HADİS-İ ŞERİF : Allah'a ve ahirete inanan kimse, ya hayr konuşsun ya sussun
çok Konuşup, Az Düşünmek: Allah'a ve ahirete inanan kimse demek; Allah'ın, İslam'ın ve peygamberimiz'in nurunun gönlünde tecelli ettiği kimse demektir
Böyle bir kimse hiçbir zaman düşüncelerinde olumsuzluk taşımaz Her şeyde bir hikmet aradığı için, olayları değerlendirmeden evvel düşünür Şer düşünmediği için de şer konuşmaz Zan ile hüküm vermez
Kendisi haklı olsa bile, başkaları ile haklılık tartışmalarına girmez susar, çünkü bilir ki; kulların ona hak vermeleri değil, Cenâb-ı Hakk'ın ona hak vermesi önemlidir
Yerinde, zamanında ve sorulduğunda konuşur Gereksiz boş ve anlamsız sözlerle vaktini meşgul etmez Kendisine hoş gelmeyen konularda ise sadece susar
Bugün çevremize baktığımızda ise, bunun tam aksi olarak, genellikle az düşünüp, çok konuşanlara rastlıyoruz Oysa düşünmeden değil, düşünerek konuşmak bir erdemdir Çok konuşmak, çok şey biliyor anlamına asla gelmez Önemli olan az ama faydalı konuşmaktır
Dil yırtıcı bir hayvana benzer; biraz ipini gevşetinde hemen ısırır (Hz Ali)
Sükut, insanın en güzel elbisesidir ( Hz Osman)
Rahat ve huzur on kısımsa, dokuzu susmaktadır (Hz Ömer )
Sıkıntıdan kurtulmak istiyorsan dünyaya meyletmeyi bırak, özür dilemekten kurtulmak istiyorsan diline hakim ol (Mansur bin Ammar)
Senin en güzel halin; dedikodu, söz taşımak, yalan, çekişmek, ağız dalaşı, ve benzeri kötü, şer işlerden korunman, ancak mübah olup ne sana ne de bir müslümana zararı olmayan şeyler hakkındaki konuşmandır Çalıştırdığın dilinden de sorumlu olursun Senin için daha hayırlı olanı (ahiret hayatını) az ve çabuk geçen bir şeye (dünya hayatına), değiştirmiş olursun Nitekim Allah Teâlâ Kur'an'da 'Allah'ı anın ki kurtuluşa eresiniz' ve 'Ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anın' ilâhi emri gereğince eğer sen konuşmaya sarf edeceğin zamanını düşünceye, Allah yolunu tefekkürle akletmeye harcadığın takdirde, düşünce anında faydası pek büyük olan ilâhi rahmetin esintilerinden biri çoğu zaman senin için açılabilir Eğer kelime-i tevhidi söylersen, Allah'ı anar ve tespih edersen senin için daha hayırlıdır Kulun sermayesi vakitleridir Vaktini fuzuli şeylere sarf ettiği zaman, o vakitlerde ahirette kendini kurtarıcı bir sevabı edinmediği takdirde sermayesini zayi etmiş olur Hal böyle olunca da hüsrana uğrayanlardan olması kaçınılmaz demektir
Enes der ki: ''Bizden bir genç Uhud Savaşı'nda şehit oldu Baktık ki onun karnının üzerine, açlıktan dolayı bir taş bağlıdır Annesi, yüzünden toprağı silerek şöyle dedi: ''Cennet sana afiyet olsun ey oğlum!'' Bu sözü dinleyen Hz Peygamber şu karşılığı verdi:
Sen cennetin ona âfiyet olacağını nereden biliyorsun? Oysa o boş, gereksiz konuşmalar yapardı Kendisine zarar vermeyeni menederdi! Hz Peygamberin böyle söylemesinin nedeni ise Allah adına konuşarak, onun tasarrufu hakkında hüküm ile karar vererek Allah adına yalan uydurabileceği söz konusu olduğu içindir Peygamberin sözünün sonunda 'Kendisine zarar vermeyeni men ederdi'' kısmına gelince bir yerlerde kendine zararı dokunmadığı takdirde kötülük de işlense onu umursamayan bir genç olduğu anlaşılmaktadır Oysa Allah, yaratılmış her can için Kur'an-ı Kerim emir ve yasakları çerçevesinde onların hak ve hukukunu ve sabrı tavsiye etmeyi emretmede ve bunun dışında kalanların ahirette hüsrana uğrayacaklarını bildirmededir
Hadisten çıkan mana şudur: Cennet ancak hesaba çekilmeyen bir kimse için hazırlanmış olur Boş ve gereksiz konuşan bir kimse ise, her ne kadar konuşması ne sevap ve ne de günah bir konu hakkında ise de bu konuşmasından dolayı hesaba çekilir Bu bakımdan, hesapları tartışmalı geçeceğinden ve tartışmalı hesaplarında bir tür azap olması nedeniyle bu gibilere cennet hazırlanmaz
Kulun sermayesi vakitleridir Vaktini fuzuli şeylere harcadığı zaman o vakitlerde ahirete azık olacak bir sevabı edinmediği takdirde sermayesini zayi etmiş olur
Muhammes b Ka'b'dan rivayet edildiğine göre, Hz Peygamber (sa) şöyle buyurmuştur:
''Bu kapıdan ilk içeriye giren cennet ehlinden bir kişidir''
Bunun üzerine Selman'ın oğlu Abdullah, kapıdan içeri girdi Ashab-ı kirâmdan bir grup Abdullah'ın yanına gittiler Ona hadiseyi anlattılar ve dediler ki: ''En fazla güvendiğin ve bu sevaba erişmene vesile olabileceğini umduğun işlerini bize haber ver!'' Bunun üzerine Abdullah dedi ki: ''Ben muhakkak zayıf bir kimseyim Allah'tan umduğum en kuvvetli amelim, göğsümün selâmeti, sükûnetim ve boş konuşmayı terketmemdir''