Ewrim Teorisi

Son güncelleme: 08.01.2008 20:27
  • Evrim Teorisinin Ortaya Atılmasındaki Tek Neden ßu..

    noimage

    Aids`ide yaratan SebebLerden ßiride ßu Olsa Gerek ßence..
#12.01.2006 14:18 0 0 0
  • yerı karıkatur bolumu olmalı
#12.01.2006 15:05 0 0 0
  • ewet ora olmalı
#12.01.2006 16:58 0 0 0
  • Konuya Sadece ßir Karikatür Olarak ßaktıĞınız İçin Size Göre Karikatür yeri.. ama ßana Göre Karikaturdeki Anlamların FarkLı Olması Nedeniyle yerininde FarkLı Olmasıdır .. ;) Sadece Görmek Yetmiyo ßazen Anlamakta Gerekli.. Öyle ßir YeteneĞiniz war dimi ?
#12.01.2006 21:34 0 0 0
  • toygun dediiin gibi haklısın karikatür pek olmasada anlam var
#12.01.2006 22:49 0 0 0
  • Vay beee.....Darwin abey sen neymi$sin
#13.01.2006 03:29 0 0 0
  • Aynen kardeş Mizah Gerekli
#13.01.2006 04:50 0 0 0
  • ellerine sağlık hocam....
#13.01.2006 09:33 0 0 0
  • paylaşım için teşekkürler
#13.01.2006 18:58 0 0 0
  • önce Darwin ne demiş bir bakalım:
    "türlerin kökeni" türkçeye çevrilmiştir.
    bu belkide teoriye karşı öne sürülebilecek en aşikar ve ciddi itirazdır öyleyse neden her jeolojik oluşum ve her katman bu tür ara bağlar ile dolu deği?... inancıma göre bunun açıklaması jeolojik kayıtın son derece kusurlu ve noksan oluşunda yatmaktadır (53) & Bu jeolojik kaydın kusurlu olduğu görüşünü reddeden haklı olarak tüm teoriyi de reddedecektir (54)
    Bununla akraba olan bir başka zorluk vardır ki çok daha ciddidir demek istediğim hayvanlar alemnin birkaç ana kısmına ait olan türlerin bilinen en altaki fosilli kayalarda birdenbire ortaya çıkması hali. Aynı gruptaki tüm mevcut türlerin tek bir atanın soyundan geldikleri yolundaki beni ikna eden argümanların çoğu eşit oranda bir kuvvetle bilinen en erken türler içinde geçerlidir mesela kambriyen ve silüryen döneme ait trilobitlerin kambriyen dönemden çok önce yaşamış olması gereken ve de muhtemelen bilinen herhangi bir hayvandan çok farklı olan bir kabuklunun soyundan türediği şüphe götürmez sonuç olarak eğer teori doğruysa en alttaki kambiryen katman tortullaşmadan önce kambryen çağdan günümüze dek geçen tüm süre kadar veya belkli de bundan çok daha uzun dönemlerin geçtiği ve bu uzun dönemler esnasında dünyanın canlı yaratıklarla dolup taştığı tartışılmazdır. niçin kambriyen sistemden önce var olduğu düşünülen bu en önceki dönemlere ait fosilce zengin tortular bulamadığımız sorusuna hiç bir tatmin edici cevap veremiyorum& mevcut durum anlaşılmazlığını korumak zorunda ve bu durum burada ele alınan görüşlere karşı geçerli bir argüman olarak haklı bir şekilde öne sürülebilir. (55)
    (53):Charles Darwin, the origin of species (türlerin kökeni), ( Chicago Britannica,1952) s: 152
    (54) s: 179
    (55): s:163-164
    Kitap: İnsanın Türeyişi Yazar: Darwin
