eskiden bayramlar nasıldı - eski bayram heyecanı - bayramlara verilen önem - bayram şiirleri
ESKİ BAYRAMLAR
Yeni elbiseler alıp giyerdik
Ev, ev dolaşarak el de öperdik
Çocuksu bir hisle onu beklerdik
Hiç tadı kalmadı şu bayramların
Şeker toplamaya gelen olmuyor
Tömbelek için de kapı vurmuyor
Komşuna gidecen evde durmuyor
Hiç tadı kalmadı şu bayramların
Evlerde temizlik pek yapılırdı
Harçlıklar önceden ayarlanırdı
Tatlılar, börekler hazırlanırdı
Hiç tadı kalmadı şu bayramların
Gurbetten sılaya gelen olmuyor
Namazlarda bile cami dolmuyor
Ömür geldi geçti gençlik durmuyor
Hiç tadı kalmadı şu bayramların
Ferhat GÜNAYDIN
Giresunlu Eğitimci Şair
08.08.2013
ESKİ BAYRAMLAR ÖZLETİR KENDİNİ
ESKİ BAYRAMLAR ÖZLETİR KENDİNİ
Ramazan ayı yaklaşınca bayram kadar sevinilirdi
Hazırlıklar başlıyordu
Bakır kap kacaklar kalaycıya verilip parlatılırdı
Dip köşe yerinden oynatılırdı
Kalay tutmayan kap kacaklar da iyice kumlanır parlatılırdı
Ekmeğimizi tandırlarda kendimiz pişiriyorduk
Pak maya yoktu mayalanan hamurdan ekşilik derdik bir beze kaldırıp
Unun içine gömer saklarlardı o bezeyle yine hamur mayalanırdı
Ramazan ayı yaklaştı mı o hamurun mayası da yenilenirdi
Köyde KUR AN okuyan Namazında olan orta yaş kadınlar tarafından
Yeşil almayla hamurun mayası yenilenir hazırlanırdı
Her evin hanımı alır o mayayla ekmeğini yoğururdu yine beze ekşimesini kaldırıyordu
Her şeyi çok temiz titizlikle hazırlıyorlardı
Sahur sofralarının olmasa olmazı dut incir kompostosu gelirdi başta
Yufkalar açılır kete çörekler yapılırdı yazık olan analarımız
Ramazanı bir fırsat bilir gündüz yemek hazırlığı olmadığı için
En ağır ince işlerini yaparlardı
Tarakta yün tarar teşide çığrıkta iplik eğirirlerdi Halı kilim dokurlardı
Ramazan denilince aklımda ki o kareyi hiç unutamıyorum
Zemini toprak çift camlı üç kenarı tahta sekiyle döşeli
büyükçe bir odamız vardı
Bu bir rüya gibi hiç unutamadığım bir kare
O toprak zemin kıvrım kıvrım sulanmış tertemiz süpürülmüş
Sekinin üzeri desenli kilimlerle kaplanmış halı yastıklar dizilmiş
Halı yastıkların tepesini beyaz işlemeli kırlentler süslemiş
Dört duvarı beyaz kireçle badanalı tavan aşap
Camdan düşen güneş odayı tamamen doldurmuş
Anam bir sedirde oturmuş çığrıkta iplik eğiriyor
Babam bir sedirde oturmuş kısık sesle Kuran okuyor
Mevsim kış teneke sobanın üzerinde
Tencerelerden dumanı tüte tüte yemekler pişiriliyor
Çaydanlıkların o dığıltı sesi
Kedinin soba arkasında uzanıp mırıl mırıl yatışı
O kadar güzel bir kare ki bu aklımda ki
Her ramazanda bu yaşadığım kareyi düşleyip duruyorum
Babam ikide bir anama seslenirdi ay kız yemek taşar deyip
Yine ensteeuzübillah der yine Kuram okumaya devam ederdi
ALLAHIM sana şükürler olsun iyi ki böyle bir anım var
Bayrama on gün kala parmak gün kaldı diyerek parmaklarımızı katlar sayardık
Yine bayram hazırlıkları titizlikle başlardı bu hazırlık tatlı hazırlığı değil
Kompostolar yemekler seçilirdi bayram gecesi kalkılır
Yemekler pişirilirdi tatlı yerine sütlaç yapılırdı
Bayram gecesi ezan okunmadan uzak çeşmelerden su getirilirdi
