Yaşar Reyhani

Son güncelleme: 05.08.2007 16:57
  • noimage


    1932 yılında Hasankale'nin Alvar köyünde doğdu. Asıl adı Yaşar Yılmaz'dır. İran'dan göçen babası önce Kars'a daha sonra Erzurum'a yerleşti. Aşık Reyhani'nin çocukluğu köyünde geçti. Zaman zaman komşu köylere gitme olanağı bulduysa da daha başka yerlere gidemedi. Okuma yazmayı okula gitmeden öğrendi. Sonraki yıllarda ise dışarıdan sınava girerek diploma aldı.

    Küçük yaşlarda köyüne gelen aşıklardan etkilendi. Hem aşıklardan dinleyerek hem de eline geçen kitapları okuyarak birçok halk hikayesini öğrendi. Kendi aşıklığı ve şiir yazmaya başlaması 18 yaşından sonradır.

    Reyhani, rüyasında gördü bir kıza aşık oldu. Kısa bir süre sonra da kızı kaçırdı. Birkaç ay geçmeden evliliği geçimsizliğe ve huzursuzluğa dönüştü. Bunun üzerine karısının ailesi kızlarını alarak başka biriyle evlendirdiler. Aşık Reyhani, bu dönemden sonra Dertli mahlasıyla şiirler yazmaya, türkü söylemeye başladı. Ancak bu mahlası uzun süre kullanmadan, Bayburtlu Aşık Hicrani tarafından Reyhani mahlası verildi.

    Konya Aşıklar Bayramına aralıksız katılan 7 aşıktan biridir. Eski aşıkların dışında, yetiştiği Huzuri Baba, Nihani, Cevlani, Efkari, Murat Çobanoğlu'nun babası Gülistan Çobanoğlu gibi aşıklardan gelenek ve usul öğrendi.

    İran'dan Avrupa'ya birçok ülkede türkü söyleyen Aşık Reyhani, katıldığı yarışmalarda da birçoğu birincilik olmak üzere çeşitli ödüller aldı. 1980'li yılların başında Erzurum'da bulunan Doğu Ozanları Derneğinin başkanlığına getirildi.

    Aşık Reyhani birçok ülkeye konser ve konferanslara katılmak üzere çağrıldı. Ayrıca ABD'nin Michigan Üniversitesinde katıldığı bir konferanstan sonra kendisine fahri öğretmenlik unvanı verildi.

    Şiirleri birçok gazete, dergi ve araştırmada yaralan ve çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılan Aşık Reyhani'nin, şiirlerinin bir bölümünü topladığı "Alvarlı Reyhani" (1962), "Böyle Bağlar" (1966), "Kervan" (1988) ve bazı düşünce ve şiirlerinden oluşan "Şu Tepenin Arkasında" adlı kitapları Dilaver Düzgün tarafından hazırlanan "Aşık Yaşar Reyhani", (1997) adlı kitap bulunmaktadır.

    Yaşar Reyhani 10 Aralık 2006 tarihinde Bursa'da vefat etti.

    VEFAT-HABER

    Aşık Reyhani, son yolculuğuna uğurlandı
    Zaman 11 Aralık 2006

    Türk âşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden ünlü halk ozanı Aşık Reyhanı bir süre önce yerleştiği Bursa'da 74 yaşında vefat etti. Reyhanı'nın ölümü sevenleri ve dostları tarafından üzüntüyle karşılanırken, cenazesi Yıldırım ilçesi Değirmenönü Merkez Camisi'nde ikindi namazının ardından Cumalıkızık mezarlığına defnedildi. Aşık Reyhani'nin cenazesine, yetiştirdiği bazı aşıkların yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.

