OKUL ÇAĞI

Son güncelleme: 26.06.2008 15:34



  • ANNE - BABAYA ÖNERİLER



    1) Çocuk kendi görevleriyle baş başa kalmalıdır. Onun görevini üstlenip, sorununu çözmeye kalkışan anne ya da baba, yaşam boyu böyle bir angajmanın altına girmiş olur. Bu nedenle çocuk dersini çalışırken ebeveynden aynı masayı paylaşmaması beklenir. Ancak anlaşılmayan sorular için çocuk ebeveyne başvurabilmelidir. Ödevini yapmadığı zaman çocuk kendi sorununu öğretmeni karşısında kendi başına çözebilme yollarını bulmalıdır.

    2) Başarıda önemli bir faktör çok çalışmak değil etkili ve verimli çalışmaktır. Bu nedenle çocuğa zamanı iyi kullanmasını ve yönetebilmesini öğretin. Programını öyle yapsın ki ders çalışmanın yanı sıra bir spor ya da müzik etkinliğine zamanı kalsın, tüm gününü masa başında verimsiz bir şekilde geçirmesi yerine, aktif katılımıyla ya da pasif izleyici olarak değerlendireceği bir programı (basketbol oynama, tiyatro izleme gibi) destekleyin. Burada önemli olan çocuğun derse ve ders dışı faaliyetlere yeterince, uygun bir şekilde zaman ayırabilmesidir.

    3) Eğer çalışma davranışının sıklığı artırılmak isteniyorsa, çalışma, hoşlanılan ve sık yapılan bir başka etkinlikten önceye alınır. Bu kurala göre çocuğun hoşlandığı işi yapabilmesi için önce belirli bir miktarda ders çalışması gerekecektir. Örneğin; televizyon seyretmekten hoşlanıyor ve her akşam belirli bir süre TV seyrediyorsa, kendisi için şöyle bir kural koyabilir:"Her gece televizyon seyretmeden önce şu kadar sayfa kitap okumak ve belirlenen miktardaki sayfa bitmeden televizyon seyretmemek" gibi. Böylece çocuk belli bir süre ders çalışmayı planlamış olacaktır.

    4) Başarıda ölçü başkaları değil, bireyin kendisidir. Doğru olan başkalarıyla yarışmak yerine bireyin kendisiyle yarışmasıdır. Eğer çocuk bugün, düne oranla olumlu bir değişim göstermişse bu başarı sayılmalıdır. Anne-baba şunu akıldan çıkarmamalıdır: "Başarısızlık" diye bir şey yoktur. Yalnızca "öğrenilecek dersler" vardır. Büyüme, bir bilgi kazanma, deneme-yanılma, cesaret gerektiren deneyimler sürecidir. Başarısızlıkla sonuçlanan girişimler de, o son başarıyı getiren hamle kadar değerli ve katkılıdır. Rekabeti, çocuğun kendi potansiyelinin tavanında performans göstermesini sürdürmenin bir yolu olarak görün. Çocuğun başarısı elinden gelenin en iyisini yapmaktan kaynaklanmaktadır.

    5) Çocuğunuzu iyi tanıyarak "beklenti düzeyinizi" gerçekçi kılabilirsiniz. Aksi takdirde sizin hayal gücünüze, kapasitesini bilmediğiniz çocuğunuzu sığdırmaya çalışmanız kimseye yarar sağlamaz. Ebeveynin "yüksek beklentisi" çocuğun cesaretini kırar. Ebeveyni hayal kırıklığına uğratma telaşı ise, çocukta başarısızlık kaygısına neden olabilir.

    6) Çocuğa yapabileceğiniz en büyük yardım ilgi ve yetenekleri doğrultusunda onu yönlendirmek, ihtiyacı olan desteği (özel öğretmen, kurs vs) ona sağlamak, sorununu çözmede yardımcı olmaktır. Çocuğu, başarılı kardeş ve arkadaşlarıyla kıyaslamak, aşağılamak, yarar yerine zarar getirir.

    7) Bütün bu bilgilerin ışığında; çocuğunuzu olduğu gibi, kendisi olarak görmeyi öğrenin. Kapasitesine ve bireysel özelliklerine en uygun öğretim yöntemini (altını çizerek, anlatarak veya özetleyerek çalışma gibi) seçmesi konusunda onu destekleyin.

    8) Anne ve baba olarak geçmiş okul yaşantınızdaki başarılarınızı çocuğunuzun tekrarlamasını beklemek ya da elde edemediklerinizi çocuklarınızı zorlayarak elde etmeye çalışmak, sadece kendinizi tatmin etmekten öte bir işe yaramaz.


    ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER


    1) Öğrencilerinizi kolejlere ya da Anadolu liselerine hazırlamak yerine, öncelikle onlara öğrenmeyi sevdiriniz.

    2) Öğrencilerinizi ayrı ayrı tanıyarak, onları farklı sosyo-ekonomik ve kültürel dünyalardan gelen, farklı potansiyele sahip bağımsız bireyler olarak kabul ediniz. Değerlendirmelerinizi bu ölçüye göre yaptığınız takdirde "kıyaslama" yanılgısına düşmezsiniz.

    3) Öncelikle davranış bozukluğu veya uyum sorunu gösteren öğrencilerinizin sorunlarıyla meşgul olunuz. Ancak bu takdirde sınıfınızda başarılı bir öğrenme ortamı oluşturabilirsiniz.

    4) Öğrencilerinize yönelttiğiniz "beklenti düzeylerinizin" farklı olmamasına, çeşitli etkenlere bağlı olarak değişik yaklaşımda bulunmamaya özen gösteriniz. Şunu biliniz ki sözlü olmasa da beden dilinizle tüm davranışlarınız öğrencilerin tamamı tarafından dikkatle izlenmekte ve değerlendirilmektedir.

    5) Başarısız öğrencilerin başarabileceği bir "konu" ya da "etkinlik" bulunuz. Başarması ve arkadaşlarıyla paylaşması için onu destekleyiniz. Başardıktan sonra da övgü ve takdiri ihmal etmeyiniz. Burada önemli olan çocuğa "başarının tadını" aldırmaktır. "Başarılmış eylem" bireyi yeni başarılar için motive eder. Bunun için de tetiğin bir biçimde çekilmesi gerekir.

    6) Başarısız öğrenciyi, sınıf içinde aşağılamak ve dışlamak onu hiçbir şekilde başarıya yöneltmez. Tam tersine "başarısızlık kaygısı" nın pekişmesini sağlar.







#06.05.2008 09:41 0 0 0
  • Okul cagında anne,babaya ve ögretmenlere çoçukları okulu ve okumayı sevdirecek görevler düşmektedir.paylaşımın için teşekkürler cihanasran.
#06.05.2008 16:52 0 0 0
  • çoçuk yetiştirmede görev anne kadar babayada düşer
#26.06.2008 15:34 0 0 0