Yavuz, 40 bin Alevi'yi kesti mi?

Son güncelleme: 09.09.2008 10:27
  • Yavuz, 40 bin Alevi'yi kesti mi?
    Tarih, siyasetin yakasından düşmediği sürece de, kafalarımızdaki savaş ve karanlık devam edecek gibi görünüyor.
    noimage
    Hatırlarsanız geçen hafta yeni bir ezber bozma girişiminde bulunmuş ve o "küçük fil"imizi tarihin zücaciye dükkânına Kasr-ı Şirin kapısından salmıştık. Demiştik ki, siyasetçilerimiz Kasr-ı Şirin'den beri İran sınırımızın değişmediğini, hatta İran'la 400 yıldır dost olduğumuzu söylüyorlar, halbuki bu tarihen yanlış bir bilgi.

    'Vay efendim sen ne demek istiyorsun?' Ne Bush'un yardakçısı olmadığım kaldı, ne İran'a saldırmak için diş bileyen kesime top toplayıcılığı yaptığım.

    Eğer yazımdan ille de bir siyasî sonuç çıkarılacaksa, bu çürük iddiamız karşısında Bush'un eli armut toplamayan 'tarihçileri' de kalkıp, 'Bakın, Kasr-ı Şirin'den bu yana İran'la en az 10 kez savaşmışsınız, sınırlarınızda delinmedik nokta kalmamış, bir kere daha delinse ne lazım gelir?' deseler ve bizi kendi silahımızla vurmaya kalksalar ne diyeceğiz? Bu işleri tarihçilere bırakalım mı?

    Yıllar önce Bakü'de bir müzeyi geziyoruz. Adının İrade olduğunu öğrendiğimiz hanım rehberimiz Şah İsmail'in Çaldıran savaşını Osmanlı topları yüzünden kaybettiğini ağlamaklı bir tonda anlatıyor. Besbelli hayranı olduğu Şah İsmail Çaldıran'da bir duvar teşkil eden toplarımızı geçemeyince hiddetinden kılıcıyla topun ağzına öyle bir vurmuş ki, tuncu paramparça etmiş!

    Burada efsanenin kendisine takılmayın derim. "Türk" olduğunu düşündüğümüz Azeri kardeşlerimizin bu savaşta Şah İsmail'in ordusunda saf tutmaları ve Yavuz'u saldırgan bir işgalci olarak görmeleriydi beni asıl şaşırtan.

    Bir de özellikle bazı Osmanlı karşıtı kesimlerin dillerine doladıkları ve maalesef İsmail Hami Danişmend gibi ateşli Osmanlı yanlısı 'Sünniler'in de Şii-Alevi husumetlerinden ötürü köpürttükleri 'Yavuz'un 40 bin Alevi'yi kestiği' söylentisi var. Ne yalan söyleyeyim, her iki kamp da bu tehlikeli ateşe odun taşımakta fevkalade mahirler. Halbuki Fethullah Gülen hocaefendinin yakınlarda yaptığı 'mum söndü iftirası' hakkında sağduyuya çağıran konuşmasını okusalar, bu meseleye nasıl bir denge bilinciyle yaklaşacaklarına dair değerli ipuçlarını yakalayabilirlerdi.

    Yavuz Sultan Selim, Doğu'da namağlup unvanına sahip Şah İsmail'in adamlarının Tokat'ı ele geçirip kendi adına hutbe okuttuğu, hatta Kütahya önlerine kadar geldiği, Bursa'yı tehdit ettiği ve Rumeli'deki kardeşleriyle buluşmalarına ramak kaldıkları bir ortamda tahta çıkmış buldu kendisini. Üstelik de bir Osmanlı şehzadesi olan yeğeni Murad, Şiiliği kabul etmiş ve Şah İsmail'in yanına kaçmıştı. Yani Safevi etkisi, bırakın halka yayılmayı, bizzat saraya kadar girmişti.