    Yaklaşık 10 yıl önce, doğduğu topraklar olan Erzurum'dan göç edip Bursa'ya yerleşen Aşık Reyhani, burada bir süre daha sanatını icra etti. Ancak Reyhani, her geçen gün aşıklık geleneğine duyulan ilginin azalması üzerine saz çalıp türkü söylemeyi bıraktı. Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesine bağlı Değirmenönü Mahallesi'nde çocuklanın yanı sıra Erzurumlu aşık dostlarının yardımı ile hayatını idame ettiren Aşık Reyhani, sağlık sorunları nedeniyle bir süredir tedavi görüyordu.
    Aşık Reyhani, dün gece yarısı evinde hayatını vefat etti. Vefat haberinin duyulması üzerine Türkiye'nin dört bir yanından aşık dostları ve sevenleri Reyhani'nin evine akın etti. Aşık Reyhani'nin cenazesi, Değirmenönü Mahallesi Merkez Camii'nde ikindi namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi.

    Aşık Reyhani'nin cenazesine katılmak üzere Kocaeli'den gelen Aşık Erol Evgani, Reyhani'nin ölümünden büyük üzüntü duyduğunu söyledi. Evgani, üzüntüsünü 'Reyhaniler kolay kolay yetişmez, acımız çok büyük' sözleriyle dile getirirken, Aşık Nuri Çırağı, Reyhani'nin her yönüyle bir Hakk ve halk aşığı olduğunu dile getirdi. Reyhani'nin duygu ve düşüncelerini nükteli ancak mert bir şekilde saz ve sözle anlatan vatanperver bir insan olduğunu dile getiren Çırağı, "Reyhani, nükteyi yerinde yapan, vatan ve mimlet sevgisini haykıran günümüzün en gerçek aşığıydı. Onun türkülerinde halk vardır. Üzüntümüz sonsuz." şeklinde konuştu.
#05.08.2007 16:56 0 0 0
  • Bağlar

    Demedim mi gönül kalkıp yürüme
    Birgün yollarını harami bağlar
    Dertliysen derdini dertsize deme
    Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar

    Yazılan kaderdir başa gelince
    Suç sende ayağın taşa gelince
    Kudretin damlası coşa gelince
    Onu bent mi eyler dere mi bağlar

    Oku sayfasını geçen çağların
    Yaprağı dökülmüş nice bağların
    Adeti böyledir yüksek dağların
    Aslı'ya yol verir Kerem'i bağlar

    Ben de Reyhani'yim susuz pınarım
    Damlam coş ederse olmaz kenarım
    Öldüğümü duysa o nazlı yarim
    Bilmem al mı giyer kara mı bağlar


    Koklaya Koklaya

    Gel yarim yeter bekledim
    Gülü koklaya koklaya
    Gözlerime yaş ekledim
    Seli koklaya koklaya

    Bir derdime bin ekledim
    Aşkın boynuma yükledim
    Seherde haber bekledim
    Yeli koklaya koklaya

    Gurbet gezdim adım adım
    Asla olmadı muradım
    Sırma saçın hatırladım
    Teli koklaya koklaya

    Reyhani'yim bak zamana
    Kara bağrım yana yana
    Kerem oldum Aslı Han'a
    Külü koklaya koklaya


    Sevdiğim

    Al beni ne olur sevdaya götür
    Erenlerden geri kaldım sevdiğim
    Saz bir bahanedir göğsümü dövdüm
    Bir kemik bir deri kaldım sevdiğim

    Bu zalim zamanın ne ise kasti
    Nereye gittimse yolumu kesti
    Sırtımda kırık saz elimde testi
    Doldurmadım yarı kaldım sevdiğim

    Aşık Reyhani'yim uğradım derde
    Nerdesin sevdiğim nerdesin nerde
    Meydanı kaptırdım çakala kurda
    Bir sürüden biri kaldım sevdiğim


    Yarim

    Bir muhannet yara gönül bağladım
    Oldum bir kurumuş dal yarim yarim
    Eğer günüm doldu, vadem yettiyse
    Gelip de canımı al yarim yarim

    Gençlik bir kuş idi elimden uçtu
    Varlık kervan idi geldi de geçti
    Ömür güneş idi gedikten aştı
    Sanırsın olmamış yol yarım yarim

