ReiS

ReiS

Üye
09.08.2004
Uzman Onbaşı
3.109
Hakkında

  • Konu: Eden Bulur
    Hz. İsa Aleyhisselam, bir gün yolda yürürken bir gencin, ak sakallı, ihtiyar bir adamı tekmeleyerek sürüklediğini gördü. Hazreti İsa Aleyhisselam, ihtiyarın bu durumuna çok acır. Hemen koşarak onu kurtarmak ister. Fakat ihtiyar kendisine engel olur ve şöyle der:
    - Lütfen dokunmayın, ne olur dokunmayın, beni tekmelesin.
    Bu durum karşısında Hazreti İsa Aleyhisselam daha fazla merak ederek, sebebini sorar:
    - Ben de zamanında babamı, burada, aynı şekilde tekmelemiştim. Bu genç benim oğlumdur.
    Benim babama yaptığımın aynısını, şimdi öz oğlum bana yapıyor. Babama yaptıklarımın intikamını alıyor.
#26.11.2005 15:45 2 0 0
#23.11.2006 22:08 1 0 0
#18.10.2006 12:34 1 0 0
#11.09.2006 12:05 1 0 0
  • Sual: Anneler babalar gününün dinimizde yeri var mıdır?

    CEVAP
    Avrupa dan gelen Anneler babalar günü âdettir. Yani Âdette bid'attir. Âdette bid'at olduğu ve zararlı olmadığı, çirkin ve dine aykırı yönü bulunmadığı için, anneler babalar günü tertip etmekte ve hediye vermekte mahzur yoktur. Anne babaları senede bir gün yerine her gün hatırlamak, onlara hizmet etmek, ölmüşlerse, dua etmek, hayır hasenatta bulunmak gerekir.

    Fakat gayrı müslimlerin ibadet olarak yaptıkları şeyleri, mesela bayramlarını kutlamak caiz olmaz. Doğum günü, evlilik yıldönümü gibi günler de böyledir. Günah olmayan böyle âdetleri taklit etmek caiz olur. Ancak faydası olmayan âdetleri almak, Batıyı körü körüne taklit etmek, onlara özenmek uygun sayılmaz.

    Fenni buluşları gayrı müslimlerden almak ise, dinimizin emridir. Çünkü (İlim Çinde de olsa alın), (Hikmet, fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın) hadis-i şerifleri, gayrı müslimlere uymayı değil, ilmi, fenni onlarda bile olsa, arayıp bulmayı ve onlardan üstün olmaya çalışmayı bildirmektedir.


    Sual: Anneler günü münasebetiyle, "Cennet annelerin ayakları altında" hadisi söylendi. Bu ne demektir? Bir de buna benzer "Din kılıçların altında", Dünya öküzün boynuzu üzerinde hadisleri var. Bu hadislerin açıklaması nasıldır?

    CEVAP
    (Cennet, anaların ayakları altında) demek (Cennete girmek için ana-babanın rızasını almak gerekir) demektir. (Din, kılıçların altında) hadis-i şerifinin açıklaması da şöyle:

    Kılıç, cihad etmeyi, harb tekniğini gösterir. İslamiyeti yaymak, Cennete girmek için kâfirlerdeki silahların hepsini yapmak ve bunları iyi kullanmak gerekir. Düşmana karşı en yeni silahları hazırlayanlar ve onlarla dinin emrine uygun şekilde savaşanlar Cenneti kazanırlar. Cihad şekilleri devirlere göre değişir. Soğuk harb denilen savaş şekli veya kalemle cihad, bazen silahla cihaddandaha önemli olabilir.

    Dünya ve öküzün boynuzu
    Peygamber efendimiz, (Rabbim, benim rızkımı kılıcımın ucunda yarattı) buyurdu. Yani (Düşmanlarla cihad eder, alınan ganimet malından payıma düşenle geçinirim) buyurdu. Orada bulunan bir köylü, (Benim dünyalığım nerededir?) dediğinde, (Dünya, öküzün boynuzu üzerindedir) buyurdu. Yani (Öküzünle tarlanı sürer, rızkını kazanırsın) buyurdu. O zaman, sapanın ipini, öküzün boynuzlarına bağlarlar idi. Boynuzu bu işe de yaradığı için böyle buyurdu. Köylünün çalışıp tarlasını sürmesini işaret eyledi. Bazı kimseler bunu bilmediği için (Dünya öküzün boynuzunun üzerindeymiş) diyerek din kitapları ile alay ediyorlar.


