Salur Kazanın Evinin Yağmalandığı Destan

Son güncelleme: 23.08.2010 12:17
  • Salur Kazan'ın Evinin Yağmalandığı Destan


    Yağız al atını çektirdi, sıçrayıp bindi. Alnı beyaz aygırına Dündar bindi. Kazan Bey'in kardeşi Kara Göne bindi. Beyaz büyük cins atım çektirdi. Bayındır Han'ın düşmanı yenen Şîr Şemseddin bindi. Parasarın Bayburt Hisarı' ndan fırlayıp uçan Beyrek boz aygırına bindi. Yağız al atlı Kazan'a keşiş diyen Bey Yigene doru aygırına bindi. Saymağa kalksam tükense olmaz, kudretli Oğuz beyleri bindi, Ala Dağa alaca asker ava çıktı.

    Kafirin casusu casusladı, vardı kafirler azgını Şökli Melik'e haber verdi. Yedi bin kaftanının ardı yırtmaçlı, yarısından kara saçlı, pis dinli, din düşmanı alaca atlı kafir bindi, dört nala hücum etti, gece yarısında Kazan Bey'in yurduna geldi. Altın otağlarını kafirler yıktılar. Kaza benzer kızı gelini feryat ettirdiler. Tavla tavla koç atlarına bindiler. Katar katar kızıl develerini yedekte çektiler. Ağır hazinesini, bol akçesini yağmaladılar. Kırk ince belli kız ile boyu uzun Burla Hatun esir gitti. Kazan beyin ihtiyarcık olmuş anası kara deve boynunda asılı gitti. Han Kazan'ın oğlu Uruz Bey üç yüz yiğit ile eli bağlı, boynu bağlı gitti. Eylik Koca Oğlu Son Kulmaş, Kazan Bey' in evi üzerine şehit oldu. Kazanın bu işlerden haberi yok. Kafir der: Beyler, Kazanan tavla tavla koç atlarına binmişiz, altın akçasını yağmalamışız, kırk yiğit ile oğlu Uruz'u esir etmişiz, katar katar develerini yedekte çekmişiz, kırk ince belli kız ile Kazan'ın helallisini tutmuşuz, bu darbeleri biz Kazan'a vurmuşuz dedi. Kafirin biri der: Kazan Bey'de bir Öcümüz kaldı. Şökli Melik der: Bre asilzade ne öcümüz kaldı? Kafir der: Kazanın Kapulu Derbendinde on bin koyunu vardır, şu koyunları da getirsek Kazan'a büyük darbe vurmuş olurduk dedi. Şökli Melik der: Altı yüz kafir varsın, koyunu getirsin dedi.

    Altı yüz kafir atlandı, koyunun üzerine dört nala gitti.

    Gece yatarken Karacık Çoban kara kaygılı rüya gördü. Rüyasından sıçradı ayağa kalktı. Kıyan Gücü, Demir Gücü bu iki kardeşi yanına aldı. Ağılın kapışını berkitti. Üç yerde tepe gibi taş yığdı. Alaca kollu sapanını eline aldı.

    Ansızın Karacık çobanın üzerine altı yüz kafir yüklendi.

    Kafir der:

    Karanlık akşam olunca kaygılı çoban
    Kar ile yağmur yağınca çakmaklı çoban
    Sütü peyniri bol kaymaklı çoban

    Kazan Bey'in penceresi altın otağlarını biz yıkmışız, tavla tavla koç atlarına biz binmişiz, katar katar kızıl devesini biz yedekte çekmişiz, ihtiyarcık anasını biz getirmişiz, ağır hazine bol akçasını biz yağmalamışız. kaza benzer kızı gelini biz esir etmişiz, kırk yiğidi ile Kozan'ın oğlunu biz getirmişiz, kırk ince belli kız ile Kazan'ın helallisini biz getirmişiz, bre çoban uzağından yakınından beri gel, baş indirip bağır, bas, biz kafire selam ver, öldürmeyelim, Şökli Melik'e seni iletelim, sana beylik verelim.