    sayfa her evrimci beş büyük omurgalı sınıfının yani memelilerin, kuşların, sürüngenlerin, ikiyaşayışlıların ve balıkların bir tek ilk örnekten (prototyp) türediğini kabul eder çünkü hepsinin özellikle embryonel dönem boyunca ortak yanları pek çoktur balıklar sınıfı organlanma bakımından en aşağı durumda bulunduğu ve yeryüzünde öbürlerinden önce belirdiği için omurgalılar aleminin bütün üyelerinin balığa benzer bir hayvandan türediği sonucuna varabiliriz. Maymun, fil, kalibri , yılan kurbağa, balık vb. gibi birbirinden pek başka hayvanların hepsinin aynı ana-babadan türeyebildiği inancı doğa tarihindeki son ilerlemeyi izlememiş kimselere pek garip görünecektir. çünkü bu inanç bugün birbirine hiç benzemeyen bu biçimlerin hepsini birbirine sıkıca bağlayan canlıların eskiden yaşamış olduğunu üstü kapalı olarak söylemek demektir.
    sayfa: 232: bütün memeliler sınıfının atalarının iki eşeyli olmaktan VAZGEÇTİKTEN uzun zaman sonra her iki eşeyinde süt verdiği, v e yavrularının böylelikle beslendiği keselilerde ise her iki eşeyinde yavrularını keselerinde taşıdığı başka bir görüş olarak söylenebilir.
    Sayfa 235: omurgalılar aleminde belli belirsiz tanımayı başarabildiğimiz en eski atalar görünüşe göre bugünkü tulumluların (Ascidians) kurtçuklarına (larvae) benzeyen bir grup deniz hayvanından oluşuyordu. bu hayvanlar batrak gibi az organlanmış bir grup balığın doğumuna yol açmış olabilir ve onlardan parlak pullu balıklar ve onlardan da karamaruya benzer başka balıklar gelişmiş olmalıdır böyle balıklardan iki yaşayışlılara (Amphibia) geçmemize küçük bir adım yeter. kuşların ve sürüngenlerin bir zamanlar sıkı sıkıya birbirlerine bağlı olduklarını ve tekdeliklilerin bugün memelilerle sürüngenleri önemsiz ölçüde birleştirdiğini görmüştük ama bugün daha yukarı olan üç hısım sınıfın yani memelilerin kuşların ve sürüngenlerin daha aşağı omurgalı sınıflarından yani iki yaşayışlılardan ve balıklardan hangi türeme çizgisini izleyerek doğduğunu hiç kimse söyleyemez memeliler sınıfında eski tekdeliklilerden eski keselilere ve onlardan etenlilerin (placental mammals) ilk atalarına çıkan basamakları izlemek güç değildir. böylece makigillere (Lemuridae) yükselebilmekteyiz. ve onlarla insanımsımaymungiller (simiadae) arasındaki uzaklık çok büyük değildir. insanımsımaymungillerde iki büyük dala, Yeni dünya ve Eski dünya maymunlarına ayrılmıştır. ve sonunculardan çok uzak bir dönemde evrenin mucizesi ve övüncesi olan insan türemiştir. böylece insana pek uzun ama soylu nitelikte olduğu söylenemeyecek bir soyağacı (pedigree) bağışlamış oluyoruz. dünya sık sık söylendiği gibi insanın doğumu için uzun zaman hazırlanmış gibi görünmektedir. ve bu bir bakıma tam anlamı ile doğrudur çünkü insan doğumunu uzun bir atalar dizisine borçludur. bu zincirdeki halkalardan bir teki varolmasaydı insan tam bugün olduduğu gibi olmazdı gözlerimizi bile bile kapamadıkça bugünkü bilgimizle soyumuzu aşağı yukarı tanıyabiliriz bundan utanç duymamız da gerekmez en aşağı organizma ayaklarımızın altındaki inorganik tozdan çok daha yukarı bir şeydir. ve önyargısız hiç kimse herhangi bir canlı varlığı o varlık ne kadar aşağı olursa olsun onun olağanüstü yapılışı ve özellikleri karşısında coşkuya kapılmadan inceleyemez.

