Kendinizi mutsuz, huzursuz, gergin hissediyorsunuz. Hayattan zevk almıyor, hatta yaşadığınızı bile hissetmiyorsunuz. Monotonluktan, gündelik sorunlardan sıkıldınız. Artık -geçtiniz öyle mutluluktan filan- tek istediğiniz biraz huzur.Ama nerede! Zaten kendiniz dahil kimseye de güvenmiyorsunsuz. Tek kişilik ya da çift kişilik ve/veya çok kişilik yalnızlıklar yaşıyorsunuz; içiniz acıyor. Paranız varsa da azsa da para sorunu yaşıyorsunuz.
Korkuyorsunuz! Geçmişten, bugünden ve yarından, kendinizden ve ötekilerden, başarısızlıktan ama başarıdan da korkuyorsunuz. Çok sevinmekten, en az çok üzülmekten korktuğunuz kadar, sevilmek ve sevmekten, en az terk edilmekten korktuğunuz kadar korkuyorsunuz.İşiniz varsa işinizden, yoksa işsizlikten bunalıyorsunuz. Eşiniz varsa eşinizden, yoksa eşsizlikten yakınıyorsunuz. Hayatınız renksiz ve tatsız...
Ve tüm bunlar böyleyken, siz, hiçbir şey yap(a)mıyorsunuz!
Çünkü!..
Kendinizi hep yorgun hissediyorsunuz. Yapmayı isteyip, planladığınız pek çok şey var aslında; ama sürekli erteliyorsunuz. Bunları yapacak enerjiniz yok! Sabahları yataktan çıkmak istemezken, akşam aynı yatak çivili sanki; uyuyamıyorsunuz. Omuzlarınız, boynunuz taş gibi. Başağrıları peşinizi bırakmıyor. Ya ölmeyecek kadar yiyorsunuz, ya da patlama raddesine ramak kalıyor. Ve bütün bunlar böyleyken, ne denemediğiniz rejim programı, ne masaj, ne de yeni gevşeme vs. yöntemleri kalıyor. Bir süre iyi gelir gibi oluyor; sonra bir bakıyorsunuz ki her şey aynı özünde.
Çünkü!..
Oysa siz eskiden böyle değildiniz! Çevreniz aslında çok güçlü(!) olduğunuzu söyleyip duruyor. Yakınlarınızın desteğini istiyor, aynı zananda da bundan kaçınıyorsunuz. Tek bildiğniz 'yorgun' olduğunuz.
Çünkü siz, 'normal' bir 'insan'sınız. Evet, normal! Ama nasıl? Normalseniz neden yukarıda sıraladıklarımın çoğunu yaşıyorsunuz? Eğer 'normal' bu ise, 'anormal' nasıldır?!
NORMAL İNSAN
Öncelikle 'normal'den ve 'insan'dan sözedeceğim. Günümüz modasına pek de uygun düşmüyor değil mi! Şimdilerde moda 'depresyon[/swf2][swf3]panik atak[/swf2][swf3]blumnia' ya da 'obezite' vb. 'anomali'lerden sözetmek.
Neden?
Çünkü varlar; insanlar bu sorunları yaşamaktalar da ondan. Doğru, ancak eksik bir yanıt bu.Kimse durup dururken blumik olmaz ya da panik atak yaşamazlar. Hayat mı zorlaştı!? Genlerimizde vardı da şimdi mi çıkacakları tuttu!?... Yapmayın! Bu kadar basit değil. 'İNSAN'dan bahsediyoruz arkadaşlar; binyıllardır üreyip üreten, keşfeden, tanrılar yaratıp yokeden bir
büyük sistemden yani!.. O sistem ki değiştirdiği kadar, dönüşmeyi, ayrıksılığı kadar, uyumu da başarmıştır. Savaşmıştır, ama sevişmiştir de. Korunaklı toplumlar ve onların içinde yaşayacağı korunaklı kentler yaratmıştır, sonra da alıp başını gitmek, hatta uçmak istemiştir çok uzaklara! Şenlikler, şölenler çıkarmayı bilmiştir daima acılı zamanlarının içinden. Taklit ederken bile, kendisi gibi olmaktan vazgeçmemiştir. 'Adalet[/swf2][swf3]eşitlik[/swf2][swf3]faşizm[/swf2][swf3]demokrasi' vb. gibi, hala içinden çıkamadığı kavramlar yaratmıştır.
Aşk ve nefret, özgürlük ve bağ(ım)lılık, heyecan ve güven gibi ikilikler arasında, bir o yana bir bu yana savrulup durmuştur. Umutsuzluktan kavrulurken, köklerinden umudu yeşertmiştir. Kabullerinin derininde bile 'acaba?'lar beslemiş, sorgulamış ve kendi dahil her şeyi, hep 'merak' etmiştir!..
İşte 'İNSAN' böyle bir 'şey'dir. Basit olduğu kadar karmaşık, yüce olduğu kadar da sıradan ve aciz!... Neden karmaşık? Çünkü çatışmaları var! Neden yüce? Çünkü bu çatışmaların içinden çıkabilecek potansiyele sahip! Neden basit ve sıradan? Çünkü herhangi bir memeliyle benzer sistemlere sahip ve temelde benzer bir nedensellik dahilinde davranıyor. Farkedeceğiniz üzre 'insan', salt doğduğu gibi olan değil, 'daha bir şey olmak isteyen' ve bunun için de 'eyleme geçen' bir yaratık. Yani insana insan doğmak yetmiyor; o hep 'insan olma'nın peşinde. Bunun önüne engeller çıktığında da 'sorun' kavramıyla burun buruna geliyoruz elbette. Ama şimdilik bunu bir yana bırakıp 'normal' kavramına dönmek istiyorum.
Bir 'üst kavram' olarak, 'insan olma'yı geliştirebilmiş bu yaratık için,- bir bakıma- 'normallik, kolektif bir deliliktir!' Bir an durup baktığınızda siz de kolayca görebilirsiniz: 'Kendine rağmen' birini yaratmaya ve yaşatmaya çabalayıp durmakta 'insan'!
Sorun burada sanıyorsanız yanılırsız; çünkü bu insanın en biricik yanlarından biri. Yani kimse bu yüzden 'delirmez'!
Sorun, 'insan'ın, 'kendine rağmen' böyle bir çaba içinde olduğunu gözardı etmesi noktasında başlar. Kafasına kartal tüyleri takan şefe saygı duyulur. Ama ne zaman ki şef uçmaya kalkar (halkı Onun uçabileceğine inansa bile!), işte o vakit yeni şef, duruma el koyar!
Evet! Şimdi bir an durup, kendiniz dahil tüm olup bitenlere, -şöyle bir değil!- alıcı gözle bakmanın tam zamanıdır. Sonra ne yapacağınızı, sonra tartışırız. Unutmayın, 'HİÇBİR GERÇEK; ONU GÖRMEMEYE ÇALIŞMAKTAN DAHA ACI VERİCİ OLAMAZ!'
haklisin ama gerceklerden kacma huyunada sahibiz nedenmi gercekler hep aci gelirde insanogluna ondan olsa gerek evet dogru kimse bu dünya ya gelirken deli olarak gelmiyor kim bilir ne derdi varki deliriyor Allah yardimcilari olsun güzel bir konu acmisin tebrik ederim sagol arkadas