Oğula Sesleniş

Son güncelleme: 12.06.2005 10:50
  • OĞULA SESLENİŞ...


    Sizin hiç canlı canlı kolunuzu kestiler mi?
    Hiç elinizi uzattınız mı ocakta yanan ateşin üzerine?
    Demir tokmakları, başınıza başınıza
    indirdiler mi iri yarı adamlar?
    Gözü dönmüş birileri kırdılar mı parmaklarınızı?
    Tel örgülere takıldı mı sırtınız yerlerde sürünürken?
    Birisi gelip kolunuzu kıvırdı mı arkaya,
    zorlayarak "çat" diye kırıverdi mi?
    Çaresizlik denilen; çaresi bulunmayan tek gerçek,
    sarıldı mı boğazınıza?
    Adamın biri gelip iki gözünüze
    iki parmağını sokup, kör etti mi sizi?
    Büyük değirmen taşlarını getirip
    koydular mı üzerinize, sırt üstü yatarken?
    İyice bilenmiş bir bıçağı böğrünüze sokup
    çevirdiler mi 360 derece?
    Ayağınız kayıp yola düştünüğünüzde,
    bacağınızın üzerinden hiç kamyon geçti mi?
    Su diye size uzatılan bardağı kafanıza diktiğinizde
    içinde asit olduğunu fark ettiniz mi?
    Demir bir çubuk boğazınızdan girip
    boyununuzun arkasından çıktı mı hiç?
    Yolda sessiz sakin yürürken, aniden birisi gelip suratınızın
    en ortalık yerine muhteşem bir yumruk savurdu mu?
    Balkondan düşen koca bir saksı,
    tam kafanızın ortasına indi mi?
    Evinizin alev alev ateşler içinde yandığını seyrettiniz mi?
    Bir insanın sel suları içinde çırpına çırpına
    can verdiğini gördünüz mü?
    Veya bütün bunları görmemiş,
    yaşamamış bile olsanız, biraz düşününüz.
    İşte bunların hepsi bir anda, benim başıma geldi.
    19 yıl babalık etmeye çalıştığım, Allah'ın bana emaneti,
    canım, gülüm, hayatım,her şeyim, bir tanem,
    sebeb-i hayatım, evladım, oğlum Nihad, 3 dakika içinde
    yok olası kollarımın arasında ölüp gitti.
    Yapacak hiçbir şeyim yoktu.
    Kapının camı şahdamarını kesmişti.
    Fıskiye gibi kan fışkırıyordu. Kan fışkırıyordu,
    umutlarım, istikbalim, hayatım yerlere dökülüyordu.
    Bana yakın durması gereken ölüm, beni ölmeden öldürüyordu...
    Bugün senden ayrılalı tam 1 yıl oldu.
    365 günün, bir tanesinde bile seni göremedim, elini tutamadım,
    yanağını öpemedim, bağrıma basıp sıkı sıkı sarılamadım.
    Evde tek başıma otururken, kapıda anahtar dönmedi
    ve sen içeriye girmedin.
    Bir tek gece odanın ışığı yanmadı. Ben kapını açıp,
    "yatıyorum, sen yatmıyor musun?" diye soramadım...
    Yaşamak canımı sıkmaya başladı.
    Gül, senin aradığına dair bir tek not vermedi tam 365 gündür.
    Bu kadar çabuk mu unuttun beni diye
    düşünüyorum zaman zaman.
    Ama beni unutmayacağını, unutmadığını biliyorum,
    ben de biliyorum, halan da biliyor, enişten de, Ece de.
    Ama oradan bir bağlantı kurulması mümkün değil...
    Günler geçiyor arslanım. Her geçen dakikayı beni sana
    yaklaştırdığı için seviyorum. Eskiden nasıl üzülürdüm
    zaman geçiyor, birgün senden ayrılacağım diye .
    Ama şimdi her şey tersine döndü...
    Her şeye tahammül edebiliyor insan.
    Allah böyle bir sabır vermiş kullarına.
    Ama tahammülü mümkün olmayan bir tek şey var.
    Senin sevginden mahrum olmak. Bunu hissedememek.
    İşte ölmeden bu öldürüyor insanı.

    Cenk KORAY
#17.11.2004 17:52 0 0 0
  • SERKANCO gözlerimi ve böğrümün yanışını görebilmeni isterdim...ellerine sağlık, yüreğine sağlık, ruhuna sağlık paylaştığın için...berbat oldum yaaa..! yaşam işte bütün testleriyle apaçık ve sonuna kadar gerçek...ben böyle bir şeye dayanabilirmiydim, evet kadere inanıyoruz...peki boğazımda yanıp duran şey ne o zaman...
#17.11.2004 18:43 0 0 0
  • ÖYLE İŞTE ALPEREN DOSTUM İNSANIN BU ŞİİRİ HİSSEDİP YAZMASI VARYA ISTE O ONUN SEBEBI
#18.11.2004 12:44 0 0 0
  • allah butun olulere rahmet etsin .
    çok zar olan bır gerçek var o da gerıde kalan lar için o aciya dayan mak çok çok ama çok zor allah herkese dayanamıycağindan çok acı vermesın
#22.11.2004 11:00 0 0 0
  • Yüreğine Sağlık
#22.11.2004 12:54 0 0 0
  • SAGOL
#22.11.2004 21:25 0 0 0
  • Ellerine Emeqine SaqLıK ArKada$iM
#12.06.2005 10:50 0 0 0