir heyet gönderdiler. Heyette şu isimler vardı: Süheyl bin Amr (başkan), Huveytip bin Abdü'l-Uzzâ ve Mikrez bin Hafs.
    Kureyş müşrikleri üç kişilik bu heyete şu direktifi vermişlerdi:
    "Gidin, Muhammed'le sulh anlaşmasında bulunun. Fakat buradan dönüp gitmek şartıyla. Eğer bu şartı kabul etmezse anlaşmaya yanaşmayın."222
    Peygamber Efendimiz (a.s.m.), Süheyl'in gelişini, isminin "kolaylık" mânâsını ifade etmesinden dolayı hayra yorarak, Sahabîlerine, "Artık, işiniz bir derece kolaylaştı! Kureyşliler, sulh yapmak istedikleri zaman hep bu adamı gönderirler"223 buyurdu.
    Sulh Heyeti Peygamberimizin Huzurunda
    Kureyş elçisi Süheyl bin Amr, Resûlullahın huzuruna vardı. Önünde iki dizinin üzerinde diz çöktü. Peygamber Efendimiz ise bağdaş kurmuştu. Müslümanlar da çevresinde oturmuşlardı.
    Süheyl bin Amr uzun uzadıya konuştu. Sonra Peygamber Efendimize sulh teklifinde bulundu. Peygamber Efendimiz sulh tekliflerini kabul etti. Bundan sonra sulh şartlarının müzakeresi yapıldı. Onlarda da anlaşmaya varıldı. Sıra anlaşma şartlarının yazılmasına gelmişti. Hz. Ali musalâhanın şartlarını yazmak üzere kâtip tayin edildi.
    Peygamberimiz, Hz. Ali'ye, "Yaz!" dedi. "Bismillahirrahmanirrahim."
    Süheyl bin Amr, buna itiraz etti. "Biz, Bismillahirrahrrıanirrahim'i bilmiyoruz. Sen böyle yazma!" dedi.
    Resûl-i Ekrem, "Öyle ise nasıl yazalım?" diye sordu.
    Süheyl, "Bismike Allahümme, yaz" dedi.
    Kureyşliler, eskiden beri "Bismillahirrahmanirrahim" yerine "Bismike Allahümme'yi" kullanırlardı.**
    Peygamber Efendimiz, "Bismike Allahümme de güzeldir" buyurduktan sonra Hz. Ali'ye, "Haydi yaz: Bismike Allahümme" diye emretti.
    Hz. Ali de aynı şekilde yazdı.224
    Bundan sonra Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Hz. Ali'ye şöyle yazmasını emretti:
    "Bu, Muhammed Resûlullahın, Süheyl bin Amr'la üzerinde anlaşmaya varıp sulh oldukları, icabının taraflarca yerine getirilmesi kararlaştırılıp imzaladığı maddelerdir."
    Kureyş heyeti başkanı Süheyl yine itiraz etti, "Vallahi, biz senin gerçekten Allah'ın Resûlü olduğunu kabul edip tanımış olsaydık. Beytullahı ziyaretine mani olmaz ve seninle çarpışmaya kalkmazdık" dedi.
    Peygamber Efendimiz, "Peki nasıl yazalım?" buyurdu.
    Süheyl, "Muhammed bin Abdullah diye kendi ismini ve babanın ismini yaz" dedi.
    Peygamber Efendimiz, "Bu da güzeldir" buyurduktan sonra, Hz. Ali'ye, "Yâ Ali, sil onu. Sil de Muhammed bin Abdullah yaz" diye emretti.225
    Hz. Ali, "Hayır! Vallahi, ben Resûlullah sıfatını hiçbir zaman silemem" diye yemin etti.226
    Bu arada Müslümanlar da, Hz. Fahr-i Âleme karşı besledikleri muhabbet ve hürmetlerinin eseri olarak, "Biz, Resûlullah Muhammed'den başkasını yazdırmayız. Ne diye dinimiz uğrunda bu eksikliği, bu hakareti kabul ediyoruz?" diye yüksek sesle konuşmaya başladılar.
    Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Müslümanlara seslerini kısmalarını ve susmalarını mübârek elleriyle işâret buyurdu. Birden sustular. Bundan sonra Peygamber Efendimiz Hz. Ali'ye, "Bana o sıfatın geçtiği yeri göster" dedi.
    Hz. Ali, "Resûlullah" kelimesinin geçtiği yeri gösterdi. Resûl-i Ekrem Efendimiz de onu eliyle sildi. Yerine ise "İbni Abdullah (Abdullah'ın oğlu)" kelimelerini yazdırdı.227
    Peygamber Efendimizin, sulha ciddi taraftar olduğunu, sulha giden yoldaki manileri ortadan kaldırmaya ne kadar gayret gösterdiğini bu bir iki numûneden de anlamak mümkündür.
#04.03.2010 08:34 0 0 0