    Çoban der:

    Lakırdı söyleme bre itim kafir
    İtim ile bir yalakta bulaşığımı içen azgın kafir
    Altındaki alaca atını ne översin
    Alaca başlı keçim kadar gelmez bana
    Başındaki tulganı ne översin bre kafir
    Baçımdaki börküm kadar gelmez bana
    Altmış tutam mızrağım ne översin murdar kafir
    Kızılcık değeneğim kadar gelmez bana
    Kılıcım ne översin bre kafir
    Eğri başlı çomağım kadar gelmez bana
    Okluğunda doksan okunu ne översin bre kafir
    Alaca kollu sapanım kadar gelmez bana
    Uzağından yakınından beri gel
    Yiğitlerin darbesini gör öyle geç

    dedi. Derhal kafirler at teptiler, ok serptiler. Yiğitler ejderhası Karacık Çoban sapanının oyasına taş koydu attı. Birini alınca ikisini üçünü yıktı, ikisini atınca üçünü dördünü yıktı. Kafirlerin gözüne korku düştü. Karacık Çoban kafirin üç yüzünü sapan taşı ile yere serdi. İki kardeşi okla vuruldu, şehit oldu. Çobanın taşı tükendi, koyun demez keçi demez, sapanının ayasına koyar atar, kafiri yıkar. Kafirin gözü korktu. Dünya alem kafirin basma karanlık oldu, der: Murada, maksuda ermesin, bu çoban bizim hepimizi öldürür mü öldürür dediler, ve durmayıp kaçtılar.

    Çoban şehit olan kardeşlerini Hakka teslim etti, kafirlerin (esinden bir büyük tepe yığdı, çakmak çakıp ateş yaktı ve keçesinden isli kül yapıp yarasına bastı, yolun kenarına geçip oturdu, ağladı sızladı. Der : Salur Kazan, Bey Kazan, ölü müsün diri misin, bu işlerden haberin yok mudur dedi.

    Meğer hanım o gece kudretli Oğuz'un devleti. Bayındır Han'ın güveyisi. Ulaş oğlu Solur Kazan kara kaygılı rüya gördü. Sıçradı ayağa kalktı, der: Biliyor musun kardeşim Kara Göne, rüyamda ne göründü, kara kaygılı rüya gördüm, yumruğumda çırpınan benim şahin kuşumu ölüyor gördüm, gökten yıldırım ak otağımın üzerine çakıyor gördüm, kapkara duman yurdumun üzerine dökülüyor gördüm, kuduz kurtlar evimi dişleyip yırtıyor gördüm, kargı gibi kara saçımı uzanıyor gördüm, uzanarak gözümü örtüyor gördüm, bileğimden on parmağımı kanda gördüm, ne vakit ki bu rüyayı gördüm, ondan beri aklımı fikrimi toplayamıyorum, hanım kardeş benim bu rüyamı yor bana dedi. Kara Göne der: Kara bulut dediğin senin devletindir, kar ile yağmur dediğin senin askerindir, sac kaygıdır, kan karadır, geri kalanını yoramam, Allah yorsun dedi. Böyle söyleyince Kazan der: Benim avımı bozma, askerimi dağıtma, ben bugün yağız al atı ökçelerim, üç günlük yolu bir günde alırım, öğle olmadan yurdumun üstüne varırım, eğer sağdır esendir, akşam olmadan gene ben bana gelirim, yurdum sağ esen değilse başınızın çaresine bakın, ben artık gittim dedi.

    Yağız al atım mahmuzladı Kazan Bey yola gitti. Gele gele yurdunun üzerine geldi. Gördü ki uçanlardan kuzgun kalmış, fazı dolaşmış yurtta kalmış. Kazan Bey burada yurt ile haberleşmiş, görelim hanım ne haberleşmiş:

    Kazan der:

    Kavım kabile benim ortak yurdum
    Yaban eşeği ile yabani geyiğe komşu yurdum
    Seni düşman nereden dolamış güzel yurdum
    Ak otağlar dikilince yurdu kalmış
    İhtiyarcık anam oturunca yeri kalmış
    Oğlum Uruz ok alınca hedef kalmış
    Oğuz beyleri at sürünce meydan kalmış
    Kara mutfak dikilince ocak kalmış

    Bu halleri gördüğünde Kazan'ın kara süzme gözleri kan yaş doldu, kan damarları kaynadı, kara bağrı sarsıldı. Yağız al atım ökçeledi, kafirin geçtiği yola düştü gitti.

