Et tüketiminin arttığı Kurban Bayramında, özellikle kalp ve tansiyon hastalarının dikkatli olması gerektiği hatırlatıldı.
İnönü Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ramazan Özdemir, bayramda sağlık problemleri ile uğraşmamak için vatandaşların beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti.
Özellikle kalp ve tansiyon hastaları için yoğun et tüketiminin büyük risk taşıdığına dikkati çeken Prof. Dr. Ramazan Özdemir, şunları söyledi:
Kırmızı et kolesterolün en başta gelen sebeplerinden biri. Kurban Bayramında et tüketimi arttığı için, kalp ve tansiyon rahatsızlıklarınedeniyle hastaneye yapılan müracaatlarda da büyük artış oluyor. Bayramda özellikle kalp ve tansiyon hastaları, aşırı et tüketiminden kaçınmalı. Tüketecekleri normal düzeydeki et ise mümkün olduğu kadar yağsız olmalı ve haşlanarak tüketilmeli. Özellikle kalp ve tansiyon hastaları et tüketimini en aza indirmeli.
KAVURMA VE TATLIYA DİKKAT
Prof. Dr. Ramazan Özdemir, özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde Kurban Bayramında kavurma geleneğinin olduğunu, kavurmanın ise kalp ve tansiyon hastaları açısından daha büyük risklertaşıdığını ifade etti. Kavurmada çok fazla tuz ve kuyruk yağı kullanıldığına işaret eden Özdemir, kalp ve tansiyon hastalarının kavurmadan uzak durması gerektiğini söyledi.
Bayramda tatlı tüketiminin de arttığını belirten Özdemir, şöyle dedi:
Et tüketiminin yanı sıra bayramda artan tatlı tüketimi de kalp ve tansiyon hastaları açısından risk oluşturuyor. Tatlı tüketiminin enaza indirilmesi lazım. Kalp ve tansiyon hastalarının içerisinde yoğun yağ bulunan baklava, kadayıf gibi tatlılardan ziyade, sütlü tatlıları tüketmesi daha iyi olacaktır.
Sağlıklı yaşam için et, sebze ve meyveden oluşan Taş devri diyeti önerildi.
Yaklaşık 10 bin yıl önce olduğu gibi sadece et, sebze ve meyve tüketerek beslenmenin kronik hastalıklara yakalanma riskini en aza indireceği belirtildi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Aydın, Taş Devrinden bugüne kadar genlerde çok az değişiklik olmasına karşın çevresel şartlar ve yiyeceklerin büyük oranda değiştiği söyledi. Aydın, özellikle son 50-100 yıl içinde doğal olmayan, işlenmiş ve katkı konulmuş gıdalar, margarin gibi kimyasal yolla katılaştırılmış, ayçiçeği, mısır gibi sıcak preslenmiş sıvı yağların aşırı şekilde kullanılmaya başlandığını vurguladı. Buna karşılık taze sebze, meyve ve tencere yemeklerinin tüketiminde de belirgin bir azalma olduğunu ifade eden Aydın, şunları kaydetti:
Gen yapımız ve buna bağlı vücudumuzda gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar doğal olmayan yiyeceklerin tümü ile başa çıkacak yeteneğesahip değiller. Genler ve yiyecekler arasındaki bu uyumsuzluk şişmanlık, diyabet, koroner kalp hastalığı, hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, müzmin yorgunluk, kanser ve osteoporoz gibi çok sayıda kronik hastalığa neden oluyor. Bu hastalıklardan korunmak yaşam süresi ve kalitesini artırmak için mümkün olduğunca Taş Devrinde olduğu gibi beslenmeliyiz.
Aydın, milyonlarca yıl avcı ve toplayıcılıkla geçimini sağlayan kişilerde genler ve idare ettikleri enzimlerin sadece et, meyve ve sebze gibi doğal gıdalar ile baş edecek etkinliğe ve donanıma sahip olduğunu, günümüz insan genlerinin yüzde 99unun 40 bin yıl önceki homo sapien genleri gibi çalıştığını söyledi.
