Geceler beni uyutmuyor yar!
kanlı bir devrim gibi başlayan evrimin
ve sürüp giden sürecin
son piyonlarını sürüyor
hayatımın kuralsız oyununda
ayrılık aşkla başlar,
ölüm, doğmakla
ve acıya uzayan geceyi
çekmiyor üstümden güneş
doğmakla....
gece uyutmuyor beni yar!
gece avutmuyor hüznümü
şaşkın düşlere savurup
bütün kaçışlarda sana çeviriyor yüzümü....
en çok sana benzetirim geceyi..dolunayda yüzün, venüs'te gözlerin ve gözlerini kırptıkça yıldızlara akan gözlerim...eflatun yıldızların kaydığı gece mavi, masmavi deniz kadar...ama avutmuyor beni boynundan göğüslerine akan bir damlanın bıraktığı iz kadar...
parmak uçlarımda göğüs izlerin
eflatun yıldızların dudakları boynumda
bir güle dokundukça büyüyen şehvet
ve titrek arzular birikiyor koynumda
Gece uyutmuyor beni yar!
düşler birikiyor şafaklarıma
örgütlü, örgütsüz bir ihtilalin namluları
dayanıyor şakaklarıma
yine de, inadına hayat bulaşıyor fikrime ömrümün sensiz ihtilal şafağında.ama yakışmıyor yaşamak, devrimsel bir aşkın evrimsel ayrılığında....
gecem, bir düşün nezaretinde
gecem, bir gidişin esaretinde
sevdam ecelime gebe yar!
gecenin el değmemiş bekaretinde
gece bana sataşıyor yar! rahmimde ecelimi döller ve bedenimde mayalanır mor bakışlı ölümler...
gece uyutmuyor beni yar!
gece ayaz, gece soğuk, gece cinayetimin azrail suretinde
mezarım olacak yar!
gece korkunç
bir musalla taşı kadar...
hiç bir şafak paklamaz beni
yarin kollarında dar ağacımı kurun
yarınlara yar olmam artık
iyisi mi beni bu gece vurun! !