Hava puslu,yüreğim bir garip,göç başlar eylül bitincegidenlerin ardından
bakmak gibi bu
toprak kayıyor ayaklarımdan,bir örtü yüzüme yapışıyoren çok da gözlerine
bakıyorum gözlerinde kayıyor gecenin yıldızları
Gece oturup konuk oluyor dehlizime..sonra çağırıyor kısık sesle
seni.."burası kalabalık" diyorsun,her seslendiğimdegöğe çeviriyorum
başımı..tek bir buluta razıydım oysa,rahmet bulutları gelmeden
döşüme,gözlerimden akıyor gece
Gözlerimi yumuyorum,Babil'in bahçelerinden geçerken yüzüme sürüyorum
erguvanları
Bilgelik derslerini dinliyorum Meryem'den,izlerini arıyorum çöle uzanan
ayaklarımın,kaktüs sularını çekiyor içineben içimi dışa akıtıyorum
Perişan gazeller geliyor dilim ucuna,"Eyleyip şehper-i Cîbril'den ey meh
yeleğin"Ok'u geçiriyorum içimden,hayreti takıyorum ardıma,çenemin
çukurundaki kuyudan su içiriyorum serçelere
Sırra dokunmak için terk edilmiş şehirleri dolaşıyorum, azad edilmiş
kölelerin avuçlarından su içiyorum, hiç bir şey süpriz değil! .. hiç bir
şey!
Kayışına sardığın bir avuç tütünü, sür damağıma zehir tadındakuşların
ağızlarına ver mısraları, noksan her tümce faniliğine dokunsun parmağını
bastır kanayan kuşa
Nalları düşmüş kısrak gibi,depreşip duruyor toprakarala iki dudak
arasını,şiir üflenecek Göğümde fırlatıp attığın suskuların peşindeyim
kaç hisseye talip olduğumu bilir misin? yüzde kaç hüzneeğretilik
yakışmadı size Biz mıh gibi tutardık aklımızda vefasızlıkları