PEYGAMBERİMİZİN ADALETİ [Hz. Muhammed(s.a.v)]

Son güncelleme: 08.03.2008 14:21
  • PEYGAMBERİMİZİN ADALETİ [Hz. Muhammed(s.a.v)]

    Hakka yönelmek, hakkı lâyık olana vermek, haksızlıktan kaçınmak, herkese eşit davranmak anlamlarına gelen adalet sıfatı Peygamberimizde en mükemmel şekilde mevcuttu.
    Peygamberimiz dünya işlerinden elini çekmiş, hayattan uzak duran bir insan değildi. O, gençlik yıllarında Mekke'de bulunan kabilelerle birlikte yaşıyor, peygamber olduktan sonra da çeşitli kabile ve milletlerle iç içe bulunuyordu. Bu kabileler zaman olmuş, boğaz boğaza gelmişler, kan dökmüşler, çarpışmışlar, savaşmışlardı. Bunların birini memnun eden bir hareket, öbürünü rahatsız ediyordu.

    İşte Peygamberimiz birbirine düşman kabileler arasında hak dini yayarken onların kalplerini kazanıyor, aralarında hak, adalet, insaf ve kardeşlik filizleri yeşertiyordu. Bu uğurda pekçok zorluklarla karşılaşıyordu. Fakat zerre kadar olsun, adalet ve insaftan ayrılmıyordu.
    Arapların nüfuzlu ve zengin olanları, toplum içinde kendilerine ayrı bir yer ayırır, başkalarına, özellikle kimsesiz ve fakir kimselere yaptıkları baskıların kendilerine yapılmasına dayanamazlardı.

    Mahzumîlerden bir kadın hırsızlık etmişti. Kureyşliler şerefli bir kabileden olan bu kadının cezalandırılmasını istemiyorlardı. Üsâme bin Zeyd'i Peygamberimiz çok seviyordu. Onu kırmayacağını biliyorlardı. Üsame'yi araya koyarak, Peygamberimizin bu kadına ceza vermemesini ricacı için gönderdiler. Peygamberimiz, Hz. Üsame'ye şöyle buyurdu:
    "İsrailoğulları bu gibi taraf tutmaları yüzünden helak oldular. Bunlar fakirlerine en şiddetli ceza verirken, nüfuzlu ve zengin olanlarına ceza vermezlerdi."

    Peygamberimiz, adaleti uygularken din farkı gözetmezdi. Hak sahibi bir Yahudi de olsa, Müslümandan hakkını alır, ona verirdi.
    Sahabîlerden Ebû Hadrad, bir Yahudiden bir miktar borç almıştı. Vade dolmuş, Yahudi de ısrarla parasını istiyordu. Fakat Ebû Hadrad'ın sırtındaki elbisesinden başka bir malı yoktu. O sırada Peygamberimiz Hayber Savaşı için hazırlıkta bulunuyordu. Bu sefer Yahudilerin üzerineydi.
    Mesele Peygamberimize iletildi. Ebû Hadrad, Yahudiden biraz süre istediyse de, Yahudi buna razı olmamıştı. Sahabîyi kolundan tutup Peygamberimizin huzuruna getirdi. Alacağını tahsil etmesini istedi.
    Ebû Hadrad, verecek bir şeyinin olmadığını, Hayber'in fethinden sonra eline ganimet olarak bir şey geçerse vereceğini söyledi, ancak Yahudi diretiyordu. Sonunda Peygamberimiz fakir Sahabîsine sırtındaki elbisenin bir kısmını satarak borcunu ödemesini söyledi. Ebû Hadrad da öyle yaptı.
    İşte Peygamberimiz Yahudilerin üzerine bir sefer hazırlığı yaptığı sırada, gözü gibi koruduğu, evlatlarından daha fazla üzerlerine düştüğü Sahabîlerinden birine kar
    şı, hak sahibi olduğu için Yahu dinin hakkını arıyordu.
    Peygamberimiz hak, hukuk ve adalet konusunda kendisini ayrı tutmaz, kendisine farklı bir muamele yapılmasını da kabul etmezdi. Bunun örnekleri Peygamberimizin hayâtında çokça bulunmakta, bu alanda da en yüksek seviyede bulunduğunu göstermektedir.

    Ebû Said el-Hudri'nin anlattığına göre, Peygamberimiz bir seferinde savaşta ele geçen malları Sahabîleri arasında paylaştırıyordu. Müthiş bir izdiham vardı. Çok kalabalıktılar. Öyle ki, Sahabîlerden birisi Peygamberimizin sırtına çıkarcasına üzerine abanmıştı. Peygamberimiz, elinde bulunan ince hurma çubuğuyla o kişiye işaret ederek bir tarafa çekilmesini istedi. Çubuğun uç kısmı adamın yüzüne gelerek birazcık çizdi. Bunun farkında olan Peygamberimiz elindeki sopayı o kişiye verdi ve, "İşte yüzüm, gel, sen de benden hakkını al" dedi.

    Fakat Resulullahı canından fazla seven Sahabî, "Ya Resulallah, ben hakkımı helâl ediyorum, sizi bağışlıyorum" dedi ve vazgeçti.
    Ömrünün son günlerini yaşıyordu. Dünyaya veda etme vakti gelip çatmıştı. Sahabîleri ile vedalaşmak, helâlleşmek istedi. Öbür âleme üzerinde bir hak olarak gidemezdi. Sahabileri topladı ve onlara şöyle konuştu:
    "Şayet birinize karşı bir hatada bulunmuşsam, maddî veya manevî olarak kimi incittiysem, malınıza, canınıza veya şerefinize, herhangi bir biçimde zararım dokunmuşsa gelsin, benden hakkını alsın, tazminatını vereyim."
    Son anında, ağır hastalığında dahi adaletin yerini bulmasını istiyordu. Üzerinde, kimsenin bir hakkının kalmasını istemiyordu.
#29.08.2007 10:38 0 0 0
  • Allah (c.c) razı olsun paylaşımın için teşekkürler.
#29.08.2007 12:46 0 0 0
  • Allah (c.c) razı olsun
#29.08.2007 18:49 0 0 0
  • Çok güzel olmuş ellerine sağlık paylaşımın için teşekkürler....
#30.08.2007 19:50 0 0 0
  • Allah (c.c) razı olsun
#31.08.2007 18:21 0 0 0
  • emeklerine saglık Alah (c.c) razı olsun
#31.08.2007 19:09 0 0 0
  • Allah (c.c) razı olsun
#01.09.2007 06:29 0 0 0
  • ALLAH kendisinden (S.A.V) razı olsun
    Sizinde ellerinize sağlık
#09.09.2007 00:51 0 0 0
  • Eline sağlık kardeşim.
#09.09.2007 09:17 0 0 0
  • allah razıolsun efendimiz adaletliler adaletlisidir sevgililer sevgilisi o bizim efendimiz dir
#09.09.2007 14:14 0 0 0
  • PEYGAMBERİMİZİN ADALETİ kuran adaleti biz ne kadar kuran ı hayatımızda uygulayabiliyoruz
#09.09.2007 17:27 0 0 0
  • şimdi nerde o adalet.
#14.09.2007 07:41 0 0 0
  • Allah (c.c) razı olsun paylaşımın için teşekkürler eline salik
#03.03.2008 22:54 0 0 0
  • Emeğine sağlık,adalet çok önemli..
#08.03.2008 14:21 0 0 0