Sicak bir temmuz sabahiydi. O daha sabahin erken saatlerinde
bogucu bir sicakligin etrafi sarmaya basladigi gunlerden biri.
Kadin kahvesini yudumlarken bir yandan da gazetesini okuyordu.
Gazeteler bir gun onceki terorist saldirisindan bahsediyordu.
Ilk sayfanin tam ortasi yine sira sira dizilmis bir onceki gun
hayatini kaybetmis insanlarin vesikalik fotograflariyla doluydu.
Gozlerini cabucak resimlerin uzerinde gezdirdi ve rahat bir
soluk aldi. Tanidik bir yuze rastlamamisti bugun de. Allaha
cok sukur diye gecirdi icinden.
Artik gazeteyi acip bir solukta saldirida olen insanlarin
isimlerini okuyup, o icler acisi resimlerine bakmak bir
aliskanlik haline gelmisti. Patlayan otobus iskeletleri,
yollara savrulmus cansiz bedenler, aglayan insanlar ve
cenaze resimleri bunlarin hepsi mutlaka hergun gazetelerde
bulabileceginiz sahnelerdi. Devamli tekrarlanan bu dehset
sahneleri, korkular ve endiseler ne zaman sona erecek, ne
zaman baris ve huzur icinde yasayacagiz acaba diye gecirdi
icinden.
Birden asagi yukari 6 ay once gazetelere cikan oglunun resmi
gozlerinin onune geldi. O dunyalar yakisiklisi, daha 26
yasinda hayatinin baharinda olan oglu. Universitede muhendislik
okuduktan sonra bir sene Amerika'yi bastan sona gezen oglu.
Hiz ve spor arabalari meraklisi oglu. Ne yazik ki bu sevdasi
ona pahaliya patlamisti, evet bir trafik kazasinda kaybetmisti
oglunu. Aradan 6 ay gecmesine ragmen ici hala kan agliyordu.
O son gece oglu evden cikarken yine ona hizli surmemesini,
dikkatli olmasini soylemisti. O da her zamanki vurdumduymaz
tavirlari ile kendisine birsey olmayacagini, bu kadar kendini
yipratmamasini soylemisti.
Hep iyimserdi asla basina birsey gelebeilecegini dusunmezdi.
Ama ne yazik ki kader onu o genc yasinda direksiyon basinda
yakalamisti. O gece arabadan diger 2 arkadasi sag saglim
burunlari bile kanamadan kurtulurken oglu hemen oracikta can
vermisti. Arkadaslarindan birinin unlu bir sanayicinin oglu
olmasi o kazayi gazete mansetlerine tasimisti. Oglunun o yaz
deniz kenarinda cekilmis gulen yuzu gazeteleri suslemis,
sanki herkese meydan okuyan bir tavirla bana birsey olmaz
diyordu.
O kaza sonrasi, cenaze, aci ve gozyaslari bir film seridi gibi
gozlerinin onunden gecti. Aileye buyuk bir darbe inmisti.
Kendisine en cok destek olan 19 yasindaki kiziydi. O olmasaydi
bu kadar aciya asla katlanamazdi. Sevgili kizi, o kivir kivir
saclari ve yesil gozleri ile ogluna cok benzeyen dunyalar guzeli
kizi. Bu benzerlik ona aci veriyordu. Her kizina bakisinda oglu
gozlerinin onune geliyordu. Kalkip kendine bir kahve daha
doldurdu. Kizi su anda askerligini yapiyordu. Birden akli ona
takildi. Her sabah otobuslerle yada otostop cekerek kislasina
ulasiyordu. 2 hafta sonra dogum gunu vardi ve uzun zamandir
aklinda olan arabayi alip supriz yapmak istiyordu ona. Daha
gecenlerde ehliyet cikarmis ve bir arabasi olsun diye muthis
bir istek duyuyordu. Ama hicbir zaman ailesine bunu aciklayip
para istememisti. Seneye askerligini bitirip calismaya baslayinca
biriktirecegi paralarla ufak kullanilmis bir araba almakti niyeti.
Kendi kendine gulumsedi ne kadar da alcak gonullu ve dusunceli
bir kizdi. Esimle konusup en iyisi hemen bu araba isini dogum
gunune yetistirelim diye dusundu. Artik hergun yapilan bu
saldirilar ve sokaklardaki belirsizlik yuzunden kizinin basina
birsey gelsin istemiyordu. Cani, tek dayanagi, hayattaki en buyuk
destegiydi kizi. Ona birsey olursa ben yasayamam yasamakta istemem
diye dusundu. Biraz sonra esi sirkete varinca onu arayacak ve
hemen bu isi halledelim diyecekti.
