Diyet Yaparken Suyun Önemi ve Faydaları

Son güncelleme: 05.02.2013 19:53
  • diyette suyun önemi - diyet yaparken bol su içmeli - diyet yapanalar ne kadar su içmeliSu, her zaman gündemde olan bir sorundur. Bu konuda sürekli konuşulur, ama önceki bildiklerinizi çürüten bir şeylerle de sık sık karşılaşırsınız.

    Oysa su sorunu diyet pazarlamasının basit bir kavramı, zayıflama adaylarını eğlendirmeye yönelik bir konu değildir. Doktorlar, basın ve su satıcılarının dikkat çektiği önemli bir konu olmasına rağmen, kitleler henüz su konusunda bilinçlenememiş ve özellikle diyet açısından önemi de tam olarak anlaşılmamıştır.

    Basitleştirecek olursak, yağ rezervlerimizi eritebilmek için kalori yakmak önemli görünebilir; ancak bu yine de yeterli değildir. Kilo vermek, yağları yakmaktan çok, yok etmek anlamına gelir.

    Bir ev kadını, bulaşık ya da çamaşırı yıkadıktan sonra çalkalamadan bırakmayı düşünebilir mi? Aynı şey zayıflama için de geçerlidir ve özellikle bu konuda her şeyi açıkça ortaya koymak gerekir. Yanında yeterli miktarda su tüketimi, olmayan bir diyet, kötü bir diyettir. Hem yeterince etkili olmaz, hem de zararlı atıkların vücutta birikmesine neden olur.

    Su Temizler ve Rejimin Sonuçlarını İyileştirir

    Ne kadar çok su içilirse, vücudun yaktığı besinlerin atıklarını o kadar kolay atacağı bilinen bir gerçektir. Su, doğal idrar söktürücülerin en iyisidir. Şaşırtıcı olan, çok az insanın yeterli miktarda su tüketiyor olmasıdır.

    Gün içindeki sayısız meşguliyetimiz arasında doğal susama hissimizi çok sık erteler, sonunda da göz ardı ederiz. Günler ve aylar geçtikçe bu his kaybolur ve vücut, dokuların susuz kaldığını bildirme görevini yerine getiremez.

    Mesaneleri erkeklerinkinden daha küçük ve daha duyarlı olan çok sayıda kadın, sık sık tuvalete taşınmamak için, çalışırken yerlerinden kalkmak zor geldiğinden ya da umumi tuvaletlere alerjileri olduğundan su içmekte tereddüt ederler,

    Oysa normal koşullarda fazla üstünde durmasanız da, bir zayıflama rejimi sırasında suyu ihmal etmemeniz için çok geçerli nedenler vardır:

    Yeterli su içmeden rejim yapmaya çalışmak yalnızca organizma için zehirleyici olmakla kalmaz, aynı zamanda kilo verme sürecini de tamamen durdurabilir ve bütün çabaları boşa çıkarabilir.

    Neden mi?

    Rejim yapmakta olan bir insanın organizması yağ yakmakta olduğundan, tıpkı bir motor gibi çalışır. Enerjinin yakılması sonucunda ısı ve atıklar açığa çıkar.

    Eğer bu atıklar daha sonra düzenli olarak daha sürecin başlarında böbrekler aracılığıyla vücuttan atılamıyorsa, sürecin sonralarında vücutta birikecek olan miktar er ya da geç yakma işlemine müdahale edecek ve kilo kaybına engel olacaktır, diyet kusursuz takip edilmiş bile olsa bu böyledir. Bu tıpkı egzoz borusu tıkanmış bir arabanın motoru ya da baca™ sı temizlenmemiş bir şöminede yakılan ateşe benzer; ikisi de atıkların üst üste yığılmasıyla boğulacak ve sönecektir.