    not: insanın türeyişi kitabında insanın maymundan geldiği savunulurken şu hususla ifade edildi;
    1: vücut kılları, tüyleri nasıl yok oldu? cevap: güneşin etkisiyle
    2: çeneler ve dişler nasıl küçüldü? cevap: insan ateşi bulunca sert olan yiyecekler artık ısıtılarak yumuşadı ve dolayısıyla çene ve dişlere eskisi gibi fazla iş düşmeyince veya zorlanmayınca otomatik olarak çene ve dişler küçüldü.
    3: maymunlardaki kuyruk nasıl insana yok oldu? cevap: devamlı üstüne otura otura aşındı, çok uzun zaman sonra tabi ki sonraki kuşaklara etkisiyle beraber yok denecek pozisyona gelmiş oldu bundan şüphe edilmemeli.
    Not: bundan şüphe edilemez ifadesi kitapta çokça kullanılıyor. Örnek:
    sayfa: 219: bundan dolayı insanın Eski dünyanın gerçek maymunlar soyunun bir dalı olduğundan soykütüğüne uygun bir görüşle dar-burunlu maymunlarla birlikte sınıflanması gerektiğinden pek de şüphe edilemez.

    Yorum: ben evvelden bu evrim konusunu araştırmıştım, orada edimdiğim hayati bilgi şuydu: bahsedilen kambriyen tabakasında milyonlarca tür bir den bire araştırmacıların karşısına çıkıyordu. Yani bu katmandan önceki katmanlarda bu birden bire karşımıza çıkan türlerle ilgili olan fosil yoktu. İşte bu buluş evrim teorisinin gerçek yüzünü gösterdi. zira bu teoriye göre ortak bir atadan gelme kabul edilir. miyonlarca yıl süren bir süreç sonucu canlılar daha iyiye doğru gelişiyor ve mesela balıklar diyelim, suda yaşarken yavaş yavaş sürüngenleşmeye başlıyor. Yine kara hayvanları yavaş yavaş kanatlanmaya başlıyorlar gibi bir düşünceyi savunur bunlar ancak sudan karaya geçme, karadan havaya geçiş meselesinde ara geçiş formu olması icap eder. mesela yarı kuş yarı sürüngen gibi, yani böyle milyonlarca ara geçiş formu yani fosili olması gerekir bu teoriye göre ancak Darwin kendi zamanında böyle bir ara formu bulamadıklarını söylemiş ve bilim ilerlerse ilerde bulunabileceğini ifade etmiştir 1850 yılında yayımladığı türlerin kökeni adlı kitapta. yani bu kambriyen tabakası meselesi çok önemlidir. Geniş bilgialmak için mesela harun yahyanın kitaplarında bu konuda geniş bilgi vardır(evrim aldatmacası) bakın bir de bir önceki katmanlarda olmayan milyonlarca tür var. bu ne demek? bu katmanda bu hayvanlar varedildi demek. İşte evrimcilerin en sıkıştıkları konulardan biridir bu. size tavsiyem bu konuyu araştırın. Ateistler hemen bugün araştırmanız gerek bu konuyu. Ve Darwin nasıl da kolayca insanın türeyişindeki zincirleri bize anlatıyor gördünüz. Bir adım yeterli diyor türlerin değişiminden bahsederken. ne diyor bu adam? ama dünyada bu adam nasıl anlatılıyor değil mi?


    Allah inanmayanların aslında neye inadıklarını bilmediklerini size göstereceğim: konu determinizm yani insanların özgür iradelerinin olmadığı konusu
    *** bakın şimdi ateistlere sorarsanz nedir bu iş? derler ki: bu alem (yani uzay işte) ezelden beri vardı ve sonsuza kadar gidecektir yani alemin sebebi Allah değildir derler. tamam mı buraya kadar? şimdi dikkat: o halde onlara soruyorum: olan her olayın bir nedeni var mıdır? yani mesela telefon çaldı ya niye? ha biri aradı da ondan. niye aradı? aramak istedi. niye aramak istedi? canı sıkıldı. gibi. yani böyle sebep sonuç ilişkisine inanıyor musunuz? genelde bu soruya ateistler "evet" derler. inanırım ona derler. şimdi süper dikkat: o halde madem ezelden(öncesiz, başlangıcı olmayan) beri böyle geldi böyle gidecekse ve her olayın bir nedeni varsa o zaman bakın mesela biz 2005 deyiz ya mesela 100 yıl önceki bir olay bir sonrakini o da bir sonrakinin nedeni diye bakarsak sonuç olarak bu silsilede 100 yıl sonraki olayları etkileyen bir taraf var demektir. yani anlayacağınız örnek: mesela anne babanız nasıl birleştiler? nerede tanıştılar? mesela düğünde tanıştılar. bak demek ki tanışmaları için ikisinin de düğüne gitmesi gerekiyordu gibi. yani anlayın artık yaaaaaaaaaa
    neyse ne diyordum: ha yani 100 yıl önceki silsile 100 yıl sonraki olayları belirliyor demektir bu bakış açısıyla baktığımız da tamam mı? ateistler bunu kabul ediyor musunuz? anlayanlar "evet" der zaten. devam edelim o halde: bu belirlenimciliktir yani determinizm. ama sizin yaşadığınız tarihten 10 yıl sonrası da bu bakış açısıyla belirlenmiştir. sizin hareketleriniz de belirlenmiş demektir. hani özgür iradeniz? bak bilmiyorsanız öyle ileri geri konuşmayın. bu iş böyledir. yani ateist de olsan inancın gereği yine özgür iradenin olmadığını bil. kitaplardan delil mi istiyorsun? bak Demokritos diye biri vardı. atomculuk diye kuramı vardı. bunlar determinist idi. yani insanların özgür iradesi yok dediler. yani bizim irademizde önceki olaylarla belirlenir dediler. ne diyorsunuz? yok şöyle yok böyle demeyin. olay bu. hem ateistim diyorsun hem de özgür iradem var diyorsun. sen ne dediğini bilmeyen birisin o halde.