    Sevr, öküz demektir. Gökte öküz şeklinde dizilmiş yıldız kümeleri vardır. Bu hadis-i şerif söylendiği zaman, o burcun, güneşten, yerküresine uzatıldığı düşünülen bir doğrunun uzantısı üzerinde bulunuyordu. Dünya öküz burcundaydı. Boğa burcu da diyorlar. Âlimler, bu hadis-i şerifi başka türlü de açıklıyorlar. Böyle hadis-i şerifler çoktur. Bu bakımdan Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerif tercümelerini okumak, yanlış hüküm çıkarılacağı için çok zararlı olur. Dinini öğrenmek isteyen, doğru yazılmış ilmihal kitaplarını okumalıdır!

    Sual: Doğum günü tertip etmekte, evlilik yıldönümü kutlayıp hediye vermekte mahzur var mıdır?

    CEVAP

    Doğum gününe önem vermeyi hıristiyanlar, müslümanlardan öğrenip, almışlardır. Yaş günü kutlamak ibadet değil âdettir. Bu âdet hıristiyanlardan gelmiş olsa bile, ibadet olmadığı için müslümanların, doğum günü, evlilik yıldönümü gibi günler tertip etmesinde mahzur yoktur. Günah olmayan böyle âdetleri taklit etmek caiz olur.


    Bid'at, sonradan çıkarılan şey demektir. Sonradan çıkan şeyler ya âdette veya ibadette olur. Âdette bid'at, sevap beklenilmeden, dünya menfaati için yapılan şeylerdir. Âdette bid'at, bir ibadeti bozmazsa veya dinin yasak ettiği bir şey değilse günah olmaz. Âdette olan bid'at, uçağa binmek, ceket giymek, çay ve kahve içmek, analar, babalar günü tertip etmek gibi dinin yasak etmediği bir şey ise, günah değildir.


    İbni Abidin hazretleri, (Yemek, içmek ve giyinmek gibi âdetlerde, değişik şekillerden çirkin, zararlı olanlarını kâfirlere benzemek niyetiyle yapmak tahrimen mekruhtur. Zararlı olmayanları, onlara benzemeye özenmeden yapmak, kullanmak mekruh olmaz. Resulullah efendimiz papaz ayakkabısı giymiştir) buyurdu. (Redd-ül Muhtar)

    Peygamber efendimiz kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. (Tirmizi, Mevahib)


    Resulullah efendimizin ibadet olarak yaptığı, ezan okumak, cemaatle namaz kılmak gibi dinimizin şiarı olan sünnetlere Sünnet-i hüda denir.


    İbadet olarak değil, âdet olarak yaptığı şeylere ise, Sünnet-i zaide denir. Bina yapmakta, yiyip içmekte, elbisede, yaptığı ve kullandığı şeyler böyledir. Bunları yapmamak ve âdette bid'at olan, yani sonradan ortaya çıkan yenilikleri yapmak günah olmaz. (Hadika)


    İbadette bid'at, Peygamber efendimiz ve dört halife zamanında bulunmayıp da, dinde, sonradan meydana çıkarılan, uydurulan inanışlara, sözlere, işlere, şekillere ve âdetlere denir. İbadetlere bid'at karıştırmak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Her bid'at sapıklıktır ve her sapık da Cehennemdedir) buyuruldu. (İbni Asakir)


    İbadete bid'at karıştırmak, Allahü teâlânın bildirdiği dinde noksanlık bulmak, koyduğu hükümleri beğenmemek, dini değiştirmek olur.

    İslam âlimleri, bid'ati, Bid'at-i hasene ve Bid'at-i seyyie diye ikiye ayırmışlar, mektep, kitap gibi sonradan yapılan şeylere Bid'at-i hasene demişlerdir. Hadika'da, (Böyle bir bid'at, bir ibadetin yapılmasına yardımcı olduğu için, dinimiz izin verir) buyuruldu. İmam-ı Rabbani hazretleri ise, dinin izin verdiği böyle faydalı şeylere, bid'at kelimesini bulaştırmamak ve bunlara Sünnet-i hasene [iyi iş] demek gerektiğini bildirir. Sünnet, burada yol, iş demektir. Yolun, işin iyisi de, kötüsü de olur. Hadis-i şerifte, Sünnet-i hasene [iyi çığır] açanlar övülmekte, Sünnet-i seyyie [kötü çığır] açanlar ise kötülenmektedir. (Müslim)


    Kâfirlerin ibadet olarak yaptıkları şeyleri müslümanların yapması caiz olmaz. Mesela papazlar, ibadet için zünnar kuşanır, haç takar. Müslümanların, böyle yapması küfür olur. Fakat yaş günü, anneler günü tertip etmek günah olmaz. Yaş gününde mum yakmak lüzumsuz ve israftır. Yemek vermek, pasta yemek v.s. gibi işlerde mahzur yoktur.


