İlk Emir Aşk - Özgür Gümüşsoy - Ozan Uğraş

Son güncelleme: 13.06.2011 23:41
  • İlk Emir Aşk Şiiri - Özgür Gümüşsoy Ozan Uğraş Şiiri - Özgür gümüşsoy Şiirleri - İlk Emir Aşk
    Gün olur da Tanrının kasten planladığı bir rastlantıda
    Bu şiirin anatomik yapısıyla karşılaşırsan eğer
    Hemen icabına bak da
    Şehrime örgütlü biçimde dağılmış o liberallik kokan saçlarını
    Kelimelerimin kompülsif bozukluklarından sakla
    Ve bırak şu hassas dengelerimle oynamayı
    İdrar yollarımın izlediği politikayı daha fazla baltalama!

    Kabemin etrafında ısınma turları atarken, bir aşkı tavaf etmenin iç huzurundaydım. Bana vahiy olan ilk emirdi; seni kâğıda dökmem!

    Amel defteri can evine kargoyla postalananlardandım ben
    Hücre çeperimin içinde muhafaza ettiğim
    O hiç gün ışığı görmemiş günahlarımla özlemiştim seni
    Mülteci bir serçenin vatani görevi için ailesinden ayrılırken
    Annesiyle son kez göz göze geldiği anlara benzettiğim
    Malum veda sahnemizin kuş bakışı izleniminde
    Tam da "Ağzımda melek varken konuşturma beni!" repliğinde
    Her tekrarda olduğu gibi yine dilin sürçüyordu senin
    Benim hiç'ten gelip hiç'e vardığım vakitlerde
    Gecikmeli de olsa gri fonlu bir flashback sayesinde
    Aklımın kıyılarına getiriyordum güzelliğini
    Nehir yatağının üzerine serdiğin çarşaftan özür dileyerek
    Aranıza girmiştim ya son ten alışverişimizde
    O gece yüzüm en çok da kırık bir vazoya benziyordu hani
    "İçimi hak eden tek çiçek dahi yok mu burada?" diye düşünürken
    Ayak parmaklarınla papatya falı bakmaya kalkışmıştım birden
    -Gidiyor, gitmiyor! Ne garip bana hep müspet sonuç çıkardı bu keşmekeşten
    Oysa senin sürekli dilinin sürçtüğü o bacakları kısa metraj filmimizin
    Kekeleyerek okuduğum veda hutbesinde
    Ümmetim sadece senin kalbindeki kalabalıktan ibaretti
    Sana seslenmişsem milyonlara seslenmiş sayılırdım
    Dokunmuşsam sana etin mucizesini koruyamamış demekti
    Vücudumdan atmak için pozisyon alan kirli kanımı biriktirip de
    Erbeziyle temizlemeni beklerken içimdeki kasveti
    Lokal bir öpüşün genel anesteziye dönüşmesiydi dudaklarım
    Keza ben öpünce tüm bedenine dağılırdı ağzımın narkoz etkisi
    Elbette düşman kuvvetlerinin ele geçirdiği memelerinin
    İkimizi başkenti düşmüş bir ülkeye çevirmesi kızdırırdı seni
    Doğrulup üzerimden balkondaki yakamozun kulağına eğilip derdin ki
    -Papatyanın yaprakları bitti!
    Önce tırnağın ağrısız, sızısız, neştersiz ayrılırdı göğsümden
    Sonra tırnağının nankörlüğü tutardı da bir kez daha batardı yüreğime
    Ayak ve elvedaların sonunda gidişin kaçınılmazdı evet
    Fakat bıraktığın yara izleri her daim benimleydi!

    Dünyanın anasını belleyecek romantik bir meteorun seyri kadar keskin, çok nezih bir ortamda gerçekleşen beyin ölümü kadar anlamsız, nabzımın yoklama kaçağı olduğunu unutacak kadar dalgındım sen benden uzaklaşırken.
    Yoktun ve Tanrı bu ihtimalden hiç bahsetmemişti!
    Az önce çok değil birkaç binyıl önce
    Seni kaybettiğimde bütün kadınlar da öldü sevgilim
    Ve hiçbir peygamberin akademik yalanları

    çarmıha gerilmeyecekti artık

    Tıpkı hangi dağda öldüğü muamma olan
    Astigmat bir kitap kurdunun masumiyetin rahmine inişi gibi
    Kan kardeşim kıyamet de şahitti ki
    Doğduğun gün ne kadar şair varsa hepsi de
    Bir bilinmezin koynuna ters şekilde gömülmüşlerdi, emindim
    Gül ve ipekten örülü ekimin bir'inde
    Güz ve güzelliğinin o muhteşem düetinde
    Sana "Ecel en güzel senin boynundan koklanırmış!" bile diyemedim
    Yeterince gezinemedim kutsal topraklarında yüzünün
    Çünkü ayrılık vakti gelip çattığında o bilinçsiz saatte
    Gece de öz eleştiriye açmıştı kendini
    Bu nedenleydi yıldız intiharları da zaten

    seninle yüzleşemeyen o depresif gökyüzünün
    Haklısın halk arasında kaydı denirdi
    O sıra denize nazır dileklerimiz devren başka sevdalara kiralanırken
    Ben dilerdim ki, yüz görümlülüğün olsun cesedim!
    Sen dilerdin ki, tabutlara konulsun telli duvaklı gülüşün!
    Aşk dilerdi ki, papatyalar taraf tutmaktan vazgeçsin hemen!


    Balkondaydık ve Akdeniz senin ayaklarının altına uzanmıştı.
    Yakamoz işittiği kelamlarla masaya devrilirken, hâlâ yerli yerindeydi Kabemiz. Belki de bu şiirin obsesifliğinin temeli o gece atılmıştı. O gece, söz de bir Allah da birdi!

    Muhakkak ki dizelerde ellerimi aramıştır gözbebeklerin
    -ki ben sonbaharın tetiği çekmesiyle kurşun yemişken zihnimden
    Sözlerimdeki barut kokusu belki de sensizliğin placebo etkisiydi
    Neyse ki namlunun ucuna kadar gelen Anadilimin
    Kuduz köpeklerin aşıya gösterdiği direnci benimsemesi
    Zifiri kirpiklerini gözden kaçmış birer ayet gibi üstüme indirip de
    Beni terk ettiğin o kuş bakışı veda sahnemize rast gelmedi
    Ne muamma değil mi?
    Senin gidişinden itibaren kullanıma sunulan takvimde
    'Ötenazi Bayramı' ekimin bir'ine alındı şimdilerde;


    Bana kalırsa, o gün tüm evreni kürtaj etmek gerekirdi!


    Özgür Gümüşsoy&Ozan Uğraş
    *Ortak intihardır!
#13.06.2011 11:50 0 0 0
  • tsk paylasim icin guzeldi
#13.06.2011 23:41 0 0 0