    *** Ateist olan Turan Dursunu örnek göstermemizin nedeni bu mezheplere tarafsız olması ve düşüncelerini gizlememesi, açık bir şekilde ifade etmesidir.
    Kitap: Din Bu 3 (148-149-150. sayfalar) yazar: Turan Dursun
    Kısacası irade karşıya çıkan seçeneklerden birini seçmedir ya da seçebilme gücüdür. İradesi olan bir seçim yapar. Onu ya da bunu, şu yönü ya da bu yönü, şu biçimde ya da bu biçimde, olumlu ya da olumsuz doğrultuda seçer. Ne var ki Kuran ayetlerinin hiçbir yoruma yer kalmayacak biçimdeki açık anlatımlarına göre insanın böyle bir seçim yapabilmesi Tanrı iradesine, Tanrının dilemesine bağlıdır. Şimdi buna ilişkin ayetlerden hiç değilse bir kesimine göz atalım Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz (İnsan 30)
    --- Yorum: (Burada birkaç cebr ayeti vardı)
    Bu ayetlerin açıklamasıyla, insanın bir şey yapma ya da yapmama özgürlüğü şöyle dursun; bir şeye yönelme, bir şeyi dileme, isteme özgürlüğünün bile verilmediği son derece net biçimde anlatılıyor. Çünkü bu ayetlere göre herhangi bir konuda Tanrı dilemeli ki insan da dileyebilsin. İnsanın dilemesini, istemesini Tanrı dilemiyor, istemiyorsa insan dileyemez, isteyemez. İnsan iradesine özgürlük tanımayan bu ayetleri yorumlamada nasıl zorluk çekildiğini ve bu zorlamalı yorumların nasıl bir komedi durumu aldığını görmek için Akaid (Kelam) kitaplarına şöyle bir göz atmak yeter. (Örneğin bkz. Ebu Mansur-il Maturidi, Kitabut-Tevhid Arapça İstanbul 1979) Bu doğrultuda Kuranda pek çok ayet var. İslam kelamcısı Tanrı dilediğini yapar (Hud 107) ilkesini benimsemiştir. Tanrı dilerse insan iradesini iyiye, dilerse kötüye yöneltir. Anlatılan bu. Bu benimsenince de insan iradesi havada kalır. Cebriyye mezhebi ayet ve hadisleri göz önünde tutarak insanin iradesizliğini kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu mezhebe göre insan cansız varlıklar gibidir. Kesmeye yarayan bir bıçağın, yelden sallanan bir ağacın ya da savrulan bir nesnenin, açılıp kapanan bir kapının nasıl özgürlüğü yoksa insanın da bir şey yapma ya da yapmama özgürlüğü yoktur. Ne yapıyor ya da yapmıyorsa zorunlu olarak yapıyor ya da yapmıyor. Eşari mezhebinin görüşü de buna yakın olduğu için orta dereceli bir zorunluluk (el Cebrul-mutavassat) görüşü savundukları kabul edilir. Maturidi mezhebi zorlamalı yorumlarla insan iradesini biraz kurtarma çabasını gösterir. Mutezile mezhebi biraz daha çok gösterir bu çabayı. Ne var ki Kuranın Tanrı sının ayetlerdeki açıklamaları karşısında insan iradesini kurtarmaya yönelik hiçbir çaba bir şeye yaramaz.
#14.01.2006 11:23 0 0 0
  • Okuyana tabi :)))
#14.01.2006 11:26 0 0 0
  • mizah sart paylasim icin sagol, ellerine saglik...
#14.01.2006 11:34 0 0 0
  • Eline sağlık


#16.01.2006 22:05 0 0 0
  • eline sağlık
#18.01.2006 01:23 0 0 0
  • olacak işmi maymun maymun konuşuyorlar evrim teorisiymiş
#21.01.2006 19:11 0 0 0
  • payLAşım için tşkLer
#06.12.2007 12:28 0 0 0
  • tşk
#07.12.2007 09:55 0 0 0
  • BEN YENİ ÜYE OLDUM HERKESE SLM
#08.01.2008 20:27 0 0 0