Hazret-i Ali'nin bildirdiğine göre; ilk Gazâ'da (savaşda) Nevfel, gerçekten şehid oldu
Gazadan sonra Allahın Resulü ve arkadaşları Medine'ye dönüyorlardı
Kadınlar, çocuklar ve ihtiyarlar, karşılamaya çıktılar Hepsi sevinç içindeydiler
Nevfel'in hanımı, çocukları ve ihtiyar annesi karşılacılar arasındaydı
- Gazanız mübarek olsun Yâ Resûlallah Nevfel'in hali nicedir? diye sordular
Merhametli "Efendimizin" gözleri nemlendi Şehidlik haberini vermeğe mübarek kalbleri dayanamadı Elleriyle arka tarafı işaret buyurup, geçtiler
Arkadan Hazret-i Ali geliyordu Nevfel'in yakınları, O'na sordular "Allahın Arslanı" yanında yürüyen Hazret-i Ammar'a:
- Şehidlik haberini ben de veremiyeceğim Yürü gidelim dedi
Eliyle arka tarafı işaret etti
Sonra Hazret-i Ömer geliyordu "Büyük" Ömer de, aynı şekilde hareket etmek zorunda kaldı
Daha sonraki Hazret-i Osman da başka türlü yapamadı Eliyle, arka tarafı işaret edip, geçti
En sonra gelen Ebu Bekir hazretleriydi Yanında "Muaz bin Cebel" bulunuyordu Geride Hazreti Zübeyr' den başka kimse kalmamıştı
Nevfel'in yakınları son ümitle, Sevgili Peygamberimizin en aziz arkadaşına yaklaştılar Aynı şeyleri sordular
Hazret-i Ebu Bekir kendi kendine düşündü:
"- Yâ Rabbim Ne kadar zor durumdayım Eğer doğru söylersem, mahzun kalbleri, daha fazla üzmüş olacağım Bunu yapmaktan, Sevgili Peygamberimiz bile çekindiler O'na nasıl, aykırı davranabilirim Fakat yalan da söyleyemem
Sen bana öyle bir şey ilham et ki, bu gariblerin yüreği, daha fazla yanmasın Allahım"
Peygamber Efendimizin doğru sözlü dostu "Sıddîk," bütün kalbiyle,
- Yâ Allah! Ya Nevfel! diye "Ah" çekerek inledi
İşte o sırada, yaydan fırlamış ok gibi "bir atlı" yıldırım hızıyla yanlarına yetişti
- Buyur Yâ "Sıddîk" Beni mi çağırdın Ey Allah Resulünün sevgilisi? diye sordu Bu atlı Nevfel'den başkası değildi
Bütün Eshâb-ı kiram, hayrette kaldılar
Sonra Cebrail aleyhisselâm isimli melek göründü Peygamber Efendimize şunları söyledi
-Yâ Resûlallah Hak teâlânın selamı var
(Eğer "Peygamberin Mağara Arkadaşı" Sıddîk, bir kere daha "ALLAH" deseydi; "Yüceliğim" hakkı için, bütün şehidleri diriltirdim Çünkü, Ebu Bekir adlı kulum; cahiliye devrinde "İslâmiyetten önce bile, hiç yalan söylememiştir" buyurdu
Ebu Bekir'in yalancı çıkarılmaması için, Nevfel'i Cenâb-ı Hak diriltti Nevfel bundan sonra, nice yıllar daha yaşadı
Nihayet duası kabul olundu "Yemame" çenginde şehidlik şerbetini içti...