Rahime Hatun

Son güncelleme: 06.02.2011 13:31
  • Onbaşı Rahime Hatun Kimdir - Rahime Hatun Hakkında - Rahime Hatun Biyografisi

    Rahime Hatun Osmaniye ilçesine bağlı Raziyeler (Kayalı) köyünün kanlı geçit mahallesinde 1890 yılında doğdu. Babası Köse Abdullah, anası Haticedir. Eşe ve elif adında iki ablası vardı. Kendisinden küçük, Meryem adındaki kız kardeşi, Osmaniye'de evlenmiş, erkek kardeşi Mustafa ise Raziyeler
    köyünde kalmıştır. Rahime Hatun, önce Demiralioğlu İbrahim ile evlenmiştir. Bu evlilikten iki kızı vardır. İbrahim'den ayrılan Rahime, ikinci evliliğini Vız Ali adında birisi ile yapmış bu kocadan olan iki oğlu ölmüşlerdir.
    Rahime Hatunu tanıyanlar onu şöyle anlıtırlar : Orta boylu, normal yapıda, esmer tenli, ela gözlüdür. Başına , agil veya sırmalı pusu sarardı. Sırtında Maraş abası vardı. Kara şalvar giyer, göğsüne fişeklik takardı. Omuzunda Alman filintası denen tüfeğini taşırdı. Ayağına ipli çarık veya yemeni
    giyerdi. Kıyafeti ile bir erkekten farksızdı. Genellikle atlı gezerdi. Beden yapısı bakımından güçlü, kuvvetli idi. Onun bu durumunu bilenler, "taşı sıksa suyunu çıkarır" demişlerdir. Kendisini vatana ve millete adamıştı. Şu sözlerini kendisini tanıyanlar unutamamıştır: "Allah bana nusret verse yalnız
    başıma düşmanı kırarım. Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim."
    Osmaniye *çete savaşalırna damgasını vuran Rahime Hatun, davranışlarıyla erkek arkadaşlarına örnek olurdu.
    Çarpışmalara girmekten kaçınan silah arkadaşalarına cesaret verici sözler söylerdi,.
    Şimdi, o günkü çete savaşlarından önceki olaylara bir göz atalım : 1918 yılının Aralık ayında Osmaniye, İngilizler tarafından işgal edildi. Üç ay sonra İngilizler *yerlerini Fransızlara bıraktılar. İşgalci Fransızlar yerli Ermenilerle iş
    birliği yaparak adam öldürme ve yağamcılık eylemleriyle halka zulmetmeye başladılar. Bu duruma fazla dayanamayan Osmaniyeliler 1919 yılı Mayıs ayından itibaren örgütlenerek silahlı mücadeleye koyuldular. Yer yer kurulan çeteler, düşmanı tedirgin etmeye başlamıştı. Bu arada çete örgütlenmesini
    yaygınlaştırmak için köyleri dolaşan ele basıları bir gün Rahime Hatun'un baba yurdu olan Kanlı geçide geldiler. Çete reisi Hüseyin Ağa ev ev dolaşırken Rahime Hatunun bulunduğu evede uğradı. Bu evden çete olarak kimi alalım, diye sordu.
    Rahime Hatun, "Köse Abdullah ailesinden beni yazın" diye cevap verdi. Hüseyin Ağa, "Sen kadınsın, geri hizmette çalışman uygun olur" dediyse de Rahime bunu kabul etmedi. İster istemez Hatun'u çete listesine alan reis ona, "Sen de Rahime on başı olarak bize katıl" demiştir. Böylece, Yanıkkışla
    ve Karayigit köylülerinden oluşan Kırmızı Müfrezeye Rahime Hatun da girmiş oldu. O günden sonra on başı rütbesiyle çete savaşlarına katılmıştır. Rahime Hatun, çete savaşlarında yararlılık gösteren ve büyük hizmetleri geçen Yarpuzlu Divlimoğlu Hacı Efendi ve Kadir Çavuş gibi kahramanlarla birlikte
    düşmanlarla çarpışmıştır. Günlerden beş Ağustos 1920 Osmaniye'nin * Alibeyli mahallesinden Hacı Ökkeş Ağa'nın damında Fransız bayrağı dalgalanıyordu. Çünkü burasını düşman güçleri Karargah olarak kullanmakta idi içlerinde Rahime Hatun'un da bulunduğu müfrezeye, bu karagahın
    düşman elinden kurtarılması görevi verilmişti. Müfreze 70-80 kişiden oluşuyordu. Bu kişilerden adları bilinenler şunlardır : Hayta Hüseyin ve arkadaşları, Yaveriye çetesi mensupları, Yastı Kelle, Ali Kılıç, Mamık Hüseyin, Kadir Çavuş, Muhammed Hoca, Nacar Ökkeş, Borazan Mehmed, Hacı Ali Ağa
    oğulları Ali ve Ahmed, Ali Bekir oğlu Ahmed...
    Kurtarma hareketi başlamadan önce Rahime on başı erkek arkadaşlarına şöyle seslenmiştir: "Arkadaşlar, düşman karargahını mutlaka alacağız. Allah bizimle beraberdir. Yalnız sizden bir isteğim var. Eğer ben şehit olursam cesedimi sakın düşmana bırakmayın." Bunun üzerine saldırı başladı. Çeteler
    Allah Allah sesleriyle ileri atıldılar. Düşman da karşı ateşe başlamıştır. Kadir Çavuş ile Rahime Hatun'un sıktığı kurşunlar hiç boşa gitmiyor, her atışta bir düşmanı yere seriyorlardı. Düşmanın savunması daha da şiddetlenince bizimkilerde duraklama başladı. Bu duruma göre Rahime onbaşı, yeniden
    cesaret vermek için şöyle haykırdı: "Haydi durmayın, Allahını seven, vatanını seven yürüsün". Bunun üzerine kıyasıya çarpışma yeniden başladı. Düşman karargahına iyice yaklaşkmışlardı. Ne yazık ki bu sırada Rahime Hatun göğsünden vuruldu ve yere yıkıldı. " La ilahe illallah" diyerek ruhunu tanrıya teslim etti. Bunun üzerine iyice köpürüp coşan arkadaşları ise karagahı geri almayı başardılar. Böylece amaca ulaşılmış oldu. Rahime Hatun cephe gerisinde ve göz yaşları arasında toprağa verildi. A. Neşet Dinçer'in "Rahime on başı" adlı kitabında (Osmaniye, 1983) şehitlik olayı yukarıdaki gibi anlatılmıştır. (S.F. 26) Ancak Reşat Gürel'in 1972 de basılan "Rahime Hatun" adlı kitabındaki ayrıntılar biraz değişiktir. Buna göre Hacı Ökkeş'in konağı sarılıp baskın yapılınca Fransızların mitralyoz ateşi başladı. Bir Fransız uçağı savunmayı gök yüzünden destekledi. Bu arada Rahime onbaşı şimşek gibi ileri atıldı. Kurşunlar arasınada gölge gibi süzülerek konağı çevreleyen yüksek duvardan içeri atladı. Az sonra konağın ana kapısı sonuna kadar açıldı. Herşey o kadar ani olmuştu ki kapıyı Rahime'nin açtığını geç fark ettiler. Tam o sırada bir Fransız kurşunu onbaşının omuzunu parça
    parça etti. Şehit Rahime Hatun, şimdiki Endüstre Meslek Lisesinin bulunduğu yerdeki mezarlığa gömüldü. Daha sonra Enver'ül-Hamid denen Ulu camii çevresindeki şehitliğe taşınmıştır.
    Mezar taşında şunlar yazıladır:

    Şehit Rahime Hatun (d. 1890- ölüm-Şehit 5.8. 1920)
    Yarınların sahibi ey gençlik,
    İyi tanı, ebedi sükûnetle bu mezarda yatan.
    Hak için, bayrak için canın feda edip
    Armağan etti bize bu mukaddes vatanı.

    Halil Gelendost'un "Kurtuluş Savaşamızda Cephelerde Türk Kadını" adlı altı daktilo sayfası tutarında, yayınlanmamış bir araştırması vardır. Bu araştırmayı 27 Ocak 1990 gününde Türk-Amerikan Kültür Derneği salonunda" eski dostlar" toplantısında bir konuşma konusu yapmıştır. Bu yazının 4. sayfasında Rahime Hatun hakkında 4 satırlık bir bilgi verilmiştir.
    Bu bilgiyi olduğu gibi aktarıyorum: "Tayyar Rahmiye: Adana Osmaniye kazasının kaypak bucağı Raziyeler köyündendir. 9. Tümen kuruluşunun bir müfrezesinde komutanlık yapmış, 1 Temmuz 1920 tarihinde aldığı emir üzerine, Fransız karargahına müfrezesi basanda ilerlerken şehit düşmüştür."
    Bu notlarada geçen 1 Temmuz 1920, adı geçenin şeh oluş günü değil , bağlı bulunduğu komutanlıktan verilen emrin tarihidir.Burada yazılı ad üzerinde biraz duracağım.
    Şehidimizin adı Rahime olduğu halde bir okunuş veye yazış hatası olarak Rahmiye biçiminde belirtilmektedir. Doğrusu Rahimedir. Ancak adının basana getirilen "Tayyar" sıfatına başka kaynaklarda rastlıyamadım. Bu nedenle sayın Halil Gelen dost'un yazısındaki ek bilgi bence önemli bir katkı niteliğindedir. Arapça olan Tayyar sözcüğünün anlamı uçan demektir. Atı üzerinde uçar gibi düşmana saldırdığından kendisine bu takma adı verilmiş olabileceğini düşünebiliriz.
    Rahime Hatun ile bilgilere burada son verirken adı geçen kahraman onbaşıyı konu alan şiirlerden bir iki örnek vermek istiyorum:

    Rahime'nin Ağıdı

    Temmuzun sarı sıcağı Yaktı
    köşeyi bucağı Zalim
    düşman talan etti,
    Söndürdü nice ocağı

    Rahime otuz yaşında Yan giyer
    fesi başında Arkadaşı çetelerle
    Gezer düşmanın peşinde

    Çeteler düşmana hücum, Anam,
    babam, kardeş, bacım Ben bu
    uğurda ölürsem Kalmasın
    düşmanda öcüm

    Öğlen, ikindi arası
    Düşman üstüne varası
    Rahime'yi şehit ettik
    Alnında kurşun yarası

    Çeteler içinde şanlı Yüzü
    nokta nokta benli Yurdu
    için şehit düştü Yerde yatar
    ala kanlı
    (Emekli Öğ. Mehmet Yavuz) A. Neşet Dincer: Rahime Onbaşı, SF. 43.


    Şimdi okuyacağımız koçaklamayı (yiğitleme), çetebaşlanın bir toplantısında Rahime Hatun'un "Yeni öğrendim" diye, okuduğu bildirilmektedir:

    Çamlıbel'den Gürcistan'a Seferim var,
    beyler yürü Kötü, gelmesin meydana,
    Serden, candan geçen gelsin

    Çamlıbel'den indim düze
    Koçyiğitler gelsin bize
    Kefenini kendözüne
    Eliyinen biçen gelsin.

    Yediğimiz aslan eti,
    İçtiğimiz aslan sütü Kılıç
    kabzasından kanı Şarap
    edip içen gelsin.

    alıntıdır
#06.02.2011 13:31 0 0 0