    Sual: (Yaş günü, anneler, babalar günü Batıdan gelen sapıklıktır) diyorlar. Hem de bunu din adına söylüyorlar. Batıdan gelen her şeye günah denir mi?

    CEVAP
    Dinimiz sadece kâfirlerin ibadet ve haram olan âdetlerini yapmayı yasaklar. Mubah olan âdetlere izin verir. Peygamber efendimizin papaz ayakkabısı ve rum cübbesi giydiği muteber eserlerde bildirilmektedir. Doğum gününe önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip, almışlardır. Mevlid, doğum zamanı demektir. Peygamber efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır. Mevlid gecesinde, Peygamber efendimizin doğduğu için sevinenlerin günahları affedilir. Bu gece, Peygamber aleyhisselamın doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevaptır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı.

    Yaş günü kutlamak ibadet değil âdettir. Bu âdet Hıristiyanlardan gelmiş olsa bile, ibadet olmadığı için bir Müslümanın, doğum günü, evlilik yıldönümü, anneler babalar günü gibi günler tertip etmesinde, yılbaşlarında tebrik kartı yazmasında mahzur yoktur. Günah olmayan böyle âdetleri taklit etmek caiz olur. Ancak yaş gününde mum dikmek gibi faydası olmayan âdetleri yapmak uygun olmaz.


    Peygamber efendimiz, uzun entari giymiş, şalvar ve pantolon giymemiştir. Şalvar giymek âdette bidattir. Âdette bidat olan şeyi yapmak günah değildir. Uçağa binmek de âdette bidattir, günah değildir. Bunun için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve erkeklerin pantolon giymeleri günah olmaz. Peygamber efendimiz, bazen Rum, bazen Arap elbisesi giyerdi. Tirmizinin bildirdiği hadis-i şerifte, kolları dar, Rum cübbesi giyerdi. (Mevâhib-i ledünniyye)


    Hakimin rivayet ettiği (Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifindeki benzemek, ibadetlerde benzemektir. Kılık kıyafetle ilgili şeyler âdettir. Çirkin olmayan âdetlerde kâfirlere benzemek günah olmaz. İbadette kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekruh, bazı yerlerde haram, bazı yerlerde küfür olur. Mesela haç takan kâfir olur. Fakat kâfir gömleği giymek, saç uzatmak günah olmaz. Çünkü bunlar âdettir.


    Sual: Doğum gününde pasta yapmak, mum dikmek de caiz mi? Doğum gününde ne yapılması uygun olur?

    CEVAP

    Pasta yapılır, meşrubat, çay içilir, yemek yenebilir. Mum dikmek uygun değildir, yapmamak lazımdır. En iyisi faydalı kitap okumaktır.

    Sual: Yaş günü ve evlilik yıl dönümünü tebrik etmek ve hediyeleşmek caiz mi?

    CEVAP

    Bunlar âdettir. Zararlı şey değildir. Muhabbeti artırır. Bunlar yapılırken şeriattan dışarı çıkmamaya dikkat etmek lazımdır.


    Sual: Miladiye göre doğum günümüzü kutlamak caiz mi?

    CEVAP
    Âdettir, caizdir.



    Sual: Bazen çocuklara doğum günü için hediye falan alıyorlar. Böyle kutlamalarda hicri seneye göre hareket etmek daha uygun değil mi?


    CEVAP

    Bu âdettir miladiye göre de hicriye göre de olur. Ama hicriye göre yapmak daha iyi olur. Peygamber efendimizin doğumu hicriye göre yapılıyor.

    [İslamiyet'te, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün yoktur. Doğum günü ve mübarek geceler, hicri yıl ile kutlanır. Bütün ibadetlerde ve dini faaliyetlerde kameri aylar esas alınır. Hac, oruç, kurban ve bayram günleri kameri aylara göre tespit edilir. Haccı Allah'ın bildirdiği Zilhicce ayında yapmayıp da, miladi bir ayda, mesela Ocakta yapmak, orucu, Ramazanda değil de, Şubatta tutmak, dini kökten değiştirmek olur.

