okuduğun
zamanın pençesinde
bir laf kalabalığıdır şimdi
biraz öncesinin bardağı soğumadan
kalkıp gitmelerdir hayat
arabanın
buz gibi arka camına dayayıp alnını
o lacivert sessizliği
gözünü kırpmadan seyredişin
ay desenli bir geceden sızan kandır
tekerlek izlerine
kendinden kopardığın
bir parça çamurla yamadığın patlak
ilk ihtiyaç molasında
levazımat arasından seçtiğin
iri bir çakılı
emanetçiden alışın gibi
verirsin deniz sayfasına gizlice
yazdığın bir notla birlikte
gerisingeriye
temrinin tekrarı gibi kaç kezse artık
kayar, kayar
kayar ve gömülür olduğu yere
aksak ritimli bir şarkıyı
çalmaya başlar birden gramofon
içinin hazine sandığını kapatır dışın
anahtarı ağzına alır
dişini sıkar
alnını camdan çeker
önüne döner
aynı istikamette gidersin
okuduğun
zamanın pençesinde
bir laf kalabalığıdır şimdi
biraz öncesinin bardağı soğumadan
kalkıp gitmelerdir hayat