Genetik bilimci Prof. Brian Sykes'a göre, erkeklik kromozomu Y giderek azalıyor. Üstelik bir gün tamamen ortadan kalkacak
NEVSAL ELEVLİ
[EMAIL]nevsal1@aol.com[/EMAIL]
Erkeksiz bir dünya düşünebiliyor musunuz? Yani, o meşhur Y kromozomuna sahip ve binlerce yıl X kromozomlu dişiye küçümseyerek bakan "güçlü" erkeklerin olmadığı bir dünya. Küçük bir kromozom farkı, o meşhur Y.
Kadınla erkeğin en büyük farkına neden olan ve erkeklere hükmetme gücünü veren, kısacası erkeğin testisini, penisini, testosteronunu ve de kel kafalarını oluşturan Y'siz bir dünya. Oxford Üniversitesi genetik bilimcisi Prof. Brian Sykes'a göre böyle bir dünya mümkün. Ona göre, Y kromozomu olarak bilinen erkeklik kromozomu yavaş yavaş azalıyor. Üstelik bir gün tamamen yok olacak.
Ne zaman mı? Sykes'a göre, bunun ne zaman gerçekleşeceği tartışılır. Çevresel koşullar altında, 100 ile 200 bin yıl arasında, büyük olasılıkla da 125 bin yıl sonra erkekler yok olacak.
Erkeklerin yok olması olasılığına karşın kadınların erkeksiz var olmaları mümkünmüş. Yani, bir gün gelecek, kadınlar erkek spermi olmadan da varlıklarını koruyabilecekler: "Erkeklerin bu konuda yaptıkları tek şey kadınların yumurtalarını aşılayacak sperm sağlamaları. Bu spermlerde bazı gerekli kromozomlar var. Özetlersek iki yumurta döllenebilecek. Tabii Y kromozomu olmayacağı için de hep dişi üreyecek."
Lafı gevelemeden söyleyelim: Erkekler, üreme için size ihtiyacımız kalmayacak (Musluk tamiri, ampul değiştirme, faturaları ödeme, çocuğu okuldan alma, alışveriş torbalarını taşıma ve "Giyecek hiçbir şeyim kalmamış" ya da "Beni hiç anlamıyorsun" gibi sözleri dinleme görevleri hariç).
"Aslında Y kromozomu sadece cinsiyeti belirleyen bir kromozom ve gittikçe içindeki gen sayısı azalıyor. Eskiden binlerceyken simdi sadece 20 gen içeriyor" diyen Prof. Sykes, çevre kirliliği gibi faktörlerin, kadını değil de erkeği etkilemesinin, bir anlamda soyunu tehdit etmesinin ise doğadaki bir ironi olduğunu vurguluyor. Yani doğa, kirlenmesine en çok yol açan erkeklerden, onları yavaş yavaş yok ederek intikamını alıyor. Sanayinin ve siyasetin üst yönetim kademelerinde hep bıyıklıların ve takım elbiselilerin tekelinin bulunduğunu düşünürseniz, Tabiat Ana hiç de haksız değil!
Prof. Sykes dişi kromozomlarının da erkeklerinkinde olduğu gibi yavaş yavaş değişikliğe uğrayıp uğramadığı sorulduğunda ise "hayır" cevabını" veriyor.
Erkeklerin 100 bin yıl kadar zamanı kaldı
Sykes "Adem'in Laneti-Y Kromozomu Üzerine Bir İnceleme" adlı kitabında, erkek cinsinin sonuna ve erkek-kadın ilişkilerine ilişkin başka tezler de öne sürüyor. Ama kitabındaki düşüncelerin içeriğinden çok, kullandığı yöntemler üzerinde durmak gerekli. Bence yöntemleri biraz tehlikeli.
Sykes'a göre, Cengiz Han spermlerini yaymada çok başarılıydı. Peki, Cengiz Han Y kromozomlarını devam ettirmede neden bu kadar becerikli oldu? Sykes kitabında "Onların şiddet ve gasp yoluyla korkunç derecede güç ve zenginlik elde etmiş kişilere ait" Y kromozomları olduğunu yazıyor. Bu fikrini de "Y kromozomları, tarımın gelişmesi ve dişi cinse yapılan baskının artması" olgularını birleştiren bir teorinin temeli olarak kullanıyor.
10 bin yıl kadar önce avcı-toplayıcı toplumların yerini yavaş yavaş toprağa bağlı çiftçi toplumlara bırakması ile, kaba kuvvetle gelen güç, yerini gayrimenkul ve zenginliğin getirdiği güce bırakmış. İşte bu mal-varlık-güç üçlüsü günümüzün kuvvet dengesini yaratan olgu. Erkekler bu üçlüyü kadınları kontrol etmek için kullanmış.
Bu teori, avcı-toplayıcı toplumlarda erkeğin daha üstün olamadığı varsayımı üzerine kurulmuş.
Kadınların köle haline getirilmesini Y kromozomunun üstüne yıktıktan sonra onun daha çok kadını kendi genleri ile aşılamak istemesinin dünyamızı yavaş yavaş yok ettiğini söylüyor. Hava kirlenmesi, ormanların yok olması, zararlı gazların atmosferimizde çoğalması ile meydana gelen iklim değişiklikleri freni patlamış tren gibi sürekli güdümlü cinsel seçim yapan bir kör Y kromozomunun eseri! Sykes'a göre erkekleri üstün yapan bu Y kromozomu onların sonu olacak. (Sykes bu arada erkeklerin genetik değişikliğe uğramış dişiler olduğunu kabul etmemiz gerektiğini de hatırlatıyor.)
Bütün bunlar çok ilginç ancak yapılacak yorumlar tehlikeli olabilir.
Bilgi çağında ve teknolojik-bilimsel gelişmelerin ışığı altında akla gelen soru, erkeğe gereksinim olmaksızın oluşacak döllenme ne kadar öne alınabilir, sonuçlar ne kadar sağlıklı ve kalıcı olabilir? Bu tehlikeli soruların cevabını, deneysel ve bilimsel çalışmalar sonunda göreceğiz.
Ama korkmayın erkekler. Daha 100 bin yıl zamanınız var. Dünyanın tadını çıkarın!