Türkiye'de Yaşlılık ve Yaşlılara Verilen Hizmetler

Son güncelleme: 25.05.2013 18:08
  • yaşlılarda kurumsal bakım - yaşlılara verilen hizmetlerin tarihçesi - muhtaç yaşlıların korunmasıÜlkemizde yaşlılara verilen hizmetler iki alanda yürütülmektedir. Bunlar sosyal güvenlik sistemi ve sosyal hizmet programlarıdır. Sosyal hizmet ve sosyal sigorta konulan bir sosyal güvenlik sistemi içinde düşünülmelidir. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında bunun gerekli olduğu vurgulanmıştır. Sosyal hizmetin çeşitli gönüllü kuruluşlarla ve kamu kuruluşları tarafından dağınık ve programsız yürütülmesi karşısında verilen hizmetlerin bir şemsiye altına alınması amacıyla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu çıkarılmıştır.

    Türkiye'de yaşlılara götürülen çeşitli hizmetler uygulama alanında bulunmaktadır. Yaşlıya yöneltilen belli başlı hizmetler, sosyal güvenlik uygulamaları, kurumsal bakım ve sosyal yardım uygulamalarıdır.

    a-Tarihsel Gelişim

    Türklerde sosyal yardımla ilgili inanç ve geleneklerin öteden beri varolduğu anlaşılmaktadır. Öteden beri ataya saygı duyulmuş, yaşlılar korunmuştur. Tanrı adına yoksullara yardım etme çıplakları giydirme, açları doyurma inancına İslamiyet öncesi Türk destanlarında rastlanmaktadır. Eski Türklerde bey olmanın şartları arasında çıplakları giydirme, açları doyurma vardı.

    Türkler İslamiyet kabul etmelerinden sonra da dinsel inancın gereği olarak muhtaç ve güçsüzlere yardım etmişlerdir. Fitre ve zekatın diğer gruplarla birlikte öncelikle yaşlılara verilmesi bu yardımları daha anlamlı kılmıştır. Kur`an’da yaşlıya, sakata yardımla ilgili ayetler vardır.

    Yaşlılara verilen hizmetlerin tarihi incelendiğinde, yardım biçimlerinin toplumların toplumsal ve kültürel yapılarına ve inançlarına göre kalıplaştığı görülmektedir. Eski dönemlerde yaşlılar inançlara, geleneklere dayalı ve toplumdan kaynaklanan destek yardımlarla korunmaktaydı. Türk toplumunda her dönemde yaşlılara yardım edildiği, yaşlıların korunmaya alındıkları eski kurumların varlıklarından anlaşılmaktadır.

    Yaşlıları koruma hizmetini veren ilk kurum Selçuklular döneminde 11. yüzyılda kurulmuştur. Sivas'ta 11. yüzyılda Reha Oğulları tarafından Darülreha (Huzurevi), Mısır'da Erbil Atabeyi Muzaffereddin Ebu Sait tarafından yaptırılan Gökbörü tesisleri, dört darülaceze, dullar için barınma tesisi bulduğu saptanmıştır. Memluklular döneminde 13. yüzyılda Kahire'de açılan Seyfettin Kalavun Hastanesi ve tesisleri dul kadınlara ve yaşlılara hizmet vermiştir.

    Osmanlılar döneminde imarethaneler, aşevleri ve tekkelerin muhtaç yaşlılara hizmet verdikleri bilinmektedir. Kurulan darül rehalar, yapılan vakfiyeler ve hastaneler günümüzde yaşlı bakımı ile ilgili hizmetleri yerine getiriyorlardı. Bilindiği gibi Osmanlılar döneminde sosyal hizmetler 19. yüz yıla kadar vakıf kuruluşları tarafından veriliyordu. Bu alanda hizmet veren kamu kuruluşları ve hayır kurumları 19. yüzyılda kurulmaya başlanmıştır. Bu kuruluşlar diğer ihtiyaç gruplarının yanında yaşlılara da hizmet götürüyorlardı. Bunların arasında yer alan 1868 yılında kurulmuş olan Kızılay Derneği ve 1895 yılında kurulmuş olan Darülaceze Osmanlılar döneminde kurulup günümüze kadar yaşayan kurumlardır. Darülaceze önce, sakat ve yoksul erkek, kadın ve kimsesiz çocukları korumak için Abdülhamid II devrinde hizmete girmiştir. Bugün İstanbul Belediyesine bağlı, döner sermaye ile yönetilen bir kurumdur. Amacı din ve ırk ayrımı gözetmeden, düşkünleri barındırmak, çalıştırmak, ümitsizlikten kurtarmak, rahat bir yaşam sağlamaktır.

    b-Günümüzde Durum

    Günümüzde Türkiye'de yaşlıların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çeşitli uygulamaların yanı sıra bakıma muhtaç yaşlıların korunması, tedavisi ve rehabilitasyonu, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulmuş hizmet veren kurumlar vardır.

