Yaratılış ve Evrim 2

Son güncelleme: 24.02.2012 00:07
  • sosyoloji bölümü dersleri - felsefe dersi konu anlatımı - evrim teorisi - yaratılış teorisiİLMÎ GERÇEKLER IŞIĞINDA TABİİ SELEKSİYON
    Giderek artan sayıda ilim adamı, evrim teorisi ile ilmî kanunlar ve deneysel veriler arasında temel uyuşmazlıklar olduğuna inanmaktadırlar. Ayrıca pek çok bilim adamı yaratılış modelinin böyle uyuşmazlıklardan ârî, canlıların orijiniyle alakalı verileri izahda mükemmel bir model olduğuna inanmaktadırlar. Bugün bazı evrimciler bile evrim teorisinin herhangi bir şeyi izahtan mahrum olduğunu ve evrimin uygun ilmî teorisinin (eğer mümkünse) tabiat kanunları gibi keşfedilmeyi beklediğine inanmaktadırlar.

    Modern sentetik evrim teorisinin esası şu hipotezdir. Evrime ait işlemler, genetik maddedeki tesadüfi mutasyonel değişikliklerin tabii seçilimiyle meydana geldi. Bu seçilim çevredeki değişikliklere paralel olarak gerçekleşti. Tabii seleksiyon, tesadüfi, şans işlemleriyle ortaya çıkan ve mutant genler üzerinde iş gören bir ajandır. İnsanı şaşırtan gerçek ise, Darwin'in zamanında populerize edildiği şekliyle tabii seleksiyon kavramı çok şeyi izah eder görünüyordu. Bugün ise, kabul edilen tabii seleksiyon kavramı hiçbir şeyi izah edememektedir. Basitçe tabii seleksiyon civciv mi yumurtadan, yumurta mı civcivden çıktı misali fasit dairedir. Tabii seleksiyon mu yeni canlı türlerinin oluşmasına sebeb oldu? Yoksa yeni canlı türlerinin oluşması neticesinde, tabii seleksiyon diye adlandırılan bir hadise mi gözlendi?

    Modern evrim teorisinde tabii seleksiyon, farklı derecelerde üreme ve çoğalma ile tarif edilir. Lewontin'e göre, çoğalmadaki farklılık. tabii seleksiyondur. Hangi canlı hayatını sürdürür diye sorulduğunda cevap "en uygun"u dur. En uygun canlı nedir diye sorulduğunda alınan cevap ise, "hayatını sürdürebilen canlıdır" diye söylenir. Bu ise bir izah değeri olmayan kısır bir mantık yürütmedir. Niçin bazı çeşitlerin daha fazla sayıda yavru verecek kadar yaşadıklarını izah etmek mümkün değildir. Bilinen tek şey. onlar öyle olduğu içindir.

    Buna karşılık Yaratılış modeline inanan bilim adamları tabii seleksiyonun artan bir kompleksliğe yol açan bir tür değişikliğine yol açmadığına inanırlar. Tabii seleksiyon, sadece "uygun olmayan" canlıları çevreden uzaklaştırmakta iş görebilir.
    Modern evrim teorisine göre, bütün evrime ait işlemler mutasyonlardan kaynaklanır. Mutasyonlar son derece düzenli yapılar olan kromozom veya genlerdeki tesadüfi irsî (kalıtsal) değişikliklerdir. Tesadüfi şans olaylarıyla meydana gelen herhangi bir işlem, ihtimaliyet prensiplerine tabidir.

    Mutasyon hızları tahmin edilebilir. Aynca, kaç tane faydalı mutasyonun evrime ait bir değişikliği meydana getirmek için gerekli olduğunu da hesaplayabiliriz. Mutasyonların tesadüfi şans ile oluştuğunu da hesaba katarsak, bir amipin insana dönüşümü için gerekli zaman dilimi hesaplanabilir. Bir grup evrime inanan matematikçi tarafından bu yapılmış ve cevabın 5 milyarlık dünya tarihinden, milyar kere yıl daha uzun bir zaman dilimine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır.

    Kısaca, tesadüfi şans işlemlerine bağımlı hadiselere dayandırılan bir evrimin olması imkansızdır.

    Yeryüzünde hayatın oluşması için uygun enerji kaynakları gerekli ama yeterli şart değildir. Yani enerjinin var olup kullanılması, düzeni geliştirip devam ettirme için yeterli değildir. Züccaciye dükkanına giren kurşun bir iş yapar ama bir düzen oluşturup onu devam ettiremez. Özel bir iş için, o işin nasıl ilerleyeceğini belirleyen bilgiye ihtiyaç vardır. Bu yüzden son derece kompleks fotosentez sistemini kullanan yeşil bitkiler güneşten ışık enerjisini yakalama ve onu kimyevî enerjiye dönüştürme kapasitesine sahiptirler. Yeşil bitki içindeki bir seri kompleks sistem, bu enerjinin kompleks moleküllerin inşa edilmesinde kullanılmasını sağlar. Yeşil bitkiler bu kompleks enerji dönüşüm

    mekanizmalarını yönlendirme, devam ettirme ve çoğaltma kapasitesinde olan bir genetik sisteme de sahiptirler. Genetik sistem olmak sızın, bu işlemlerin nasıl yürütüleceğine dair hiçbir talimat da olmayacağından, herşey kaosla neticelenecek ve hayat olmayacaktı.

