Unutlanlık Mı, Dalgınlık Mı?,

Son güncelleme: 27.05.2009 15:24



  • Belleğinden memnun olmayan çok insan var ama nöroloji ve nöropsikiyatri uzmanları bellek sorununun zannedildiği kadar yaygın olduğu kanısında değiller.

    Onlara göre sorun bellekten değil başka problemlerden kaynaklanıyor. Birçok insan sıradan dalgınlıkları, basit unutkanlıkları bellek problemi zannediyor.

    Belleğiniz genellikle zannettiğinizden daha güçlüdür. Onun gücünü hastalıklar değil, biz azaltıyoruz. Bunun nedeni, sıradan ve sık yaptığımız bazı yanlışların belleği bozabileceğini bilmememiz.

    FAZLA ALKOL, AZ UYKU, ÇOK STRES

    Mesela çoğu insan alkolü biraz abartılı kullanmanın belleğini bozabileceğinin farkında değil. Oysa alkol çok az miktarlarda tüketildiğinde belki hafif bir bellek desteği bile yapabilirken, fazla içildiğinde sinir hücreleri nöronlar için toksik olabiliyor. Uzun süre ve yüksek dozda alkol kullanmak beyinde sandığımızdan daha çok tahribat yapıyor.

    Belleği olumsuz yönde etkileyen basit yanlışlardan biri de uykuya gereken önemi vermemektir. Bir nörolog arkadaşım "Uyku belleğin sütüdür" diyor. Çok haklı! Uyku belleği pek çok yönden etkiliyor. İyi bir uyku belleği besliyor, güçlendiriyor, neredeyse iyi bir ilaç gibi etkili oluyor.

    Belleğin bir başka düşmanı daha var. Ve o düşman son yıllarda daha etkili hale geldi: Stres! Araştırmalar ölçülü düzeyde stresin bizi uyanık tutarak ve biraz da hırslandırarak odaklanmaya zorladığını, dolayısıyla bilinçsel fonksiyonları güçlendirdiğini gösteriyor. Ama iyi yönetilemeyen, kronikleşen ve fazlalaşan stres dikkati dağıtıyor, algılamayı zorlaştırıyor, bilgilerin pekiştirilmesini güçleştiriyor. Kısacası stresin fazlası ve kötü yönetileni de belleğimizi olumsuz yönde etkileyen ciddi bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Benzer şekilde gereğinden fazla uzatılmış hüzünler, özellikle depresyon gibi duygu durum bozuklukları da belleği olumsuz yönde etkileyen durumlar.

    İLAÇLARA DİKKAT!

    Belleğimizi biz farkına varmadan bozan bir önemli etken de ilaçlardır. Reçeteli veya reçetesiz ilaçların çoğu dikkat edilmezse beyin fonksiyonu üzerinde olumsuz etkiler yapıyor. Bu nedenle çok gerekli olmadıkça beyin fonksiyonunu etkileyen ilaçları (uyku ilaçları, antihistaminikler, depresyon ilaçları, ruhsal gevşeticiler) kullanmamakta fayda var. Bu ilaçları doktorunuz lüzumlu görmedikçe kullanmayın. Ayrıca doktorunuzla konuşarak alternatif tedavi stratejileri bulmaya çalışın. Ayrıca çoğu zaman doktorunuz hatta eczacınıza danışmadan kullandığınız baş ağrısı, mide yanması sorunlarını azaltabilen sıradan ilaçların birçoğu da belleği zayıflatıyor.

    YA KULLAN YA KAYBET

    Belleği olumsuz yönde etkileyen kişisel yanlışlarımızdan biri de beyni gereğinden fazla dinlendirmek, istirahatta tutmaktır. Tıpkı kaslarımız gibi beynimizde "kullan ya da kaybet" prensibi ile çalışıyor. Yani kas egzersizleri gibi zihinsel ve duygusal egzersizler de yaparak belleği güçlendirmek gerekiyor. Örneğin saatlerce televizyon seyretmek gibi pasif faaliyetler belleği olumsuz yönde etkiliyor, gücünü azaltıyor. Aynı şekilde hareketsiz bir yaşam tarzını ısrarla sürdürenlerin bellekleri de zaman içinde zayıflıyor.