    Cumhuriyet döneminde yaşlılara bakım ve yardım görevi 1930 yılında çıkarılan Belediyeler Kanunu ile belediyelere verilmiştir. Belediyeler düşkünlere ve yaşlılara yaptıkları diğer yardımların yanı sıra onu barındıracak huzurevleri açmaya başlamışlardır.

    1963 yılında çıkarılan kanun ile Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü kurulmuş ve Sağlık ve Sosyal Bakanlığı'na bağlanmıştır. Bu tarihten itibaren yaşlılarla ilgili hizmetleri planlama, programlama ve yürütme görevini doğrudan devlet üstlenmiştir. 1983 yılında 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurum Kanunu kabul edilmiştir: Bu kanunla kurum yaşlı refahı ile ilgili tüm görevleri üstlenmiş ve buna bağlı yeni bir idari yapı kurulmuştur.

    Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun amacı korunmaya, bakıma ya da yardıma muhtaç aile, çocuk, sakat, yaşlı ve diğer kişilere götürülen sosyal hizmetler ve bu faaliyetlerin düzenlenmesidir. Aynı kanunda yaşlıların barınıp korundukları huzurevleri için şöyle bir tanım yapılmıştır: Muhtaç yaşlı kimseleri huzurlu bir ortamda korumak, bakmak sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşlardır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununun öngördüğü genel esaslar doğrultusunda yaşlı hizmetleri tüm ülke çapında yeniden gözden geçirilerek mevcut hizmetlerin iyileştirilmesi ve yeni hizmetlerin başlatılmasıyla ilgili çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların başında huzurevleri açmak gelmektedir: Huzurevleri açma politikasında sosyal ekonomik ve kültürel yapı dikkate alınarak bu kuruluşların büyük kentlerde yatırım programlarına konmasına çalışılmakta, kamu ve özel kesim teşvik edilip kendilerine rehberlik yapılmaktadır.

    Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın 1989 yılı programında yaşlı bakımında yaşlıyı evinde, aile ortamında maddi ve manevi desteklemek temel ilke olarak benimsenmiştir. Yaşlı nüfus ve bu nüfusun değişen toplum yapısı içindeki sorunları ve ihtiyaçları artma eğilimi göstermektedir. Milletlerarası göstergelere göre yaşlı nüfusun en az yüzde 3.0'nün korunmaya ve bakıma muhtaç olduğu dikkate alındığında 1988 yılında 60 ve daha yukarı yaş grubundan yüz dokuz bin yaşlının acil ve uzun dönemli bakım hizmetlerinden yararlandırılması gereği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda, bakıma muhtaç yaşlıların yüzde 6.5'una hizmetin ulaşabildiği görülmektedir. Bu alandaki temel ilke, yaşlıyı aile ortamında ve kendi evinde maddi ve manevi desteklemektir. Yatağa bağımlı yaşlılar için mevcut huzurevlerinin bir bölümünün tahsisi ailelerin yükünü hafifletecek, sağlık tesislerinin yatak işgal oranları düşecektir.

    Huzurevleri sosyal ve ekonomik bakımdan yoksulluk içinde bulunan devamlı yatarak tıbbı tedavi ve bakıma ihtiyacı olmayan, beden fonksiyonlarında kendi ihtiyacını karşılamasına engel olacak arızası, sakatlığı ve bir hastalığı bulunmayan, koruma ve bakıma muhtaç yaşlıların bir ev ortamı içinde bakılı korunması ve her türlü ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla açılmaktadır.

