Trabzonun Fethi

Son güncelleme: 27.10.2008 20:55
  • TRABZONUN FETHİ

    Trabzon'un çevresinde yerleşen Türkmenlerin ittifaklar kurmaya başlaması Trabzon'u da harekete geçirmişti. Trabzon Kralı III. Aleksius (1349 - 1390) Türkmenleri birbirinden layırmak ve bazılarını Trabzon'un müttefiki haline getirmek üzere yeni bir siyaset izlemeye başlamıştı. Bu siyasetin en önemli aracı da Türkmen Beyleri ile evlendirilecek olan Trabzonlu prensesler idi.
    Evlilik yolu ile ittifak kurulan ilk grup Akkoyunlular oldu. Kız kardeşi Maria Kommen'i Tur Ali Bey'in oğlu Fahreddin Kutlu Beyle evlendiren III. Aleksius'un oluşturduğu Akkoyunlu Trabzon ittifakı Uzun Hasan'a kadar devam etmiş, Uzun Hasan da Trabzonlu bir prensesle evlenmişti.
    İkinci evlilik ve ittifak 1357'de Trabzon üzerine yürümüş olan Giresun ve Ordu bölgesinin beyi Hacı Emir'le 1358 yıllında yapılmıştı. 1379'da Trabzon üzerine yürüyen Kılıç Aslan ile aralarında çekişme olan Taceddin oğulları Beyliği kurucusu Taceddin Bey'e kızı Eudokia'yı veren III. Aleksius evlilik yolu ile üçüncü ittifakını oluştururken, Trabzon Rum Krallığı etrafında bir emniyet şeridi kurmuştu.
    Harşit vadisinin yukarı kesimlerinde Kürtün merkezli bir beylik tarihi mezar kitabeleri kuran Çepniler'in üzerine 4 Mart 1380'de bir sefer düzenleyen III. Aleksius bu baskında Çepnilerirı kışlık çadırlarını yakarken, ellerinde bulunan Trabzonlu esirleri de kurtarmayı başarmıştı.
    1404 yılında Trabzon'a gelen Ispanyol seyyah Clavijo'nun
    bildirdiğine göre şehrin kenarında Cenevizlilere ve Venediklilere ait iki tane kule bulunuyordu.'° IV. Aleksius zamanında (1417 - 1429) Cenevizli*lerle Trabzonlular arasında bazı prob*lemler çıkmış, yapılan savaşta Ceneviz kalyonları Trabzon donanmasını yenmişti. Bu durumda Trabzonlular Cenevizlilerin şartlarını kabul ederek 1418'de onlara harp tazminatı olarak fındık ve şarap vermişlerdi.
    Osmanlıların Trabzon'u ilk ele geçirme teşebbüsü II. Murad (1421 *1451) zamanında olmuştu. Doğu Karadeniz'de bir sefere çıkan donan*ma, şehrin önüne gelerek karaya kadar asker çıkartmış ancak şehri alamamıştı. Şehir civarını yağmalayıp esirler aldıktan sonra geri çekilen donanma, yolda fırtınaya yakalandığı için perişan bir vaziyette İstanbul'a dönebilmişti. Yine de, bu seferin sonunda Trabzon Rum Krallığı Osmanlı'ya 3000 altın yıllık vergi vermeyi kabul ettirmişti.
    1456 yılında Safevi şeyhi Cüneyt, Canik Dağlarındaki Türkmenlerden topladığı kuvvetlerle Trabzon üzerine yürüdü. Amacı şehri ele geçirip kendi devletini kurabilmekti. Akçaabat'ın batısında Trabzon kuvvetleri ile karşılaşan Şeyh, Trabzon kuvvetlerini dağıtarak çok sayıda esir aldı ve Trabzon önlerine kadar ilerledi. Üç gün süren kuşatmada şehri alamadı, fakat çıkan bir yangın nedeniyle halk kaçarak şehirde sadece muhafızlar kaldı.
    Şeyhin Trabzon üzerine yürüdüğünün haber alınması üzerine Fatih Sultan Mehmet, rum Beylerbeyi Hızır Bey'e Trabzon üzerine yürümesi emrine verdi. Hızır Bey'in bir ordu ile geldiğini duyan Şeyh, kuşatmayı kaldırdı ve süratle Torul Gümüşhane istikametinde çekildi, buradan da Uzun Hasan'a gitti.
    Trabzon önlerine gelen Hızır Bey, Trabzon Kralı Kaloloannes (1429 *1458) ile yıllık 2000 altın vergi ödenmesi koşuluyla bir anlaşma imzaladı ve aldığı rehinelerle Trabzon böl*gesinden uzaklaştı.
    Kaloloannes bir yandan Fatih'e anlaşmayı onaylatmak için kardeşi David başkanlığında bir heyet gönderirken, diğer yandan da Fatih'e karşı bir ittifak oluşturmak için çalışıyordu. Uzun Hasan'a kız kardeşini vermeyi vaat ederek bir anlaşma imzalamak için görüşürken Gürcü Krallığı, Karaman Beyliği ve Papa ile de temasa geçti. Bu ittifak teşekkül etmeden Kaloloannes ölünce yerine geçen kardeşi David ağabeyinin izinden yürüdü. Papa'ya bir mektup yazarak bir haçlı seferi düzenlenmesi*ni talep ederken Uzun Hasan'la da evlilik yolu ile ittifak kurdu.
