Alevilik Bektaşilik Düşüncesi - 11. Sınıf

Son güncelleme: 05.02.2013 08:00
  • Alevilik Nedir - Alevilikte 4 Kapı Ne Anlama Gelir - Bektaşilik Nedir - Aleviliğin Ahlaki Öğretileriyle Mevleviliğin Ahlaki Öğretileri Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar - Alevi ve Bektaşilere Göre Ehlibeyt - 11. Sınıf Dinkültürü Alevilik Bektaşilik Düşüncesi

    [SUB]Sözlük anlamına göre Alevi, Hz. Ali'ye bağlı ve ondan yana olan kimse demektir.
    Alevilik ise genel olarak Hz. Ali'yi sevmek ve onun soyunun yani Ehl-i Beyt'in yolundan
    gitmek olarak tanımlanabilir. Bektaşilik'te Hacı Bektaşı Veli'yi pir olarak kabul edip
    onun izinden giden kimselere verilen isimdir. Alevilik ve Bektaşilik, inanç ve ahlak
    esasları ve edebiyatları bakımından ortaktırlar. En temel farklılık, Bektaşi kitlelerin
    daha çok şehirde yaşamalarına karşın, Alevilerin göçebe/yarıgöçebe çevrelerde
    yaşamaları şeklinde ortaya çıkmış sosyal bir farklılıktır. Ancak tarihsel olarak doğru
    olan bu sosyal farklılık günümüzde anlamını yitirmeye başlamıştır.
    Alevilik-Bektaşilik düşüncesi, kültürümüzde önemli etkileri olan tasavvufi bir
    yorumdur. Bektaşilik düşüncesinin kurucusu Hacı Bektaşi Veli'dir. Hacı Bektaşi Veli,
    Pir-i Türkistan olarak anılan Hoca Ahmet Yesevi'nin Allah sevgisi ve güzel ahlakı esas
    alan öğretilerini Anadolu'da yaygınlaştırmıştır.
    Alevilik günümüze daha çok sözlü kaynaktan ulaşmıştır. Sözlü gelenek nesilden
    nesile aktarılan bilgi ve uygulamalar ve dedelerin günümüze ulaştırdığı bilgilerdir.
    Vilayetname-i Hacı Bektaş Veli, Buyruklar ve ozanlar tarafından söylenmiş deyiş ve
    nefesler, Alevilik-Bektaşilik düşüncesinin temel kaynakları arasında yer almaktadır.
    Vilayetname'de eski Türk inançlarına dair bazı inanç motifleri görüldüğü gibi daha
    kadim bir anlayış olarak başta Allah inancı ve Hz. Muhammed'in peygamberliği olmak
    üzere İslami inanç esaslarına atışar bulunmaktadır. Alevilik düşüncesinin önemli
    kaynaklarından biri olan Buyruklarda Zikir, tövbe, ilahi aşk, insan-ı kâmil, tevazu ve
    murakabe gibi tüm tasavvufi yorumların ortak kavramlarına yer verilir.
    Alevilik-Bektaşilikle ilgili bazı kavram ve deyimler şunlardır: Deyiş, nefes, üç
    sünnet yedi farz, muharrem orucu, mürebbi, musahip, pir, dede, talip, hacip, semah,
    düvazimam, cem, rehber, gözcü, çerağcı, saka-ibriktar, sofracı, kurbancı, semaher,
    peyik, iznikçi, oniki hizmet. Buyruklarda yer alan en önemli hususlardan biri "üç sünnet,
    yedi farz" kavramıdır. Üç sünnet; hakkı zikretmek, kalpte düşmanlığa yer vermemek ve
