Yerüstü Su Kaynakları

Son güncelleme: 03.06.2010 18:55
  • Yerüstü Su Kaynakları / Sulama Suyu Kaynakları / SULAMA / SEBZECİLİK
    Gerek yerüstü ve gerekse yeraltı su kaynaklarının ana kaynağı yağışlardır. Yağış sularının bitki su tüketimine doğrudan ve dolaylı olarak iki yönlü katkısı vardır. Bitkilerin yetiştiği dönemde yağışların düşmesi doğrudan etkiyi meydana getirir. Ancak ülkemiz kurak ve yarı kurak iklim kuşağında bulunduğundan, yağışlar daha çok sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başlangıcında düşer. Yaz aylarında çok ender görülür. Ayrıca yağışların düşüş şekli ve miktarı düzenli değildir. Bu bakımdan doğrudan etkisi daha azdır. Yağış suları en iyi sulama suyudur. Çünkü çevre sıcaklığındadır. İçinde erimiş mineral madde miktarı yok denecek kadar azdır. Hatta saf su olarak değerlendirilir. Sadece havanın erimiş oksijeni, azotu, karbondioksitini içerir. Havalanmış bir sudur. Ancak son yıllarda hava kirlenmesi çok fazla olduğundan, bu yerlerden geçen bulutlar o pis havayı bünyesine alarak, yağış suyunu kirli bir su haline dönüştürebilir. Kirli olmayan bir yağıştan sonra bitkilerde ani büyümeler göze çarpar. Yağışın dolaylı etkisi daha fazladır. Öncelikle yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının oluşumunu sağlar.
    Yerüstü ve yeraltı suyunun çay, dere veya nehirler aracılığıyla taşınması ve bir toplama alanı içinde birikmesi sonucu göller ve insan yapımı barajlar, göletler meydana gelir. Taban suyu oluşur. Bu sular ise yukarıda saydığımız bir çok işte kullanılır ve ekonomiye katı getirir. Çay, dere ve nehir gibi akarsular devamlı akış halinde olduğundan, geçtikleri yerlerde değişik toprak yapısıyla karşılaşır ve bu topraklardaki maddeleri eriterek bünyesine alır. Bundan dolayı çıkış noktasından başlayarak, akışın son bulduğu yere kadar bileşimi sürekli değişkenlik gösterir. Başlangıçta kaliteli bir sulama suyu iken, daha sonra sulama suyu özelliğini tamamen yitirebilir. Özellikle büyük şehir ve endüstri bölgelerinden geçen sulara çeşitli artıkların karışması ve kirletilmesi çok görülen olaylardır. Eğer akarsular çeşitli nedenlerle kirlenmez ve sulama suyu özelliğini kaybetmezse, yağmur suyundan sonra en ideal sulama suyu sayılır. İyi havalanmıştır, içinde bitki besin maddesi olabilecek maddeler bulunabilir, kısmen çevre sıcaklığındadır.
    Akarsulardan devamlı yararlanmak onların akış rejimlerinin düzenli olmasına bağlıdır. Yağışın az düştüğü bölgelerde çay ve dere gibi akarsuların yaz aylarında kuruma olasılığı vardır. Yağışın bol olduğu dönemlerde de taşkınlar ve sel meydana geldiğinde felakete sebep olur. Akarsular üzerinde belirli aralıklarla regülatörler yapılacak olursa rejimleri kısmen düzeltilir ve daha iyi kullanılmaları sağlanabilir. Tabi esas olan bu suların tam anlamıyla kontrol altına alınması, geçiş alanlarına göller, barajlar ve göletler yapılmasıyla olur. Akarsu, aktığı mecrada kapalı bir alanla karşılaşır ve burada kendiliğinden su birikebilirse göller oluşur. Göl suyu durgun bir su olduğundan, çoğu kez havasız ve çevre sıcaklığından daha düşük sıcaklığa sahiptir. Yani kısmen soğuk bir sudur. Kullanılmadan önce aktarılarak havalandırılması ve ısıtılması gerekir. Akarsuyun aktığı bir kapalı alana insan eliyle önüne set çekilirse, gölet ve barajlar meydana getirilir. Sulama suyu bakımından göl, gölet ve barajlar arasında fark yoktur. Akarsuyun önüne çekilen sete, kret adı verilir. Kret, beton veya topraktan yapılır. Ekonomik, dayanma gücünün yüksek olması için büyük barajlar bile toprak baraj olarak inşa edilmeye çalışılmaktadır. Arazi yapısının buna izin vermediği yerlerde beton kreter inşa edilir. Toprak kreterin içinde suyu geçirmeyen bir kil çekirdeği bulunur. Kreterin boyutları oldukça değişkendir. Dünyanın sayılı barajlarından olan Atatürk barajının kreter uzunluğu 2 km ve genişliği 200 m ve yüksekliği 180 m'dir. Kreter yapılacak yerde çalışmaların düzenlenmesi ve inşaatın yapılabilmesi için akarsuyun akış yatağı bir süre değiştirilir. Baraj sahasının ilerisinde suyun önüne geçici bir set yapılır. Bu geçici sete batardo adı verilir. Su, bu batardo yardımıyla açılan yeni bir yatakla baraj bölgesi geçirilip tekrar eski yatağa döndürülür. Bu geçici yatak derivasyon kanalı veya tünelidir. Baraj inşaatı tamamlandığında batardo ve derivasyon tüneli ortadan kaldırılır. Su baraj kısmına akıtılır ve baraj arkasında su birikintisi meydana getirilir. Baraj tamamen dolduktan sonra fazla sular dolu savaktan dışarıya atılır. Kullanım için dip savak devreye girer. İstendiği zaman dip savak istenen miktarda açılır ve su verilir. Bir barajın ve göletin ömrü belirlidir. Genelde 30-50 yıl kabul edilir. Ömrü uzatmak üzere dışardan gelecek taş, çakıl, kum ve kil gibi sedimentlerin (tortu bırakan maddelerin) önlenmesi gerekir. Bu maddeler baraj alanına ne kadar az girerse barajın ömrü o kadar uzun olur.
#24.03.2009 08:29 0 0 0
  • sprsn yhaa
#31.03.2010 14:37 0 0 0
  • ya ben burda aradoğımı bulamadım bana yardımcı olurmusunuz
#22.05.2010 18:42 0 0 0
  • ne konuda kardeş
#03.06.2010 18:55 0 0 0