Toplumca en başta gelen eksikliğimiz, aklımızı kullanamamak ve açık seçik düşünebilme yeteneğimizin olmamasıdır.
Düşünmek, ama nasıl düşünmek !..
Bu kavramdan bahsederken, alelade bir düşünce bazından bahsetmiyorum. Kastettiğim, tamamen doğru düşüncedir.
Düşüncelerdeki isabet, farklılık; söylenen bir sözü, yazılan bir yazıyı, bir filmi ucundan kenarından köşesinden tutarak değil, hakkını vererek ortaya çıkar.
Örneğin, Maturidinin düşüncenin özünü oluşturan: Allah her şeyi bir sebeple yaratmıştır. Sebepleri araştırarak ilk sebebi keşfe yönelmek âlimin işidir. mantığının yanı sıra; Eşarinin : Varlıkların ve olayların sebeplerini araştırmak gerekmez. İlk sebebi bilmek ve onunla yetinmek gerekir. anlayışının kabul görmesi, ister istemez bu olguya davetiye çıkartmaktadır.
Düşünme hususunda, Platonun bir öğretisi de aklıma geliyor. Ünlü düşünür, bu noktaya atıfta bulunarak, Bilmek ile bilmemek arasında, doğru düşünmek diye bir olgu vardır. yaklaşımını yapıyor.
Doğru düşünmenin ortaya attığı fikirlerin benimsenmesi açısından, Goethenin sözleri de dikkâte alınmalı. Bakın ne diyor: Doğada hiçbir şey tek başına ve yalnız değildir. Doğada her şey; önündeki ardındaki, üstündeki, altındaki, sağındaki, solundaki şeyler ile bağlantılıdır.
Kuran-ı Kerimin birçok yerinde İnsanoğlu ısrarla düşünmeye davet edilerek zihni fonksiyonlarının, yeteneklerinin kullanılabilir hale getirilmesi istenmektedir.
İnsanları mutsuzluğa götürecek ya da huzursuz bir ortamda kalmasına yol açacak faktörlerin altında mutlaka düşüncesizlik yatar.
Düşünebilen insan, eleştirel düşünceye hazır olur. Dedikoduya karışmaz, üretenlerden de şiddetle kaçınır, bir işin sonunu görerek nifak tohumları ekmez. Kimlerin neyi hangi amaçla yaptığını bilir. Geç olmadan hatasından geri döner. Aksi takdirde, layık olduğu yeri bulur.
İnsanın düşünce boyutunu genişleterek ileriyi görebilmesi ve evreni tanıyabilecek, algılayabilecek bir hale gelmesi, kendi açısından kaçınılmaz bir yaşam biçimi olacaktır.
Bireysel, yanlı, taraflı, her kafadan çıkan ve cehalet kokan bir anlayışla olaylara yaklaşım yapmak herhalde safsata olur.
Basma kalıp, söylene söylene cıcığı çıkmış bilgileri de insanlara aktarmak, onları düşündürmekten ziyade, dar bir alana sokar.
Değerli dostlarım!.. Düşünmek ayrı bir özellik ister. Bireyin kendi kanatlarıyla uçmasının bir işaretidir. Ancak düşünebilen insan Allaha vasıl olurken, düşünemeyenler ve düşünemeden konuşanlar baş aşağı çakılıp kalıyor. Bu, ne yazık ki, her insanın sahip olabileceği bir şey de değildir&