    Aşık Reyhani'yim bu aşkın mesti
    Gönlünden gönlüme bir rüzgar esti
    Sen bir ulu pınar ben kırık testi
    Acı bu halime dol yarim yarim


    Bir Güzele

    Bir güzele gönül verdim bağlandım
    Ceylan oldu çekti beni izine
    Boş boşuna ateşine dağlandım
    Duman bitti umut kaldı közüne

    Köz beni kül eder cana getirir
    Yaş olur gözümden dane getirir
    Gün olur ki yakar yıkar bitirir
    Eyvah der elini vurur dizine

    Dizine vursa da vurmasa da boş
    İçenler uyanır içmeyen sarhoş
    Aşk çilesi çetin olsa bile hoş
    Hayal gerek aşıkların gözüne

    Göze sürme çeker yar güzel olur
    Yüze yaşmak çeker ar güzel olur
    Yar ile dünyalık var güzel olur
    Reyhani'yim baksam yarin yüzüne


    Şimdi

    Tükendi mürekkep karıştı satır
    Bilemez ki katip ne yaza şimdi
    Dört mevsimde ne şevk ne umut kaldı
    Minnet ne bahara ne yaza şimdi

    Vazgeç gafil göremezsin içimi
    Sen kendinle kıyas etme suçumu
    Doğuştan simsiyah olan saçımı
    Söyle kim boyadı beyaza şimdi

    Reyhani'yim geçti ömrüm saz ile
    Gıda aldık hayaldeki haz ile
    Bir ömür devrettik cilve naz ile
    Naz bitti çevrildik niyaza şimdi


    Ağlayım

    Lütfeyle halime geçti şu ömrüm
    Yar yüzünü görüp görüp ağlayım
    Nasip eyle eşiğini kapını
    Yüzlerini sürüp sürüp ağlayım

    Gönlümüz gözümüz vecd ile dolsun
    Muradım maksudum secdegah olsun
    O gün olsun yarin müjdesi gelsin
    Yol üstüne durup durup ağlayım

    Reyhani'yim n'olur beni inandır
    Yanarken bir yudum su ver de kandır
    Yalvarırım seher vakti uyandır
    Rüzgarlardan sorup sorup ağlayım


    Bezdim

    Ben bu aşkın abdalıyım
    Dolana dolana bezdim
    Çığ sökmüş bahar seliyim
    Bulana bulana bezdim

    Her gün sam yeli eser mi
    Kamil cahile küser mi
    Bıçak çeliği keser mi
    Bilene bilene bezdim

    Keder üstümüze zimmet
    Zalimden olmaz merhamet
    İlimsiz mürşitten himmet
    Dilene dilene bezdim

    Reyhani ölü yürür mü
    Kül ölür mü kül çürür mü
    Kuru ağaç dal verir mi
    Sulana sulana bezdim


    Veremem

    Bana derler aşık derdini söyle
    Bu bir sırdır emanettir veremem
    Belki dağlar kadar büyümem amma
    Cevizin de kabuğuna giremem

    Hasta odur sabır ile inleye
    Evlat odur nasihati dinleye
    Bundan sonra zevkle bakmam aynaya
    Çünkü onda iç yüzümü göremem

    Kulaksız işitmek dilsiz ifade
    Canım cananındır edem iade
    Vücut bir camidir vicdan seccade
    Onun bunun çıkarına seremem

    Reyhani'yim zamanım yok gülmeye
    Doğar iken boyun eğdim ölmeye
    Azrail gelmesin canım almaya
    Bir canım var cananındır veremem


    Söyleyin

    Beni sizden sorarlarsa dostlarım
    Bir Reyhani geldi gitti söyleyin
    Hayatı çileli muradı yarım
    Heder etti ah tüketti söyleyin

    Aldı kırık sazı kapıdan çıktı
    Ağlar gözler ile gülerek baktı
    Dağın ufuğunda bir akşam vakti
    Güneşle beraber battı söyleyin