YAPILACAKLAR VE YAPILMAYACAKLAR
Prof. Dr. Aydın, genel olarak tuz, şeker ve un kullanılmaması gerektiğini, her yiyeceğin doğal şekline en yakın olarak tüketilmesinin önemli olduğunu, yasaklar haricinde yeme sınırının olmadığını vurguladı. Çiğ yiyeceklerin toplam diyetin en az yüzde 60ını oluşturması gerektiğini belirten Aydın, kırmızı et kullanımının serbest olduğunu, ancak, katkı maddelerinden dolayı salam-sosis gibi et ürünlerinin tercih edilmemesi gerektiğini anlattı. Aydın, beyaz etin de mönüde yerini alması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
Ağır metal zehirlenmesi riskini azaltmak için küçük balıklar tercih edilmeli, çiftlik balıkları yenmemeli. Sakatatın yasaklanması doğru değil. Fakat sadece veteriner gözetiminde kesilmiş hayvanların sakatatı yenmeli. Et ve hayvani yağ, balık, tavuk, zeytinyağı, fındık yağı, yumurta, az şekerli meyveler, sebzeler, kabuklu kuru yemişler, süt ürünlerini istediğiniz kadar yiyin. Tahıllar ve unlu gıdalar, patates, şeker, tatlıları yemeyin. Baklagiller ve çok şekerli meyveleri ise az tüketin.
Aydının taş devri diyet programına göre, sebzeler ve yeşil yapraklılar daha çok çiğ tüketilmeli, doğal yetiştikleri için ebegümeci, kuzukulağı, ısırgan otu, semizotu, labada gibi yabani otlar tercih edilmeli.
Diyet programında, kayısı, üzüm, muz, gibi şeker içeriği yüksek meyveler sınırlı yenilirken, üzüm çekirdeği ve kabuğu, çilek, yaban mersini, kızılcık gibi meyvelerin çok yüksek antioksidan etkilere sahip olması nedeniyle bolca tüketilmeli.
Diyet listesinde, sütten çok mayalanmış süt ürünlerinin tüketilmesi, günlük mandıra sütünün satın alınması gerektiği kaydediliyor. Nohut, fasulye, mercimek, bezelye, börülce gibi baklagillerin ise haftada en fazla 2-3 kez tüketilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Prof. Dr. Aydın, lokmaların iyice çiğnenmesi ve günde en az yarım saat hızlı yürüyüş yapılması veya yavaş koşulması, merdivenlerin çift çift çıkılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Lise mezunu işsiz gençleri iş sahibi yapmak için Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, 14 ilde Bilişim Çırakları projesini başlattı. Projeye ilk gün bin 20 başvuru oldu...
TÜRKİYEDE ilk kez lise ve dengi okul mezunlarının meslek sahibi olabilmesi ve işe girişlerini kolaylaştırmak için bir proje başlatıldı. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünce 14 ilde başlatılan, Bilişim Çırakları Projesi kapsamında eğitimlere geçen hafta başlandı. Projeye ilk gün bin 20 kişi başvuruda bulundu. Projeye, ailesi dar gelirli, 26 yaşını aşmayan, İŞKURa iş başvurusunda bulunan tüm lise mezunları katılabilecek.
İHRACATÇIYA ARA ELEMAN
Proje, bilgi teknolojileri alanında ihracatçı firmaların ara eleman ihtiyaçlarını karşılamayı ve liseli gençlerin istihdamını sağlamayı hedefleyen çalışma kapsamında katılımcı gençler, hem İngilizce, temel bilişim, sistem, muhasebe, dış ticaret eğitimi, hem de kursa katıldıkları için aylık 200 milyon lira cep harçlığı alacaklar. Dar gelirli ailelerin lise mezunu çocuklarının iş bulmasını kolaylaştırmak ve meslek sahibi olmalarını sağlamak amacıyla Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, İŞKUR ve Sanayi Bakanlığı Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ile Türkiye İhracatçılar Meclisi arasında işbirliği yapıldı.
6 AY ASGARİ ÜCRET
EĞİTİM sonunda gençler KOSGEB tarafından önerilen iş yerinde 6 ay süreyle asgari ücretle çalışacak. İstanbulda 60 kursiyerin katılımıyla başlayan kursun açılışına katılan İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Seyman, gençlerin hem teori hem de pratik yaparak iş hayatına hazırlanacağını söyledi. İstanbul Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdür Vekili Huriser Aşıcı da, projenin başarıya ulaşması için İstanbulda tüm hazırlıkların tamamlandığını bildirdi. Herhangi bir liseden mezun herkes kaymakamlıklar aracılığıyla 2 hafta boyunca kurslara katılmak için başvuruda bulunabilecekler.
TBMM Başkanı, ''Hala eşlerimizin kıyafetlerini söz konusu ederek, bundan laiklik, Cumhuriyet, rejimler adına bir şey çıkartmaya çalışıyorsanız lütfen bundan vazgeçin'' dedi.