    Kadir gecesi, Arefe gecesi, Fıtır bayramı gecesi, Kurban bayramı geceleri, Berat gecesi, Mevlid gecesi, Mirac gecesi, Regaib gecesi, Muharrem gecesi, Aşure gecesi de kameri aylara göre tespit edilir. Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bu gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, dua ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Bu geceleri de başka günlere almak dini değiştirmek olur. Allahü teâlâ, (Bu gecelerde yapılan dua ve tövbeleri kabul ederim) buyuruyor. Şimdi biri çıkıp, (Ya Rabbi, sen Mevlid gecesini Rebiulevvel ayının onikinci gecesi yapmış idin, biz onu Nisan ayına aldık. Biz sana uymuyoruz, sen bize uy) dese, ne kadar çirkin olur.]
#29.11.2005 11:05 1 0 0
  • * Bir namazda 12 tane farz var. Bir günde 60 farz eder. Bir müslüman, beş vakit namazını kılmazsa, günde tam 60 kere Allahü teâlâya karşı gelmiş oluyor. Bu insan nasıl kurtulacak?


    * İbadetlerin hepsini kendinde toplayan ve insanı Allahü teâlâya en çok yaklaştıran şey namazdır. Namaz kılmak, huzur-u ilahiye çıkmak demektir. Allahü teâlânın huzurunda olduğumuzu bilerek okumalıyız. Namazı ne olduğunu bilerek kılmalıyız.


    * Huzur-u ilahide toplanmak çok büyük nimettir. Huzur-u ilahi namazdır. Allahü teâlâ, namazdan sonra İste kulum vereyim diyor. Bu saat-i icâbedir. Hele Cuma günü öyle bir saat vardır ki, o anda yapılan dua red olmaz. Âlimler, Cuma günü (saat-i icabe) ikindi namazı vaktidir buyurmuşlar.


    * Allahü teâlâ İslam düşmanlarına azap etmekte niye acele etmiyor diye merak ediliyor. Buraya bir karınca gelse ve bize kafa tutsa biz onu muhatap kabul eder miyiz? Kâinata kıyasla derya yanında damla bile olmayan bu dünyada, yine dünyaya kıyasla deryada damla olmayan insanı da Allahü teâlâ muhatap kabul etmiyor. Namaz hariç... Kul Allahü ekber deyip de namaza durduğunda Allahü teâlâ onu muhatap kabul ediyor.


    * Namaz kılmamak üç türlüdür. Birincisi farz olduğunu bilmiyordur, ikincisi tembellikle kılmıyordur, üçüncüsü de ehemmiyet vermiyordur. Ehemmiyet vermeyen kâfir olur. Ehemmiyet vermemek, zerre kadar da olsa üzülmemek demektir.


    * Kıyamet günü hesap evvela imandan, sonra namazdandır. Tek vakit namazı kaçırmaktansa, bin kere ölmeyi tercih etmeli. Nerede ve ne şart altında olursa olsun mutlaka namaz kılmalı.


    * Kur'an-ı kerim şifadır. Fakat şifa, suyun geldiği boruya tâbidir. Pis borudan şifa gelmez.

    * Riya olmasın diye cemaatten kaçmak ayrı bir riyadır.

    * Kalbin tasfiyesi (temizlenmesi); İslamiyete uymakla, sünnetlere yapışmakla, bid'atlerden kaçmakla ve nefse tatlı gelen şeylerden sakınmakla olur.


    * Edebi gözetmeyen Allah'a kavuşamaz, yani Onun sevgili, veli kulu olamaz.


    * Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerini okumalı, kıymetli nasihatlerine, hikmetli sözlerine kulak vermeli! Allahü teâlâ, bahar yağmuru ile toprağa hayat verdiği gibi, ölü kalbleri hikmet nurları ile diriltir.


    * Yapacağın işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimselere danış! Çünkü onlar, kendilerine pahalıya mal olmuş doğru görüş ve bilgileri sana bedava verirler.

    * Hedef birliği çok önemli. Herkesin çektiği, hedefsizlik ve belirsizliktir. Hedef birliği, muhabbeti, sevgiyi artırır.


    * Yalandan çok sakın! Çünkü dinini bozar ve insanlar yanında mürüvvetini azaltır. Bununla değerini ve makamını kaybedersin.


    * Hikmet, bize lazım olmayan şeyin üzerinde durmamak ve gizli şeyleri araştırmamaktır.

    * Bir cemaat içinde, Allahü teâlâ en çok hizmet edeni sever
#26.11.2005 15:50 1 0 0