    Ara sıra sazı verdik destine
    Name yazdı yarenine dostuna
    Ceketini yorgan ettik üstüne
    Kolu yastık oldu yattı söyleyin

    Bir duvara yaslamıştı yanını
    Sılasına çevirmişti yönünü
    Gurbet elde hasret yaktı canını
    Sitem vurdu dert çürüttü söyleyin

    Aşık Reyhani'ymiş kıldı ah u zar
    Dolaştı alemi diyar be diyar
    Parça parça etmiş bir deli rüzgar
    Yaşı yağmur göz buluttu söyleyin


    Başlar

    Bekle ağaç meyve versin
    Taş ondan öteye başlar
    Mevsim sonbahara ersin
    Kış ondan öteye başlar

    Üç kapıyı açacaksın
    Dört pınardan içeceksin
    Altı şartı seçeceksin
    Beş ondan öteye başlar

    Gel gülü yandırma bülbül
    Önce ağla sonradan gül
    Ölüm en son nokta değil
    İş ondan öteye başlar

    Reyhani can yakacağın
    Tükenmedi çekeceğin
    Asıl gözden dökeceğin
    Yaş ondan öteye başlar


    Kurtulamaz

    İnsan ömrü kara benzer
    Erimekten kurtulamaz
    Sona doğru azar azar
    Yürümekten kurtulamaz

    Gençlik açılmamış güldür
    İlim çağı tatlı baldır
    Sonu yaprak dökmüş daldır
    Kurumaktan kurtulamaz

    Reyhani yar yara kalsa
    Gönül neşe ile dolsa
    Aslı som altından olsa
    Çürümekten kurtulamaz


    Birgün

    Deryalar yanmaz diyenler
    Denizler de yanar birgün
    Nehir içip doymayanlar
    Damla içen kanar birgün

    Çiçek solar fikir solmaz
    Derya damla ile dolmaz
    Evladın kötüsü olmaz
    Atasını anar birgün

    Sözüm söz deyip övünme
    Özüm öz deyip övünme
    İşim düz deyip övünme
    Çark tersine döner birgün

    Kesilmez mevladan umut
    Bir mürşidin elini tut
    Gelir rüzgar gider bulut
    Elbet yağmur diner birgün

    Gel Reyhani hayal kurma
    Yolu bilmeyene sorma
    Kendini yüksekte görme
    Gökler yere iner birgün


    Beni 1

    Behey rüzgar gider isen canana söyle beni
    Lütfü ve keremi çoktur yakmasın böyle beni
    Ben bu derde düş olalı bana Mecnun dediler
    Ben nasıl Mecnun'um bilmem aramaz Leyla beni

    Ben bu derde düş olalı gözlerim yaşta benim
    Sinemi sitem kapladı gönlüm telaşta benim
    Ne dizimde kuvvet kaldı ne aklım başta benim
    İpsiz bağladı felek bir kaşı yayla beni

    Ey Reyhani hep düşündün dünyada han olmayı
    Hiç aklına getirmedin bir kabristan olmayı
    İstemem sensiz efendim tahta sultan olmayı
    Bana köle deseler de sen kabul eyle beni


    Beni 2

    İlahi niyazım sana düşürme garip beni
    Alemin şahı Rabbena kılma muzdarip beni
    Derdi senden alır isem dermanı kim neylesin
    Sen bana benim demezsen kurtarmaz tabip beni

    Geldi geçti gaflet ile bunca yıl ve seneler
    Hep senin emrinde döner yorulmaz pervaneler
    Dergahına talip olmuş tabiri divaneler
    Ne olur eyle yarabbi aklıma sahip beni

    Ey Reyhani neden akar durmaz göz pınarların
    Gönül neylesin dünyayı olmazsa senin yarin
    Birgün olup okununca cümlesi aşıkların
    Yunusların arasında eyleme kayıp beni
#05.08.2007 16:57 0 0 0