Berat Gecesinde Azrail'e Verilen Liste

Son güncelleme: 04.09.2010 09:21
  • Berat Gecesi - Berat Gecesi Mektubu - Azraile Verilen Mektup - Berat Gecesi Azrail,e Verilen Emir

    Cuma günü amcaoğlumun kayınpederini toprağa verdikten sonra eve döndüğümüzde, yakınlarımızdan oluşan bir grup sohbet ederken, ölümden açılan söz döndü dolaştı, yaklaşan Beraat gecesine geldi.

    Aşağıda daha ayrıntılı izah etmeye çalışacağım gibi, Beraat gecesinin özellikleri ile ilgili kitaplarda zikredilen hususlardan biri de, bir sonraki Beraat gecesine kadar vefat edecek olan insanların listesinin, o gece ölüm meleği Azrail Aleyhisselam'a verildiği rivayetidir.

    Sohbetin bu noktasında 83 yaşında olan muhterem babam tebessüm etti ve "böyle şeyleri anlatmak hoş karşılanmaz ama, siz benim ailemsiniz" diyerek başından geçen bir olayı anlattı.

    Tam bu noktada şunu hatırlatmazsak eksik kalır. Babamın dünyada en çok kitap okuyan insanlardan biri olduğunda kuşku yok. Gözleri ile ilgili sorun yaşadığı son 1 yılı saymazsak, piknik türü gezmeler de dahil elinde kitap olmadan beş dakika boş oturduğunu gören olmamıştır. Çocuk yaşta çift sürerken bile bir elinde kitap olurmuş. Kitapların arka sahifelerine düştüğü notlar, okuduğu kitapların can alıcı noktalarına işaret eder. Çok kitap okuduğundan ve çok seyahat ettiğinden, çok orijinal bilgiler ve anekdotlar eşliğinde dile getirdiği sohbetleri saatlerce dinlenilse bile sıkılan olmaz. Hatta 2 ay önce bir yanlış anlaşılma sonucu vefat ettiği haberi yayılınca, gece vakti evinin önünde toplanan kalabalık, en çok sohbetine doyulamadan gittiği için hayıflanıf durmuşlar. Gerçek ortaya çıkınca da derin nefes almışlar.

    Babam çok istemesine rağmen göz sorunu nedeni ile internet kullanamıyor. Yazımı okuyan ortak dostlarımız da eğer kendisine haber vermezlerse, bu gecenin önemini aktarmaya uygun düşen ve dar dairede bizlere aktardığı konuyu sizlerle paylaştığımdan haberi olmayacaktır. Artık işin bu noktası dostların ağzının sıkılığına bağlı. Bakalım göreceğiz.

    Babamın anlattığı hadise şu:

    Önceki hac seyahatlerinden birinde, Kabe'de tavaf sonrası oteldeki odasına dönüp koltuğa oturduğunda, birden odanın duvarı aralanır ve içeriye uzun boylu, gösterişli, güzel giysili heybetli bir erkek girer. Babam, "Sen de kimsin" diye sorar. "Ben Azrail'im" cevabını alınca da, "Beni mi almaya geldin" der. "Şimdi değil, senin daha sıran var, sana sonra geleceğim" der ve yine geldiği gibi odanın duvarından çıkar gider. Ardından duvar yine kapanır. Yaşanan hadisenin hikmetini elbette bilemiyoruz.

    Bunu dinlediğimde, dönemin başbakanı Turgut Özal'ın 1988 yılında partisinin kongresinde uğradığı suikast sonrası parmağından yaralandıktan sonra, kürsünün arkasından doğrulduğunda söylediği şu sözler geldi aklıma: "Allah'ın verdiği ömrü, onun isteğinden başka alacak yoktur ve bizde O'na teslim olmuşuzdur."
    Yani Allah istemezse Azrail bile insanların ruhunu alacak değildir. Herşeyin bir vakti saati vardır ve zamanı geldiğinde ne ertelenir, ne öne alınır.

    Uzun yıllar önce yine babam, birgün ruhunun bedeninden dışarı çıktığını ve kendisini bir müddet dışarıdan seyrettiğini aktarmıştı. Bir dönem Saffet Senih mahlasıyla yazan Abdullah Aymaz'ın daha sonraki yıllarda basılan "Ruhlar ve Ötesi" ve Sayın Fethullah Gülen'in "Varlığın Metafizik Boyutu" isimli kitaplarında babamın anlattığı türden benzer çok sayıda örneği okuyunca, ruh dahil olmak üzere metafizik aleme ilişkin geniş bilgi edinme fırsatı bulmuştuk. Babamın kendi başından geçen olaylara ilişkin aktardığı anekdotların bilimin anlamaya çalıştığı konularla örtüşmesi haliyle ilgimizi çekmişti.

