Sosyolojik Yöntemde Klasik Dönem Tartışmaları

Son güncelleme: 21.09.2010 11:41
  • Aöf Sosjoloji Dersleri - Aöf Sosyolojide Araştırma Yöntem ve Teknikleri - Pozitivis Sosyal Bilim YaklaşımıAuguste Comte tarafından sistematik hale getirilmiştir.
    Pozitivizm toplumsal yaşamın önemli ölçüde doğal zorunluluklardan kaynaklandığını savunur. Bu açıdan da doğal bir toplum modeline dayanır.
    Pozitivist sosyal bilim yaklaşımı, toplumsal yaşamda mevcut olduğu varsayılan ve insan davranışlarındaki genel yönelimin öngörülebilmesini sağlayan nedensel yasaları keşfetmeye çalışır.
    Toplumsal gerçeklik "rastlantısal değildir; bir kalıbı ve düzeni vardır"
    Toplumsal yaşamda doğa yasalarına benzer, nedensel yasalara dayalı bir işleyiş söz konusudur.
    Pozitivizm salt algılama(empirisizm) varsayımına dayandığı için bilginin dış dünya çıkışlı olduğunu(dış dünyadan türetildiğini) savunur.
    Pozitivist sosyal bilim yaklaşımı, dışşal olarak ele aldığı toplumsal gerçeklik hakkında deney, gözlem ve benzeri tekniklerle bilgiye ulaşmaya çalışır.
    Pozitivizt bilim yaklaşımını benimseyen araştırmacılar, daha çok niceliksel (yani sayılarla ifade edilebilen, ölçülebilen, gözlemlenebilen) verileri kullanırlar.
    Pozitivist sosyal bilim yaklaşımına göre, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki farklılık, temel olarak çalışma konuları ve araştırma nesnelerinin farklı olmasından kaynaklanır.
    Pozitivizm'e göre bilim değer yargısı taşımaz, tarafsız(nötr) ve yansızdır. Bu bakımdan da değer yargısı taşıyan yaygın kanıdan kesin olarak ayrılır.
    Auguste Comte'un Yöntemi
    Pozitivist sosyolojisinde toplumu kollektif bir organizmaya benzetmiş; toplumsal evrimi de doğa yasalarıyla işleyen biyolojik evrim süreciyle uyum halinde olan bir süreç olarak tanımlamıştır.
    Tüm bilimlerde pozitif yöntemin kullanılmasını zorunlu kılmakla birlikte sosyolojide kullanılacak olan temel yöntemi "bireyin toplumsallaşmasındaki gelişmeleri belirleyen temel yasaları araştıran tarihsel yöntem" olarak tanımlar.
    Her bilimin kendi içinde statik ve dinamik olmak üzere iki temel çalışma alanına bölünebileceğini savunur.
    Toplumsal olguları tekil ve daf halleriyle gözlemlemeye değil bir bütün olarak onları birbirlerine bağlayan nedensel yasaları teori aracılığıyla keşfetmeye çalışan bir yöntem anlayışına dayanır.
    İnsan bilgisi aynı anda olmasa bile farklı zaman dilimlerinde üç aşamadan geçerek pozitif yöntem aşamasına ulaşır
    ~ Teolojik aşama: insan düşüncesi herşeyi doğa üstü güçlerle açıklamaya çalışır
    ~ Metafizik aşama: insan düşüncesi tüm olgu ve olayları soyut güçlerle açık. çalışır
    ~ Pozitif aşama: insan düşüncesi tüm olgu ve olayları bilimsel yöntemlerle aç. çalışır

