İstikraz (borç alıp verme) muamelesi, altın ve gümüş gibi yalnız misliyat denilen tartılır şeylerde, ölçeğe bağlı buğday ve arpa gibi şeylerde ve taneleri arasında kıymet değiştirecek derecede fark bulunmayan yumurta ve ceviz gibi sayıya bağlı şeylerde olur Hayvanlarda ve kumaş gibi değere bağlı şeylerde olmaz
İstikraz (Ödünç Alma) Meseleleri bilgileri
Gerek altından ve gümüşten ve diğer maddelerden olan nakid paralar, gerekse diğer tartılan veya ölçülen şeyler, sonradan yalnız misilleri alınmak üzere borç olarak alınıp verilebilir Buna "Karz-ı Hasen" denilir Sosyal bir yardım olduğundan büyük bir sevabdır Fakat bunun karşılığında fazla bir şey verilmesi şart kılınırsa, bu bir faiz olur ki, riba hükmündedir Borç verenin bir veya birkaç kişi olması arasında bir fark yoktur
Borç alınan şeyler, sonradan kendi misilleri ile ödenir Borç alınan bir altın para, yine aynı bir altın para olarak ödendiği gibi, bir altın para ile bir miktar buğday, yine fazlalık yapmaksızın aynı altın para ve aynı ölçek buğdayla ziyade yapmaksızın ödenir Ancak borç alınan para, geçer kâğıt para iken sonradan piyasada bulunmasa veya geçmez bir hale gelse, kabul edilen fetvaya göre, son geçerli olduğu tarihteki kıymeti ile ödenir
Bir kimse, borç verdiği para ve başka şeylerin tamamını veya bir kısmını borçlusuna bağışlayabilir Borç alan da, arada bir şart olmaksızın alacaklı olan kimseye hediye verebilir
Sonuç
İstikraz işlemlerinde iki taraftan birine şart, kılınan bir menfaat helal değilse de, şart koşulmayan bir menfaat helaldır Onun için bir borçlu, borcunu ödemekle beraber kendiliğinden, bir adet olmayarak, bir miktar fazla verse, bu helal olur
Bir kimsenin bir parayı, başka bir yerde bulunan bir adama ödemek şartı ile borç alması mekruhtur Fakat böyle bir parayı aralarında bir şart bulunmaksızın, borç verenin izni ile, başka bir yerde bulunan bir adama götürüp vermesi mekruh değildir Hattâ böyle bir şart ve adet bulunmaksızın, biraz da fazla vermesinde bir haramlık yoktur Bu, bir bağış olur
Bir kimsenin bir adama, her ay veya her yıl belli bir miktar ödemek üzere para vermesi caiz değildir Verilen bu ödünç paraya karşı alınan fazla paralar riba olmuş olur Fakat belli bir parayı muayyen işte kullanıp elde edilecek kârından belli bir nisbette, üçte bir veya dörtte bir gibi, vermesi şartı ile para verilmesi caizdir Çünkü bu bir ticaret ortaklığı işlemidir Bu durumda o kimsenin zarara da sermayesi nisbetinde ortak olması gerekir
Komşular arasında ekmekler, ister sayı ile ve ister tartı ile borç alınıp verilebilir Bu husustaki işlem bir kolaylık ve zaruret esasına bağlıdır Bu, İmam Muhammed'in görüşüdür ve fetva da buna göredir
Faizin dinde yasak olmasının birçok hikmetleri vardır Önce, muhtaç bir kimseye verilen bir paradan, daha sonra fazla bir şey alınması sosyal yardımlaşma görevine aykırıdır Sonra bir paranın bu şekilde arttırılması, çok kere insanın çalışma gayretini azaltır Onu tenbelliğe sevkedebilir Bununla beraber borç alınan paradan borç alanın bir kazanç elde edip etmeyeceği kesin değildir Bir ihtimalden ibarettir Çok kere alınan borç paralar boşuna harcanarak karşılığında birçok zararlara katlanmak gerekir Rehin verilen nice kıymetli malların bu yüzden hiç bahasına elden çıktığı daima görülür Oysa ki, verilecek fazla miktar belli ve kesindir Onun için düşünülen bir kazanç, kesin ve belli olan bir mala karşı tutulamaz
Aslında kesin bir lüzum görülmedikçe, borç almamalıdır Borç huzuru ve rahatı kaçırır, hürriyeti kısıtlar Borç verecek durumda olanlar da, ellerinden gelen yardımı muhtaçlardan esirgememelidirler Sadece Allah rızası için "Karz-ı Hasen" sureti ile borç verip mükâfatını Allah'dan beklemelidir Yerinde olarak verilen borç para, sadaka vermekten daha faziletlidir Bununla beraber borç alacak olanlar da, güvenilir ve sözünde durur, ilk fırsatta borcunu öder kimselerden olmalıdırlar Bu gibi iyi duygulardan yoksun olmak, yardımlaşma görevini de bozar