Müzik - Teganni - Raks ve Semâ Caizmi

Son güncelleme: 14.08.2013 02:01
  • müzik dinlemek haram mıdır - dans etmek caiz midir - müzik dinlemenin haram olduğunu bildiren ayet - islamda sema etmek var mı - müzik dinlemek caiz mi
    İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmedel-Fârûkî es-Serhendî (k.s.) hazretlerinden:

    “Raks, (mûsıkî refâkatinde yapılan düzenli hareket) ve semâ (dönmek), hakîkatte oyun ve eğlenceden ibârettir.Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmeyi tegannîden men için inzâl buyurmuştur:

    “İnsanlar arasında, (bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve bir eğlence için)boş lafa müşteri çıkan adam vardır.(S. Lokman, 6)

    “İbn-İ Abbas (r.a.)’ın talebesi ve tabiînin büyüklerinden Mücâhid (r.a.) şöyle dedi:

    “Bu âyetİ- kerîmede geçen ‘lehve’l-hadîs’ yani boş laf, tegannî(şarkı, türkü söylemek)dir. Medârikte ise, ‘Lehve’l-hadis; kıssa, hikâye, yatsıdan sonraki konuşma ve şarkı-türkü söylemektir’ denilmektedir. İbn-İ Abbas ve İbn-i Mes’ûd (r.anhüm), bunun mânâsının tegannî olduğuna dâir yemin etmişlerdir.

    “O kimseler ki, yalancı şâhidlik etmezler.” (S.Furkân, 72)âyetİ- kerîmesini îzah ederken Mücâhid(r.a.) şöyle demiştir:‘Yani şarkı ve türkü söylenen yerlerde bulunmazlar.’

    “İmam-ı Hüdâ Ebû Mansûr-i Mâtürîdî (r.a.)’den nakledildiğine göre, şöyle demiştir: “Zamanımız kurrâlarından birine, tegannî ile Kur’an okurken, güzel okudun diyen kimse kâfir olur… Karısı kendisinden boş olur… Allah Teâlâ, onun hasenâtını iptal eder!”

    “Ebû Nariddebbûsî’nin bildirdiğine göre, Kaadı Zahîreddîn-i Harzemî (r.a.) şöyle buyurmuştur:“Bir şarkıcıdan veya başka bir yerden şarkı veya benzerî bir şey dinleyen, veya başka bir haram iş gören kimse; bunu inanarak veya inanmayarak güzel kabul etse, derhal mürted olur. Zira, dînin hükmünü bâtıl saymış olur. Dînin hükmünü bâtıl sayan bir kimsenin mü’min olmadığında bütün müctehidler ittifak etmişlerdir. Cenâb-ı Hakk, bu gibi şeylerden bizleri muhâfaza eylesin!”

    “Tegannî’nin haram olduğuna dâir âyetler, hadîsler vefıkhî rivâyetler o kadar çoktur ki, saymak zordur. Vaziyet anlatıldığı gibi olunca, bir şahsın, tegannînin mübah olduğuna dâir nakledeceği mensuh (hükmü kalkmış) bir hadîs veyaşâz (hükümsüz)bir rivâyete îtibâr edilmez. Zira hiçbir fakîh, hiçbir vakit tegannînin mübah olduğu hakkında fetvâ vermemiştir. Raksedip ayakları vurmayı câiz görmemiştir. Nitekim bunlar, İmâm-ı Hümâm Ziyâeddîn-i Şâmî’nin, Mülkayıt isimli risâlesinde anlatılmıştır.

    “Sofiyyenin (tasavvuf erbâbının)amelleri, helâl ve haram mevzuunda senet değildir. Fakat onları ayıplayamayız da; mâzur görürüz. İşlerini Allah’a bırakınız.

    “Helâl ve haramı anlamakta, İmâm Ebû Hanîfe, İmâm Ebû Yûsuf ve İmâm Muhammed (rahimehullah)’in kavilleri mûteberdir. Şiblî’nin ve Ebû Hüseyin Nûrî(k.s.)’nin amellerine bakılmaz.

    “Bugün, şeyhlerinin amellerinden başka bir şeye bakmayan ve kulak asmayan sofiyye, raks ve semâ’ı dinleri ve şerîatleri hâline getirmişlerdir. Şeyhlerinin amellerine istinad edip, onu, tâatları ve ibâdetleri olarak kabûl etmişlerdir. ‘Onlar öyle kimselerdir ki, dinlerini bir oyun bir eğlence haline getirmişlerdir…’(S.A’râf, 51)

    Yukarıdaki rivâyetlerden anlaşılmış oluyor ki; bir kimse, haram bir fiili güzel kabul ederse, İslâm zümresinden çıkar, mürted olur. Bunun üzerine, semâ ve raksmeclisine tâ’zim etmenin; hatta, onu ibâdet ve tâat hâline getirmenin şenâetini (fenalığını) düşünmek lâzımdır!..” (Mektûbât, 1, 266)


    Kaynak : 17-18 Ekim 1997 Fazilet takvimi
#14.08.2013 02:01 0 0 0