    Emilen Durkheim'ın Yöntemi
    Toplumla ilgili araştırmalarda kullanılacak yöntemi tanımladığı "Sosyolojik Yöntemin Kuralları" eseri sosyolojik araştırmanın nasıl yapılabileceği konusunda daha önce kimse tarafından yapılmayan bugüne kadar ulaşmış öenmli ve etkili çalışmalardan biri kabul edilir.
    Toplumsal olguları sosyologların sosyolojide bilimsel olarak çalışacakalrı nesne olarak tanımlar.
    Toplmsl olgular; bireysel olgulardan farklı, kendilerine özgü(sui generis) bir gerçeklik oluştururlar.
    Bireyler üzerinde baskı uygulamaları bakımından dışşal bir niteliğe sahip oldukları kabul edilen toplumsal olguların, bu özellikleri nedeniyle, nesne gibi dışarıdan incelenmesi gerektiğini savunur.
    Durkheim'a göre bir toplumsal olgunun nedeni, ancak kendi geerçeklik alanı olan toplumda aranabilir.
    Sosyolojik araştırmalarda oldukça verimli olduğunu düşündüğü eş anlamlı değişiklikler yöntemi olarak bilinen bir yöntem kullanır ve bu yöntemi "toplum bilimsel araçların en üstün aracı" olarak niteler.
    Sosyolojiye önerdiği yöntem, toplumsal olgular arasındaki nedensel ilişkileri ve yasaları insan iradesinden ve özerkliğinden bağımsız olarak açıklamaya çalıştığı ve bu bakımdan pozitivist bilim yaklaşımının sınırlılıklarını aşamadığı gerekçesiyle eleştirilere uğramıştır.

    YORUMLAYICI BİLİM YAKLAŞIMI
    Doğa bilimlerinin yaklaşım ve yöntemleri ile ilişkili olarak ortaya çıkan pozitivist sosyal bilimin aksine yorumlayıcı sosyal bilim, hermeneutik olarak adlandırılan bir teori ve yöntemle bağlantılı olarak gelişmiştir.
    Hermeneutik, insan eylemlerini ve insan eliyle yapılmış şeyleri ve yazılmış metinleri yorumlamaya yönelik bir teori ve yöntemdir. 19.yy'da ortaya çıkan bir anlam teorisi olarak bilinmektedir.
    Pozitivizmin aksine yorumlayıcı yaklaşım, toplumsal gerçekliği insan bilincinden bağımsız olarak dışarıda keşfedilmek üzere mevcut olan bir gerçeklik olarak görmez.
    Yorumlayıcı yaklaşım, soyal bilimlerin doğa bilimlerindeki gibi "yasa bağımlı ve nedensel" bir açıklamaya değil anlamaya dayanan yorumsal bir açıklama biçimine dayanmaları gerektiğinisavunur.
    Öte yandan pozitivist bilim yaklaşımı da yorumlayıcı sosyal bilimi, toplumsal gerçekliği anlamaya çalışırken bireylerin anlamlandırma ve yorumlama süreçlerine dayandığı; dolayısıyla nesnellikten uzaklaşarak öznelliğin içine düştüğü gerekçesiyle eleştirir.

    Max Weber'in Yöntemi
    Toplumsal kurumlar, yapılar ve nihayetinde toplumun kendisi; bireylerin anlamlı eylemleri üzerine kuruludur
    Anlama yöntemini tek başına kullanımından doğacak olan sakıncaları nedensel açıklamalarla denetleme yoluna gider
    Sosoloji biliminde hem pozitivist sosyologlar tarafından kullanılanaçıklamaya dayalı niceliksel yöntemlerin hem de anlamaya/yorumlamaya dayalı niceliksel yöntemlerin kullanılması gerktiğini savunur.
    Weber sosyolojiyi "toplumsal eylemleri yorumlayarak anlamak" ve bueylemleri etkileri açısından "nedensel olarak açıklamak" amacında olan bir bilim olarak tanımlar.
    Webere göre toplumsal eylem tipleri
    Geleneksel eylem-yaşanmış alışkanlıklarla yapılan eylem,
    Duygusa eylem-bir anlık heyecanlar ve duygusal haller içinde yapılan eylem,
    Değerle ilişkili akılcı eylem-ahlaksal, estetik,dinsel vb içerikte bir değerin elde edilmesi için yapılan akılcıl eylem,
    Amaçsal akılcı eylem-hem amaç hemde araçların rasyonel olarak seçilmiş olduğueylem tipidir.
    Weber ideal tipi belirli bir tarihsel dönemde ortaya çıkan olaylarıanaliz etmek amacıyla araştırmacının gerçeklik hakkında sayip olduğu kanıtlara ve gözlemlere dayanarak geliştirdiği yönetsel araç olarak tanımlar.
    İdeal tip aktörlerin başka bir yönden ziyade belirli bir eylem yönünü izleme olasılıklarını analiz etmenin aracıdır
    Weber tarihsel ideal tipler, toplumsal ideal tipler ve eylem tipleri olarak 3'lü tip geliştirmiştir
    Sonuç olarak weber'in sosyolojik yöntemini a-nedensel anlamacı b-yorumlamacı c- karşılaştırmacı bir yöntem olduğu söylenebilir

