askerlik anıları - ben askerdeyken - komik asker anıları - ilginç asker anıları
Geçtiğimiz günlerde bir dost meclisinde askerlik günlerinden söz açıldı. Sırasıyla herkes askerlik anısını anlatıyordu. Başladım ben de anlatmaya. Baktım benim anılara bayağı bir ilgi uyandı. Şimdiye kadar neden yazmadım ki diye düşündüm başladım yazmaya.
Ağustos 2003 döneminde Adana’da 293. kısa dönem olarak askerlik yapan tüm arkadaşlarımın kulakları çınlasın.
Durdurulamayan asker
Askerliğimizin ilk günleri ve ilk eğitim çalışmalarını yapıyoruz. Bir arkadaşımız hareketleri yapmakta zorlanıyor. Buna sinirlenen komutanımız arkadaşımıza istikamet veriyor.
- İstikamet sağ, marş marş!
Arkadaşımız sağ tarafına doğru ok gibi fırlıyor. Başlıyor koşmaya. Her geçen saniye mesafe açılıyor.
Komutan; “Dur!” komutu veriyor. Veriyor vermesine de mesafe o kadar açılmış ki duyur duyurabilirsen.
- Askeeer duuur!
Hâlâ koşuya devam.
- Heeeyyy dursanaaa!
Duymasına artık imkân yok. Eğitim sahası neredeyse bitecek.
- Adama bak yahu neredeyse firar edecek. Ooolum duuur!
Komutan toplu halde bulunan askerlere dönerek,
- Hızlı koşan biriniz koşsun şu adamı yakalasın, yoksa bu sabaha kadar koşar.
....
Babanın oğluna nasihati
Askerliğin vazgeçilmezlerinden biri mıntıka temizliğidir. Herkesin bir sorumluluk bölgesi olur, o kişi bu bölgeyi tertemiz yapar. Bulunduğumuz yerin otoparkının mıntıkası o gün bize kalmıştı. Birkaç arkadaş otları yoluyorduk. Herkeste bir bezginlik var. Sıcak müthiş, otlar gür. Bu şartlar altındayken yoldan geçmekte olan bir adam ve yanında da 8-9 yaşlarında bir erkek çocuğunun arasında geçen konuşmaya şahit oluyoruz.
- Bak oğlum sen de büyüyünce okumazsan bunlar gibi askerde ot yolarsın!
Türkiye’nin değişik üniversitelerinden mezun olmuş kısa dönem askerlik yapan arkadaşlarla o sıcakta, o ruh haliyle, yıkıldığımız andı. Bir hafta etkisi üzerimizden gitmedi.
....
Poşet
Askerdeyken, kısa dönem askerlere, askerler arasında neden poşet dendiğini öğrendim. Nedeni şuymuş: Kısa dönem ve uzun dönem askerler karışık bir şekilde eğitim alanındalarmış. Yeni yağmur yağdığı için de yerler cılk çamur. Komutan, askerleri gruplara ayırmış ve emir vermiş.
- Eğitim sahası bir tur koşulacak. Sonra yemeğe gidilecek. Yemekte bir kişinin botunun çamurlu olduğunu görürsem yakarım.
İlk gurup koşmuş, tur bitirilmiş, fakat botlar çamur içinde. Hemen temizlemeye koyulmuşlar. Kimi başarmış, kimi başaramamış. Geride henüz koşmaya başlamamış askerler de ne yapacaklarını düşünüyor. Mecburen koşacaklar da çamurlar ne olacak. En sonda koşma sırasını bekleyen kısa dönem askerler kafayı biraz yorup işin içinden çıkmışlar. Ayaklarına poşet bağlayan kısa dönemler botlarına bir gram bile çamur değmeden parkuru tamamlamış. Bunları gören bütün bölük çok gülmüş, fakat tebrik de etmişler. O gün bu gündür kısa dönem askerlere “poşet” derlermiş.
Koşu
Askere gitmeden önce en çok çekindiğim konuların başında koşu meselesi geliyordu. Askere gitmeden önce arkadaşlar öyle bir anlattılardı ki sanki yapılması imkânsız gibi geliyordu.
