Bitmeyen Veda 1 Deneme Yazılarım

Son güncelleme: 20.10.2008 00:42
  • noimage

    Bitmeyen Veda

    Rüya gibi geçen birkaç günün ardından o acımasız an, veda anı gelip çatmıştı. Kadının buğulu gözlerinde biriken yaşlar akmamak için zor tutuyorlardı kendilerini
    Kader diyordu içinden ve o kadere lânetler yağdırıyordu, sessiz çığlıklarıyla ama nafile. Ne yapsa da o anı yaşayacak ve sevdiğine veda edecekti.

    Kim bilir? Bir daha nerede ve nasıl görebilecekti canının içini. Kalbinin ebedi sahibini !
    Sadece o değildi içi burkulan. Sevdiği erkek de aynı hüzünleri yaşıyordu ama o kadını kadar duygularını açığa veremiyordu. Ya da onu üzmemek için bastırıyordu, erteliyordu hüzünlerini
    Sevgilisine veda etmek için onun koluna girdi ve otogarın ücrâ bir köşesine götürdü. Amacı belki bir çift tatlı söz, belki de uzun zaman sevdiğini ve kendini avutacak masumca bir öpücüktü. Dediğini yaptı. Hem kendisi, hem de sevdiği kadın o öpücük hiç bitmesin istediler. O anı dondurmak ve zamanı geri sarmak istediler bir an. Sevdiğinin koşarak geldiği o ilk güne

    Ne kadar da mutluydular. Kavuşmanın ve aylarca hasretini çektikleri günlerin acısını çıkarırcasına hasret gidermelerdi. Bir film şeridi gibi geldi geçti ikisinin de gözlerinden. Kendilerini bu masum öpücüğe kaptırdıklarında Kadın daha fazla tutamadı biriken gözyaşlarını ve hıçkırıklara karışan isyanıyla ağlamaya başladı.
    ''İsyan eden kalbimi, biraz olsun duy yeter '' diyen bir melodi geliyordu otogarın içindeki bir kafeden. Ne de güzel anlatıyordu bu sözler şu yaşadıklarını

    Otobüs'ün kalkma saati gelmiş çatmıştı. Son anons onlara kabir azabı gibi geldi bir an da. Bu öyle bir anonstu ki, iki seven yüreği parçalıyor ve bir yarısını alıp götürüyordu bilinmezlere doğru.
    Sarıldı iki sevgili sıkı sıkı. Sanki ikisi de birbirine sessizce;
    --Beni bırakma, yalvarırım gitme - bırakma! diyordu.
    Kader bir kez daha ağlarını örmüştü. Seven yürekleri ayırıyordu.
    '' Ben Küskünüm Feleğe, düştüm bitmez çileye,
    Nerelere gideyim, kara bahtım gülmeye ?.. ''

    Çaresizce koptular birbirlerinden. Kadın usul usul, geri geri giden adımlarla otobüsteki yerini aldı, Camdan otobüs hareket edinceye kadar sevdiğinin gözlerine baktı, baktı, baktı... Sevdiği gözden kayboluncaya kadar elleri hiç inmedi, Umutsuzca el salladılar;. Çaresiz ve peş peşe gelen hıçkırıklarla
    Ardından bu dizeler döküldü kaleminden kadının:
    ''Huzuru mahşerde, sorulsa sûal,
    Adını zikreder, çizdiğin tûal,
    Değişmez sevdiğim, değişmez kural,
    Ben senin olmuşum, CANIM efendim''
    Gözleri yaşlı kadın, oturduğu koltukta öne ağilmiş, yazıyordu durmadan. Otobüs karanlıkların içinde kaybolup gitmişti
    Biliyordu.
    Bu veda, bu vedanın hüznü hiç ama hiç bitmeyecekti...

    Devam edecek...

    Ayfer Yaba
    27.06.2008
    Saat: 19.30
    İstanbul
#09.10.2008 13:32 0 0 0
  • tişkler abla saol yüreğine sağlık
#09.10.2008 13:35 0 0 0
  • Vedalar bitmez sanılıyor. Ama bitmeyen birşey yok ömürde...

