O Bir Süper Kahraman

Son güncelleme: 17.09.2006 12:20
  • noimage

    Röportaj: Ece Aksakoğlu



    Fuat - O Bir Süper Kahraman! (Dream)

    Adam gibi adam diye bir deyim vardır ya. İşte Fuat Ergin, öyle bir insan. Fuatın Ezberleye ezberleye yapıyorum dediği yeni albümü Ekimde çıkacak. Yani daha çok var! Biz şimdiden, onunla kısa ve öz bir röportaj yaptık.

    Hip hop ve Rap arasındaki fark nedir? Sen nasıl tanıştın bunlarla?

    Tanışmam 1988 yılının sonunda oldu. O zaman Türkiyede yaşıyordum. Lise1deyken bir arkadaşım, içinde bir sürü grubun olduğu bir kaset verdi. Çok severek dinlemeye başladım ve çok etkilendim. 1989un sonunda annem ve babam vefat edince Almanyaya geri döndüm. İnsanlar orada partiler düzenliyordu ve gruplar kuruluyordu. Almanyada kendi odamda oturup İngilizce rapler yazmaya başladım. 1995de Türkçe yapma kararı aldım. Sonuçta İngilizce benim ana dilim değil ve hiç tatmin etmiyor. 1999da ilk teybimi çıkardım.

    6 albüm yaptın ama sadece Her Ayın Elamanı albümünün bandrolü var.

    Önceki albümler undergrounddu, ama undergroundun aslında hiçbir anlamı yok. Sonuçta profesyonelce düşünmeyen herkes Undergroundum diyor. Başarılı olamadıkları için bunun arkasına saklanıyorlar. Önceki albümlere bandrol almamamın sebebi küfürlü olmalarıydı.

    Peki ne değişti de sen bandrol almak için küfürden vazgeçtin?

    Artık çantamdan CD satmak istemedim. İnsanlara nasıl satarım düşüncesi yok artık. Konserlerimi verdikten sonra kulisten kaçan biri değilim. Bitince seyircilerin arasına girerim, sorularını yanıtlarım, fotoğraf çektiririm, muhabbet ederiz. Star ve fan düşüncesi bana göre değil. Bizim, akıllı insanlara ihtiyacımız var.

    Şimdiye kadar kimlerle çalıştın?

    4 sene önce Wu-Tang Clanden Rza ve Los Angelestan Bus Driver Riddlore ile çalıştım. Buradakilerden söz etmeye bile gerek yok.

    Müzik piyasasında artık hem çeşitlilik var, hem insanlar daha çok müzik dinliyor. Rap piyasasında da bu geçerli mi?

    Bence rap dünyasında bir patlama yok. Açıkçası gençlerin ilgisi çok arttı ve büyüdü ama yetişkinler hala çok ilgili değiller. Kulakları da alışkın değil zaten. İki kere dinleyerek ezberleyecekleri, kendilerine prodüktör diyenlerin yaptıkları 3 cümlelik şarkılar gibi değil. Ayrıca Amerikada doğmuş olması da ek bir antipati yaratıyor. Sabırlı olmamız gerekiyor. Patlama demek 500 bini aşan satışlar demektir.

    Diss atmak diye bir kavram var. Nedir diss, nereye gider, neden yapılır?

    Diss bir şekilde, hesaplaşmadır. Sonuçta rapin pozitif yanıdır. Birbirimizi bıçaklayacağımıza veya vuracağımıza birbirimize diss atarız. Ancak bu bizim toplumumuza uyarlanabilecek bir felsefe değil. Yeteri kadar uygar değiliz, hazır değiliz.

    Keşke insanlar mikrofonlarını ellerine alıp kozlarını sahneden paylaşabilseler. Çünkü şiddet çaresizlerin siladır.

    Neler dinlersin?

    Müzik dinlemiyorum. Birincisi dinleyebileceğim bir müzik olmadığı için, ikincisi etki altında kalmamak için. Dinlediğim zaman sözleri olan değil de enstrümantal olanları tercih ediyorum. Cazı çok seviyorum. Son aylarda Tuna Ötenelin How Much Do You Love Me isimli albümünü dinliyorum. Bir ara da Tamburadayı dinliyordum.

    Seni dumura uğratan, çok heyecanlandıran veya çok sinirlendiren bir şeyler oluyor mu piyasada?

    Hayır olmuyor. Çünkü kimseye kulak vermiyorum, kimseyle ilgilenmiyorum. Kesinlikle takip etmiyorum. Ben kendi işimi yapıyorum, başkaları ne yaparsa yapsın ilgilenmiyorum. Beni etkileyen ve kızdıran şey, hip hop dünyasının çok materyalist hale gelmiş olması. Türkiyeden bahsetmiyorum. Kliplerde 1 milyon dolarlık arabaların, platin kolyelerin ve kocaman popolu kadınların kullanılması, kliplerin villalarda, havuz başında çekilmesi gibi. Böyle bir yaşam tarzı olmamasına rağmen, varmış gibi gösteriliyor. Türkiyede benim tanıdığım hiçbir rapçinin Hummerı yada Ferrarileri yok! Bu kadar beyaz bir yaşam stilinin arkasında hip hopın bütün pozitifliği kayboluyor.

    Hayatının dönüm noktası haline gelmiş bir film veya şarkı var mı?

    Albümü kaydederken beni çok derinden etkileyen şarkılar oldu ama film derseniz, Luc Bessonun Kamikaze filmi benim için bir dönüm noktası niteliğinde. Kafamdaki düşünceleri çok değiştirdi. Abes olana asla katlanmayacağımı anladım.

    Eklemek istediğin bir şey var mı?

    Müzik uyuşturucu değildir. Müzik beynin merkezine direkt gittiği için, orada çok önemli noktaları harekete geçirmeli. Yarım yürekle müzik yapılmaz. Müzik için bir yaşam stili değil. Ben müzikle, anlayamadığım şeylere anlayış göstermeyi öğreniyorum, hazmedemediklerimi hazmediyorum. Dinlediğim değil yaptığım müzik benim ilacım aslında. Dinlediğin zaman kopyalama makinesinden öteye gidemezsin çünkü gereksiz her türlü bilgiyi kaydedersin. Bir yerde Müzik dinlemeyenler ruh hastasıdır diye bir yazı okumuştum ama bence müzik dinleyenlerin hepsi ruh hastasıdır.


    Röportaj: Ece Aksakoğlu
#05.04.2006 16:41 0 0 0
  • ellerine sağlık sağol
#17.09.2006 12:20 0 0 0