    Bir sistem içinde kompleks şeylerin üretilebilmesi için dört şartın sağlanması gerekir.
    1- Sisteme sürekli enerji girdisi ve çıktısı olmalıdır.
    2- Uygun dış enerji kaynağı olmalıdır.
    3- Sistem enerji dönüşüm mekanizmalarına sahip olmalıdır.
    4- Sistem içinde bu enerji dönüşüm mekanizmalarını yönlendiren, devam ettiren, çoğaltan bir kontrol mekanizması var olmalıdır.

    Evrimci görüş noktasından, kainatta düzenlilikten düzensizliğe doğru bir gidişin olduğunu söyleyen termodinamiğin ikinci kanunu ışığında böyle kompleks enerji dönüşüm mekanizmaları ve genetik kontrol sistemleri nasıl doğdu meselesi çözülemez bir bilmecedir. Basitçe ifade etmek gerekirse, makineler, makine inşa etmek için gereklidir. Bir kimse veya şeyin makinayı çalıştırması, yönlendirmesi ve bakımını yapması gerekir.

    Evrim teorisi, bu muazzam derecede kompleks kainatın kendi kendine çoğalmaya, yönlendirilmeye muktedir olduğunu söyler. Yaratılış modeli ise, kainatın dışında ona müdahale eden, kainattaki bu intizamdan ve dengeden mesul olan bir Yaratıcı'nın olduğunu söyler. Yaratılış modeli bu açıdan bilim üstü olabilir. Ama asla bilime zıt değildir. Oysa ki evrim teorisi, bilimin temel termodinamik kanunlarıyla zıtlaşır.
    Özetle bugün biz, çok şaşırtıcı bir durumda bulunuyoruz. Evrimin asla insanlar tarafından gözlenmediği, deneyci ilim metodu ile çalışılamadığı ve tabii seleksiyonun hiçbir şeyi izah etmekten mahrum olmasına rağmen, bilim adamlarının ve eğitimcilerinin bu teoriye olan tutkularını anlamak çok zordur. Bugünkü bilgilerimizin ışığında, evrimin uygun ilmî teorisini yapmak imkansız görülmektedir. Fosil kayıtları da evrim teorisiyle üretilen tahminî olaylarla zıtlaşırken, yaratılış modeliyle daha iyi uyuşmaktadır.

    Bütün bu hakikatların ve delillerin ışığında, anlamsız şekilde, evrim teorisinin canlıların orijini hakkındaki yegane ilmî izah olduğunun kabul edilmesi ve yaratılışı sadece dinî bir kavram veya inanç olarak görüp ders kitaplarından kapı dışarı etme gayretleri vardır.
    Genç nesillerin beyinleri bilim perdesi altında tabiatçı, ateist ve humanistik bir felsefeyle yıkanmaktadır. Diğer deyişle, bilim saptırılarak kötüye kullanılmakta, akademik hürriyet inkar edilmekte, eğitim sistemi menfi yönde etkilenmekte, genç nesiller aydınlatılma yerine, belirli bir felsefî anlayışın müsamahasız ikliminde yobazlaştırılmaktadır. Aynı zamanda din ve vicdan hürriyetinin anayasadaki garantisi de gözardı edilmektedir.

    Bu sağlıksız durum, hayatın orijini konusunda birbiriyle rekabet eden yaratılış ve evrim modelleri birlikte lehte ve aleyhte delilleriyle derslerde öğrencilere anlatılarak düzeltilebilir. Böyle bir eğitim-öğretim müfredatı da, öğrencilere, herbir modelin güçlü ve zayıf yönlerini mukayeseli şekilde değerlendirmelerine imkan sağlayacaktır. Bunun yapılması, doğru, aydınlatıcı ve sağlıklı bir eğitimi genç nesillere verme yönünde büyük bir adım olacaktır. Aksi taktirde öğrenciler ve genç nesiller ateistik. mekanistik, tabiatçı evrimci felsefede beyinleri yıkana yıkana geniş düşünme ve fikir jimnastiği kabiliyetlerini kaybedip, münevver insan olma yerine katı, bağnaz, kendisinden başka hiçbir şeyi göremeyen insanlar haline geleceklerdir.

    KAYNAKLAR:
    1- T. Dobzhansky. American Scientist. Vol. 45. p. 388 (1957)
    2- P. Ehrlich and L. C. Birch. Nature. Vol. 214. p. 352(1967)
    3- C. Leon Harris, Perspectives in Biology and Medicine, Winter 1975,pp.179-184
    4- H.b.d. Kettlewell. Scientfic American. Vol. 200. No. 3. P. 48(1959).
    5- Gavin Do Beer. Natuıv. Vol. 206. P. 331 (1965)
    6- T. Dobzhansky. Science. Vol. 127. p. 1091 (1958)
    7- M. Eden, Mathematical Challenges to the Neo-Darwinian Interpretation of Evolution. P. S. Moorhead and M. M. Kaplan. Eds.. Wistar Institute Press, Philadelphia. p. 71 (1967)
    8- L. Harrison Matthew.s. Introduction to The Origin of Species. Charles Darwin, J. M. Dent and Sons, Ltd., London, pp. X. XI (1971).
    9- What Is Humanism?, The Hümanist Community of San Jose. San Jose. California 95106
    10- T. Dobzhansky, Science. Vol. 175. p. 49 (1972).
    11- R. Bernhard, Scientific Research, November, 1967, p. 59; P. S. Moorhead and M. M. Kaplan. Eds., Mathematical Challenges to the Neo-Darwinian İnterpretalion of Evolution, Wistar Institute Press. Philadelphia, 1967.

    alıntı


    Yaratılış ve Evrim 1
#24.02.2012 00:07 0 0 0