Aşka, Ayrılığa Dair Yazılar

Son güncelleme: 25.02.2010 19:18
  • Bir papatya tarlası düşün.. ılkbahar ayı.. Ve sen, onun yanından geçen
    yolda yürüyorsun... Ve o papatya tarlasında bir papatya dikkatini
    çeker.. Binlercesinden birisidir ama sen, onun yanına gidersin.. Onda seni
    çeken bir seyler vardır.. O papatyayı olduğu yerden koparırsın..Sadece
    senin olsun istersin, sadece senin.. Öleceğini düşünmeden. Ve gidersin o
    tarladan... ıçindeki şiddetin durduramadığı bir bencillik ama bir o
    kadar güzel ve hapsedici. ışte bu TUTKU...

    Yine o tarlanın kenarındaki yolda yürüyorsundur.. Yine milyonlarcası
    arasında bir tanesi seni çeker.. Yaklaşırsın, yanına gidersin o
    papatyanın.. Gözlerin başkasını görmez olur o an. Onun için herşeyi yapmak
    istersin... Dokunmak istersin.. Dokunamazsın, orda, onunla ölmek istersin.
    Ama birden hafif bir rüzgar eser ve bir başka güzel çiçek kokusu gelir
    burnuna.. Dayanamazsın onun kokusuna.. Unutturur herşeyi bir anda ve o
    kokunun geldiği yöne gidersin.. O papatya orda kalmıştır,yüreğinin bir
    kenarında.. Paylaşılmamıştır bi çok şey.. Unutulmaz belki ama geri de
    dönülmez ona.. ışte bu AşK...

    Yine o yoldasın.. Papatya tarlasının yanından geçen.. Ve yine bir
    papatya ... Milyonlarcasının içinde seni çeker.. Gidersin yanına.. Orda
    kalakalırsın.. O hiç ölmesin diye her şeyi yaparsın.. Tüm gücünle onunla
    olmak istersin.. Oradan seni koparacak hiç bir güç olmadığına inanırsın..
    Ve orda onunla ölene kadar birlikte kalırsın... ışte bu da SEVGı...

    Ne Çok................

    Değmez ne çok aşk için harcadık yüreklerimizin nefesini...
    Ne çok aşk sözcüğü söyledik, sigara dumanının rüzgara karışıp gitmesi misali yok olan...
    Ne çok yansıdık, ne çok yanıldık ve ne çok yok olduk insanların gözbebeklerinde...
    Ne kolay tükendik bir mum gibi, ne kolay tükendik bir gün gibi...Tükendik, bir ömür gibi...
    Değmez ne çok aşk için ipotek ettik yüreklerimizin değerini...
    Ne çok borçlandık karşılıksız aşk senetlerine...Sahte paralar gibi sahte insanlarda geçiyormuş aşk alışverişlerinde...Belki de parayı bir türlü sevemediğimiz için ayırt edemedik sahtesini...Ne paranın, ne insanın, ne de aşkın...
    Ne çok kavrulduk iç yangınlarımızda...Her defasında göz bebeklerimizde başlıyordu aşk ve bir tek kıvılcım ile alevlerin komşu evlere sıçraması gibi, kısa sürede tüm bedenimize yayılıyordu...
    Değmez ne çok aşk için soldurduk içimizdeki bahar çiçeklerini...
    Halbuki biliyorduk, kopartıldığında yaşamazdı çiçekler.Ama aşklarımızı daha değerli kıldık içimizdeki kır çiçeklerinden.Kopartıp verdik sevgiliye.Değmediğini anladığımızda artık çok geç kalmıştık.ıçimizin kır çiçeklerini kopartmıştık bir kez ve dışımızda büyüyen asfalt yüzlü insanlara rağmen içimizde koruduğumuz toprak, ıssız yol, çiçeksiz kalmıştı...Kır çiçeklerinin her bahar açacağını biliyorduk...Herşeye rağmen bu umuttu bize...
    Değmez ne çok aşk için yorduk yüreklerimizi...
    Kavgadan yeni çıkmış delikanlı, geç kaldığı için evine telaş içinde dönen genç kız, plastik topunun peşinden gün boyu koşturan küçük çocuk, dik merdivenleri çıkmaya çalışan hayat yorgunu bir ihtiyar gibi...Nefes nefese ve yorgun...Hepimizin alnında ve gözpınarlarında hammaddesi ortak beden sıvısı...Ter ya da gözyaşı...Onları bile ne çok değmez insan için harcadık...
    Ne çok "seni seviyorum" tükettik...
    Aslında her defasında biz tükenirken...

    şu an ne ağlamak, ne bir çığlık atmak, ne de elime geçen herşeyi fırlatıp
    kırmak içimi rahatlatabilir!.. Belkide tarifi imkansız bu his, bende kalıcı olucak bilmiyorum...Kalmak ve gitmek adına iki seçeneğim olsaydı ki ben hep var olduğunu düşünmüştüm; kararım sonuna kadar kalmak olurdu biliyorsun...
    Tek bir seçeneğim kaldı.Gitmek...Gitmek...Gitmek...
    Geride hayalleri ikinci kez yıkılan bir hayat bırakıp gitmek...Aynı şekilde yanımda hayalleri ikinci kez yıkılan bir hayat götürüp gitmek...
    Ben ''mucize'' denilen olayı sende öğrendim ve ona senle inandım.
    Ve benim duyduğum mucizeler, insanın karşısına yaşamı boyunca sadece bir defa çıkabilir; bu şans bir defa verilebilir.şimdi ''gitmek ne biliyor musun?
    şimdi gitmek, bu büyük mucizeyi büyük bir nankörlük ederek ayaklar altına almak!..
    şimdi gitmek, iki hayatı da alt üst etmek!..
    şu an bu yazdıklarımı okurkenki halini düşünemiyorum bile!..Belki bana bir
    insanın aklına gelebilecek en ağır sözleri söylüyorsun.Belki en yıkıcı bedduaları ederek lanetler yağdırıyorsun...Eğer ki öyleyse ne kadar haklı olduğunu da biliyorsun.
    şimdi gidiyorum evet...Sana büyüttüğüm, bana göre benzersiz olan o sevgiyi kalbimin en derinlerine saklayıp ve bu kalbin bir daha sevebilme ihtimalini yasaklayıp gidiyorum...
    Seni sevdiğimi bilmen seni ne kadar teselli edebilir ki ben olmadıktan sonra...
    Ne önemi var ki bir gün aynı kalple, aynı ben olarak döneceğimin!...
    Seni ve beni bitirdikten sonra...
#25.02.2010 19:18 0 0 0