    Kazan'ın önüne bir su geldi. Kazan der: Su Hak yüzünü görmüştür, ben bu su ile haberleşeyim dedi. Görelim hanım nice haberleşti:

    Kazan der:

    Çağıl çağıl kayalardan çıkan su
    Ağaç gemileri oynatan su
    Basan ile Hüseyin’in hasreti su
    Bağ ve bostanın ziyneti su
    Ayişe ile Fdtıma'nın bakışı su
    Koç atların gelip içtiği su
    Kızıl develerin gelip geçtiği su
    Ak koyunların gelip çevresinde yattığı su
    Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
    Kara başım kurban olsun suyum sana

    dedi. Su nasıl haber versin. Sudan geçti, bu sefer bir kurda rastladı. Kurt yüzü mübarektir, kurt ile bir haberleşeyim dedi. Görelim
    hanım ne haberleşti:

    Kazan der:

    Karanlık akşam olunca günü doğan
    Kar ile yağmur yağınca er gibi duran
    Kara koç atlar gördüğünde kişnettiren
    Kızıl deve gördüğünde bağrıştıran
    Akça koyun gördüğünde kuyruk çarpıp kamçılayan
    Arkasını vurup berk ağılın ardım söken
    Karma öğeçin semizim alıp tutan
    Kanlı kuyruk yüzüp çap çap yutan
    Avazı kalın köpeklere kavga salan
    Çakmaklıca çobanları geceleyin koşturan
    Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
    Kara basımın sağlığında iyilikler edeyim köpek

    dedi. Kurt nasıl haber versin. Kurttan da geçti. Karoca Çoban'ın kora köpeği Kazan'ın karşısına geldi. Kazan, kara köpek ile haberleşti, görelim hanım ne haberleşti:

    Der:

    Karanlık akşam olunca vaf vaf üren
    Acı ayran dökülünce çap çap içen
    Gece gelen hırsızları korkutan
    Korkutarak şamatasıyla ürküten
    Yurdumun haberini biliyor musun söyle bana
    Kara basımın sağlığında iyilikler edeyim köpek sana

    dedi. Köpek nasıl haber versin. Köpek Kazan'ın atının ayağına çap çap düşer, sin sin sinler. Kazan bir sopa ile köpeği vurdu, köpek çekildi geldiği yola gitti. Kazan köpeği takip ederek Karaca Çoban'ın üzerine geldi. Çoban'ı gördüğünde haberleşti, görelim hanım ne haberleşti:

    Kazan der:

    Karanlık ahsam olunca kaygılı çoban
    Kar ile yağmur yağınca çakmaklı çoban
    Ünümü anla sözümü dinle
    Ak otağım surdan geçmiş gördün mü söyle bana
    Kara başım kurban olsun çoban sana

    dedi. Çoban der:

    Ölmüş muydun yitmiş miydin a Kazan
    Nerde geziyordun neredeydin a Kazan

    Dün değil evvelki gün evin burçtan geçti. İhtiyarcık anan kara deve boynunda asılı geçti. Kırk ince belli kızı île helalim boyu uzun Burla Hatun ağlayarak şurdan geçti. Kırk yiğit île oğlun Uruz başı açık yalın oyak kafirlerin yarımca esir gitti. Tavla tavla koç atlarına kafir binmiş. Katar katar develerim kafir yedekte çekmiş Altın akçe, bol hazineni kafir almış.

    Çoban böyle deyince Kazan oh etti, aklı basından gitti, dünya alem gözüne karanlık oldu. Der: Ağzın kurusun çoban, dilin çürüsün çoban, Kadir senin alnına bela yazsın çoban dedi. Kazan Bey böyle söyleyince çoban der:

    Ne kızıyorsun bana ağam Kazan
    Yoksa göğsünde yok mudur iman

    Altı yüz kafir de benim üzerime geldi, iki kardeşim şehit oldu. üç yüz kafir öldürdüm gaza ettim, semiz koyun zayıf toklu senin
    kapından kafirlere vermedim, üç yerden yaralandım, kara başım bunaldı, yalnız kaldım, suçum bu mudur dedi. Çoban der.

    Yağız al atım ver bana
    Altmış tutam mızrağım ver bana
    Ap alaca kalkanım ver bana
    Kara çelik öz kılıcım ver bana
    Okluğunda aaaaen okunu ver bana
    Ak kirişli sert yayını ver bana
    Kafire ben yarayım
    Yeniden doğanım öldüreyim
    Yenim ile alnımın kanım ben şileyim
    Ölürsem senin uğruna ben öleyim
    Allah Teala kor ise evini ben kurtarayım

    dedi.