    Beyninize iyi bakın

    Son bir nokta da sağlığa gösterilen özenin belleği de etkileyeceğini çoğumuzun bilmemesidir. Eğer şeker yüksekliği, kolesterol fazlalığı, hipertansiyon vb. bir sağlık probleminiz varsa bu problemler zaman içinde kan damarlarını hasara uğratarak beyne giden besin maddelerini ve oksijeni azaltıyor. Sonuçta beynin fonksiyonları gerilemeye, gücü, kuvveti azalmaya başlıyor. Beyin fonksiyonlarındaki gerilemenin ilk belirtilerinden biri de bellek zayıflaması oluyor.

    Çoğunuzun aklına "Bellek problemi var mı yok mu?" sorusunun takıldığını biliyorum. Özellikle yaşlanma yolculuğuna çıkanlar bu sorunu daha fazla önemsiyor. Ama birçok insan yanlış olarak bellek kaybının tek nedeninin Alzheimer hastalığı veya damar sertliği olduğunu düşünüyor. Oysa bellek kaybını kolaylaştıran onlarca sorun var. Bu sorunların çoğu ise öyle zannettiğiniz gibi damar sertliği, hipertansiyon, tiroit tembelliği, uyku apnesi gibi ciddi ağır ve önemli şeyler değil. Çoğu her gün farkına varmadan yaptığınız sıradan yanlışlar.

    Anahtar örneğini unutmayın

    Unutmayın. Bellek kaybı özellikle yaşa bağlı ortaya çıktığında bir hastalık olmaktan çok beynin yapısında meydana gelen normal değişimlerin doğal bir sonucu da olabiliyor. Siz yaşlandıkça nasıl gözünüz eskisi kadar iyi görmüyor, kulağınız eskisi kadar iyi işitmiyorsa, belleğiniz de bilgiyi ne eskisi kadar kolay depolayabilecek, ne de depoladığı bilgileri eskisi kadar kolay geri çağırabilecektir. Yani yaşlanmaya bağlı bellek zaafı bir dereceye kadar önemsizdir, hoş görülmelidir. Ne zaman ki belleğinizdeki kayıp işinizdeki, evinizdeki, kişisel ilişkilerinizdeki sorumluluklarınızı yerine getiremeyecek düzeye varmışsa, işte o zaman problem önemli olma sürecine girmiş demektir.

    Unutmayın! Önemli olan arabanın veya evin anahtarını sık sık orada burada unutmanız veya nereye koyduğunuzu çabucak hatırlayamamanız değildir. Önemli olan elinize anahtarı aldığınızda onun ne işe yaradığını hatırlayamamanız, düşünmenizdir!

    Bağışıklık sisteminizi güçlendirin

    Değişen hava koşulları, yoğunlaşan kent yaşamı, artan çevre kirliliği derken hastalık etkenlerine karşı en önemli silahınız olan bağışıklık sisteminiz zayıflıyor. Bağışıklık gücünde bir miktar azalma yaşlanmanın da doğal akışı olabilir. Hastalanmadan sağlığı korumak için günlük yaşamınızda bazı önlemler almalı, "musibetin gelmesini beklemeden nasihatleri değerlendirmelisiniz".

    Stresin bağışıklık sistemini baskıladığı bilinmektedir. Verimi artıran, düşünce akışını hızlandıran, enerji sağlayan "iyi huylu stres" bir yana, bu olumsuz etmenden uzak durmakta, başa çıkma yollarını öğrenmekte yarar vardır.

    Uyku ise, bağışıklık sisteminizin tamiratçısıdır. Uyku sırasında beden ve beyin dinlenirken bağışıklık sistemi dinlenmez. Tam tersi, işgalci organizmalara karşı hazırlık yapar. Eğer iyi dinlenemezseniz bağışıklık sisteminiz bozulur. Bu nedenle düzenli saatlerde ve verimli uyumaya dikkat etmelisiniz.

    Tütün, akciğerdeki koruyucu hücrelerin (makrofajların) çalışmasını engelleyen birçok madde içerir. Bu da sizi soğuk algınlığı ve nezle gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı duyarlı kılar. İşte sigarayı bırakmak için bir neden daha!