    Kilolu kişinin kaçamakları, ihmalleri ya da aşırı ve dengesiz rejimlerin olumsuz etkileri sonucunda böbrekler tembelleşir. Herkesten çok obez kişinin boşaltım organlarının iyi çalışması için çok miktarda su içmeye ihtiyacı vardır.

    Bu durum başlangıçta özellikle kışın sıkıcı ve yorucu gelebilir, ama su içmeyi alışkanlık haline getirmek için ısrar etmek, sanki içinizi yıkıyormuş gibi hissetmeye çalışmak gerekir. Bu şekilde su içmek kısa zamanda yalnızca zayıflamak için değil, her zaman bir ihtiyaç haline gelecektir.

    Su ve saf proteinler, bir arada kullanıldıklarında, selülitler üstünde güçlü bir etkiye sahiptir

    Bu özellik yalnızca kadınları ilgilendirir, çünkü selülit, hormonların etkisiyle yağların organizmanın en kadınsı bölgeleri olan uyluklar, kalçalar ve dizlerde birikmesi ve orada kalmasıyla oluşur.

    Bir kez rejime başlandığında, özellikle şunu keşfettim: Saf protein diyetine, tuz tüketiminin azaltılması ve mineral değeri düşük suyun bolca tüketilmesi de eşlik ettiğinde, bütün bedenin eşit oranda zayıflamasına yardım ediyor ve özellikle uyluklar ve dizlerin iç kısımları gibi zor bölgelerde incelme sağlıyor.

    Kilo vermekte olan birinin, yaşamının farklı dönemlerinde yapmış olduğu diğer rejimlerle kıyaslamasına bakılırsa, kişinin bu rejimle yine öncekilerle aynı miktarda kilo verdiği halde, kalça ve uyluk bölgesinde gerçekten incelme sağlandığı görülmüştür.

    Bu sonuçlar, proteinlerin hidrofüj etkisi göstermesi ve bol su alımıyla böbreklerin iyi çalıştırılması ile açıklanır. Su, selülit de dahil olmak üzere bütün dokulara nüfuz eder. Hücrelere saf ve tertemiz halde girer ve oradaki atıklarla tuzu taşıyarak dışarı çıkar. Bu tuzdan arındırma ve şişkinlik indirme operasyonuna saf proteinlerin güçlü yakıcı etkisi eklenir ve hepsi birlikte, selülit üzerinde hiçbir etkisi olmayan diğer rejimlerle karşılaştırıldığında, hatırı sayılır bir yok edici etki ortaya koyarlar.

    Ne zaman su içmek gerekir?

    Çoğu kişi yemekler sırasında içilen suyun besinler tarafından tutulacağını sanmakla birlikte, bu yerleşik inanç doğru değildir. Su yemek sırasında içilmelidir.

    Yemek yerken su içilmemesi gerektiği söylencesinin hiçbir fizyolojik temeli olmaması yanında, aksine, birçok durumda bunun yapılmaması sorun doğurur. Yemek sırasında, susadığınızı hissettiğiniz ve suya kolayca erişebildiğiniz bir anda su içmezseniz, günün geri kalanında su içmeyi daha kolay unutabilirsiniz.

    Dukan Diyeti süresince, özellikle de alternatif protein evresinde, hormonlara bağlı nedenlerle vücutta su tutulması ya da böbreklerin iyi çalışmaması gibi özel durumlar dışında, günde bir buçuk litre su içmek gerekir. Mümkünse mineral
    içerikli kaynak suyu içilmeli, değilse de çay, kahve, bitki çayı ya da başka herhangi bir çeşit sıvı alınmalıdır.

    Kahvaltıda büyük bir fincan çay, öğleden önce büyük bir bardak ve öğle yemeğinde iki büyük bardak su, yemeğin sonunda bir fincan kahve, akşamüstü bir ve akşam yemeğinde iki bardak su içerseniz kolayca 2 litre içmiş olursunuz.

    Ayrıca, birçok hastam susamadan su içmenin zor olduğunu, bunun için şişeden içme alışkanlığı edinmenin işe yaradığını söylüyorlar.