    Çoban böyle diyince Kazan'a kahır geldi, tuttu yürüyü verdi. Çoban da Kazan'ın ardından yetişti. Kazan döndü baktı, oğul çoban nereye gidiyorsun dedi Çoban der: Ağam Kazan sen evini almağa gidiyorsan. ben de kardeşimin kanım almağa gidiyorum dedi. Böyle söyleyince Kazan dar: Oğul çoban karnım açtır, bir şeyin var mıdır yemeğe dedi. Çoban der: Evet ağam Kazan, geceden bir kuzu pişirmişimdir, gel bu ağaç dibinde inelim yiyelim dedi. İndiler, çoban dağarcığı çıkardı, yediler.

    Kazan fikreyledi, der: Eğer çoban ile varacak olursam kudretli Oğuz beyleri benim başıma kakınç kakarlar, çoban beraber olmasa Kazan kafiri yenemezdi derler dedi. Kazan'a gayret geldi. Çobanı bir ağaca sara sara muhkem bağladı, kalktı yürüyü verdi. Çobana der: Bre çoban karnın acıkmamışken, gözün kararmamışken bu ağacı koparmağa bak, yoksa seni burda kurtlar kuşlar yer dedi. Karaca Çoban zorladı, koca ağacı yeri île yurdu ile kopardı, arkasına aldı. Kazan'ın ardına düştü. Kazan baktı gördü çoban ağacı arkasına almış geliyor. Kazan der. Bre çoban bu ağaç ne ağaçtır? Çoban der: Ağam Kazan bu ağaç o ağaçtır ki sen kafiri tepelersin, karnın acıkır, ben sancı bu ağaç ile yemek pişiririm dedi. Kazana bu söz hoş geldi. Atından indi, çobanın ellerim çözdü, alnından bir öptü. Der: Allah benim evimi kurtaracak olursa seni tavlacı başı eyleyeyim dedi. İkisi yola girdi.

    Beri yanda Şökli Melik kafirlerle şen şadıman yiyip içip duruyordu. Der: Beyler biliyor musunuz Kazan'a nasıl gadreylemek gerek, boyu uzun Burla Hatun'unu getirip kadeh sundurmak gerek dedi.

    Boyu uzun Burla Hatun bunu işitti, yüreği ile canına ateşler düştü. Kırk ince belli kızın içine girdi, öğüt verdi. Der : Hanginizi yapışırlarsa Kazan'ın hatunu hanginizdir diye, kırk yerden ses veresiniz, dedi.

    Şökli Melik'ten adam geldi, Kazan Bey'in hatunu hangisidir dedi. Kırk yerden ses geldi, hangisidir bilmediler.

    Kafire haber verdiler, birine yapıştık, kırk yerden ses geldi, bilmedik hangisidir dediler. Kafir de: Bre varın Kazan'ın oğlu Uruz'u çekin çengele asın, kıyma kıyma ak etinden çekin, kara kavurma pişirip kırk bey kızma iletin. kim ki yedi o değil, kim ki yemedi odur, alın galin kadeh sunsun dedi. Boyu uzun Burla Hatun oğlunun yomacına geldi, çağırıp oğluna söyler, görelim hanım ne söyler:

    Der:

    Oğul oğul ay oğul
    Biliyor musun neler oldu
    Söyleştiler fısıl fısıl
    Kafirin fiilini duydum
    Penceresi altın otağımın kabzası oğul
    Kaza benzer kızımın gelinimin çiçeği oğul
    Oğul oğul ay oğul
    Dokuz ay dar karnımda taşıdığım oğul
    On ay diyince dünyaya getirdiğim oğul
    Dolaması altın beşikte belediğim oğul