    Burada özellikle belirtmek istiyorum ki, Yavuz'un birinci sorunu, bir inanç olarak Alevilik değil, Fransız tarihçi Jean-Louis Bacque-Grammont'un akıl dolu deyişiyle, Safevi Devleti'nin Anadolu'daki Alevileri 'beşinci kol', yani istihbarat unsuru olarak, daha da önemlisi, devleti yıkacak tertipler içine girecek potansiyel bir işbirlikçi güç olarak kullanmaya kalkmasıydı. Şah İsmail'in gerçek niyetinin Osmanlı'yı Şiî bir devlete dönüştürerek bir darbede başına geçmek olduğuna ve bu uğurda çalıştığına dair güçlü kanıtlar bulunuyor. Nitekim 1511 Nisan-Temmuz aylarında Bursa'dan Antalya ve Kayseri'ye kadar yayılan, Anadolu'nun büyük bölümünün yakılıp yıkılmasına ve 50 bin insanın ölümüne yol açan Şahkulu isyanı da gerçek bir ders olmuştur Yavuz'a.

    Anadolu'daki Aleviler ya İran'a göç edip Şah İsmail'in saflarına katılıyor veya muhtemel bir Anadolu seferinde ona destek vereceklerine dair işaretler veriyorlardı. Osmanlı Devleti'nin 1402'de içine yuvarlandığı fetret devri yeniden yaşanacak mıydı? Bu soru, 112 yıldır hiç bu kadar sarsıcı olmamıştı.

    Bunun üzerine Yavuz, hem İran'a insan kaynağı sağlayan göçü önlemek, hem de Safeviler üzerine düzenleyeceği seferde arkasını sağlama almak için Mustafa Akdağ'ın deyişiyle, "Şah İsmail'e bağlılıkları, sadece dinî bir inanç olma çizgisini aşarak, para yardımı, asker olarak gidip ordusuna katılma, Kızılbaşlık propagandası yapmak ve şaha casusluk etmek gibi yollarla hizmet ettikleri sabit olanlar hakkında kovuşturma başlattı". Bu kovuşturmanın bir tür fişlemeye dönüştüğünü biliyoruz. Tutulan defterlere yukarıdaki eylemlere karışmış 40 bin Kızılbaş'ın adının geçirildiğini, bunların tutuklanıp sorguya çekildiklerini biliyoruz. Suçlu bulunanlar elbette idam veya hapisle cezalandırılmıştır. Ancak bu kovuşturma sonunda ne kadarının idam edildiğini, ne kadarının hapse atıldığını veya sürgüne gönderilip serbest bırakıldığını bilmiyoruz.

    İşte o 40 bin kişi, bu kovuşturma maksadıyla fişlenen ve yakalanan casuslar, düşmana yardım ve yataklık yapanlar, daha önce Şah İsmail'in ordusunda savaşmış olanlar, propagandasını yapanlardı. Ve hepsinin öldürüldüğüne dair en ufak bir kanıt olmadığını ben değil, yine Bacque-Grammont söylüyor:

    "Göründüğü kadarıyla, bu "büyücü avı", özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen elebaşıları öldürmekten ibaret kaldı. 1513 ya da 1514'te olan 40.000 sapkının kırılması efsanesinin destekleyen hiçbir kanıt yok elimizde; sayılar karşısında doğulu baş dönmesiyle alabildiğine damgalı görünüyor bu." (Bkz. Ed.: Robert Mantran, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, I, Cem Yay. 1995, s. 173)

    40 bin aileyi, yani ortalama 200 bin nüfusu ilgilendiren böylesine büyük çaplı bir 'katliam'ın belgelere de bir şekilde yansıması gerekmiyor muydu? İşte Alevi kökenli olduğu bilinen tarihçi Mustafa Akdağ, "Yavuz Selim'in o zaman, Kızılbaş mezhepli 40 bin kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır Ancak, biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. Çünkü, bu Padişah devrine ait pek çok mahkeme defterleri hâlâ elimizdedir. Bunlar üzerinde yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. Eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bu defterlerde yer alması zorunlu idi." sözleriyle bu balonu patlatıyor. (Türkiye'nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi, 2, Tekin Yay., 1979, s. 154)

    Düzeltiyorum: Tarih ne çekmişse siyasetten ve efsanelerden çekmiştir.