    ELEŞTİREL SOSYAL BİLİM YAKLAŞIMI
    Köken olarak Karl Marx'a dayandırılır
    Frankfurt okulu olarak bilinen eleştirel teoriyle bağlantılı bir yaklaşımdır.
    Toplumsal gerçekliği yanlızca analiz etmekle yetinmez aynı zamanda onu değerlendirmeci bir bakış açısıyla eleştirir.
    Aynı sürecin iki zıt kutbu arasında çatışmaya dayalı değişmeye diyalektik adı verilir.
    Eleştirel sosyal bilim yaklaşımına göre, görüneni değil görünenin ardında yatan asıl gerçekliği ortaya çıkarmaya çalışan eleştirel bir sorgulama sürecidir.
    Eleştirel yaklaşımı benimseyen araştırmacılar, doğru ve nesnel bilgiye ulaşmak için araştırma sürecinde hertürlü araştırma tekniği kullanabilmekle birlikte yöntem olarak tarihsel karşılaştırmalı yöntemi kullanmayı tercih etmektedirler.
    Eleştirel sosyal bilime göre yorumlayıcı soyal bilim, bütün bakış açılarını eşit görecek kadar aşırı öznelci, göreceli ve insanlara sahte yanılsamaların ardındaki asıl gerçekliği gösterme konusunda güçlü bir değer konumu alamayan pasif bir yaklaşımdır.


    Karl Marx'ın Yöntemi
    Toplum analizinde görüneni değil görünenin ardında yatan toplumsal dinamikleri açığa çıkarmaya çalışır. Mark'ın bu yaklaşımı eleştirel sosyal bilimin gelişmesine ışık tutmuştur.
    Duyulara ve düşünebilme yetisine sahip olan insan, yanlızca maddi değil aynı zamanda toplumsal bir varlıktır. Bu nedenle de toplumsal gerçekliğin ancak insanı hem bu gerçekliğin ürünü hemde üreticisi olarak ele almayı mümkün kılan, tarihsel materyalist bir süreç içerisinde anlaşılabilir"der.
    Marx'ta diyalektiğin Hegel'deki gibi düşünsel nitelikte bir varlıkla değil maddi nitelikte bir varlıkla başladığı öne sürülür. Böylece Hegel'in idealist diyalektiğinin Marx tarafından maddeyi düşünceden değil düşünceyi maddeden üreten maddeci bir diyalektiğe dönüştürüldüğü savunulur.
    Marx tarihsel süreç içerisindeki tüm toplumları, üretim araçlarına sahip olan ve olmayan, uzlaşmaz nitelikte çıkarlara sahip olan iki çelişkili temel sınıfa bölünmüş sınıflı toplumlar olarak niteler
    Marx'ın yönteminde ekonomi üst yapı içerisinde kapsanan bir öge değildir. Siyaset, ideoloji, eğitim, din bu yapının içerisindedir.
    İşçi sınıfının kapitalist sınıf adına hiçbir karşılık ödenmeden ürettiği değeri tanımlamada artı değr kavramını kullanır.



    alıntı
#21.09.2010 11:41 0 0 0