    kafirler ters konuşmuşlar: Kazan oğlu Uruz'u hapisten çıkarım, boğazımdan urgan ile asın, iki küreğinden çengele takın, kıyma kıyma ak etinden çekin, kora kavurma edip kırk bey kızına iletin, kim ki yedi o değil, kim ki yemedi o Kazan'm hatunudur, çekin döşeğimize getirelim, kadeh sunduralım demişler. Senin etinden oğul yiyeyim mi, yoksa pis dinli kafirin döşeğine gireyim mi, baban Kazan'm namusunu lekeleteyim mi, nice deyim oğul bey dedi. Uruz der: Ağzın kurusun ana, dilin çürüsün ana, ana hakkı Tanrı hakkı olmamış olsaydı kalkarak yerimden doğrulaydım, yakan ite boğazından tutaydım, kaba ökçem altına ataydım, ak yüzünü kara yere tepeydim, ağzın île burnundan kan fışkırtaydım, can tatlılığını sana göstereydim, bu nasıl sözdür, sakın kadın ana benim üzerime gelmeyesin, benim için ağlamayasın, bırak beni kadın ana çengele vursunlar, bırak elimden çeksinler kara kavurma etsinler kırk bey kızının önüne iletsinler, onlar bir yediğinde sen iki ye, seni kafirler bilmesinler duymasınlar. takı pis dinli kafirin döşeğine varmayasın, kadehim sunmayasın, babam Kazan'ın namusunu lekelemeyesin. sakın dedi. Oğlan böyle diyince boncuk boncuk gözünün yaşı revan oldu. Boyu uzun, beli ince Burla Hatun boynu ile kulağım tuttu düştü, güz elması gibi al yanağını çekti yırttı, karat gibi kara saçını yoldu, oğul oğul diyerek feryat figan etti ağladı. Uruz der:

    Kadın ana karşıma geçip ne böğürüyorsun
    Ne bağırıyorsun ne ağlıyorsun
    Bağrım ile yüreğimi ne dağlıyorsun
    Geçmiş benim günümü ne andırıyorsun
    Hey ana arap atlar olan yerde
    Bir tayı olmaz mı olur
    Kızıl develer olan yerde
    Bir deve yavrusu olmaz mı olur
    Akça koyunlar olan yerde
    Bir kuzucağı olmaz mı olur
    Sen sağ ol kadın ana babam sağ olsun
    Bir benim gibi oğul bulunmaz mı olur

    dedi. Böyle diyince anasının kararı kalmadı, yürüyü verdi, kırk ince belli kızın içine girdi.

    Kafirler Uruz'u alıp kesim için çengelin dibine getirdiler.

    Uruz der:

    Bre kafir aman
    Tanrının birliğine yoktur güman

    bırakın beni, bu ağaç ile söyleşeyim dedi. Çağırıp ağaca söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

    Ağaç ağaç der isem sana üzülme ağaç
    Mekke ile Medine'nin kapışı ağaç
    Musa Kelimin asası ağaç
    Büyük büyük suların köprüsü ağaç
    Kara kara denizlerin gemisi ağaç
    Erlerin şahı Ali'nin Düldülünün eyeri ağaç
    Zülfikarın kını ile kabzası ağaç
    Şah Hasan ile Hüseyin'in beşiği ağaç
    Eğer erdir eğer avrattır korkuşu ağaç
    Başına doğru bakar olsam başsız ağaç
    Dibine doğru bakar olsam dipsiz ağaç
    Beni sana asarlar çekme ağaç
    Çekecek olursan yiğitliğim seni tutsun ağaç
    Bizim elde olmalıydın ağaç
    Kara hindu kullanma.. buyuraydım
    Seni para para doğrayalardı ağaç

    Sonra dedi:

    Tavla lavla bağlanırken atıma yazık
    Kardeş diye beslerken arkadaşıma yazık
    Yumruğumda çırpınırken şahin kuşuma yazık
    Yetişmesi ile tutarken tazıma yazık
    Beyliğe doymadan kendime yazık
    Yiğitlikten usanmadan canıma yazık

    dedi, tane tane göz yaşı dokur) ağladı, yanık ciğerciğini dağladı.

    Bu sırada sultanım, Salur Kazan ile Karoca Çoban dört nota yetişti. Çobanın üç yaşında dana derisinden sapanının ayası idi, üç keçi tüyünden sapanının kolları idi, bir keçi tüyünden çatlayıcı idi. Her atınca on iki batman taş atardı. Attığı taş yere düşmezdi. yere dahi düşse toz gibi savrulurdu, ocak gibi oyulurdu. Üç yıla kadar taşı düştüğü yerin otu bitmezdi. Semiz koyun zayıf toklu bayırda kalsa, kurt gelip yemezdi sapanının korkusundan. Öyle olunca sultanım, Karaca Çoban sapan çatlattı, dünya alem kafirin gözüne karanlık oldu. Kazan der: Karacık Çoban anamı kafirden dileyeyim, at ayağı altında kalmasın dedi. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Kazan kafire çağırıp söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

    Der:

