Sosyoloji

Son güncelleme: 23.09.2007 19:45
  • SOSYOLOJİ SOSYOLOJİYE GİRİŞ : E.Durkheim bir toplumda olaylarin ve suçun olmasi dogal demistir. Çünkü insanin oldugu yerde suç olacaktir. Birseyin bilim dali olup olmadiginin anlasilmasi için :
    1- O bilimin incelecek bir bilgisi (konusu) olacak.
    2- Onu nasil incelenecegine dair bir yolu metodu olmasi gerekir.Bu kriterlere göre sosyoloji bir bilim olarak kabul edilir.Sosyoloji bir sosyal olay veya olguyu inceler.Birseyin sosyal olay olarak kabul edilebilmesi ve bir davranisin sosyal olay olmasi için :
    1- Bireyler arasi karsilikli iletisimin olamasi
    2- Bir arada var olma duygusu

    SOSYOLOJININ TANIMLARI, SINIRLARI VE AMAÇLARI : Sosyoloji kelimesi ilk defa 1839 yilinda A.Comte tarafindan kullanilmistir.
    Sosyolojinin Makro Tanimi : Sosyal olaylari ve toplumu inceleyen bir bilim dalidir.
    Sosyolojinin Mikro Tanimi : En az iki insan arasinda anlamli ve nispeten devamli sosyal etkilesime dayali sosyal olaylari inceleyen bir bilimdir.
    Sosyal davranis somut olarak meydana gelir. Yani belirli yer ve zamanda cereyan eder. Bir sosyal olay ise üç zaman boyutunda meydana gelir. Bu süreç dün, bugün, yarindir. Sosyoloji bilimi dün de olmus ve bugün olmakta olan olaylarla ilgilenir. Yarin olacak olaylarla sosyoloji ilgilenmez. Bunlarin tahminini Tarih Felsefesi, Füturoloji ve Süreç Felsefeleri yapar. Sosyolojinin mikro tanimi çerçevesinde gruplarin yapisini, devamini, isleyisini anlamak sosyolojinin temel amacidir. Sosyolojide anlama önemli bir yer tutar. Çünkü anlamada yapici ve yaratici birsey ortaya konamayacagi gibi hiçbir sosyal sorunda anlamadan açiklanamaz ve çözümlenemez. Sosyoloji olani oldugu gibi anlamaya çalisir, olmasi gereken ile degil var olan ile ilgilenir. Sosyoloji sahislara ve ideolojilere göre açiklamalarda bulunmaz. Sosyoloji bilimi 19. yüzyilda batida yasanan sosyal buhranlarin, krizlerin gelismesinin bir ürünü olarak karsimiza çikar. Özellikle Fransiz Ihtilali ve Sanayi Inkılabi sonrasi bati toplumlarinin yasadigi problemler ve sorunlar sosyolojinin ana konusunu olusturmustur. Diger taraftan zaman içerisinde sosyal hayatta meydana gelen degisme ve gelismeler diger sosyal bilimlerde oldugu gibi sosyolojinin kendi içerisinde bir takim alt disiplinlere ayrilmasina neden olmustur. Bir toplumda sosyal sartlarin degismesi, ihtiyaç ve çikarlarinda sürekli olarak degistiginin göstergesi olarak kabul edilir. Bu ise toplumlarin ögütlerele iliskiler aginda sürekli bir degisimin varoldugunu açikça ortaya koyar. Bu durum bize toplumun degisen ve dinamik bir özellik oldugunu açikça gösterir.
    Sosyolojinin Diger Bilimlerle Iliskisi :
    Bütün sosyal bilimler sosyal gerçeklik adini verdigimiz sosyal olay ve olgular üzerinde odaklasir. Ancak her bilim dalinin bu olan üzerinde ilgilerinin odak noktalari farklidir.
    Sosyal Gerçeklik : Belli bir zaman dilminde yasanmis ve yasanan ve de somut olarak cereyan eden her seydir. Sosyolojinin diger bilim dallariyla olan iliskisi saglikli bir sekilde anlayabilmek için bilim siniflamalarina kisaca bakmakta fayda vardir. Örnegin W.Windelband bilimleri birbirinden ayiran bir siniflama yapar.
    a- Rasyonel
    b- Deneye dayanan(epirik) bilim.