    yola teslim olmaktır. Yedi farz ise sırrını izhar etmemek, gördüğünü örtmek, özür ile
    niyaz eylemek, mürebbi hakkını gözetmek, müsahip hakkını gözetmek, tövbe almak ve
    taç giyip özünü üstada teslim etmek şeklindedir.
    Alevilik-Bektaşilik düşüncesi diğer tasavvufi oluşumlar gibi İslam'ın ahlaki prensipleri
    üzerinde önemle durur ve bu prensiplerin insanlar arasında yaygınlaşmasını sağlar.
    Alevlik-Bektaşilik yolunun sevgi ve dostluk yolu olduğunu gösteren temel ahlaki prensipler
    şu şekilde dile getirilir. "Yolumuz sevgi ve dostluk üzerine kurulmuştur. Dergâhımızda
    kışkırtıcı, bozguncu ve karıştırıcılara yer yoktur. Çekememezlik, kıskançlık, kendini
    beğenme, kin, inat, arkadan konuşma, dedikodu, başkasını suçlama, iftira, küfür, zulüm,
    yalan ve cinayet Tanrı'nın yasak ettiği işlerdir. Bir talip tüm bu kötülükleri benliğinden
    uzaklaştırıp yüreğinden silmelidir".
    Alevilerde inanç ve ibadet anlayışının kendine özgü yönleri bulunmaktadır. Bu
    anlayışın temeli biçimden çok özü esas almasına dayanır. Biçimsel anlamda ibadetin bir
    araç, olgun insan olmanın ise esas amaç olduğu kabul edildiğinden cemlere katılmak,
    oruç tutmak yetmez. Eline, diline, beline sahip olmayan, en kutsal varlık olan insanı
    sevmeyen, olgunlaşmamış insanların ibadetleri de boşunadır. Bu kişiler cem törenlerine
    alınmadıkları gibi toplumdan da dışlanırlar. Alevi inancının temeli Hak-Muhammed-Ali
    sevgisine dayanır.
    Alevilik'te, Hz. Ali, Ehlibeyt ve Oniki İmam sevgisi önemli bir yer tutar. Ehlibeyt
    sözcük olarak ev halkı demektir. Ev halkı yani Ehlibeyt Hz. Muhammed, Hz. Ali,
    Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'den oluşmaktadır. Oniki İmamlar, Alevilerin
    Hz. Muhammed'den sonra önder olarak tanıdıkları Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın soyundan
    gelen kişilerdir. Oniki İmamların adları sırasıyla şöyledir: İmam Ali, İmam Hasan,
    İmam Hüseyin, İmam Zeynel Abidin, İmam Muhammed Bakır İmam Cafer Sadık,
    İmam Musa Kazım, İmam Ali Rıza, İmam Muhammed Taki, İmam Ali Naki, İmam
    Hasan Askeri ve İmam Mehdi.
    Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki Kâmil(olgun) insan olma ilkelerini Hünkâr Hacı
    Bektaş Veli'nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektaş "Kul Tanrı'ya kırk makamda erer,
    ulaşır, dost olur." Buyurmuştur. Bu ilkeler aşama aşama insanı olgunluğa ulaştırır. Bir
    başka yoruma göre ise şeriat anadan doğmak, tarikat ikrar vermek, marifet nefsini
    bilmek, hakikat Hakkı özünde bulmak yollarıdır.

