Bir gece vardiyasında buldum seni
Gözlerinde inci taneleri
Yanağında sağır bir yokluk
Kıymet bilmez yarasıydı içerinde aşk
vefasız bir gökkuşağının
Sen altından geçmek istedikçe
O kaçıyordu başka iklimlere...
Ve deliler gibi koşarken buldum seni
Gökkuşağının yalanından
kimsesiz gecelere...
Sevdadan,
Hasretten,
Yangından geliyordun
Elin yüzün kurum içinde
Üstün başın ateşe bulaşmış
Bir yol kenarında buldum seni
Ağlayan gülüşlerin peşinde...
Kızıl bir gelincik gibi savruluyordu saçların
Ve seni böylesine büyüten tek yağmurdu
Göz yaşların ...
Uçurumun kenarında dal gibi tutundum sana
Gecenin kıyısında bir çığlık
Çaldım sevda bahçelerinden
Yasak bir gül gibi
avuçlarımda büyüttüm
Oysa daha dün değil miydi
Yüreğimi demir kapılar ardına kilitleyip
Anahtarını kör kuyulara atışım
Oysa daha dün değil miydi
Aldanışım
Yaralanışım...
Her sabah bir serçe havalanır
Gagasında sana yazdığım şiir
Kanadında güneşinden çaldığım umut...
Bir güvercin getirir beni sana her sabah
Ve her akşam alır götürür
bir kimsesiz limana
Sakin dalgalar avutur bedenimi
Üzerimde martıların çıplak yatakları
Dalar dururum masmavi hayaline...
Şiir kelimelerin bittiği ülke
Anlatılması gereken her şey
Masum bir bakışta artık
Ve gülüşün
Hasretin en koyu rengi
Yaşamak istediğim her şey o gülüşlerde saklı
Hissedilmesi gereken her şey
Sıcacık bir öpüşte...
Senin için ne varsa düşlerimde sakladığım
Senin için ne varsa
Eli kolu bağlı mahkum...
Müebbet sevdalara yazgılıdır yüreğim
Gözlerin üstüme sürgüler hasreti
Ve sana yaşatacağım ne varsa
Doğan günün sabahına sevdalı
Burada
Belki yüzlerce kilometre uzağında
Sensiz uyusam da bu yanan geceyi
Bil ki hasret kokan sevgili
Hayalinle ısıtıyorum
Göz yaşınla avuttuğum gülüşleri...
Oysa sen başka bir gecenin koynunda
Benim bir yanım eksik...
Bir yanım yaralı gülüşünden yana
Ve sevdan bir ilmek gibi boynumda
Sıkıyor boğazımı...
Sevdan yüreğimde bir derin yara
Gel artık bu yıllanmış yarayı
hasretinle kanatma...
Avuçlarında yüreğinle bekliyorum seni
Gelirken gözlerini unutma...