Kimlik Türleri - Aöf Sosyoloji Dersleri

Son güncelleme: 18.11.2011 23:40
  • kimlik kavramı - kimliğin oluşumu - kimlik nasıl oluşur - kimlik seçimi - kimlik çatışmasıKimlik kelimesinin dinî, öğrenci veya bilimsel kimlik gibi farklı anlamlarda kullanılması , ferdîn
    cemiyet içinde çeşitli veçheleriyle ortaya çıkmasını ifade etmektedir. Buna göre her tür sosyal
    özellik bir başka kimliğe işarettir. Böylece bir sosyal nitelik vurgulanmaktadır. Dinî, seküler, bilimsel,
    linguistik, siyasî, millî, vs...kimlik gibi. Dinî kimlik inançla, linguistik kimlik lisanla, siyasî kimlik ise
    politik görüşler, tutum ve davranışlarla ilgili nitelikleri ifade etmektedir.

    Bir başka yaklaşımla sosyolojik olarak daha genel bir kategori elde etmek mümkündür.
    Literatürde sosyolojik anlamda birbirinden bazı noktalarda farklı ve değişik bakış açılarıyla
    değerlendirmeye müsait olan sosyal ve ferdî kimlik türleri söz konusu edilmektedir. Sosyal
    kimlik, ferdin hangi sosyal kategoriye veya bu tür fonksiyonaliteye sahip herhangi bir organizasyon
    veya guruba ait olduğunu ifade eder. Ferdî kimlikte ise, insanı diğerlerinden ayıran fakat yine büyük
    ölçüde sosyal olarak şekillenmiş şahsî nitelikler yatmaktadır.

    Gurup bakımdan bir başka sınıflama da aidiyet özelliğine göre yapılabilir. Bu durumda bir toplumun
    siyasî denetiminde kendi milliyet gurubu egemen ise, fert bir çoğunluk gurubunun üyesi, aksi
    takdirde azınlık gurubunun üyesi sayılır. Bunlara ek olarak daha ziyade sosyal psikoloji
    sahasında işlenen "referans gurup kimliği" adı altında bir kategori daha mevcuttur. Bu yaklaşıma
    göre fert, kimliğini, tutum ve davranışlarını bir takım referans guruplarına göre şekillendirmektedir.

    (1) Kimliğin Oluşumu

    İnsan ilişkilerinin bir fonksiyonu olarak da ifade edebileceğimiz kimlikler başlangıçta duruma
    özeldir. Zamanla hiyerarşik olarak organize olurlar. En merkezdeki kimlikler kapsamlı, yaygın, tesirli
    ve baskındırlar. Cinsiyet, ırk, yaş, renk, milliyet gibi genel unsurlarla ifade edilirler ve hiyerarşik
    olarak alttaki diğer kimlikleri organize ederler. Ferdin taşıdığı tüm kimlikler müştereken onun
    benliğini oluşturan bir faktördür. Başka bir deyişle kimlik, bir bütün ve benliğin ana unsuru olarak,
    pek çok alt kimlikler toplamıdır. Bunlar birbirlerini etkilerler ve dolaylı veya doğrudan tecrübe
    edilirler.

    Kimliğin oluşumunda müessir olan faktörler iki ana gurupta toplanmıştır. Bunlardan efektif faktörler,
    kimliğin his ve duygularla ilgili yönünü; kognitif faktörler ise, düşünce ve bilgiyi işlemesini işaret
    etmektedir.

    Her fert kendisi hakkındaki kimlik bilincini farklı dönemlerde değişik biçimlerde organize etmektedir.
    Kimlik yeteneklerin, yönelmelerin, benliklerin sosyal ilişkiler vasıtasıyla şekillenen karmaşık bir
    sistemi olduğu gibi, aynı zamanda, ait olduğu insanın çevresini düzenlemesini de sağlayan aktif bir
    faktördür.

    (2) Kimlik Seçimi

    Ferdîn toplum içinde kimlik edinmesi vakıasında, madalyonun bir yüzünde sosyal yapı ve onun
    belirleyiciliği, diğer yüzünde ise ferdî irade, hürriyet ve seçim vardır. Sosyal yapı faktörleri, toplumun
    diğer üyeleri, sosyal normlar ve çevre, gerek sosyal gerekse psikolojik olarak belli şekillerde somut
    tipler empoze etmektedirler. Ayrıca, edebiyat, yazılı basın ve modern iletişim teknolojisi insan
    bilincinin yeniden şekillenmesinde rol oynayarak kimlik üzerinde etkili olmaktadır .