Bir gün denetleme koşumuz vardı. Ben de koşacak gruba seçildim. 14 dakikada 3000 metre koşulacak. Kendimi biliyorum, koşamam. Askere gelmeden önce deniyordum, 3000 metreyi 18-20 dakikadan kısa sürede koşamıyorum. Düşünün o kadar ciddiye aldım ki hadiseyi, talimler yapıyordum gitmeden.
Her neyse başladım koşmaya, “yol uzun” dedim içimden, yavaş başla sonra açılınca hızlanırsın. Bir baktım grubun en sonundayım. Karizma yerle bir. Ben de bilmiş bir şekilde arkadaşlara “Merak etmeyin ben ayarlıyorum” diye bağırıyorum ama arkadaşlar her geçen dakika arayı açıyorlar.
Baktım olmayacak, biraz bastım gaza. İlk önce arayı kapadım. Millet şaşırdı. Ne oldu çocuk aşka geldi falan diyorlar. Arkadan komutan bağırıyor: “Hadi oğlum, aferin, yetişiyorsun, kim tutar seni be!” Bu gazı da aldıktan sonra başladım açılmaya. Koş koş koş bitmiyor. Neyse ki artık son tur. Kalbim yerinden ha çıktı ha çıkacak. Son düzlüğe geldiğimde bir de baktım varış yerinde miting alanı gibi herkes toplanmış. Millet bağırıyor. “Ha gayret çok az kaldı, dayan vs.” Kendimi Rocky filminin başrol oyuncusu gibi hissettim.
Ve en sonunda varış çizgisini geçtim. Hem de 13 dakika 55 saniyede. Önce ben kendime şaştım. Sonra millet bana. Ben de “Ben zaten taaa başından beri ayarladım nefesimi” diyerek artistlik yapmayı da ihmal etmedim.
...
Kalorifer Kazası
Askerliğim ilerledikçe, daha doğrusu şafak azaldıkça havalar bozmaya başladı. Artık kış gelmişti. Adana’nın kışı pek soğuk olmaz dediler giderken. Biz de iyi madem öyle kışlık bir şey almayalım dedik. İlk hava bozmasında şifayı kaptık tabi ki. Anladık ki kış her yerde kış. Havalar bozunca ilk ihtiyaç duyduğumuz “Adana’da kalorifere ihtiyaç mı olurmuş? Binaya petekler koymuşlar” diye espri yaptığımız kalorifer oldu. Bir baktık ki bazı petekler hava yapmış. Havalarını aldık.
Komutanın odasındaki peteğin vanası arızalı çıktı. Bu vesile ile dolapları çekip peteği tamir edecektik. Dolapları çekince dolapların arkasındaki örümcek ağları vs. ortaya çıktı. Komutan o zaman yeni askere gelmiş bir arkadaşa dönerek:
- Hain İsmail beni örümcek ağları içinde bırakmışsın da haberimiz yokmuş, dedi. Biz hık mık ediyoruz, ama hadise ortada.
Neyse konumuza dönecek olursak, kaloriferleri tamir eden sivil bir memur ağabey vardı. O geldi kalorifer peteğine baktı, arızayı tespit etti. Vananın değişmesi lazım. Ama bir sorun var, kalorifer sıcak ve devir daim yapıyor. Ne yapalım diye düşünürken, memur ağabeyin aklına ilginç (sonradan trajik olduğunu anladığımız) bir fikir geldi. Vanayı sökecek çok çabuk bir el hareketiyle yenisini takacak. Herhalde Süpermen falan zannetti kendini ustamız. Biz de vardır herhalde bir bildiği dedik ve seyrettik yaptıklarını. Önce hafifçe gevşetti vanayı, hafif hafif su sızmaya başladı. Su neredeyse kaynar derecede. Gevşetmeye devam etti veee! “Fışşş!” diye bir ses, ardından da,
- Yandımmm Allaaahhh! diye bir nara.
Usta bir yandan eliyle fışkırmayı engellemeye çalışıyor bir yanda da geliştirdiği projeyi uygulamaya. Buhardan göz gözü görmüyor. Oda yavaş yavaş su doluyor. Ben panik halinde koridorda,
- Kommmtanııımm! Kommmtaaanımmm, diye bağırıyorum.
