Allahü Tealaya Yakınlık

Son güncelleme: 10.05.2010 23:38
  • Allahü tealayı tanımak - Allah'a yakınlık hakkında - Allah'a yakınlığı öneleyen ameller
    Allahü teâlâya yaklaşmak, Onu tanımak için önce doğru bir şekilde îmân etmek lâzımdır. Doğru bir îmâna kavuştuktan sonra, emredilen farzları, vâcibleri yapmalı, yasak edilen harâmlardan, şüphelilerden sakınmalıdır. Bunlarda sonra da, Allahü teâlâyı çok hatırlamalı, hep Onu zikretmelidir. Hadîs-i şerîfte; (Cennettekiler, en çok, dünyâda Allahü teâlâyı zikretmeden geçirdikleri zamânlar için üzülürler) buyuruldu.


    Nefis ve kalb, kötülüklerinden temizlenmedikçe, bütün nâfile ibâdetler yapılsa ve Kur'ân-ı kerîm okumaya devam edilse bile, Allahü teâlâya yaklaşılamaz. Kalb, nefsin kötülüklerinden arınmadıkça, nâfile ibâdet yaparak ilerleme olmaz. Kalbi temizlemek, Allahü teâlâyı çok hatırlamakla, zikretmekle olur. Hadîs-i şerîfte; (Zikrin en iyisi, Lâ ilâhe illallahtır) buyuruldu.

    Bunun için, Kelime-i tevhîdi çok okumalıdır. Bundan sonra kalan zamânlarda, âhiret adamları ile, sâlihlerle görüşmeli, onlarla sohbet etmeli ve onların sohbetinde bulunmalıdır. Sâlih kimse bulunamazsa, onların kitâplarını okumalıdır. Bid'at sâhipleri ve fâsıklarla arkadaşlık etmemeli, bunlarla oturmamalı, görüşmemelidir. Bunlarla görüşmek, insanın kalbini, rûhunu harâb eder. Evliyânın, sâlih kimselerin sohbetinde bulunmak, zikirden ve diğer nâfile ibâdetlerden dahâ faydalıdır. Celâlüddîn-i Rûmî hazretleri; "Evliyâ yanında geçen az bir zamân, yüzyıllık takvâdan daha faydalıdır" buyurmuştur.

    Peygamber efendimizin mübârek kalbinden akıp gelen feyzin, nûrun kaynağında kesiklik olmaz. Eğer feyizde kesiklik var ise, onun sebebi, feyzi alandadır, feyzi verende değildir. Sohbetin tesîrli olması ve rehberlerden feyiz alınabilmesi için, arada tâm münâsebet yani tanımak ve sevmek bağının bulunması lâzımdır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
    "Yavrum! İslâmiyyete uygun hâllerden hangisi üzerinde olursanız olunuz, hiç sıkılmayınız. Ancak, bu sevgi bağının da kopmaması lâzımdır. Hattâ muhabbet, her gün artmalıdır. Bu ateş sönmemeli, soğumamalı, her ân alevlenmelidir. Çünkü bizleri bağlayan bağ, Muhabbettir. Bu yolun feyzi, nûru, İn'ikâs yani aksederek, yansıyarak, kalbden kalbe akarak ulaşır. Bu akışta, yakınlık uzaklık farkı yoktur. Ancak, feyzin, nûrun, hızlı veyâ yavaş olmasına ve bu yolun inceliklerini öğrenmeye tesîr eder."

    Evliyânın büyüklerinden olan Hâce Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri, bir sevdiğine hitaben; "Nâfile namâz, her zamân kılınabilir. Fakat bizim sohbetimiz bir dahâ bulunamaz!" buyurmuştur.

    İnsanın Allahü teâlâya yaklaşmasına en büyük mâni, nefsinin şehvetleri ile bedenin ihtiyâç ve kötülükleridir. İnsanı Allahü teâlâya yaklaştıran ibâdetleri, riyâzetleri de, bir rehberin göstermesi lâzımdır. Riyâzet ve ibâdet yapmakla, nefis ve beden tezkiye bulur yani kötülüklerden temizlenir, gafletten kurtulur.
    Câhillerin kendiliklerinden yaptıkları ibâdetlerle, ilerleme, çok az olur veyâ hiç olmaz. Çünkü bunların ibâdetlerinin sevâbı pek azdır. Elli sene ibâdet ile evliyâlığın en aşağı derecesine ancak yetişebilirler. Bu sebeple kendi başına evliyâlık elde edilemez. İbâdetlerin ancak sünnete uygun olanları faydalıdır. Bunun için, bid'atlerden sakınmak şarttır. Hadîs-i şerîfte; (Amelsiz söz ve niyyetsiz amel kabûl olmaz. Sünnete uygun olmazsa, hiçbiri kabûl olmaz) buyuruldu. Yani hiçbirine sevâb verilmez. İbâdetlerin, riyâzetlerin güç, sıkıntılı olması değil, sünnete uygun olmaları lâzımdır.

    Netice olarak evliyâlık yani Allahü teâlâya yaklaşmak, kemâle ermiş, olgunlaşmış bir zâtın sohbeti ile elde edilebilir. Nâkısların, câhillerin sohbeti, hiç kimseyi evliyâlık derecesine kavuşturamaz. Çünkü bunların Allahü teâlâ ile münâsebetleri yoktur. Kâmil, olgun olan rehberin zâhiri halk ile, bâtını ise Hak ile olduğu için, Allahü teâlâdan aldığı feyzi, nûru insanlara vererek, onları evliyâlık derecesine kavuşturur. Evliyâlık derecesine kavuşan da, Allahü teâlâyı tanımış, Ona yaklaşmış olur.
    alıntıdır
#10.05.2010 23:38 0 0 0