    Dört Kapı şunlardır:

    1. Şeriat
    2. Tarikat
    3. Marifet

    4. Hakikat.

    Her kapının on makamı vardır:

    Şeriat kapısının makamları:
    - İman etmek,
    - İlim öğrenmek
    - İbadet etmek
    - Haramdan uzaklaşmak
    - Ailesine faydalı olmak
    - Çevreye zarar vermemek,
    - Peygamberin emirlerine uymak
    - Şefkatli olmak
    - Temiz olmak
    - Yaramaz işlerden sakınmak

    Tarikat kapısının makamları
    -Tövbe etmek
    -Mürşidin öğütlerine uymak
    -Temiz giyinmek
    -İyilik yolunda savaşmak
    -Hizmet etmeyi sevmek
    -Haksızlıktan korkmak
    -Ümitsizliğe düşmemek
    -Ibret almak
    -Nimet dağıtmak
    -Özünü fakir görmek

    -Marifet kapısının makamları
    -Edepli olmak
    -Bencillik, kin ve garezden uzak olmak
    -Perhizkârlık
    -Sabır ve kanaat
    -Hayâ
    -Cömertlik
    -İlim
    -Hoşgörü
    -Özünü bilmek
    -Ariflik

    Hakikat kapısının makamları
    -Alçakgönüllü olmak
    -Kimsenin ayıbını görmemek
    -Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek
    -Allah'ın her yarattığını sevmek
    -Tüm insanları bir görmek
    -Birliğe yönelmek ve yöneltmek
    -Gerçeği gizlememek
    -Manayı bilmek
    -Münacat
    -Tanrıya vuslat-kavuşmak
    Alevilik-Bektaşilik düşüncesinde adab ve erkan, Ehlibeyt, musahiplik, Ayin-i cem,
    muharrem ve kurbanların ayrı bir yeri vardır. Ehlibeyt sevgisi ön plana çıkarılarak Hz.
    Hasan ve Hz. Hüseyin soyundan gelenlere sevgi beslenir ve saygıda kusur edilmez.
    Muharrem ayında Hz Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilmesinin matemi için on iki gün
    oruç tutulur. Bu süre içerisinde normal hayatta yapılan bazı davranışlardan kaçınılır.
    Muharrem orucunun tamamlandığı onikinci akşamı cem ayini yapılır.
    Görgü yani, ikrar verme cemi, Kerbela-Muharrem ayini gibi bazı merasimler
    Alevilik-Bektaşilik düşüncesinin önemli gelenekleri arasında yer alır. Cemde dile getirilen
    ikrar sözü şöyledir. "Allahu azimuşşanın kuluyum, Adem safiyullahın neslindenim.
    İbrahim halilullahın milletindenim. Dinimiz dini İslam; kitabımız, Kur'an; kıblemiz
    Kabe. Muhammed aleyhisselamın ümmetindenim. fiah-ı Merdan-ı Murtaza Ali'nin
    bendesiyim. Güruhu nacidenim. İmam-ı Cafer Sadık mezhebindenim. Allahu Ekber,
    Allahu Ekber, Lailaheillallahu vallahu ekber, Allahu Ekber ve lillahi'l-hamd." Ayrıca
    cem törenlerinde salavatlar okunur. Bunlardan biri şu şekildedir. "Dede, Tevbe suresinin
    119. ayeti olan 'Ey iman edenler! Allah'ı sevip sayın ve doğrularla beraber olun.' İbaresini
    okur ve: 'Tövbe günahlarımıza estağfirullah' der. Sonra 'ber cemal-i Muhammed,
    kemal-i Hasan, Hüseyin, Ali ra bülend-i salavat' der ve bütün cem erenlerini salavata
    davet eder. Onlarda topluca 'Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammed ve alâ âl-i
    Muhammed' diye salavat verirler."
    Alevi kültüründe cem çok önemli bir işleve sahiptir. Cem kurumunun dinsel işlevi
    ön plandadır. Aleviliğin temel ibadeti bu yolla icra edilir. Cem kutsal bir ritüeldir.
    Cemdeki işleyişin de temeli Hz. Muhammed ve Hz. Ali'nin de katıldığı Kırklar Cemi
    ile atıldığına inanılmaktadır. Cem, Alevinin inancını oluşturan düzenli bir ibadeti
    olmaktadır. Cemlerdeki dualar büyük ölçüde Türkçedir. Cem kurumunun bir diğer yönü
    de sosyal ve eğitsel işlevidir. Sosyal dayanışmayı sağlamasının yanısıra, orada gerçekleştirilen
    ritüel ve anlatılanlar inanca, tarihe gündelik yaşama ilişkin bilgiler de içermektedir.
    Geleneksel kır yaşamında bulundukları toplum içinde nisbeten daha eğitimli ve okumuş
    olan Dedeler Cemlerdeki sundukları bilgilerle uzun süre bu eğitsel işlevi yerine getirmişlerdir.

    Sadullah Sarı[/SUB]
#05.02.2013 08:00 0 0 0