Bu vermis oldugu kararla ici biraz olsun ferahlamisti.Gazeteyi
bir kenara itti. Daha fazla okumak istemiyordu. Gidip televizyonu
acti.Sevdigi sabah programinin baslamasina az kalmisti. Program
oncesi verilen reklamlardan birinin muzigini mirildanmaya basladi.
Iste programin guleryuzlu sevimli spikeri o gunku programin konu
iceriklerini aciklamaya baslamisti. Cikolatali kek tarifi
verilecekti bugun. Bu tarifi mutlaka bir yere not etmeliyim
diye dusundu aksama hazirlar kizina supriz yapardi. Son
zamanlarda devamli kilosunu dert etmesine ragmen cikolatali
keke asla hayir diyemezdi kizi.
Birden ekrandaki spikerin yuzu degisti. Sevgili seyirciler su
anda elimize ulasan bir son dakika haberini sunuyoruz dedi.
Bir muddet once Tel-Aviv'de bir otobuse bombali bir saldirida
bulunulmustur. Su ana kadar elimize ulasan bilgilere gore bir
intihar komandosu uzerinde patlayicilarla yolcu dolu bir
otobuse binip kendini patlatmistir. Su ana kadar 5 olu ve 20
yarali oldugu saptanmis ama bu sayinin daha da yukseleceginden
suphelenilmektedir. Birazdan patlama yerinden canli yayinla
karsinizda olacagiz. Az sonra dedi ve reklamlara gecildi. Yine
o biraz onceki reklam cikti ekranlara ama kadin bu sefer
mirildancak halde degildi. Aklina kizi geldi tekrar. Kocasi
onu bu sabah her sabah oldugu gibi Tel-Aviv'deki otobus duragina
birakip ordan da isine gidecekti. Acaba kac numarali otobuste
olmustu bu saldiri. Kizi kislasina gitmek icin hep ayni 962
numarali otobusu alirdi. Hemen telefonu eline alip kocasinin
cebini aradi. Ama cep teline ulasilamiyordu. Her saldirida
oldugu gibi yine cep telefonlari kilitlenmisti anlasilan.
Allah kahretsin diye dusundu reklamlarda bir turlu bitmek
bilmiyordu. Hemen radyoyu acmaya gitti belki ordan yeni bilgiler
edinebilirdi. Henuz degisik birsey yoktu ayni televizyonda
soylenenler tekrarlaniyordu.
SIKINTIIYLA odanin icini arsinlamaya basladi. Bir yandan kulagi
radyodayken bir yandan da gozleri televizyondaki reklamlarin
bitmesini bekliyordu. Sonunda reklamlar bittiginde tekrar o
cok sevdigi spiker bu seferde gayet ciddi bir tavirla konusmaya
basladi. "Sevgili seyirciler su anda olay yerinde canli yayin
yapan arkadasimiza baglanip son gelismeleri alacagiz" Birden
tel-aviv'deki o cok tanidik cadde ekrana geldi. Yuksek binalarin
bulundugu, mucevher piyasasinin kalbinin attigi yerde, bir
zamanlar kirmizi renkte oldugu belli olan otobuse benzer bir
kalinti goruldu. Otobus iskeletinden hala dumanlar tutmekteydi.
Etrafi koyu bir sis tabakasi kaplamisti. Polis kuvvetleri otobusu
cember altina almis, saglik gorevlileri sedyelerle ordan oraya
kosturmaktaydi. Ortalikta yaralilar ya da cansiz bedenler
gozukmuyordu herhalde cogu hastanelere kaldirilmisti bile.
Spiker konusmaya basladiginda o dehsetten acik kalmis agzini
kapayip yutkundu. Aman Allahim Aman Allahim diye mirildaniyordu
kendi kedine. Spikerin su ana kadar 17 olu 52 yarali oldugunu
hayal meyal isitti.
Birden ekranda yaralilarin kaldirildigi hastanelerin isimleri
ve telefon numaralari gozuktu. Hemen bir kalem kagit bulmaliydi.
Telasla ordan oraya kosturmaya basladi. Hergun onlarca kalemin
ortalarda oldugu masanin ustunde bugun bir tane bile yoktu. Bu
arada spikerin verdigi numaralari da aklinda tutmaya calisiyordu.
Sonunda ucu kirik bir kursun kalem bulup demin itekledigi gazeteyi
eline aldi ve tel numaralarini not etmeye basladi. Televizyon
hastanelerden canli yayin yapmaya baslamisti. Elleri tir tir
titriyordu. "Sakin ol dedi kendi kendine panik yapma. Once kizina
ve kocana ulasmaya calis beceremezsen o zaman hastaneleri aramaya
baslarsin" diye gecirdi icinden. Kocasinin cebini aradi
ulasilamiyordu, kizini aradi ona da ulasilamiyordu. Patlamanin
uzerinden 45 dk. gecmis ve artik iyiden iyiye korkmaya baslamisti.