    Windelband matematik ve felsefeyi rasyonel bilimler grubuna dahil eder. Empirik bilimler ise kendi içerisinde tarih ve tabiat bilimleri diye ikiye ayrilir ve ona göre sosyoloji empirik bilimler siniflandirmasinda yerini alir. Çünkü o deney gözlemlere dayali olarak gerçeklikle ugrasir. Bir baska bilimler siniflamasi ise T.Dilthey yapmistir. Yöntem bakimindan bilimleri
    a- Yöntem bakimindan
    b- Manevi bilimler diye ikiye ayirir.
    Dil, sanat, hukuk ve bütün tarih bilimleri manevi bilimler içerisinde digerleri ise maddi bilimlerdir. Manevi bilimler anlama maddi bilimler ise açiklama yöntemi kullanir.
    SOSYOLOJI VE IKTISAT :
    Iktisat en genel anlamda sonsuz insan ihtiyaçlarini sonlu kaynaklarla nasil karsilanmaya çalisildigini inceleyen bir bilimdir. Dolayisiyla iktisatin temel amaci insanin maddi ihtiyaçlarini karsilamaya yönelik faaliyetleri arastirmaktir. Burada söyle bir iliski karsimiza çikar. Bu iliski birinci derecede insan madde iliskisidir. Fakat iktisadi olaylar da bireyle birey, bireyle toplum arasinda cereyan ettigi için iktisadi olaylarda ayni zamanda bir sosyal olay olarak görülmelidir. Çünkü ekonomik olaylar insanlari karsilikli sosyal iliskide bulunmaya sevkeder. Iste burada sosyoloji ve ekonomi bilimi arasindaki yakin iliski ortaya çikar. Hiçbir ekonomik olay klasik ekonominin soyut teori ve varsayimlarla ele alinip açiklanamaz. Çünkü bir toplumun düsünce tarihi ve degerleri ekonomik iliskilerin, kalkinmanin ve gelismenin üzerinde belirleyici bir role sahiptir. Bir ülkenin ya da toplumun ekonomik gelismesinde yada kalkinmasinda (----------Bu kisim EKSIK----------)
    Ona göre kapitalist ekonominin gelisimi ve yapilanisinda protestan ahlakinin sahip oldugu tutumluluk, bireycilik ve çok çalismanin gücüne inanma gibi ilkeler önemli rol oynamistir. Bu bize ekonomik aktivitelerin sosyolojik bir baglamda ele alinirken farkli ülkelerde ve kültürlerde farkli biçimlerde etkilere sahip oldugu fikrini açikça gösterir. Yani bir toplumdaki üretim ve tüketim gibi temel konular o toplumun kültürel özelliklerine göre sekil alir.SOSYOLOJI VE PSIKOLOJI ILISKISI :
    Psikoloji bir davranisin bilimidir. Insan ve hayvan davranislarini ele alir. Insanin zihinsel yapisini ve isleyisini (x) edinerek bireyi ön planda tutar. Bazilari insan bilincini :
    a- Bireysel
    b- Kollektif (toplumsal) olmak üzere ikiye ayirirlar.
    Bireysel bilinç hallerinin kökleri organizmaya baglidir. Bunlar hayvanlik köküne dayandigi için bütün insanlarda birdir. Baska bir ifadeyle çagdan çaga, toplumdan topluma degismezler, sonradan kazanilmis degildir, dogusla birlikte vardir. Diger taraftan kollektif ya da toplumsal bilinç gereklidir. Yani toplumdan topluma, çagdan çaga degisir, sonradan edinilmistir. Iste insanin refleks, içgüdü, bedensel haz ve elem gibi bireysel bilinçle ilgili olgulari yani hayvan bilinciyle psikoloji ugrasir. Ama psikoloji olaylari toplum (x) varligin bir ögesi gibi ele aldigi yani psikolojik unsurlarin toplumlarin yasama biçimine, örgütlerine ve ideolojilerine olan etkileri bakimindan incelendiginde bu olaylar artik sosyolojinin konusu ya da alani içerisine girmistir. Örnegin; (x) Çagdas sosyolojinin önde gelen isimlerinden P.Sorokin açligin (besin içgüdüsünün giderilememesinin) sosyal toplumun üzerindeki etkilerini incelemistir.
    1- Ona göre açlik besin saglama yöntemlerinin düzelmesine ve gelismesine katki saglar. Besin içgüdüsünün tatmin edilemedigi (örnegin kitlik geçen yerlerde) bolluk içinde yüzen yerlere dogru göçler baslar.