    SHÇEK Yaşlı Hizmetleri Dairesi'nin huzurevlerinde kalan yaşlıların yaş eğitimine gelir durumlarıyla ilgili 1992 yılı Aralık ayında yaptığı inceleme huzurevlerinde kalanlarla ilgili bir kesit vermektedir. Huzurevlerinde erkek yaşlılar kadın yaşlılardan daha fazladır. Yaşlıların yarısından çoğu ücretli bakılmaktadır. Üç büyük ilde, Ankara İstanbul, İzmir bulunan huzurevlerinde kalan yaşlıların çoğu kurum hizmetlerinden ücretli yararlanmaktadır. Ücretsiz kalan yaşlılardan ihtiyaç belirtenlere Huzurevleri yönetmeliğinin 41. maddesi gereğince memur maaş katsayısının 60 gösterge rakamı ile çarpımı sonucu bulunacak miktar kadar aylık harçlık verilmektedir. Huzurevlerinde kalan yaşlıların yarısına yakını okur-yazar değildir. Huzurevlerinde kalan yaşlılarda yüksekokul bitirmiş olanların oranı çok düşüktür. Kadınlarda okur-yazar olmayanların oranı erkeklerden daha fazladır. Huzurevlerinde ücretli kalan yaşlıların gelir kaynağı sosyal güvenlik kuruluşlarından aldıkları aylıklar oluşturmaktadır. Halen mevcut olan kurum hizmetlerinin yanı sıra yaşlıların toplumla iç içe ve kendi ailelerinin yanında bakımlarının sağlanması açısından yeni hizmet modelleri geliştirilmeye çalışılmaktadır.

    Yaşlıya evinde hizmet vermek amacıyla SHÇEK 1994 yılında bakacak kimsesi olmayan yaşlılara kendi evlerinde eğitimli yardımcılarla bakma olanağını sağlayan bir projeyi uygulamaya koymuştur. İl Sosyal Hizmet Müdürlüğü tarafından yürütülen ve henüz sadece Ankara, İstanbul, İzmir'de uygulanan bu projenin yaygınlaştırılması öngörülmektedir.

    Yaşlılık hizmetleri için de yaşının eğitimi önemli bir konudur. Çağımızın yaşlı insanı için yaşlılığa uyum ve sosyal katılımı sağlama açısından sistemli serbest zaman etkinlikleri yapılmaktadır. Ayrıca kişisel ve toplumsal olarak yaşlılar yaşam içinde kendilerini pasif ve yeteneklerini yitirmiş görme eğilimindedirler. Bu ruhsal inancın kaldırılmasında sosyal güvenlik, tıbbi bakım ve gözetim sistemleri tek başına yeterli olamamaktadır. Bu sebeple soruna çözüm getirebilecek yolun eğitim olduğu kanısına varılmıştır. Yanı sıra yaşlıları toplumsal etkinliklere katılmaya alıştırmanın onlara yaşama uyum sağlama olanağı vereceği görüşü, güç kazanmıştır. Yaşlıların yetenek ve el alışkanlıklarını geliştirmek, böylece onları toplumsal yaşamlarında üretici duruma getirmekle mümkün olacaktır.

    Yaşlı eğitimi açısından ülkemizde neler yapılabilir sorusuna ülke şartları göz önüne alınarak bazı öneriler getirilebilir.

    Yaşlı eğitiminde, okuma öğretimi, serbest zamanı yaratıcı amaçlarla kullanılma, emekliliğe hazırlanma, mesleki ve teknolojik uyum sağlama amaçlarıyla eğitilmenin özel bir önemi vardır.

    - Yetişkin eğitimi ömür boyu eğitimi çerçevesinde yaygınlaştırıl malıdır. Eğitim, yaşlanma ve yaşlılara ilişkin her politikanın temel yönü olmalı ve yaşlılık sorunu ile birlikte ele alınmalıdır.

    -Yaşlıların yerine getirecekleri görevlere uygun öğretim ve eğitimi görmüş olmaları üretici ve örnek işlevlerinin ötesinde gençlere öğretme yeteneklerini geliştirme açısından özel bir .önem taşımaktadır.

    -Açık öğretim hizmeti veren üniversite ya da yüksek öğretim kurumlarından bazıları yaşlı eğitimine yönelik programlar çerçevesinde kuramsal ve uygulamalı bilgilendirme yapabilirler.

    -Düşük gelirli yaşlıları yardımcı görevler için eğitme ve onları yarım günlük işlere yerleştirmeyi amaçlayan programlar düzenlenebilir: 1982 yılında Viyana da yapılan yaşlanma üzerine Birleşmiş Milletler Dünya Kurultayına UNESCO tarafından hazırlanan Eğitim ve Yaşlanma adlı rapor sunulmuştur. Yaşlanmaya ilişkin milletlerarası eylem planında eğitimin seçkin bir yer tutması gerektiği anlaşılmış olduğundan, her yaştan herkesin eğitime ve kültüre ulaşabilmesinin devredilemez bir insan hakkı olduğu temel düşüncesi, eğitimin yalnızca insancıl bir ödev olan sonucunu doğurmamalıdır. Tersine eğitime “yaşlıların temsil ettiği sayısız değerden, ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişme bakımlarından yararlanmanın aracı gözüyle bakılmalıdır” görüşü kabul görmüştür.


    kaynak
    alıntı
#25.05.2013 18:08 0 0 0