TBMM Başkanı Arınç, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Meclis'in 2006 yılı bütçesinin görüşülmesi sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Arınç, ''Eşim, başındaki bu örtüsüyle Türk kadınını da Türkiye Cumhuriyeti'ni de Türkiye'nin çağdaş ilkelerini de en güzel şekilde temsil ediyor'' dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Birgen Keleş'in ''Özellikle yurtdışında Türkiye'yi temsil edenlerin yanlarında götürdüğü kişilerin kıyafetleriyle Türkiye'yi ilkelerini doğru yansıtması gerektiğini, bunun yanlış izlenimler bırakabileceği'' yönündeki sözlerine karşılık veren Arınç, burada kendisinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün eşleriyle birlikte gittiği yurt dışı gezilerin kastedildiğini söyledi.
Arınç, ''Çağdaş bir bayan olarak bunu söylüyorsunuz. Eşimin kendi tercihiyle giydiği kıyafet, en az sizinki kadar çağdaştır. Benimle birlikte katıldığı ziyaretlerde üst düzey kabul görmüştür. Avusturya Parlamento Başkanının verdiği resepsiyonda kendisine gösterilen nezakete kadar bilesiniz ki eşim, başındaki bu örtüsüyle Türk kadınını da Türkiye Cumhuriyeti'ni de Türkiye'nin çağdaş ilkelerini de en güzel şekilde temsil ediyor. Bu benim, o da sizin görüşünüz'' dedi.
İZMİR'in Bornova İlçesi'nde, piyasa araştırma şirketi sahibi nişanlısı 29 yaşındaki Soner Erişkin'in kullandığı motosikletin arkasına kasksız binen avukat 26 yaşındaki Yasemin Kartefe, motosikletin bir otomobile çarpması sonucu öldü. Kazada yaralanan soner erişkin ise hastanede tedavi altına alındı.
Kaza, Özkanlar Semti, Gediz Caddesi'ndeki Şok Market önünde 00.30 sıralarında meydana geldi. Bir arkadaş ortamında tanışan Avukat Yasemin Kartefe ile Soner Erişkin 1.5 yıl önce ailelerinin de onayı ile kendi aralarında nişan yaptı. Yaza düğün hazırlıkları yapan Kartefe ve Erişkin Bornova'da bir ev tutarak, birlikte yaşamaya başladı.
Dün akşam, Yasemin Kartefe ve Soner Erişkin, iki hafta önce aldıkları 35 DRS 40 plakalı Scotter motosikletle, aynı semtte oturan bir arkadaşlarını ziyarete gitti. Gecenin ilerleyen saatlerinde evlerine dönmek üzere yola çıkan Kartefe ve Erişkin, kasksız olarak motosiklete bindi. Mustafa Kemal Caddesi'ni Gediz Caddesi'ne bağlayan kavşağa geldiklerinde, motosiklet Gediz Caddesi'nden Y. İbrahim Hakkı Caddesi'ne giden 31 yaşındaki Hanefi Kızıl'ın kullandığı otomobile, sağ orta kısmından çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrularak, takla atan motosikletten fırlayarak beton zemine düşen Yasemin Kartefe ile Soner Erişkin ağır yaralandı. Kazayı görerek yardıma koşanlar tarafından, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan Kartefe ve Erişkin, tedavi altına alındı. Durumu ağır olan 4 yıllık avukat Yasemin Kartefe, doktorların tüm çabalarına rağmen kurtarılamadı.
AİLENİN TEK ÇOCUĞU
Yasemin Kartefe'nin cesedi Ege Üniversitesi Hastanesi Morgu'ndan Adli Tıp Kurumu Morgu'na getirilerek otopsi yapıldı. Balıkesir Erdek'te yaşayan Nevzat- Zahide Kartefe çiftinin tek çocuğu olan Yasemin Kartefe'nin cenazesi defnedilmek üzere memleketine götürülecek. 2001 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Yasemin Kartefe, Manisa ve Aydın Adliyeleri'nde görülen davalarda işkence yaptıkları gerekçesiyle yargılanan sanık polislerin avukatlığı ile Vakıfbank'ın kurum avukatlığını yapıyordu.
Nişanlısı Yasemin Kartefe'nin öldüğünden habersiz Ege Üniversitesi Hastanesi'nde yaşam mücadelesi veren Process Piyasa Araştırma Limited Şirketi'nin sahibi Soner Erişkin'in ise, henüz hayati tehlikeyi atlatamadığı bildirildi.