Diğer asker arkadaşlar da hemen su tahliyesine koştular. Her taraf daha beter buhar oldu. Burnumuzun ucunu görmüyoruz. Bu sırada bölük komutanımız bölüğe girmiş. Manzara ortada. Odaya yaklaşıp:
- Ne oldu burada, diye sorunca asker arkadaşlardan biri o fin hamamını andıran ortamda komutanı fark etmeyip.
- Yahu kör müsün, görmüyor musun kalorifer patlamış işte, al eline bir çek pas da yardım et, demiş.
Neyse ki komutan durumu anlayıp hoşgörü gösterdi. Arkadaşa durumu anlatınca;
- Yapma yahu! Ben de buharlar içinde bir iki yıldızın uçuştuğunu gördüm ama adamın omzunda mı onu anlayamadım, dedi.
Çaresiz tüm binanın kalorifer tesisatında su bitinceye kadar bekledik. Yaklaşık 15 ton su 20 metrekare odadan geçti. Tüm bölük diz boyu su oldu. Bütün gece temizlikle uğraştık. Ama günün en son esprisini bizim bölüğe yeni gelen Serkan yaptı:
- Komutanım, valla sizin odada örümcek mörümcek kalmadı, gönül rahatlığıyla oturabilirsiniz.
anı örnekleri - kısa anı örnekleri - komik askerlik anıları
malum askere girmeden önce..askerliğini yapmış abilerimiz..gitmeden önce bisleri motive eder ve yapmamız gerekenleri söler..nese..bana da gitmeden önce dedlerki..oğlum..bak görev olur bi iş olur hemen zıpla gönüllü ol kendini göster sevdir daha sonra yırtarsın..nesem gitik askere..tabur alınıyor..işte şu işe gönüllü varmı ben hemen en öndeyim..işte çöp atılacak ..ben yine en önde..bu böyle ..4 - 5 devam ediyor baktım yıpranıyorum..dedim ya ne gönüllüsü bidaha olmayacağım..yine bigün tabur çvş geldi..işte ot yolunacak..varmı gönüllü...ben de hiç ses yok..sesiz bekliyorum..çvş demezmi..gönüler ayrılsın diğerleri ot yolmaya..
anı örnekleri - ot yolmak ne demek - üzüm yemek - göz hakkı - kısa anı örnekleri
Manisa alaşehirde acemilik yapmıştım...Orada ot yolmak demek mevsimiyse üzüm yemek demek...Tel boylarını saran otları yoldukça tellerin altından üzüm bağlarına girecek yerler açılıyordu..Asker kalabalık bir kişi sızardı bir salkımı 15 askere yetecek kadar büyüklükde üzümler..Ye babam ye...Artık helal-haram işine girmiyom...Göz hakkı diyelim...Allah bilir....
anı örnekleri - empati kurma - empati kurdurma - askere empati ile verilen ders
Merhaba
askerligimi malatyada kısa dönem egitim çavuşu olarak yapmıs biriyim. Gecleri genelde tim komutanı olarak nöbete cıkıyoruz ben ve yanımda 3 kisi bigün hiç unutmam kış dondurucu soguk ve kar dizboyu devriye nöbetindeyiz. Askerligini yapmayanlar icin devriye nöbeti nöbet noktaları arasında gezerek yapılan nöbettir. Sürekli sınır boyunca gezmek zorundasınız. Alaydada acemi dönemi ve icerde 5 bin acemi var. Nöbete benimle cıkan bir arkadasımız vardı can bu can alevi canı tuncelinin köylerinden oldugunu söylemisti sürekli komutanım oturalım sigaara icelim diyordu yine bir nöbet sırasında aldım karsıma konustum bak dedim ---*Tuncelide nerde kalıyosun?
