* Ben, Allahtan başka bir ilah bulunmadığına, Muhammedin Allah'ın Resulü olduğuna şehadet edip, namazı dosdoğru kılıncaya ve zekatı hakkıyla verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum.Bunları yaptıkları takdirde, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar,İslamın gerektirdiği haklar ise bunların dışındadır.Onların gizli hallerinin hesabı Allaha aittir *
* Açıklamalar :
İslamda harp değil sulh esastır.Savaş, bir gaye ve hedef olarak kabul edilmez. Sulhu ve sükunu sağlamak, insanlığı mutlu kılmak için her türlü çareye başvurulduktan sonra netice alınmazsa, savaşmak mecburiyetinde kalınabilir. İslama göre savaşın gayesi, yeryüzünü küfür ve şirkin hakimiyetinden, zalimlerin zulmünden arındırmak, Allahın dininin herkese ulaşmasını sağlamak, Allah ile kulları arasındaki engelleri ortadan kaldırmaktır.Kimse müslüman olmaya zorlanamaz ancak müslüman olmak isteyenlere engel olunması önlenir; müşrikler ve kafirler ya İslama girmek, ya İslamın hakimiyetini kabul etmek, ya da sulh yapmak yollarından birini tercih ederler.
* Hadisten Öğrendiklerimiz :
* Müslüman olduğunu söyleyen ve İslamın emirlerini yerine getiren kimseyle savaşmamak dînî bir vecibedir.
* Bir kafirin müslüman olduğuna hükmetmek için kelime-i şehadet getirmesi yeterlidir.
* Kişiler, dış görünümleri ve davranışlarına göre değerlendirilir,haklarındaki hüküm de buna göre verilir.
* Gizli olan niyet ve düşüncelerin hesabını sormak, kulların vazifesi olmayıp Allaha aittir.
* Kelime-i şehadet getiren ve İslamın emirlerine uyan bir kimse, işlediği suçlardan dolayı hesaba çekilir ve ölüm cezasına veya başka bir cezaya çarptırılır.
* Kelime-i şehadet getiren bidatçı tekfir olunmaz, imansızlıkla suçlanmaz.