    Bre Şökli Melik
    Penceresi altın otağlarımı getirmişsin
    Sana gölge olsun
    Ağır hazinemi bol akçemi getirmişsin
    Sana harçlık olsun
    Kırk ince belli kız ile Burla Hatun'u getirmişsin
    Sana esir olsun
    Kırk yiğit ile oğlum Uruz’u getirmişsin
    Kulun olsun
    Tavla tavla koç atlarımı getirmişsin
    Sana binek olsun
    Katar katar develerimi getirmişsin
    Sana yük taşıyıcı olsun
    İhtiyarcık anamı getirmişsin
    Bre kafir anamı ver bana
    Savaşmadan vuruşmadan çekileyim
    Geri döneyim gideyim belli bil

    dedi. Kafir der:

    Bre Kazan
    Penceresi altın otağım getirmişiz
    Bizimdir
    Kırk ince belli kız ile
    Boyu uzun Burla Hatun'u getirmişiz
    Bizimdir
    Kırk yiğit ile oğlun Uruz'u getirmişiz
    Bizimdir
    Tavla tavla koç atlarını
    Katar katar develerini getirmişiz
    Bizimdir
    İhtiyarcık ananı getirmişiz
    Bizimdir

    Şano vermeyiz, Yayhan Keşiş oğluna veririz, Yayhan Keşiş oğlundan oğlu doğar, biz onu sana hasım koruz dediler. Çoban hiddetlendi, dudakları kabardı. Çoban der:

    Bre dini yok akılsız kafir
    Aklı yok derneksiz kafir
    Karşı yatan karlı kara dağlar ihtiyarlamışlar otu bitmez
    Kanlı kanlı ırmakları ihtiyarlamıştır suyu gelmez
    Yiğit yiğit atlar ihtiyarlamıştır tay vermez
    Kızıl kızıl develer ihtiyarla maçtır yavru vermez
    Bre kafir Kazanan anası ihtiyarlamıştır oğul vermez

    dölünü olmaktan sefan var ise Şökli Melik, kora gözlü kızın var ise, getir Kazan'a ver, bre kafir senin kızından oğlu doğsun. siz onu Kazan Beğe hasım koyasınız dedi.

    Bu sırada kudretli Oğuz beyleri yetişti. Hanım görelim kimler yetişti. Kara Dere ağzında Kadir veren, kara boğa derisinden beşiğinin örtüşü olan, hiddeti tutunca kara taşı kül eyleyen, bıyığını ensesinde yedi yerde düğümleyen, yiğitler ejderhası, Kazan Beyin kardeşi Kara Göne dört nata yetişti. Çal kılıcım kardeş Kazan, yetiştim dedi.

    Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Demir Kapı Derbendindeki demir kapıyı tepip alan, altmış tutam alaca mızrağının uçunda er böğürten, Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim dedi.

    Bunun ardınca hanım görelim kimler yetişti: Hemid île Merdin kalesini tepip yıkan, demir yaylı Kapçak Melik'e kan kusturan, gelerek Kazan'ın kızını erlik ile alan, Oğuz'un ak sakallı ihtiyarlarının görünce o yiğidi takdir ettiği, al ipekli şalvarlı, atı deniz ördeği püsküllü, Kara Göne oğlu Kara Budak dört nala yetişti. Çal kılıcını, ağam Kazan, yetiştim dedi.

    Bunun ardınca görelim hanım kimler yetişti : Destursuzca Bayındır Han'ın düşmanını bastıran, altmış bin kafire kan kusturan,
    ak boz atinin yelesi üstünde kar durduran. Gaflet Koca oğlu Şir Şemseddin dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim, dedi.

    Bunun ardınca görelim hanım kimler yetişti: Parasarın Bayburt Hisarından fırlayıp uçan, ap alaca gerdeğine karşı gelen, yedi kızın ümidi, kudretli Oğuz'un imrenileni, Kazan Beyin inançlısı, boz aygırlı Beyrek dört nala yetişti. Çal kılıcım ağam Kazan, yetiştim, dedi.

    Bunun ardında hanım görelim kimler yetişti: Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli, süslü eklem kuşaklı, kulağı altın küpeli, kudretli Oğuz beylerini bir bir alından yıkıcı. Kazılık Koca oğlu Bey Yigenek dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim, dedi.