    Fatih, Anadolu'da kendine karşı oluşturulmak istenen bir fitneden haberdardı ve kökünü kazımak için 1461 yılında Anadolu seferine çıktı. Bu seferde önce Sinop'u ardından Akkoyunluların eline geçmiş olan Koyulhisar kalesini aldı ve Erzincan yakınlarındaki Yassıçemen Yaylasına kadar ilerledi. Bu sırada donanma da Gelibolu Sancak Beyi Kazım Bey komutasında Karadeniz'e açılmıştı. Önce Sinop limanında demirleyen donanma, Sinop'un alınmasından sonra Trabzon'a doğru ilerledi ve şehrin önlerine gelerek kuşatmaya başladı.
    Yassıçemen yaylasında bulunan Fatih'e aralarında annesi Sara Hatun'un da bulunduğu bir heyet gönderen Uzun Hasan, varılan muta*bakat üzerine ordusu ile birlikte Azarbaycan taraflarına sefere çıkar*ken Fatih de Trabzon'a dönmüştü. Bayburt ovasından Doğu Karadeniz dağlarına çıkan Fatih Sultan Mehmet Han burada ordusunu iki kola ayırmış, birinci kol Mahmut Paşa kumandasında batıdan, ikinci kol da kendi kumandasında doğudan ilerleyerek Trabzon üzerine inmişti.
    Trabzon Kralı David, Osmanlı donanmasının kuşatmasına diren*meye çalışırken Fatih'in Uzun Hasan tarafından meşgul edileceğini düşü*nerek kara ordusunun gelebileceğine pek ihtimal vermiyordu. Fakat Fatih ordularıyla birlikte Trabzon önlerine gelince başka çaresinin olmadığını görerek 15 Ağustos 1461 tarihinde şehri teslim etti.
    Kral ve ailesi ile birlikte şehrin ileri gelenlerini de gemilerle İstanbul'a gönderirken, burada birkaç gün kalan Fatih bazı idari düzenlemeler yapmış ve Donanma Komutanı Kazım Bey'i Trabzon valiliğine atayarak geri dönmüştü. Dönüş yolunda çevre kadılarına emirler göndermiş, ahalisi Istanbul'a qönderilen Trahzon zehrini yeniden şenlemek için müslüman aileler yollanmasını istemişti.
    Fatih'in Trabzon'dan ayrılırken şehre vali olarak bıraktığı Kasım Bey ve daha sonra Vilayet-i Rum'u tahrirle görevlendirilen Umur Beğ gibi idare*ciler Trabzon bölgesinden Istanbul'a ve Rumeli'ne çeşitli sürgünler yapmıştı." Gönderilenlerin yerine de Rumeli'nden ve Konya bölgesinden cok sayıda aile sürgün yolu ile Trabzon'a getirilmişti.
    Trabzon'un güneybatı ve batı Fatih'ten çok önce Çepniler tarafından feth edilerek iskan edilmiş v Türkleştirilmişti. Trabzon'un günev doğu ve doğusu ise özellikle Yavuz Sultan Selim'in Trabzon valiliği esnas nda Safevi katliamı nedeniyle Doğ Anadolu'dan kaçan Akkoyunlular v bağlı Türkmen grupları iskan edilerek Türkleştirilmişti.
    17. yy. ikinci yarısından sonra Trabzon valilerinin daha ziyade Karadeniz sahillerini Kazak akınlarında korumak ve Ruslar'ın Karadenize inmesinden sonra da Kafkasları istil etmesini önlemek için, bunun yar sıra da Hudut Muhafızlığı görevi il Azak, Anapa, Sohum ve Faş gik kalelerin korunması amacıyla, bu bölgelerde görev yaptıklarını görüyoruz.
    Hudut Muhafızlığı ve Şar Seraskerliği gibi görevler nedeni ile Trabzon valileri çoğu zaman hududu boylarındaki kalelerde bulunduklarından, Trabzon bu sürelerde müte sellimler eli ile yönetildi. Samsun'dan Erzurum'a kadar geniş bir bölgede asker ve vergi toplamak gibi geniş yetkilere sahip olan Trabzon valileıi 'Canikli' ve 'Hazinedaroğlu' aileleri örneğinde olduğu gibi hanedanlık haline gelmişlerdi. Bu süreçte valilerin dayanağı olan yerel derebeylerin de gücü artmış, kimi zaman valiler devlete, kimi zaman da derebeyler valilere ve dolayısıyla devlete kafa tutmuşlardı.
    Bölge bu tür feodal ilişkilerin kıskacında kıvranırken Ruslar ilki 1809 yılında Akçaabat'ın batısındaki Sargana burnuna yaptıkları çıkartma olmak üzere bölgeyi birkaç defa işgal etmek istemişlerdi. Fakat iç kesimlerde iki defa Gümüşhane'ye kadar ilerleme fırsatını yakalamalarına rağmen sahillerde pek başarılı olamamışlardı.
    Ruslar bu fırsatı I. Dünya Savaşı esnasında yakalayabildiler.
    Almanlar Rus Cephesindeki yük*lerini hafifletmek için müttefiki olan Osmanlıları Rusya'ya karşı savaşa girmek için sıkıştırıyorlardı. 29 Ekim 1914'de Osmanlı Donanması Karadeniz'deki Rus limanlarını bom*balayınca Rusya'nın buna cevabı 1 Kasım 'da Doğu Anadolu'ya saldırmak oldu.
#27.10.2008 20:55 0 0 0