    Hangi Sudan İçmeli?

    © Dukan Diyeti'nin saf proteinlerden oluşan atak döneminde içilmesi en uygun su, idrarı artıran ve sindirimi kolaylaştıran doğal mineralli kaynak sularıdır.

    © Musluk suyu içme alışkanlığı olanlar buna devam edebilirler. Önemli olan, içilen suyun miktarının çokluğudur. Bu suyun içerik özellikleri bir yana, yalnızca bol içilmesi bile tek başına böbrekleri çalıştırmaya yeter.

    ® Aynı şey çay ve diğer bütün bitki çayı çeşitleri için de geçerlidir. Bu durum, bunlardan fincan fincan içme alışkanlığı olanları, özellikle kış aylarında ısınmak için de etkili olduklarından, mutlu edecektir.

    © Gazlı içeceklerin 'light' cinslerini (gazozlar, kolalı içecekler, vb.) fazla kilolarla mücadelede yardımcı kabul ediyorum. Fazla şekerli olan normal kolaya kıyasla, bunun light olanı günümüzde daha yaygındın Ben bunların tüketilmesine izin vermekle kalmayıp aynı zamanda, tüketilmelerini öneriyorum. Bunun birçok nedeni var. Öncelikle, bunlar sıklıkla daha önce bir günde tüketilmesini önerdiğimiz iki litre sıvıyı tamamlamaya katkıda bulunurlar. Ayrıca neredeyse hiç şeker ve kalori içermezler. Son olarak ve özellikle, light kolalı içecekler şeker alımını azaltmış zayıflama adayının hevesini bastırabilecek tattadır. Light gazozların içiminin rejimlerine yardımcı olduğunu hastalarım da onaylıyorlar. Ancak light içeceklerle ilgili bir istisna vardır, o da, diyeti uygulamakta olan ergenlik çağındaki ya da daha küçük çocuklar için geçerlidir. Bu içecekler "yalana şeker" etkisi yaratacağından, şeker isteğini pek de azaltmayabilirler. Ayrıca, şeker tadındaki içeceklerin böyle sınırsız tüketilmesiyle, susamadıkları halde yalnızca zevk için bunları tüketmeyi alışkanlık edinebilirler. Bu da yaşamlarının ileriki dönemlerinde daha endişe verici bağımlılıklar edinmelerine neden olabilir.

    Su doygunluk hissi yaratır

    Günlük konuşma dilinde, acıkmaktan söz ederken sıklıkla midenin bomboş olması ifadesini kullanırız, bu da tamamen yanlış değildir. Yemek sırasında içtiğimiz ve besinlere karışan su, öğün sırasında aldığımız besinin hacmini artırır ve midede bir doluluk yaratır. Bu da bize ilk doyma sinyallerini verir. Bu sofrada su içmek için fazladan bir nedendir. Öte yandan, deneyimlerimin gösterdiğine göre, öğünlerin dışında, örneğin günün tehlikeli saatleri olan 17 ile 20 arasında ağzımızı meşgul etmek de işe yarıyor. Ne olursa olsun, büyük bir bardak içecek yemek yeme arzusunu gidermek için genellikle yeterli oluyor.

    Bugün, dünyanın en zengin toplumları arasında yeni bir açlık türü görülüyor; Batılı ülkelerde çok çeşitli besin maddelerinin ortasında yaşayıp da kendini açlığa mahkûm eden kişiler iyice yaşlanmadan ya da rahatsızlanmadan bunlara ellerini sürmüyorlar.

    İlaç laboratuvarları, doktorlar ve birçok kuruluş, açlığı bastırmanın en ideal ve etkili yolunu bulmak için çalışıyorlar; ama maalesef su gibi çok basit ve saf bir maddenin varlığını unutuyorlar.

    alıntı
#05.02.2013 19:53 0 0 0