*köyde
*Peki köyünüzde karakol varmı
*olmazmı abi teröristler gelebiliyo bizim oralara
*peki köydeki karakolda geceleri nöbet tutuluyomu
*tabiki komutanım
*Peki o nöbetcilerin gece uyumasını veya nöbetini tutmamasını istermisin
*olurmu komutanım anam babam kardeşlerim orda
*hımmmm güzel demekki onlara bişey olmasını istemiyorsun ozaman suandada icerde 5000 ailenin cocugu var onlara bişey olmasını istermisin ?
Dedigimde şok olmus gözlerle hemen baglantıyı kurdu ve haklısınız komutanım aynı sekilde ordaki askerlerde görevlerini iyi yapmalı bende dedi
ve o günden sonra nöbetlerini asla aksatmadı her seyi ile nizami tuttu
Empati ile gereken dersi almıstı biliyodumki verecegim hiçbir ceza onu bu sekilde kurallara uymasını saglamıcaktı
anı örnekleri - atış talimi - 25 metrelik atış alanı
Günlerden bi gün askerdeyim askerliğim yani acemi birliğime katildikdan 20gün sonra bizi hurrraaa topladilar nereye silaha almaya hadi bakalim gitik yolda kimi atiyor kimi saliyor ben kirma (tek sacmali silah) kulandim diye Verhasıl vardik silahliğa, sanki bedava konser bileti var yada savas var herkes G3 (G3 türk piyade tüfegi ) alma telasinda neyse cepanelikden mermi aldi uzman ve astsubaylar bi heycan bi heycan sanki bana kiz istemeye gidiyoruz ne alakaysa
vardik atis alanina 10 ar kisi yat dedi komutan yüzü koyun çömeldik ben ileri bakiyorum bi kagit var zar zor belli oluyor hadi bakalim dedim kendi kendime neyse mermileri yerlestirdik atis yapcaz 3 köşe teskil yani atis yapcaz ama 3 mermi ücken olusturacak birbine nekadar yakin olursa hedef üzerinde mükafatlandiriliyorsun
neyse basladik sıkmaya ates dedi ben cakmaka ariyorum dermişim zuahhahaha bende pat pat sıktım pes pese ates kes dedi komutan atis biti herkes hedefini alsin gelin dedi komutan neyse bi gitimde ne görüm 5 koca delük alah alah diyorum sesimide cikarmiyorum malüm askeri birlik adamai döverler neyse önümdeki uzatti yüzbasiya bune olum dedi tek delik var komutanim hepsi ayni delikden gecdi aferim sana kocum ben bu askeri anfiye alin dinlensin (anfi dinlenme tehsisi değilha gölgelik)
neyse bu kosarak gidiyor ben halen kagida bakiyorum gel bakalim tas dedi möl möl kağida bakiyorum uzatim bune lann dedi
Cevap:: komutan ben 3 tane mermi sıkdim burada 5 delük var cağirin o sahtekari buraya dedi tabi cağirdilar geldi selam aleyküm komutanim demesin asker, bölük koptu komutan ey alahim böylerini secme verirsin benim bölüğüme yıkıl karsimdan dedi .....
o Komutan 3 merminin tek delikden gecemeyeceğini bilmiyordu
anı örnekleri - bedelli askerlik - kısa anı örnekleri
buda bir bedelli askerlik anısı
Sabah 07:30 da kalktım ( bu askerlik işi hiç güzel değil sabahın bu saatinde
kalkılır mı)
babam geceden tembihlemişti traş ol diye (baktım sakallar tam kirli sakal
kıvamında dokunmadım)
Annemi askere gidişimi görmek ister diye uyandırayım dedim
hıı tamam oğlum güle güle kapıyı çekersin dedi
gözlerim doldu
Evden çıktım arabaya binecektim ki
Apartman görevlisi Hikmet efendi ile karşılaştım
sabah sabah hayırdır dedi
Askere gidiyorum dedim
Gözleri doldu, benim oğlumda Hakkari 'de, 6 ayı kaldı, nereye düştün dedi
Aksaray 'a gidiyorum dedim
Allah'a emanet ol dedi gözleri doldu,
biran sarılmak istedim ama sonra vazgeçtim
otoparktan çıkarken arabanın arkasından su döküyordu
herhalde çamur kalmış tamponda, sağ olasın Hikmet efendi
Sabah trafiğinde askerlik şubesine gitmek epey zamanımı aldı
yolda çok sıkıldım, bu saatte uyanık arkadaşım olmadığı için telefonla da
konuşamadım
her giden söylüyordu telefon yasak diye demek böyle oluyormuş
askerlik şubesine geldim
kapıda elinde silah tutan askere müracaatı nereye yapacağımı sordum, cevap
vermedi
yanında ondan daha büyük olan üniformalı bir abi vardı
bu sefer ona sordum, gel bakalım böyle dedi, sert birine denk geldim
herhalde
üzerimi aradılar sonra eliyle bir yeri gösterdi
benim gibi 3-5 kişi bekliyordu arkalarına takıldım.
