Gene yakamozları söndürme gözlerinde ne olur.
Kaçamak bakışlarında dumanlandığında sitemlerin
Sana kızgınlığımı unutuyorum.
Unutuyorum adımın o en eski hikayesini.
Soluğum soluksuzlanıyor karşında.
Sana dilimin yettiğince söylemeye meylettiğim,
Bütün ezberleri unutuyorum.
Takma kirpiğine kızıl alevi.
Dumanlara yazıldığında aztek alfabesinin tüm sırları
Kehanetin uğursuzluğundan korkan mezar hırsızı gibi
Yere çevirtip yüzümü sindirme beni.
Bilirsin firavunluğuna kul köle olduğumu değil mi?.
Bilirsin her gece yeniden taş taşıdığımı piramidine.
Yine de yalnız salarsın beni
Yarasaların çığlık attığı o gizli geçide.
Erkeksen yanıma gel yedi baş ejderhanın nöbet tuttuğu
Karanlık ve ıslak labirente.
Gel. Zırhını kuşan silahın al da gel
Kırılmasın okun, gerilmesin yayın
Topun kılıcın mızrağın neyin varsa alda gel.
Ak toynaklı kısrağın olurdum yeleleri yaldızlı
Zamanda yolculuk bize kalsaydı eğer.
Dikme gözünü ayrılık kokan yollara
Kan ter içinde çekipte atını bir kenara
Uyku molası olmasın yanımda soluklanışın
Dinle söyleyemediklerimi. Dinle ki,
Boşa gitmesin yakarışlar.
Ya dinle.. ya da söyletme
Tükenmesin git gide bütün anlatışlar.
Al gardını sahip.. yılan sokması değil çöldeki.
Dil yarası bu...sızlarsa kötü sızlar