    Bunun ardınca görelim hanım kimler yetişti: Altmış ögeç derisinden kürk eylese topuklarım örtmeyen, altı ögeç derisinden külah etse kulaklarını örtmeyen, kolu budu irice, uzun baldırları ince, Kazan Beyin dayısı, at ağızlı Aruz Koca dört nala yetişti. Cal
    kılıcını beyim Kazan, yetiştim, dedi.

    Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Giderek Peygamberin yüzünü gören, gelerek Oğuz'da sahabesi olan, hiddeti tutunca bıyıklarından kan çıkan, bıyığı kanlı Büğdüz Emen dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim, dedi.

    Bunun ardınca görelim kimler yetişti: Kafirleri it ardına bırakıp horlayan, yurttan çıkıp Aygır Gözler suyundan at yüzdüren, elli yedi kalenin kilidini alan, Ak Melik Çeşme kızına nikah eden, Sofi Sandal Melik'e kan kusturan, kırk cübbe bürünüp otuz yedi kale beyinin dilber kızlarını çalıp bir bir boynunu kucaklayan, yüzünden dudağından öpen, Eylik Koca oğlu Alp Eren, dört nala yetişti. Cal kılıcını ağam Kazan yetiştim, dedi. Sayılmakla Oğuz beyleri tükense olmaz, hep yetiştiler. Arı sudan abdest aldılar, ak alınlarını yere kodular, iki rekat namaz kıldılar Adı güzel Muhammed'e salavat getirdiler, derhal kafire at saldılar, kılıç çaldılar. Gümbür gümbür davullar dövüldü, burması altın tunç borular çalındı. O gün ciğerinde olaner yiğitler belirdi. O gün namertler sapa yer gözetti. O gün bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu baş oldu. Başlar kesildi top gibi. Yiğit yiğit atlar koştu, nalı düştü. Alaca alaca mızraklar saplandı. Kara çelik öz kılıçlar çalındı, ağzı düştü. Üç kanatlı kayın oklar atıldı, temreni düştü. Kıyametin bir günü o gün oldu. Bey hizmetkarından, hizmetkar beyinden ayrıldı.

    Dış Oğuz beyleri ile Deli Dündar sağdan tepti. İç Oğuz beyleri Ne Kazan merkeze tepti. Şökli Melik'e havale oldu. Şökli Melik'i böğürderek attan yere düşürdü, derhal kara basını tutup kesti, parçalayarak olca kanını yer yüzüne döktü. Sağ tarafta Kara Tüken
    Melik'e Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar karşı geldi, sağ yanını kılıçladı, yere düşürdü. Sol tarafta Buğacık Melik'e Kara Göne oğlu Deli Budak karşı geldi, altı dilimli gürz ile tepesine şiddetle tutup vurdu, dünya alem gözüne karanlık oldu, at boynunu kucakladı, yere düştü. Kazan Bey'in kardeşi kafirin tuğu ile sancağını kılıçladı yere düşürdü. Derelerde tepelerde kafire kırgın girdi, leşine kuzgun üşüştü. On iki bin kafir kılıçtan geçti. Beş yüz Oğuz yiğitleri şehit oldu. Kaçanım Kazan Bey kovalamadı, aman diyenini öldürmedi. Kudretli Oğuz beyleri ganimet aldı.

    Kazan Bey ordusunu, çoluğunu çocuğunu, hazinesini aldı geri döndü. Altın tahtında yine evini dikti. Karacık Çobanı tavlacı başı eyledi. Yedi gün yedi gece yeme içme oldu. Kırk tane kul, kırk cariye oğlu Uruz'un basma azat eyledi. Kahraman koç yiğitlere çok ülke verdi, şalvar, cübbe, çuha verdi. Dedem Korkut gelerek destan söyledi deyiş dedi, bu Oğuznameyi düzdü koştu, böyle dedi.

    Hanı dediğim bey erenler
    Dünya benim diyenler
    Ecel aldı yer gizledi
    Fani dünya kime kaldı
    Gelimli gidimli dünya
    Ahir son ucu ölümlü dünya

    Dua edeyim hanım: Karlı kara dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç etmesin. Koşar iken ak boz atın sendelemesin. Vuruşunca kara çelik Öz kılıcın çentilmesin. Dürtüşürken alaca mızrağın utanmasın. Ak sakallı babanın yeri cennet olsun. Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun. Amin diyenler Tanrı'nın yüzünü görsün. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Allah'ın verdiği ümidin kesilmesin. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa yüzü suyuna bağışlasın hanım hey!..
#23.08.2010 12:17 0 0 0