Aradan 25-30 dakika geçti hala bekliyordum
demek askerlikte zaman hiç geçmiyormuş
önümdekilerle konuşayım dedim
tam önümde hafifi uzun saçlı eleman gazeteciymiş
ülke sorunlarından bahsetmeye başladı
çok vatansever birine benziyor, bu kadar ilgili olduğuna göre
tamam dedim ÇOK memnun oldum tanıştığıma
telefonlarımızı verdik birbirimize, askerden sonrada görüşelim istedim
nede olsa askerde en yakın arkadaşımdı
sıra ilerlemeye başlamıştı,
tam bana geliyordu ki iri yapı sert görünümlü biri
bunlar ne yapıyor burada diye çıkıştı
müracaatı bekliyorlar komutanım cevabı geldi bankodaki askerden
burada gürültü yapmasınlar çıksınlar dışarıda beklesinler diye çıkıştı
işte dedim komutan bize taktı
ah ah sivilde karşıma çıkarsın elbet ben bunun intikamını almaz mıyım diye
içimden söylendim
saat 12ye geliyordu evraklarımı verdiler
banka dekontunu getirmemi istediler
binadan dışarıya çıktım yemek saatiymiş
orada duran askerlere midpoint var mı diye sordum, acıkmıştım
yine cevap vermediler, bu üst devreler yeni askerleri çok eziyorlar
her neyse açlığa biraz daha dayanabilirdim
zaten havada serindi bir an önce banka işini halletmeliydim
şafak sıkıştırmaya başlamıştı
bankada sıra beklerken, sevgilimi aradım
onu çok özlediğimden buradaki zorlu koşullardan bahsettim
esneyerek sonra konuşalım dedi, beni unutmaya mı başlamıştı ne
yine gözlerim doldu, ağlamamak için başımı yukarılara çeviriyordum ki
buyurun işlem nedir diye veznedar sordu
Hesabımdan vatan borcu ödeyeceğim dedim
işlemi yaptı, dekontu verdi vatan sağ olsun dedim, cevap vermedi
Tekrar şubeye gittim
artık ayaklarıma kara sular inmişti, 5 saattir askerliğin kralını yapıyordum
oradan oraya koştur, aç kaldım zaten bir de hava soğuk
bankodaki askere dekontu verdim
5 dakika bekle teskereni vereceğiz dedi
şafak 5 dedim gülerek, o gülmedi
komutanın odasına çağırdı beni
komutan al bakalım teskeren dedi
yarım ağızla vatan size minnettar diye söylendi
yine gözlerim doldu, vatan sağ olsun diyecektim ki, çıkabilirsin dedi
Bankonun önünden yavaş yavaş dışarı doğru yürümeye başladım
artık zaman geçmiyordu,
avludan geçip kapıdan dışarı çıkarken son bir kez dönüp arkama baktım
ne anılarım vardı bu koca nizamiyede
artık hür generaldim
koşa koşa evime gitmek istiyordum
arabama atladım ki telefonum çaldı, benim kanka derse gelip gelmeyeceğimi
soruyordu
nasıl unutmuştum bunu
üniversitemin 8.senesindeydim dersler bitmek bilmiyordu
her ne kadar zorlu bir askerlikten yeni çıkmış olsam da
hayata devam etmeliydim direksiyonu Yeditepe ye doğru kırdım
ve hayatın zorlu basamaklarını tırmanmak için kaldığım yerden devam etmeye
yola koyuldum..