O geceden getirdikleri suya zemzem derlerdi
Bardak bardak hepimize sırayla içirirlerdi
Malların koyunların üzerine şifa diye çilerlerdi
Ne güzel inançlı dolu dolu yaşardık ramazan bayramını
Caminin hocası sala okuduktan sonra
Herkes toprak damının üstüne çıkar sala okurdu
O çıplak sesleriyle hep bir ağızdan okurlardı
Aaah o sala seslerini o çocukluk bayramını özledim
BESDİ CE
Eski Bayramlar
İşte bayram sabahı yine kalktım erkenden
Neden huzursuzluk var içimde bilmiyorum
Beni düşündünüz mü bırakıp ta giderken
O eski bayramların tadını almıyorum
Ana babasız bayram bu kaçıncı saymadım
Kan damlar yüreğimden ben onlara doymadım
Vefasız oldu dostlar bir tatlı söz duymadım
Gamdayım siz gideli tadımca gülmüyorum
Günler önce başlardı bayramların telaşı
Nasıl yapılır bilmem özeldi bayram aşı
Hiç yoktur o günlerin bir benzeri bir eşi
Ben artık bayramlarda güzellik bulmuyorum
Çarşı pazar gezilip bayramlık alınırdı
Yastık altına konur çok mutlu olunurdu
Bayram heyecanıyla uykuya dalınırdı
Şimdi bilmem nedendir bahtiyar olmuyorum
Nilüfer çok özlüyor o eski bayramları
Boyanmış pencereler ve silinmiş camları
Ruhuma hüzün verir arefe akşamları
Yastayım çağırmayın,bayrama gelmiyorum.
NİLÜFER SARP
ESKİ BAYRAMLARIN TADI BAŞKAYDI
Haftalar sayardık özlem duyarak
Eski bayramların tadı başkaydı
Uğurlardık hatır gönül sayarak
Eski bayramların tadı başkaydı
Günler öncesinden telaşı başlar
Saf temiz duygular tatlıydı düşler
Tarlada, çarşıda dururdu işler
Eski bayramların tadı başkaydı
Sabah seheriyle canlanır meydan
Bayramlaşmak için koşturur her can
Kesilir her evde tekbirle kurban
Eski bayramların tadı başkaydı
Yaşlılar yoklanır eller öpülür
Mezarlık başında bir kuyruk olur
Dostça kucaklaşma can canı bulur
Eski bayramların tadı başkaydı
Muhtaç olanların sofrası dolar
Halaylar tutulur türküler çalar
Çocuklara şeker bozuk paralar
Eski bayramların tadı başkaydı
Hısım akrabalar dolar taşardı
Atsız kor yürekler dağlar aşardı
Kopmazdı et tırnak bağlar yaşardı
Eski bayramların tadı başkaydı
MERDAN anılarla hayat buluyor
Zaman hız kesmiyor ömür doluyor
Özlem duyup düne susmak kalıyor
Eski bayramların tadı başkaydı
Çok eskidendi belki el öpmeler, kenarı dantelli mendiller içinde şekerler, avuca zor sığan kocaman 2,5 liralık bayram harçlıkları...
Postacının getirdiği, uzaktaki dostların bayramı kutlayan bayram kartları...
Aniden yok oldular, yittiler eskilerde bir yerlerde.
Yıllarca sadece seyahate gidenler tesadüfen karşılaştılarsa kutladılar birbirlerinin bayramlarını.
Artık bayramlar sadece birer "fırsat" oldu, yorgun bedenlerin dinlenmesi için...
Ve bir gün sanal âlemle tanıştık ve yeniden hatırladık bayramlaşmanın keyfini...
Kenarı dantelli mendiller, parlak kâğıda sarılı şekerler, madeni 2,5 liralık bayram harçlıkları yoktu belki ama bir küçük haber vardı dostlardan;
uzun süredir karşılaşmadığın, hala aynı adreste olup olmadığını bilmediğin...
Sanal da olsa hatırlandığını, unutulmadığını öğrendiğin..
...Ve eski, tek yaprak bayram kartlarında yazıldığı gibi: