Oynayanların sayısı değişir. Oynayanlardan biri kurt, biri çoban, diğerleri ise koyun olur. Koyunlar çobanın arkasına sıralanır. Dolaşırlarken uyuyan bir kurtla karşılaşır. Koyunlar korkar, “Bu nedir” diye çobana sorar.
Çoban da, “Korkma kuzum kütüktür” diye korkmamalarını sağlar. Bu karşılıklı konuşma, her seferinde farklı cevap vermek suretiyle birkaç kez tekrarlanır.
Kurt bu seslerden uyanır, çok açtır ve çobanla koyun pazarlığına girişir. Koyunları kandıran çoban bu sefer de kurdu kandırmaya çalışır: “Koyunlar şu dağdadır” der.
Kurt havaya sıçrayarak: “Sıçradım baktım göremedim” der. Bu durum çeşitli mazeretlerle birkaç kez tekrarlanır. Kurt sonunda kandırıldığını anlar. Koyunlara saldırır. Çoban, kurtla kavgaya tutuşur. Çoban olan çocuk güçlüyse koyunları kurtarır.
Güçsüz ise yenilir ve kurda koyunlarını kaptırır. Koyunu kapan kurt, ıssız bir yere giderek kaptığı koyunları yer. Bu esnada acı çeken koyunlar “me, me” diye bağırır.