Karanlığı sahneleyen bir gece daha.
Uykularım bile uykusuz.
Dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi
Nihavent şarkılar bile avutmuyor sesinin uzaklığını.
Bir ses var sevda kundağındaki çocukluğuma.
Sadece bir ses ne olur.
Mevsimlerden kör bir soğuk.
Zamanlardan derin bir yokluk.
Masallar yetim,
Şiirler öksüz.
İmkansızlığın içinde kanayan yaralarımı sustur nefesinle.
Kuraklığıma, kırsallığıma, kısırlığıma
Gülüş’ünün sıcaklığını bağışla.
Orta yaş sancılarıma,
Nükseden yalnızlık kramplarına,
Yüreğinin umutlarını bırak.
Damarlarımda devşirme bir isyan.
Tövbesi zulalanmış bir gözyaşı ayak ucumda.
Ertelenmiş bir özlem,
Kavuşması tehirli bir otobüs bileti.
Ve kırık bir pencere
Gözlerimden gözyaşı diye dökülen.
Ve kapı eşiklerinde bekleyen bir ayaz.
Üşüyorum;
Bir Elif miktarı nefesini sun düşsüzlüğüme.
Kangren bir geceye daha neşter daha bıraktım.
Satır satır,
Harf harf işledim özlemini.
Ve gözlerimi kapatıp
Sevdanla hayata sımsıkı sarıldım.
Uzaklığını da,
Suskunluğuna da ;
“ Yürekten eyvallah “
“ Sen benden bir ömür boyu uzak olsan da
Ben varlığına sımsıkı tutunur,
Ömrüme ömür katarım “