    Gelelim Beraat gecesi ile ilgili bazı ayrıntılara...

    Bediüzzaman Hazretleri talebelerine yazdığı bir Berâat Kandili tebriğinde, bu gecenin değeri ve değerlendirilmesi konusunda şunları yazar: "Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü ehl-i imânâ kazandıran Leyle-i Berâatınızı [Berâat Gecesi], ruh u canımızla tebrik ederiz. Bu gelen gece olan Leyle-i Berâat bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin [insanlığın kaderinin] programı nev'inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadrin kudsiyetindedir. Herbir hasenenin [salih amelin] Leyle-i Kadir'de otuzbin olduğu gibi; bu Leyle-i Berâat'ta herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur'ân'ın sevabı yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, Şuhur-u Selâsede [Üç aylarda] yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâlî-i meşhûrede [meşhur geceler], onbinler, yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur'ân'la ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır" der.

    Metinde de geçtiği gibi, bu mübarek gecede, bir çekirdek hükmünde bütün bir senede olacaklara ve insanlığın kader programının belirlendiğine işaret edilmekte ve Kadir gecesi kudsiyetinde olduğu zikredilmektedir.

    Bu gece mahlukatın bir sene içindeki rızıklarına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklarına ve ecellerine dair görevli meleklere malumat verildiği beyan olunmaktadır. Hatta o yıl hac nasip olacakların bilgisi de o gece görevli meleklere intikal ettirilmektedir.

    Kaynaklarda Berâat gecesinin beş özelliğinden bahsedilmektedir:

    1- Her önemli işin bu gecede hikmetli bir şekilde ayrımı ve seçimi yapılır.

    2- Bu gece yapılan ibadetin (kılınan namazların, okunan Kur'ân'ların, yapılan dua ve zikirlerin, tevbe ve istiğfarların), gündüzünde tutulan oruçların fazileti çok büyüktür.

    3- İlâhî ihsan, feyiz ve bereketle dopdolu bir gecedir.

    4- Mağfiret (bağışlanma) gecesidir.

    5- Rasul-i Ekrem'e şefaat hakkı bu gece verilmiştir.

    Berâat gecesinde eceller ve rızıklar; Kadir gecesinde ise hayır, bereket ve selametle alâkalı işlerin takdir edildiği kaynaklarda yer almaktadır.

    Tüm okuyucularımızın Beraat gecesini tebrik ediyorum.

    İsmiyle müsemma olduğu gibi, dilerim bu mübarek gece beratımıza vesile olur.

    Sultan II. Abdülhamit döneminde Dolmabahçe Sarayı'ndaki büyük salonda gerçekleştirilen bir Kurban Bayramı bayramlaşması sırasında deprem olunca, tüm katılımcılar panikle sağa sola kaçışırlar. Hünkar sükunetini muhafaza eder ve kaçışan devlet erkanına seslenerek, "Allah'ın gazabından nereye kaçabilirsiniz ki, sakin olun. O murat etmezse başınıza birşey gelmez" der.

    Bu vakarla Yaradana teslim olmamız temennisiyle...

    Ölümden korkmak yok. Unutmayın ki, neticede Azrail de bir melek. Muhabbet dolu olan güzide insanlara, muhakkak hoş görünecektir.

    Kader var, keder yok.



    Prof. Dr. Osman ÖZSOY
#04.09.2010 01:49 0 0 0
  • Tüylerim diken diken oldu. Insanlara bazi durumlarin malum olmasi ne derece gercek olabilecegini bilemeyiz. Inkar edilmez, Rabbim her seye kadirdir.

    Berat gecesine ulastigimizda, "demek ki gecen Berat gecesindeki listede ismim yoktu" diye düsünürüm.
    Ölümün kendisinden degil imanimin az olabileceginden korkarim. Mübarek gece de hakkimizda hayirlisinin yazilmasini dilerim.
#04.09.2010 02:23 0 0 0
  • Kanım çekildi sanki,ölümden değil, her an gelebilecek ölüm sonrasına hazır oalmadığımdan.Daha çok eksiğim var Ya Rab...:(
#04.09.2010 02:32 0 0 0
  • "Allah'ın gazabından nereye kaçabilirsiniz ki, sakin olun. O murat etmezse başınıza birşey gelmez" der.

    Bu vakarla Yaradana teslim olmamız temennisiyle...


    Amin


    ALLÂH (c.c) Bizleri Amellerimiz'le Değil Merhametiyle Rahmetiyle Sorgulasın Hesabımızı Kolaylaştırsın.

    Dünya'ya Karşı Oruçlu Gibi Olki Ölümün İftar Olsun
    Hayatını Ramazan Ayındaki Gibi Yaşaki
    Ölümde Bayram Edersin..
#04.09.2010 09:21 0 0 0