#28.01.2008 08:38 0 0 0
  • teşekkürler
#15.02.2008 22:12 0 0 0
  • kesmedi ben gördüm
#17.02.2008 22:13 0 0 0
#18.02.2008 08:32 0 0 0
  • TEŞEKKÜRLER
#30.05.2008 22:26 0 0 0
  • Lolll xD
#31.05.2008 14:16 0 0 0
ChE ChE foto
  • mustafa_bandrma ve bystyler burası geyik bölümü değil,o bölümü arıyorsanız nerde bulabileceğinizide biliyorsunuz.sizleri uyarmak bana düşmez ama alevi bir vatandaş olarak yazma gereği duyuyorum bunu.

    bu arada yavuz sultan selimin 50 bin şiiyi katlettiği bir çok tarih kitabında yazılıyor ve bilinmektedir.bununda savunulacak bir tarafı yoktur.

    sizin gibi hangi konuya, nasıl ne cevap vereceğini bilmeyenlerinde bana göre hiç bir gereği yoktur.
#01.06.2008 11:04 0 0 0
  • tam bir hayal ürünü saçma


    SİEMPRE GALLO
#01.06.2008 14:39 0 0 0
ChE ChE foto
  • neden saçma?
    yapan bir osmanlı padişahı oldugu içinmi,bir ermeni denseydi herkes doğrudur yapmıştır derdi sanırım,
    kardeş oku araştır,okul kitaplarından değil, bilgi kitaplarından,bu katliam yapıldı
#01.06.2008 16:13 0 0 0
  • kendi kardeşini kesen onları hayli hayli keser.!
#01.06.2008 23:48 0 0 0
  • @YaSaM aTeSi adlı üyeden alıntı:
    kendi kardeşini kesen onları hayli hayli keser.!
    Orijinali Göster...


    Sende maasallah uydudan bizimi gözetliyosun her tartisma konusunda aninda orada bitiyosun filim adamsin vesselam:D
#02.06.2008 01:00 0 0 0
  • öyleyim sağol :P
#02.06.2008 01:24 0 0 0
  • Şah İsmail'in işbirlikçilerini öldürmüşler. Bu olayları, devrin kurallarına göre değerlendirmek gerekir.

    Yavuz Sultan Selim padişahlığı zamanında saraylarda vakit geçirmemiş, Anadolunun kurtuluşu için savaşmıştır. Allah kendisinden razı olsun ve makamı cennet olsun.
#07.06.2008 14:24 0 0 0
  • DENİZLİSPORLUYUZ : Sen her konuya saçma sapan yorumlar yapmaya başladın.Araştır ondan sonra saçmamı değilmi karar ver.
#07.06.2008 15:02 0 0 0
  • Sende maasallah uydudan bizimi gözetliyosun her tartisma konusunda aninda orada bitiyosun filim adamsin vesselam

    YaKıN ZaMaNa KaDaR ßeNiM De YaPTıĞıM ŞeYLeR Di Mi (HaLa YaPıYoRMuŞuM ßuNu YaZDıĞıMa GöRe :D)
#07.06.2008 19:04 0 0 0
  • ben bi tarihçi olarak böyle bi iddiayı ilk kez duydum arkadaslar herseye inanmayalım bizi cekemeyen tarihimizi karalamaya calısan öyle cok unsur varki ...
#22.06.2008 10:39 0 0 0
  • çok doğru demişsin kendi kardeşini kesen insan dindar biriydi ve alevileri yani bizi dinsiz olarak gördü.insanların din özgürlüğüne kimseler karışamaz.bizi anlayan biri olmadığı belli.din allah ile kul arasındadır buna yavuzlar ve diğerler (siz anladınız diğerlerini) hiç kimse karışamaz................
#25.06.2008 10:04 0 0 0
  • gereken neyse o yapılmıştır... ve cihanşumûl kayzer-i rûm yuvuz sultan selim han hazretleri babası II. Beyazid han hazretlerini tahttan Alevi meselesi yüzünden indirmiş olup, osmanlı tarihinde ilkkez babasının tahtan indiren padişah olmuştur ve ridaniye seferine giderken Anadolu topraklarının orta kesinimi yanlışlıkla tabi rastlantı bu o bölgede yaşayan Alevi kökenli safefi devletinin kışkırttığı toplumlarıda kaza eseri kılıçtan geçirmiş olması tabiatıytla mümkündür..
#11.07.2008 17:22 0 0 0
  • Yavuz Sultan Selim Han Ehli Sünnet Düşmanı Olan Şah ismailin Ajanlarını tek tek bulup Yok etmiştir "Beslesemiydiki acaba" o gün o gerekiyordu o Yapıldı Yoksa anadolu şia Taassubu altında kalacağı gerçeğini kimse söylemiyor.Yavuza selam olsun
#11.07.2008 19:29 0 0 0