    Yazmak güzel bir şey. Özellikle emek ister.
#09.10.2008 20:12 0 0 0
  • Bu veda, bu vedanın hüznü hiç ama hiç bitmeyecekti...

    Veda Elveda..Zor Söylenen Kimileri İçin Kolay Cümle
    Emeğinize Yüreğinize Sağlık..
#09.10.2008 21:29 0 0 0
  • Bitmeyen Veda - 2

    Ekrem evine hüzünlerini de yanına alarak dönmüştü.
    Yalnızdı yapayalnızdı. Sevdiği kadın Serap son anda ona kötü bir sürpriz hazırlamıştı. Ardında ne bir iz, ne de bir ümit bırakarak gitmişti, meçhule doğru.
    Nedendi bu gidiş?
    Serap'ın ona söyleyemediği, kalmak isterken gitmek zorunda kaldığı sebep neydi?
    Kafasında cevabı bulunamayan bu sorular onu derin düşüncelere ve bitmez hüzünlere sürüklüyordu.
    --Arasam mı acaba? Diye düşündü Ekrem.
    Cesareti yoktu. Eli telefona gidip gidip geliyordu. Ne diyecekti? Sonuçta elindeki tek numara bir ev telefonuna aitti. Karşısına Serap yerine başkası çıkarsa ne diyecekti? Kadın evliydi ve tek bildiği de buydu zaten. Ekrem de evliydi ama en azından eşinden ayrı yaşıyordu. Oysa ki, Serap mutsuz bir evliliği yürütmeye çalışmaktaydı. Bitirmek istemesine rağmen eşinin baskıları altında ezilmekteydi. Çaresiz içinde bir dramı yaşıyordu.
    Ekrem bir şeyler yapmalıydı ama ne?
    Özlemi gün geçtikçe büyüyor ama Serap'tan tek haber alamıyordu.
    ''Ne senden geçerim, ne meyhaneden,
    Gönlümün farkı yok, bir viraneden''
    Ekrem diline doladığı bu şarkıyı mırıldanıyordu sürekli. Hüzün ve özlemine dayanamayıp içkiye başlamıştı. Sabahlara kadar içiyordu. Durmaksızın. Ancak, hayaller içinde sızıp kalınca sıyrılabiliyordu düşüncelerinden.
    Acaba Serap onu düşünüyor muydu?
    Aynı acıları o da çekiyor muydu?
    Sabahlar olmasın istiyordu. Zaman içinde sağlığı da bozulmaya başladı. Aşırı alkol ve dayanılmaz hüzünlerin sağlığını bozmasını hiç umursamıyordu. Hayattan umudunu kesmişçesine sadece o ânı yaşıyor ve artık bu işkencenin son bulmasını bekliyordu.
    Onu hayata bağlayan Serap'tı. Sanki adının gizemiyle bir hayal gibi hayatına girmiş ve sonra da apansızın çıkıp gidivermişti. Buhar olmuştu adeta
    '' Ben küskünüm feleğe, düştüm bitmez çileye ''
    Bu küskün şarkıyı dinliyordu Ekrem. Masasında Serap'ın gülümseyen resmi. Yine bir meyhanede sabahlarken fondan bu şarkı yükseliyordu
    ''Nerelere gideyim, kara bahtım gülmeye?..''
    Vitrinden dışarıya baktı. İşe yetişmek için koşuşturanları gördü. Herkesin gideceği bir yer vardı.
    Ya kendisi..?
    Nereye gidecekti?
    Sallana sallana kalktı. Otogara gitmek için yürümeye başladı.
    Serap'ı uğurladığı, onu son kez öptüğü yeri özlemişti,
    Dudaklarında o şarkı.
    ''Ne senden geçerim, ne meyhaneden''

    Devam Edecek...

    Ayfer Yaba
    12.07.2008
    Saat: 18.05
    İstanbul
#20.10.2008 00:42 0 0 0