Muthis bir panik duygusunun bastan asagi kendisini sardigini
hissetti. Gidip kendine bir bardak su doldurdu agzi kupkuruydu.
Salona gecip bu sefer de not ettigi hastane numaralarini cevirmeye
basladi. Birinci numara mesgul, ikinci numara mesgul ve ucuncusu
de mesguldu. Kahretsin ne yapacagim ben simdi diye aglamaya basladi.
Son bir umitle esinin is yerini aradi. Cikan esinin 10 senelik
sekreteri esinin hala ise gelmedigini soyledi. Anlasilan hala
patlamayi duymamis cunku sesi cok sakin cikiyordu. Hic saldiridan
bahsetmeden tesekkur edip telefonu kapadi. Bosun bosuna telefonu
mesgul tutmak istemiyordu esi yada kiz arayabilirdi. Tekrar
hastanelerin numaralarini cevirmeye basladi. Bu sefer ilk numaradan
yanit gelmisti. Esinin ve kizinin ismini verdi korkuyla. Hayir bu
isimlerde birileri getirilmemisti hastanelerine rahat bir nefes
aldi. Ikinci numarayi cevirirken birden cep telefonu calmaya
basladi. Can havliyle arayanin kim olduguna bile bakmadan hemen
yanit verdi.
"Annecim benim nasilsin? Biz iyiyiz niye telefon devamli mesgul?"
Hayatinda kizinin sesini duymaktan bu kadar mutlu oldugu bir an
daha olmamisti. Birden butun sinirleri bosalip sessiz hickiriklarla
aglamaya basladi.
" Anne, annecim orda misin ne oldu?"
"Iyiyim kizim televizyonda saldiri ile ilgili haberleri
seyrediyordum
canim SIKILDI biraz. Sen nerdesin, baban nerede?
"Evet annecim biz de duyduk. Anlatsam hayatta inanamayacaksin. Seni
aramak istedik ama cep telefonlari kilitlenmisti. Yolda lastigimiz
patladi, onla ugrasiyorduk ve otobusumu kacirdim. Yoksa ben de o
otobuste olacaktim. Ne sans degil mi?"
Sevincten icinden dans etmek geliyordu. Evet Allah kizini korumus
onu kendisine bagislamisti. Tanrim ne buyuksun sen kizimi bana
bagisladin.
"Nerdesiniz kizim simdi" diye sordu.
" Bu korkunc saldiridan sonra babam benim otobuse binmemi istemedi
simdi arabadayiz, beni kislama kadar birakip sonra ise gidecek "
"Tamam canim cok iyi fikir kendinize iyi bakin. Sana aksama
cikolatali
kek yapacam. Cok zayifsin bir iki kilo alsan hic fena olmayacak "
diye takildi kizina.
"Aman anne perhizde oldugumu bilmiyor musun? Mahsus yapiyorsun degil
mi? Ama sen hazirlarsin da ben yemez miyim hic. Saol annecim seni
cok
seviyorum aksama gorusuruz babam selam soyluyor"
Muthis bir rahatlama duygusu ile telefonu kapadi. Televizyon hala
hastanelerden canli yayin yapiyordu. Kimbilir bugun yine kac aile
parcalanmis, kac cocuk oksuz, kac anne baba evlatsiz kalmisti.
Bitsin
artik bu iskence, biraz rahat ve huzurlu yasamanin zamani gelmemis
miydi?
Televizyonu acik birakip mutfaga gecti ve cikolatali keki
hazirlamaya
koyuldu. Bir saat kadar sonra kek firindan cikmis etrafa guzel bir
koku yayilmisti. Televizyon artik hep ayni seyleri tekrar edip
duruyordu. Bugunku mutlulugunu bozmak istemiyordu televizyonu
kapatip
muzik setine bir Cd koydu. Neseyle ev islerine giristi. Biraz
dinlenmek
icin mola verdiginde aradan 3 saatin gectigini gordu. Bir kahveyi
hak
etmisti. Mutfaga gecerken kapinin calindigini duydu. Kapiya yoneldi
ve
actiginda karsisinda 2 polis gordu. Hayretle:
"Buyrun kimi aramistiniz ?" diye sordu.
"Hanimefendi esinizin beyaz bir Subaru marka arabasi var mi?"
"Evet 1996 model" dedi kadin.
" Esiniz 2 saat kadar once direksiyon hakimiyetini kaybederek aksi
istikamete sapmis ve karsidan gelen bir kamyona carparak trafik
kazasi gecirmistir."
Kadinin gozleri kararmaya baslayip suurunu kaybetmeden once duydugu
son sozler sunlardi.
"Maalesef esiniz ve kiziniz olay yerinde can vermistir. Basiniz
sagolsun."