    2- Aç toplumlar tok toplumlara saldirir.
    3- Mülkiyet ve insana saldiri olaylari artar.
    4- Fakir zümrenin zengin zümreye kini artar.
    5- Hükümetin ekonomi eylemlerine karismasi ve denetimi artar.
    6- Ölüm orani artmaya dogum orani da azalmaya baslar.
    Iste bir toplumda insanlari yeterli derecede beslenmemeleri yani açlik içgüdüsü gibi psikolojik bir olayin toplumun diger ögelerine etkileri bakimindan ek olarak alinirsa sosyolojinin konusu olurlar. Bu da bize psikoloji ile sosyoloji arasinda da yakin bir iliskinin varoldugunu gösterir.SOSYOLOJI VE SIYASET :
    Siyasal olaylarla ilgili incelemelerin kökenleri çok eskilere kadar ise de bir bilim olarak siyaset biliminin 19. asirda gelismeye basladigini görüyoruz. Siyaset Bilimi genel olarak siyaseti toplumsal olay ve olgulardan bagimsiz bir biçimde, siyasal teoriler baglaminda ele alir. Daha açik bir ifadeyle siyaset bilimi dogrudan dogruya siyasal teorileri, hükümet biçimleri ve fonksiyonlari üzerinde durur, siyasi olayin ayni zamanda bir sosyal (x) göz önünde tutulursa siyaset toplumdan bagimsiz olarak ele alinamaz. Iste siyaset toplumsal baglamda ele alan sosyolojinin alt dallarindan birisi Siyaset Sosyolojisidir. Siyaset Sosyolojisi siyasetin toplumsal kökenlerini siyasetin siyasetle olan iliskisini yani siyasetin yapisini ve de siyasa olanin sosyal olaya etkilerini inceler. Bu da bize siyaset sosyolojisinin siyasetin görünen yüzü degil de görünmeyen gizli fonksiyonlari üzerine odaklandigini gösterir. Siyasetin grupla arasinda yürütüldügü de göz önünde tutulursa siyaset bilimi ile sosyoloji arasinda yakin bir iliski kurmak zarureti ortaya çikar. Çünkü sosyoloji grup ve gruplar arasi iliskileri inceleyen bir bilimdir.BIREY, TOPLUM VE SOSYAL KISILIK : Daha önce de belirttigimiz üzere insanin her davranisi sosyal degildir. Örnegin ani bir ses karsisinda irkilen insanin gösterdigi tepki içgüdüsel bir olaydir. Halbuki sosyal davranis baskalarinin varligini dikkate alarak ve de onlarin varligi ile etkilenen hareketlerdir. Bu da bize bir bireyin davranislarinin sürekli olarak birey ile toplum arasinda gerçeklestigi iliskisini gösterir. Birey ile toplum arasindaki bu iliski tek tarafli bir iliski degildir. Bu iliski karsilikli bir iliskidir. Bu iliskiyi tek tarafli bir yaklasimla ele alirsak kaçinilmaz olarak yanlis sonuçlara gidebiliriz. Insanin sosyal davranislari önceden belirlenmis ve otomatik olarak olusmus bir tepkilerden meydana gelmistir. Çünkü insan kendisini yöneten davranislarinin hesabini verebilen ve de baskalarina karsi sorumluluk tasiyan bir varliktir. Inanin sosyal hayatta basarili olmasinin yolu yasadigi toplumun ve zamanin ruhunu daha iyi kavramaktan geçer. Bu insanin sosyal kisiliginin gelismisliginin belirgin bir isaretidir. Sosyal kisiligi iyi gelismis bir birey baskalarinin yüzeysel görüslerine göre hareket etmeyen ve onlari tekrarlamayan kisi demektir. Çünkü sosyal kisiligi gelismis bir birey bir arastirma duygusuna bir hüküm verme hürriyetine ve verdigi hükme göre harekete geçis kabiliyetine sahip bir birey demektir. Sosyal kisiligi gelismis bir birey toplumun gelisimi için hayati bir öneme sahiptir. Çünkü sosyal kisiligi gelismis bireyler birbirlerine (x) bir biçimde düsünmezler. Yani ayni standart ve ilgilere sahip degillerdir. Fikirleri ya da inançlari hiç soru sorulmaksizin kabul etmezler. Iste bu medeniyetin ilerlemesinde önemli bir role sahiptir. Çünkü insan iliskilerinde yaratma ve degisiklik olmasaydi kültür ve medeniyetler varligini sürdüremezlerdi. Bir toplumda sosyal kisiligi gelismis bireylerin sayisi ne kadar çok olursa birey de o oranda topluma dayanir. Bunun sonucunda ise birey topluma katki saglar ve yararli olur.SOSYALLESME YADA SOSYALIZASYON : SOSYOLIZASYON : Bir ferdin (duruma göre bir grubun) üyesi oldugu veya olacagi grup ya da toplumun kültür, deger ve normlarini ögrenerek o toplumun aktif bir üyesi haline gelmesidir. Baska bir tanima göre toplum hayatina hazirlanma sürecidir. Bu arada deger ve norm kurallarina deginmekte fayda vardir.