    Bunlar çoğu teorilerde davranış beklentileri olarak değerlendirilmişlerdir. Bir tür sosyal standartlar
    olarak da ele alınabilirler. Bunlardan bazılarını iradî ve serbestçe seçerek ve içini sübjektif unsurlarla
    donatarak kişilik meydana getirilmektedir. Söz konusu seçim daima mevcut veya üretilen
    alternatifler arasından yapılmaktadır. Biyolojik, kültürel ve yapısal belirleyiciler seçim zeminini
    oluştururlar.

    Tarihî seyir içinde alternatiflerin arttığı ve çeşitlendiği bir gerçektir. Burada incelenmesi gereken esas
    unsur ferdîn alternatiflere veya kimlik unsurlarına atfettiği önemdir. Her özelliğin fert nezdindeki
    önemi gerek tarihi süreç itibariyle, gerekse hayatı boyunca meydana gelen çeşitli durumlar itibariyle
    değişmektedir. Irk, cinsiyet, yaş, milliyet gibi potansiyel unsurlar taşınmasına rağmen, bunlar
    işlenmediği veya belli bir değerle önemsenmediği takdirde ferde otomatik olarak standart bir özellik
    kazandırmazlar.

    Literatürde, modernleşmenin fert açısından, sınırları kaldırdığı ve böylece bir zamanlar mecburi
    olarak bağımlı olunan bir dizi unsurun, artık serbest değişkenlere dönüşerek özgürlük kazandırdığı
    yargısına varılmaktadır. Oysa teknoloji ferdîn bilgi edinmesinin yanı sıra ferde bilgi aktarımında
    da kullanılmaktadır. Yani, bilginin verilmesi ve bilginin alınması olmak üzere iki farklı veçhe söz
    konusudur. Son derece güçlenen ve etkili bir hale gelen bu araçlar aynı oranda aktarılmak istenen
    bilginin niteliğine uygun bir şekilde ferdîn yapısını belirlemektedir. Teknolojinin gücü, aynı zamanda,
    bilgi kaynaklarının iradesi doğrultusunda ferdî iradeyi sınırlamakta ve hatta şekillendirmektedir. Bilgi,
    belirli bir tarzda ve yoğun olarak empoze edilmektedir. Belirli bir yapıda verilmesi, kombine bilginin
    terkibini değiştirme imkânını kaldırmaktadır. Çünkü, değiştirildiği takdirde, bilgi disfonksiyonel
    olmakta, anlamını yitirmektedir. Ayrıca ferdîn başka bilgi kaynağı olmadığından muhakeme edecek
    imkânı da kalkmaktadır. Yoğun olarak empoze edilmesi ise, bahsedilen tarzda alıcının disipline
    edilmesini sağlamakta ve ihtiyarî güce fırsat tanımamaktadır. Böylece, yoğun bilgi aktarımıyla benlik
    duyusunun kaybına da sebep olmaktadır .

    Bu tür bilgi kaynakları çoğu zaman toplumun bizzat kendisi veya temel müesseselerinin
    oluşturduğu bir alan değildir. Toplumsal hayata kendi gurup amaçları doğrultusunda yön veren
    sosyal, siyasî, ekonomik tüm sahalara ve toplumlara uzanabilen, müesseseleşmiş karar
    merkezleridir. Başka bir deyişle bunların varlıkları belli bir coğrafî sınır tanımaksızın toplumsal bütün
    alanlarda mevcuttur. Basın bu müesseselerden biridir. Bir araç olarak kullanıldığı gurupların görüşleri
    doğrultusunda kamu oyunu şekillendirmekte ve sonra bu şekli yansıtmaktadır.

    Kısaca, kimliğin oluşumunda sosyal çevredeki faktörler ve ferdî potansiyel önemli ölçüde söz
    konusuysa da, siyasî ve ekonomik başka faktörler de belirleyici olmaktadır.

    (3) Kimlik Unsurlarının Çatışması

    Kimlik unsurlarının çatışması, basit rol farklılıklarından millî karakteri yansıtan temel norm dizilerine
    kadar, çok geniş bir alanda aaaahür etmektedir.