    Fiziksel aktivite, bakterilerin akciğerlerde toplanmasını engeller ve bağışıklık sisteminizin gücünü artırır. Bunu da kanda antikorların dolaşımını artırarak yapar. Bağışıklık sisteminizi iyi düzeyde tutabilmek için günde en az 20 dakika, daha da iyisi haftada 3 kez 35-45 dakika yürüyüş, yüzme veya bisiklet gibi aerobik egzersizler yapın.

    Besin takviyesi sağlığa yarar mı

    Besin takviyesi üreten firmalar ve özellikle ilaç firmaları son yıllarda besin takviyelerinden yaptıkları kombinasyonlarla bazı sağlık sorunlarının çözümüne de yardımcı olmaya çalışıyorlar. Glikozamin sülfat ile elde edilen başarılar bunların başında geliyor. Özellikle glukozamin sülfat, MSM, kondroidin sülfatın karışımlarının eklem ağrılarına yol açan osteoartrit hastalığında romatizmal ilaçlara ihtiyacı ciddi düzeyde azaltabileceği belirtiliyor. Benzer bir besin takviyesi birkaç hafta önce Danimarka kökenli Pharma Nord tarafından piyasaya verildi.

    "Akno" ismi ile satışa sürülen bu ürün cilt problemlerini, özellikle gençlerin çok canını sıkan akne problemlerini azaltmaya yönelik olarak hazırlanmış besin faktörü karışımlarından oluşuyor.

    Dondurma tekniğiyle rahim ağzı tedavisi

    Anormal dokuların dondurularak yok edilmesi için çok soğuk ışınların kullanılması uzun zamandır uygulanan bir yöntemdir. Genellikle kanser öncesi bozuklukların giderilmesi veya kanamaların durdurulması amacıyla kullanılır. Jinekolojide daha çok rahim ağzındaki bozuklukların tedavisinde uygulanmaktadır. Uygulama sırasında hiçbir uyuşturmaya gerek kalmamaktadır. Vajinadan girilerek vajenin sonunda bulunan rahim ağzı görüldükten sonra, nitrojen gazı ile eksi 50 dereceye kadar soğutulmuş bir metalin buraya dokunması yeterli olmaktadır.

    Uygulama sırasında çok hafif bir kramp oluşabilir ama genelde ağrısız bir işlemdir. Çok az iz bırakır. Rahim ağzındaki dokular donarak bir buz kitlesine dönüşür. Uygulama 3 dakika sürüp, kısa bir ara verilerek 3 dakika daha yapılır. İşlemden hemen sonra normal günlük hayata dönülür, 3-4 hafta sulu bir vajinal akıntı oluşur ve bu sürede cinsel ilişkiye izin verilmez. Dondurma işleminden önce smear veya biopsilerin yapılmış olması ve 3-4 ay sonra da tekrarlanması gerekir.

    Artroskopi ne işe yarıyor

    Eklem içindeki sorunları belirlemek için kullanılan bu yöntem özellikle diz ekleminde tedavi amacıyla da faydalı olabiliyor. Derideki küçük bir kesidin içeriye ince bir kanül sokularak eklem boşluğuna geliyor ve ekrandan eklemin için rahatlıkla gözle muayene edilebiliyor. Ayrıca yandaki küçük bir kesidlen sokulan cerrahi cihazlarla eklemde küçük cerrahi girişimlerde yapılabiliyor.

    alıntı










#26.05.2009 16:17 0 0 0
  • Beyin tembelliği... Hergün aynı şeyleri yapmak. Aynı yollardan gitmek. Değiştirmediğimiz düzenler...

    Örneğin devamlı kullandığımız eşyaların yerini değiştirmek.
#27.05.2009 08:24 0 0 0
  • belkide bazı şeyleri unutmak için unutuyoruz kim bilir,emeginize saglık teşekkürler
#27.05.2009 12:08 0 0 0
  • önemli bir mevzuyu paylaşmışsın..
    sağolasın..
#27.05.2009 15:24 0 0 0