    DEGER : Bir toplumun ya da grubun varligi, birligi, isleyisi ve devami için o toplumun çogunlugu tarafindan dogrulugu ve gerekliligi kabul edilen, uyulmasi gerekli temel ilkelerdir.
    NORM : Bireye nerede ve ne sekilde hareket edecegini gösteren deger yargilaridir. Normlar degerlerden kaynaklanir, degerlerin uygulanmasina açiklik kazandirir. Sosyallesme ya da sosyalizasyon olgusu
    a- Nesnel (Toplum)
    b- Öznel (Birey) açidan olmak üzere iki kategoride incelenir.
    NESNEL AÇIDAN SOSYALIZASYON :
    Toplumun kültürünün bir kusaktan diger kusaga aktarilmasi ve böylece birey toplumun sosyal hayatinin onaylanmis yollarina uyarlar. Toplum açisindan sosyalizasyon su açilardan önemlidir :
    1- Bir toplumun ya da grubun varligi, devami ve isleyisi ancak sosyalizasyon süreciyle gerçeklestirilebilir.
    2- Toplumun devami açisindan her toplum daha çok genç kusagin sosyallesmesine agirlik verir.
    3- Toplumun saglikli isleyisi açisindan her toplum kendisine katilan yeni üyelerini sosyallestirmek zorundadir.
    4- Sosyalizasyon ayni toplumda bir sosyal kontrol ve dolayisiyla düzeni saglama rolü oynar.
    ÖZNEL AÇIDAN SOSYALIZASYON :
    Bireyin çevresine uyarlandigi süreçte bireyde meydana gelen bir ögrenme sürecidir ya da olgusudur. Öznel açidin sosyalizasyon bireye su açidan yararlidir :
    1- Sosyalizasyon süreciyle birey planli ve disiplinli bir çerçevede çesitli bilgi ve teknikleri kazanir.
    2- Sosyallesme sürecinde bireyler sosyal rollerini ögrenir ve bu yolla kendini toplumda daha iyi gerçeklestirme imkanini elde eder.
    3- Sosyalizasyon bireylere ümit verir, gelecek vaad eder.
    4- Birey ancak sosyalizasyon yoluyla kendi bölümünün üyesi haline gelir.
    SOSYALIZASYONUN TEMEL ÖZELLIKLERI : 1- Sosyallesme sürecinde yalnizca resmi degerler degil gayri resmi degerlerde normlarda bireylere aktarilir.
    2- Sosyallesme yalnizca resmi gruplar degil resmi olmayan gruplar tarfindan da yürütülürler.
    3- Sosyallesme sürecinde bireylerin nasil ögrendiginden ziyade ne ögrendigi önemlidir.
    4- Sosyallesme yalnizca belirli kisi ya da gruplara özgü birsey degildir. Geneldir.
    5- Sosyalizasyon sürecinde sosyalizasyona uyan tüm bireylerde ayni degildir. Günümüzde toplum ile birey arasinda sayisiz küçük gruplar vardir. Bunlar sosyalizasyonun temel aygitlaridir. Özellikle aile, okul, arkadas grubu ve kitle iletisim araçlari temel sosyalizasyon ajanlaridir. Soyallesme önce aile, okul ve çevre içerisinde devam eder. Birey dogumla beraber bir sosyal kisidir. Ama onun sosyal kisiligi sürekli olarak sosyalizasyon yolu ile gelisir.
#23.09.2007 19:45 0 0 0