    Bir toplumda birden fazla, hatta birbiriyle çelişen toplumsal norm dizisi veya normlar sistemi
    görülebilmektedir. Özellikle çok hızlı sosyal değişmeye maruz kalan cemiyetlerde bu diziler hem
    ferdî hem de toplumsal boyutlarda sık sık çatışmaya girmektedirler. Hatta bu diziler, fertte kimlik
    öğeleri olarak adlandırılabilecek birbirine zıt davranış kalıpları olarak da görülebilirler. Bu tür zıt
    normlar toplum içinde meşrulaştırıldığı takdirde bunları taşıyan fertte artık bir kişilik bozukluğundan
    söz etmek mümkün değildir. Çünkü istinat edilen kabuller de değişmiştir. Bu bakımdan birbiriyle ne
    çelişen ne de çakışan çoklu (multiple) kimlikler de görülmektedir.

    Hızlı sosyal değişmelerin sürdüğü toplumlarda, bir yandan geleneksel normlara bağlı kimlik
    unsurları, diğer yandan değişmeyle gelen ve henüz yerli kültürle fonksiyonel bir bütünlük
    sağlayamamış yabancı unsurlar çatışmaktadırlar.

    Burada dikkat çekilen çatışmanın niteliği, Batı toplumlarındaki değişik rollerin sebep olduğu
    çatışmadan farklıdır. Nitekim, Batı'daki pek çok araştırma, kimlikler arasında bir çatışmanın
    olmadığını vurgulamaktadır. Toplumumuzda ise, gerek sosyal, gerekse ferdî boyutta büyük kimlik
    çatışmaları uzun bir süreden beri devam etmektedir. Geleneksel kimlik unsurlarıyla Batılılaşma
    süreci içinde edinilen yeni unsurlar bağdaştırılamamıştır.

    Bunun en önemli sebebi, toplumumuzun hızlı değişme süreci içinde sosyal rolleri ve buna bağlı
    olarak kendine has kimlik tiplerini üretememesidir. Batı toplumları bir süreç içinde kendi kimliklerini
    belirleyebilmekte ve kontrol edebilmektedirler. Oysa, dış etkilere açık gelişmekte olan toplumlarda,
    böyle bir sosyal üretim ve kontrol mekanizması son derece zayıftır. Meselâ, Batı'da kadın erkek
    ilişkilerindeki rol yükümlülükleri, veya daha belirgin bir ifadeyle çocukların karşı cinsle olan ilişkileri,
    büyük ölçüde aile kurumunda ebeveynin değerlendirmesine ve yol göstermesine bağlıdır. Çocuklar,
    karşı cinsle olan arkadaşlıklarında, ebeveyndeki sosyal değerleri ve cinsiyet tutumlarını model
    edinmektedirler. Oysa toplumumuzda hedeflenen örnek davranış ve değerlerin yönü kendi aile
    kurumumuza değil, gerçek bir sosyal mecburiyet olmamasına rağmen, yabancı unsurlara
    yöneltilmektedir. Fertler, kendi müesseselerindeki tecrübelerin ve yargıların yerine,
    kültürsüzleştirilerek yabancı etkilere açık hale getirilmiş bir bilinçle, Batı toplumlarındaki tarzları
    tercih etmektedirler.

    Bu noktada kimlikle ilgili bir başka problem, yabancılaşma, ortaya çıkmaktadır. Yabancılaşma
    esasen bir sonuçtur. Fert sosyal, kültürel, ekonomik sebeplerden dolayı kendi varlığını uygun,
    dengeli ve sağlam bir zemine oturtamamaktadır. Hızlı sosyal değişme yabancılaşmayı sağlayan bir
    başka sebeptir. Bu bakımdan kaçınılmaz olarak her toplumda görülebilir. Ancak, gelişmekte olan
    toplumlarda yabancılaşmanın yanı sıra, kendisinin üretmediği sunî değerlerle donatılan ferdin kendi
    varlığına ters düşmesi hadisesini ifade eden yabancılaştırma süreçleri de müşahede edilmektedir.

    Özellikle yeni Freudian okul, etnik farklılıklar veya işsizlik gibi problemler sonucu topluma
    yabancılaşan gençlik arasındaki kimlik problemlerine dikkat çekmektedir . Taşınan etnik kimlik
    öğeleriyle ne tam manasıyla hâkim kültürle bütünleşmek, ne de etnik özelliklerle yeterli olacak
    sağlıklı bir psikolojik benliği korumak mümkündür. Bu dengesizlik arasında kalan fert, hâkim kültüre
    yabancılaşmaktadır.


    alıntı
#18.11.2011 23:40 0 0 0